"Mescid-i Aksa'ya baskın" ve tarihçesi

İBRAHİM FURKAN ÖZDEMİR
Abone Ol

Son haftalarda, haberlerde sıklıkla “Siyonistler, Mescid-i Aksa’ya baskın düzenledi” türünden başlıklar okuyorsunuzdur. Çoğunlukla otomatik silahlı askerlerin ve korumaların eşlik ettiği bu Yahudiler, Aksa alanında dolaşır ve çoğu kez de Müslümanların tepkileriyle karşılaşır. Yahudilerin (ve Hıristiyanların) Mescid-i Aksa’yı ziyaretinin böylesine gerilim doğurmasının oldukça haklı bir arka planı var.

Osmanlı dönemi eseri olan Yusuf Ağa Kubbesi, 2000 yılına kadar bilet satış gişesi olarak kullanılıyordu. (Fotoğraf: İbrahim Furkan Özdemir)

1967-2000 yılları arasında Yahudiler ve Hıristiyanlar (hatta diğer bütün gayrimüslimler), Mescid-i Aksa’yı rahatlıkla ziyaret edebiliyordu. Ürdün’ün denetimindeki İslami Vakıflar İdaresi’nin kontrolünde gerçekleşen bu ziyaretler, ücret mukabilindeydi. Kıble Mescidi ile İslam Müzesi arasında yer alan Yusuf Ağa Kubbesi, “danışma ofisi”ne dönüştürülmüş, böylece turistlere bilet satışı başlamıştı. 10 dolarlık ücreti ödeyen bütün yabancılar, serbest bir şekilde Mescid-i Aksa’yı gezebiliyordu. Aksa içindeki mescitlere girişte kadın ve erkeklerin tesettüre uygun şekilde örtünmesi ise şarttı. Bunun için mescit kapılarında uzun etek ve başörtüsü bulunduruluyordu.

Şaron'un Aksa'ya gerçekleştirdiği provokatif ziyaret, ''İkinci İntifada''nın başlamasına yol açmıştı.

28 Eylül 2000’de dönemin muhalefet lideri Ariel Şaron’un yanında bir asker ordusuyla Mescid-i Aksa’ya girmesi, yeni bir dönemin başlangıcı oldu. Şaron’un provokatif ziyaretinin Filistinlilerde doğurduğu öfke, Aksa’nın kapılarının yabancılara kapatılmasına yol açtı. Üç yıl, Aksa içine Yahudi ve Hıristiyanlardan kimse alınmadı. 20 Ağustos 2003’te İsrail yönetimi, Aksa ziyaretlerine tek taraflı olarak izin verdiğini duyurdu. Filistinliler, İsrail’in bu oldu-bittisi karşısında büyük öfke duydular ve bundan sonra Aksa’ya her yabancı girişini “baskın” (Arapçada: İqtiham) olarak tanımlamaya başladılar.

Radikal Yahudilerin polis eşliğinde Aksa'ya gerçekleştirdiği ziyaretler, Filistinlilerin tepkisine neden oluyor.

Yahudi yerleşimciler hâlihazırda mescitlerin içine giremeseler de, tatil günleri olan cuma ve cumartesi hariç, sabah 07.00-11.00 ve öğleden sonra 13.00-15.00 saatleri arasında polis eşliğinde Aksa’ya giriyor. Hıristiyanların da aynı şekilde gerçekleştirebildiği bu ziyaret için girişler, Aksa’nın Meğâribe Kapısı’ndan yapılıyor. Yahudi inancına göre, Kubbetu’s-Sahra’nın içine sıradan Yahudilerin girmesi yasak. Bu ancak Yahudi din adamlarına tanınmış bir imtiyaz. Buna rağmen, birçok radikal Yahudinin, Aksa’nın kapılarında durup Kubbetu’s-Sahra’ya doğru dönerek dua ve ibadet ettiğini görmek mümkün.

Siyonist gruplar içinde, Aksa'nın yıkılarak yerine ''Süleyman Mabedi''nin inşa edilmesini talep edenler çoğunluğu teşkil ediyor.

Özellikle radikal ve Siyonist Yahudilerin Aksa’yı ziyaretleri, Filistinlilerde endişe uyandırıyor. 25 Şubat 1994’te El Halil’deki Halilurrahman Camii’nde Baruch Goldstein adlı bir Siyonistin yaptığı katliamdan sonra caminin bir kısmının sinagoga çevrilmiş olması, Filistinlilerde aynı senaryonun Aksa için de gerçek olabileceği korkusunu doğuruyor.

Filistinliler, El Halil'deki Halilurrahman Camii gibi, Aksa'nın da bir kısmının sinagoga çevrilmesinden korkuyor.

İsrail, 2015’ten itibaren yürürlüğe koyduğu bir uygulamayla, kendilerine “Mescid-i Aksa’nın Bekçileri” (Murabıtlar) adını veren bir grup Filistinli gönüllünün Aksa’ya girişini yasakladı. Bu gönüllüler, “baskın”lara karşı Aksa içinde nöbet tutuyordu.