Filistinlilerden bir günlük grev

HABER MASASI
Abone Ol

Filistinliler İsrail Meclisi'nde kabul edilen Yahudi Ulus Devlet Yasası ile Doğu Kudüs'ün doğusunda yer alan Han el-Ahmer'in yıkım kararını protesto etmek için ülke genelinde greve gitti. İşgal altındaki Doğu Kudüs ve Batı Şeria ile abluka altındaki Gazze Şeridi'ndeki Filistinliler bir günlük genel grev başlattı.

Grev nedeniyle banka ve okullar ile düğer tüm kamu kurumlarının kapalı olduğu Batı Şeria'da, toplu taşıma hizmetleri de verilmiyor. Hayatın adeta durma noktasına geldiği Batı Şeria'da petrol istasyonları ve fırınlar dahil olmak üzere tüm dükkanlar kapalı.

Filistinlilerin bir günlük genel grevi kapsamında Batı Şeria'da da dükkanlar ve kamu kurumları kapalı. (Mustafa Hassona / AA)

Filistin Kurtuluş Örgütü Yürütme Kurulu Üyesi Vasıl Ebu Yusuf, yaptığı açıklamada, Yahudi Ulus Devlet Yasası ile Han el-Ahmer'in yıkım kararını protesto etmek için düzenlenen greve Doğu Kudüs, Batı Şeria ve Gazze'nin yanı sıra İsrail'de yaşayan Filistinlilerin de destek verdiğini belirtti.

Grev kapsamında tüm Filistin şehirlerinde oturma eylemleri yapılacağını ifade eden Ebu Yusuf, "Bu grev hem işgalcilere hem de dünyaya Yahudi Ulus Devlet Yasasını kabul etmediğimizi ve İsrail'in Filistin halkına yönelik uygulamalarına karşı tepkimizi göstermek için verilmiş bir mesajdır." dedi.

Filistin Kurtuluş Örgütü Yürütme Kurulu Üyesi Vasıl Ebu Yusuf

Doğu Kudüs esnafından greve destek

Tüm Filistin'de olduğu gibi Doğu Kudüs'te de esnaf dükkanlarını açmayarak greve destek verdi. Doğu Kudüs'ün en renkli ve hareketli bölgelerinden biri olarak bilinen, Mescid-i Aksa'nın da içinde yer aldığı, "Eski Şehir" bölgesinde dükkanların tamamının kapalı olduğu gözlendi.

Günün her saatinde yoğunluğun hakim olduğu Eski Şehir sokakları, grev nedeniyle bugün en sakin günlerinden birini yaşıyor. Esnafın dükkanlarını açmadığı Eski Şehir'de tam anlamıyla sessizlik hakim. Filistin genelindeki grevin bir gün sürmesi bekleniyor.

Kadim Kudüs'ün Müslüman kesimindeki dükkanlar da bugün açılmadı ve sokaklar boş kaldı. (Mostafa Alkharouf / AA)

İsrail'in Han el-Ahmer'de yıkım kararı

İsrail Yüksek Mahkemesi, mayıs ayında Han el-Ahmer bölgesinde yaklaşık 190 Filistinlinin yaşadığı derme çatma barakalar ile bölgedeki başka yerlerden gelen 170 öğrencinin eğitim gördüğü okulun yıkılmasına karar vermişti.

Hem uluslararası camiadan gelen tepkiler hem de Filistinlilerin direnişi sebebiyle İsrail güçleri yıkımı gerçekleştirememiş, İsrail mahkemesi de bölge sakinlerinin başvurusu üzerine yıkım kararını askıya almıştı.

Yaklaşık 200 Filistinlinin yaşadığı Han el-Ahmer köyü, İsrail'in yasa dışı yerleşimlerinin son hedefi durumunda.

İsrail Yüksek Mahkemesi 5 Eylül'de de Han el-Ahmer'deki yıkım kararına yapılan itirazı reddederek, bölgenin 7 gün içinde boşaltılmasına ve yıkımların başlatılmasına hükmetmişti.

İsrail makamları, geçen hafta Han el-Ahmer bölgesinde yaşayan Filistinli bedevilere 1 Ekim'e kadar evlerini kendi elleriyle yıkma talebini içeren bir tebligat göndermişti.

Yahudi Ulus Devlet Yasası

İsrail Meclisi'nde 19 Temmuz'da çok az bir oy farkıyla kabul edilen "Yahudi ulus devlet" yasası, iki farklı vatandaş modeli öngörüyor. Buna göre, 8 milyonu aşkın nüfuslu ülkenin yüzde 20'den fazlasını oluşturan Arapların ikinci sınıf vatandaş konumuna düşeceği kaydediliyor.

Halihazırda uygulamada var olduğu belirtilen ayrımcı politikaları hükme bağladığı eleştirileri yöneltilen yasayla, Arapça resmi dil olmaktan çıktı ve ülkenin tek resmi dili İbranice oldu.

İsrail Meclisi Knesset, Yahudi ulus devlet yasa teklifini geçtiğimiz temmuz ayında kabul etmişti.

Bununla birlikte yasanın en çok tepki çeken diğer maddeleri arasında şu hükümler yer alıyor:

"Ülkede kendi kaderini tayin etme hakkı sadece Yahudilere aittir. İsrail dünyadaki tüm Yahudilerin tarihi ana vatanıdır. Dünyadaki tüm Yahudilerin İsrail'e dönme hakkı vardır. Yahudilerin dini günleri resmi tatil sayılacaktır. İsrail'in başkenti Kudüs'tür."

Yasada yer alan "İsrail, tüm dünyadaki Yahudilerin tarihi ana vatanıdır." ifadesiyle, Filistinlilerin bu topraklar üzerindeki tarihi varlığı ve haklarının da görmezden gelindiği belirtiliyor