Sırp Cumhuriyeti’nde yaşayan Boşnaklar zor günlerden geçiyor

FURKAN ÖZKUL
Abone Ol

Yugoslavya’nın dağılış sürecinde, 1992 yılında başlayan ve üç yıl süren Bosna Savaşı’nda resmî rakamlara göre 100 binden fazla insan hayatını kaybetti. Savaş sonrasında imzalanan Dayton Anlaşması ile Bosna Hersek federasyon oldu, Boşnak-Hırvat bölgesi ve Sırp Cumhuriyeti (RS) olarak ikiye ayrıldı. RS’ye verilen topraklarda savaş öncesinde 440 bin Müslüman yaşarken, şimdilerde nüfus 90 bine kadar düşmüş durumda.

Toplumlar var olmak ve varlıklarını devam ettirmek için çaba gösterirler. Bazıları uzun süreli sulh yolunu tercih ederken bazılarının savaşıysa sürmeye devam eder. Bazıları da vardır ki savaşta kendilerine soykırım ve vahşi işkenceler uygulayan kişilerle bir arada yaşamaya mecbur kalırlar. Bosna Hersek Federasyonu’nun parçası olan Sırp Cumhuriyeti’ndeki Boşnaklar bu toplulukların en bariz örneklerinden biridir.

Bosna Savaşı’nda Boşnakları katleden Sırplar, dünyanın egemen güçleri tarafından kendilerine bir entite tahsis edilerek resmen ödüllendirildi. Neredeyse ülkenin yarısı Sırpların kontrolüne verilmişti.

Bir kaybedişin hikâyesi: Drina Köprüsü
Mecra

Dayton Anlaşmasına göre çizilmiş Bosna Hersek haritası.

Bosna uzmanı ve eski milletvekili Hüseyin Kansu’nun aktardığı bilgilere göre Sırp Cumhuriyeti'nde (Republika Srpska ya da kısaltılmış haliyle RS) savaş öncesi 440 bin Müslüman Boşnak yaşarken şimdilerde bu sayı 90 bin civarına düşmüş durumda. Sistematik baskı gören Boşnaklar, Sırp tehditlerinin yanı sıra ekonomik ve siyasi açıdan kuşatılmış haldeler.


Boşnak kimliği yok sayılıyor

IUS Uluslararası İlişkiler Öğretim Üyesi Dr. Jahja Muhasilovic, RS’de yaşayan Boşnakların kimlik konusunda ciddi sorunlarla karşılaştıklarını belirterek, “RS yetkilileri tarafından Boşnak kimliğinin kabul edilmesi ve tanınması konusunda ciddi ve sistematik problemler yaşanıyor. Banja Luka’da etnik açıdan Sırp olan yetkililer Boşnakların dilini ve resmî isimlerini kabul etmiyorlar. Boşnakların Sırplardan ayrı bir etnik grup olduklarını ve Boşnakların ayrı bir dile sahip olduklarını reddediyorlar. Bu konuda yasaklar mevcut. Orada yaşayan Boşnak azınlığa okullarda kendi dilleri öğretilmiyor. Tüm bunları yapan Sırp yetkilileri Bosna Hersek Anayasasını ve temel insan haklarını çiğnemiş oluyorlar. Böylece Bosnalı Sırplar 1990’lı yıllarda yaşanan etnik soykırım politikasından vazgeçmediklerini tekrar tekrar göstermiş oluyorlar.” dedi.

Boşnaklardan geriye çocukları yurt dışında olan yaşça büyük nesil kaldı.

Genç nüfusun tercihi göç

RS sınırları içinde yaşayan Selma İbrekiç ise bölgede yaşayan Boşnakların din özgürlüğü konusunda nelerle karşılaştıklarına ve diğer Müslüman ülkelerin meseleye bakışına dair, “Din özgürlüğünü, dini yaşama olarak anladığımızda bir sorun yaşandığını söyleyemeyiz. Banja Luka gibi şehir merkezlerinde yaşayanların durumunun kırsalda yaşayanların durumuna nazaran önemli ölçüde iyi olduğunu düşünüyorum. Yıkılan 16 caminin tamamı şimdi yeniden yapılıyor. Ancak o camilere gidecek pek kimse yok. Boşnaklardan geriye çocukları yurt dışında olan yaşça büyük nesil kaldı. Müslüman ülkelerden veya Boşnak siyasi seçkinlerinden bir şey beklemiyoruz. Görünüşe göre RS'deki Boşnaklar, diğer insanlar için bir öncelik değil ve genel anlamda bakacak olursak Bosna Hersek'in neredeyse yarısını teşkil eden bizim topraklarımızdan vazgeçmiş durumdalar.” ifadelerini kullandı.

“Srebrenitsa devasa bir mezbahaya dönüyor…”
Mecra

Geri dönüş için nedenleri yok

Diğer yandan İbrekic savaş sonrası göç edenlerin geri dönüşlerini hızlandırmaya yönelik politikalar ve projelerle ilgili, “Bildiğim kadarıyla, savaş sırasında evleri ellerinden alınan veya yıkıldığı için yerinden ayrılmak zorunda kalmış kişiler ve mülteciler için politikalar var. Ancak Boşnakları geri dönmeye ikna edecek somut politikalardan bahsedemiyoruz. Yeni bir ev inşa etmek, kişilerin geri gelmesi için yeterli değil. Bölgede istihdama, istikrara, güvenliğe ve eğitime ilişkin sorunlar var. Birçok Boşnak, savaş döneminde yaşadıkları travmalardan ötürü kendi topraklarını ziyaret etmekten çekiniyor. Savaş sonrası neslin çoğunlukla geri dönmek için herhangi bir nedeni yok. Yurt dışında yaşamaya karar vermişler ve yavaş yavaş asimile oluyorlar. Aslında RS'deki Boşnak nüfusunu artıracak politikalar konusunda yapılacak ve yapılması gereken çok şey var. Eğer bu şekilde devam ederse korkarım önümüzdeki birkaç 10 yıl içinde RS'de yer alan birçok şehirde Boşnak kalmayacak.” şeklinde konuştu.

Avrupa'nın İkinci Dünya Savaşı'ndan bu yana yaşadığı en kötü insanî felaketin 27 yıl ardından, doğu Bosna Hersek'te yer altından yeni mezarlar ortaya çıkmaya devam ediyor.

Bosna Hersek’te neler olmuştu?

Yugoslavya’nın dağılış sürecinde yükselen Sırp ve Hırvat milliyetçiliği Bosna Hersek’te savaşa dönüştü, yüz binden fazla insan hayatını kaybederken yüz binlercesi de topraklarından ayrılmak zorunda kaldı. 1992-1995 yılları arası Bosna Savaşı’nda yaşananlar insanlık adına büyük utanç vesikaları olarak tarihe geçti. Savaş, Bosna Hersek Devlet Başkanı Aliya İzzetbegoviç, Yugoslavya Federal Cumhuriyeti lideri Slobodan Miloseviç ve Hırvatistan Devlet Başkanı Franjo Tudjman’ın ABD nezaretinde atılan imzalarıyla resmen sona erdi.

Sırp Cumhuriyeti nasıl ortaya çıktı?

Bosna Hersek’in iki entitesinden birini oluşturan Sırp Cumhuriyeti (Republika Srpska), Bosna Savaşı sonrası imzalanan Dayton Anlaşması ile ortaya çıktı. Yüz ölçümü ülkenin neredeyse yarısını oluşturuyor.

Yüzünde gölge olmayan bilge lider: Aliya İzetbegoviç
Mecra

Bosna Hersek'te silahları susturan tarihi anlaşma, 21 Kasım 1995'te ABD'deki Dayton Hava Üssü'nde Sırbistan Cumhurbaşkanı Slobodan Milosevic, Bosna Hersek Cumhurbaşkanı Aliya İzetbegoviç ve Hırvatistan Cumhurbaşkanı Franjo Tudjman tarafından paraf edildi.

AB destekli kuruluşlar tarafından yapılan değerlendirmelere göre bölgede, yüzde 82 Sırp, yüzde 12 Boşnak, yüzde 2 Hırvat yaşıyor ve geri kalan nüfusu ise diğer milletlerden azınlıklar oluşturuyor.

Bosna’nın doğusunda, Sırbistan’a sınır olan RS’nin önemli şehirleri arasında; Banja Luka, Bijeljina, Trebinje, Zvornik ve Doboj bulunuyor. Osmanlı’nın büyük sadrazamlarından Sokullu Mehmed Paşa’nın doğduğu Vişegrad ve Aliya İzzetbegoviç’in memleketi Bosanski Samac da burada yer alıyor. Ayrıca çok sayıda Osmanlı döneminden kalma cami, köprü ve türbe de Sırp Cumhuriyeti içinde ayakta kalma mücadelesi veriyor.