Kurtuba Camii’nin kıblesi neden yanlış?

HABER MASASI
Abone Ol

Dünyadaki bütün camilerde olduğu gibi, Kurtuba Camii’nin mihrabının da kıble yönü olan Kâbe’ye doğru baktığı düşünülür. Ancak özellikle sonraki dönemlerde yapılan araştırmalar ve ölçümler, caminin yönünün 50 dereceden fazla bir açıyla kıble istikametinden şaştığını gösterdi.

Kuzey Afrika’yı tamamen fetheden İslâm orduları, 710’dan itibaren bugünkü İspanya topraklarına adımını atmıştı. Hristiyanların kendi aralarında devam eden sürekli çekişmeleri nedeniyle tam bir keşmekeş içinde bulunan İber Yarımadası’nın Müslümanlarca fethi, 711’de kolay biçimde gerçekleşti. Zaman içinde Endülüs olarak anılacak olan geniş coğrafyada, Cordoba şehri, ilk ele geçen yerleşim bölgelerinden biriydi. Şehrin Vizigotlardan alınmasını takip eden yıllarda, Müslümanlar sürekli akınlarda ve seferlerde oldukları için, Cordoba’nın imarına yeterince özen gösteremediler. Cordoba’yı, İslâm medeniyetinin en parlak merkezlerinden Kurtuba’ya çevirme işi, Şam’daki Abbâsî katliamından canını kurtararak 756’da Endülüs’e gelen genç Emevî prensi Birinci Abdurrahman tarafından başarılacaktı.

"Kurtuba Camii Kilisenin olamaz"
Mecra

Ananda Arar imzalı Kurtuba tablosunda, şehrin ilk dönemki manzarası canlandırılmaktadır.

Kurtuba’yı kurduğu emirliğin başkenti yapan Birinci Abdurrahman, bir yandan devletinin temellerini sağlamlaştırmaya çalışırken, bir yandan da kapsamlı bir imar faaliyetine girişti. Klâsik İslâm şehirlerinin malum planlaması çerçevesinde, zaman içinde Kurtuba’nın karakteristik silueti de ortaya çıktı. 785’te, hükümdarlık sarayının yanı başında, Vizigotlara ait kilisenin yerine bir cuma caminin inşa edilmesi, bu imar çalışmalarının son ve tamamlayıcı adımı oldu. 788’de vefat eden Birinci Abdurrahman’dan sonra onun yerini alan oğlu Birinci Hişâm, babası tarafından başlatılan cami inşaatını tamamlattı. Avlunun ana giriş kapısının yanındaki büyük minare, binaya onun döneminde eklendi.

Müslüman Madrid
Mecra

Kurtuba sokaklarında günlük hayat.

Kurtuba Camii, Birinci Hişâm dönemindeki görünümüyle.

976’da dönemin muhteris başbakanı el Mansûr (938-1002) tarafından genişletilerek bugünkü sınırlarına ulaştırılan cami, 1236’da Kurtuba’nın düşüşünden sonra kiliseye çevrildi. Sonraki yıllarda Kurtuba, kiliseler ve manastırlarla dolu, sakin bir Hristiyan şehrine dönüştü.

İslâm'ın Avrupa'daki mührü: Endülüs
Mecra

Kurtuba Camii'nin olağanüstü kubbe süslemesi.

1492’den itibaren Gırnata’da Müslümanlara uygulanan baskılarla eş zamanlı biçimde, Cordoba Piskoposu Manrique, İspanya Kralı Beşinci Charles’la görüşerek, cami binasının içine bir katedral inşa etmek için izin aldı. “Cordoba Katedrali”nin inşası, böylece 1523’te resmen başladı. Caminin tam orta kısmındaki çok sayıda sütun tıraşlanarak Gotik, Barok ve Rönesans izleri taşıyan bir katedral yapıldı.

  • Ortaya çıkan eseri gören Kral Beşinci Charles’ın hem piskoposa hem de mimarlara sitem ederek, “Sıradan bir şey inşa etmek için benzersiz bir şeyi yok etmişsiniz” dediği kaydedilir.

Tam ortasına inşa edilen katedralle birlikte, Kurtuba Camii'nin yeni silueti.

Kurtuba Camii, 856 sütun üzerine inşa edilmiştir. Bu yönüyle, “içinde en fazla sütun bulunan tek parça bina” unvanını taşır. Sütunlardan 156’sı katedral inşaatı için tıraşlanarak ortadan kaldırılmıştır. Sütunları birbirine bağlayan çifte kemerler, Vizigot mimarisiyle İslâm mimarisinin sıra dışı uyumunu yansıtır.

Caminin içindeki çift kemerli sütunlar.

Dünyadaki bütün camilerde olduğu gibi, Kurtuba Camii’nin mihrabının da kıble yönü olan Kâbe’ye doğru baktığı düşünülüyordu. Ancak özellikle sonraki dönemlerde yapılan araştırmalar ve ölçümler, caminin yönünün 50 dereceden fazla bir açıyla kıble istikametinden şaştığını gösterdi.

Kurtuba Camii'nin mihrabı, sanat değeri açısından emsalsizdir.

Caminin yönü, Hristiyanların hâkim olduğu dönemde değiştirilmediğine göre, Kurtuba Camii, uzun İslâm asırları boyunca da bu şekliyle kullanılmış demekti. İslâm’ın temel ibadeti olan namaz sırasında Kâbe’ye dönmek şart olduğuna göre, Kurtuba Camii niçin Mekke yönüne doğru inşa edilmemişti? Tarihçiler ve araştırmacıların bu soruya buldukları üç cevap var:

  1. O dönemde coğrafî ilimler yeterince gelişmemişti, kıbleyi belirlemekte yanıldılar,
  2. O dönemin mimari anlayışında, camileri kıbleye doğru inşa etmiyorlardı,
  3. Şehri Hristiyanlardan aldıkları için, caminin etrafını tamamen yıkıp yeniden inşa etmek yerine, binayı çevresindeki yapılaşmaya uydurdular.

Caminin kıblesi, 50 dereceden fazla bir açıyla Kâbe'den sapmaktadır.

Bu cevaplardan ilk ikisinin yanlış olduğunu gösteren çok sayıda kanıt mevcuttur. Endülüs’teki ilmî seviye ve coğrafya bilgisi, kıble yönünün doğru biçimde tayin edilmesine rahatlıkla yetecek durumdaydı. Ayrıca, kıble yönüne bakan çok sayıda caminin varlığı da bilinmektedir. Bizatihi Kurtuba’nın dönem kaynaklarına bağlı kalınarak hazırlanan illüstrasyonlarında, camilerin tamamı kıbleye dönük vaziyettedir.

Endülüs mimarisinin incisi
Mecra

Kaynaklara bağlı kalınarak hazırlanan bu illüstrasyonda, Kurtuba'daki diğer bütün camilerin kıbleye dönük inşa edildiği görülüyor.

Kurtuba yakınlarındaki Medinetu'z-Zehrâ saray-kenti plan olarak Kurtuba ile aynıdır. Ancak burada caminin yönü kıbleye dönüktür.

  • O halde, geriye üçüncü açıklama kalmaktadır: Cami, eski ve küçük bir Vizigot kilisesinin yerine inşa edildiğinden dolayı, ilk dönemden itibaren yakın çevresinde yerleşimler mevcuttu.

Endülüs Emevî yöneticileri, caminin yönünü 50 dereceden fazla bir açıyla yana çevirerek şehrin tarihî dokusunu tamamen bozmak yerine, çevreyle uyumlu bir bina yapmayı düşünmüş olabilirler. Bu var sayımı doğru kabul ettiğimiz takdirde, caminin içinde namaz kılan Müslümanlar, içeride kıbleye dönmek suretiyle safları düzenliyorlardı, demek gerekir. Nitekim, aynı uygulamaya günümüzde Fas’ın Fes şehrindeki Karaviyyîn Camii’nde ve Marakeş’teki Kutubiyye Camii’nde de rastlanmaktadır.

Fas'ın Fes şehrindeki Karaviyyîn Camii'nde de kıble yaklaşık 45 derecelik bir sapma açısına sahiptir.

O camiler de direkt olarak kıble yönüne inşa edilmemiş olduğundan, namaz sırasında yaklaşık 45 derecelik bir açıyla sola doğru dönülerek ibadet edilmektedir.