Mescid-i Haram ve Mescid-i Nebevî'ye açılan liman kenti: Cidde

HABER MASASI
Abone Ol

3 bin yıl önce yerleşime geçildiği tahmin edilen Suudi Arabistan'ın Cidde şehri, İslâmiyet'in doğuşundan sonra, deniz yoluyla Mescid-i Haram ve Mescid-i Nebevî'ye açılan kapı olması sebebiyle büyük gelişim kaydetti. 1869'da açılan Süveyş Kanalı da Kızıldeniz kıyısında yer alan Cidde ve çevresi için yeni bir başlangıç oldu.

Arap Yarımadası'nın Kızıldeniz'e bakan ilk limanı olan Cidde şehrinin özellikle üçüncü İslâm halifesi Osman bin Affân döneminde büyük önem kazandığı biliniyor.

Suudi Arabistan Turizm Bakanlığı verilerine göre, arkeolojik çalışmalar neticesinde bulunan yazıtlar ve tarihî eserler Cidde'de Taş Devri'nden bu yana yerleşim olduğunu gösteriyor.

Yaklaşık 3 bin yıl önce yerleşik hayata geçildiği tahmin edilen Cidde, günümüzde yaklaşık 5 milyon nüfusa ev sahipliği yapmanın yanı sıra Suudi Arabistan’ın Riyad’dan sonraki ikinci büyük şehridir.

  • Cidde'nin, yaklaşık 3 bin yıl önce balık avlamak için gelen bir grup avcının burada kalmaya karar vermesiyle kurulduğu düşünülüyor.

Bazı tarihçiler ise Cidde'nin Yemen'deki Marib Barajı'nın MÖ 115'te çökmesinin ardından burada yaşamaya başlayan Benî Kudâa kabilesi (Arapların Adnân ve Kahtân’dan sonraki dört ana kolundan biri) tarafından kurulduğunu söylüyor.

Bu liman şehrinin adının nereden geldiği konusunda ihtilaflar mevcut. Yakut bin Abdullah el-Hamevî, Ülkeler Sözlüğü (Mu'cem el-Buldan) kitabında, Cidde'nin ismini, bu şehirde doğan İslâm öncesi Araplar arasında tanınan Cidde bin Cerem bin Kudâa'dan aldığını ifade ediyor.

Cidde, Suudi Arabistan'ın tarihî dokusunun muhafaza edildiği sokakları, camileri, evleri ve hanlarıyla açık hava müzesini andırıyor.

Bazı tarihçiler ise şehrin ismini, Hazreti Havva'nın dünyaya indiği ve defnedildiği şehir olduğu için Türkçesi "büyükanne" anlamına gelen Arapça "cedde" kelimesinden aldığını ve halkın telaffuz şeklinden zamanla "Cidde"ye dönüştüğünü savunuyor.

Bu iki görüş dışındaki bir diğer görüş ise, “kıyı, sahil; yol” gibi manalara gelen “Cüdde” sözcüğünün, halk dilinde yerini Cidde'ye bıraktığı yönünde.

Bu liman şehrinin adının nereden geldiği konusunda ihtilaflar mevcut. Şehrin adının; Cidde bin Cerem bin Kudâa'dan aldığı, ''büyükanne'' anlamına gelen ''cedde'' kelimesinden türediği ya da “kıyı, sahil” mânalara gelen “Cüdde”den zamanla Cidde’ye evrildiği yaygın kabul edilen görüşler arasında yer alıyor.

Mescid-i Haram ve Mescid-i Nebevî'ye açılan bir şehir

İslâmiyet'in doğuşundan sonra Cidde, deniz yoluyla Mescid-i Haram ve Mescid-i Nebevî'ye açılan bir kapı görevi görmesi sebebiyle büyük gelişim kaydetti.

Hz. Osman'ın Cidde'yi Mekke için başlıca liman olarak seçmesinin ardından şehrin önemi, giderek daha da arttı.

İslâm coğrafyacısı Muhammed bin Ahmed el-Makdisî, meşhur kitabı Ahsenü't-Tekasim'de bu tarihî şehri şöyle niteliyor: "Cidde, sokakları düz, evleri Fars üslubuyla yapılmış, zengin ve tüccar ile dolu güvenli bir şehir."

Memlûkler devrinde Cidde ve Haremeyn’e özel bir itina gösterilmiştir. Mekke’nin dünyaya açılan kapısı durumundaki Cidde, özellikle Mısır’dan Kızıldeniz yoluyla gelen hacılar için önemli bir rol oynamaktaydı.

Cidde, İslâm âleminin önemli şehirlerinden biri olma özelliğini Emevîler, Abbâsîler, Eyyubîler, Memlûkler ve Osmanlılar döneminde de korudu.

Müslüman hacıları Portekiz saldırılarından korumak için surların örüldüğü Cidde, Memlûkler döneminde kayda değer bir kalkınmaya şahit oldu.

Süveyş Kanalı'nın açılması, kentin gelişimine büyük katkı sağladı

Zamanla önemi daha da artan Cidde, ekonomik, siyasî ve sosyal düzeyde Arap Yarımadası'nın en büyük şehirlerinden biri haline geldi.

Hindistan’a Ortadoğu’dan çıkış
Mecra

Cidde şehri Osmanlı döneminde önceleri bir sancak, daha sonra da Habeş eyaletinin merkezi olmuş, son zamanlarda ise yeniden merkezi Mekke olan Hicaz vilâyetinin bir sancağı durumuna getirilmiştir.

Suudi Arabistan’ın Kızıldeniz kıyısındaki bu liman şehrindeki tarihî yapılar, kentin geçmişine ışık tutuyor.

1869'da Süveyş Kanalı'nın açılması ve buharlı gemilerin gelmesi, Kızıldeniz kıyısında yer alan Cidde ve çevresi için yeni bir başlangıç oldu.

Sonraki yıllarda Cidde, turistlerin uğrak yeri haline dönüşmeye başladı. Yetkililerin kentin sokaklarını, camilerini ve dükkânlarını restore etme faaliyetleriyle birlikte Cidde'ye yönelik ilgi arttı.

Kuzey Afrika’da evlerin kapıları neden mavidir?
Mecra

  • Başkent Riyad'a 950 kilometre, Mekke-i Mükerreme'ye 80 kilometre, Medine'ye 420 kilometre uzaklıktaki tarihî kent, 21 Haziran 2014'te Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü (UNESCO) tarafından Dünya Mirası Listesi'ne dahil edildi.

Yüzyılın başlarında hac niyetiyle Mekke’ye ulaşmak için Cidde’ye gelenlerin sayısı 100 bin civarında iken bugün bu sayı, 1 milyonun üzerindedir..

Cidde'deki tarihî yapılar

  • Surlarla çevrili Cidde şehri, El-Mazlum, Eş-Şam, El-Yemen, El-Bahr, Er-Ruveys ve El-Karantina Sokaklarının yanı sıra kentin en eski sokaklarının yer aldığı El-Beled olmak üzere yedi bölgeye ayrılmıştır.

Cidde kentinde tarihî ve kültürel yapılar arasında ayrıca El-Hun, El-Kasba, Ed-Delalin ve El-Attarin Hanları da bulunuyor.

Beled bölgesinde bulunan meşhur Nasif Evi, 1872-1881 yılları arasında Ciddeli toprak sahibi ve Cidde vekili Şeyh Ömer el-Nasif tarafından Mekke Şerifi için yaptırılmıştır. Türk mimarının dokunuşlarıyla Türk mimarisinden izler taşıyan ev, günümüzde müze ve kültür merkezi olarak hizmet vermektedir.

Cidde'yi çevreleyen surlar da kentin tarihî yapıları arasında yer alıyor. Memlûk Sultanı Kansu Gavri döneminde inşa edilen surda birkaç kule ve kapı bulunuyor. Surdaki yapılardan çoğu zaman içinde kaybolsa da kentin giriş kısmında kalanları restore edilerek ziyaretçilerle buluşturulmuş durumda.

Kentte öne çıkan tarihî yapılardan biri de Nasif Evi'dir. 1872'de inşa edilen tarihî saray, kentin mimarî tarzını en belirgin şekilde yansıtmaktadır.

Surlarla çevrili tarihî Cidde şehri, yedi bölgeye ayrılmıştır.

Büyük Çarşı'da (Es-Sûk el-Kebir) irili ufaklı ahşap kapılarıyla dikkati çeken dükkânlar ziyaretçilerden büyük ilgi görmektedir. Tarihî çarşıdaki dükkânlarda genellikle kumaş satışı yapılmaktadır.

Tarihî kentin en eski camisi ise El-Mazlum Mahallesi'ndeki Eş-Şafii Camii'dir. Farklı mimarî tarzıyla ziyaretçilerini ağırlayan caminin minaresinin 13. yüzyılda inşa edildiği düşünülmektedir.

Cidde, başta Eş-Şafii Camii olmak üzere birçok etkileyici tarihî camiye ev sahipliği yapmaktadır. El-Mazlum bölgesinde yer alan cami, Şâfiî mezhebinin imamı eş-Şâfiî’nin adını almıştır. Eş-Şafi Camii, benzersiz yapısı, dikdörtgen şekli, açık avlusu ve kıble duvarına paralel duran sivri kemerli dört mermer sütunu ile Dünya Mirası Alanı’nın önemli bir bileşenidir.