Alternatif eğitim için bazı anahtar kavramlar

NİHAYET DERGİ
Abone Ol

Ev Okulu: Alternatif eğitim denilince ilk akla gelenlerden biridir.

Zorunlu Eğitim: Henüz hayatının başında olan “küçük insanın” ömrünün büyük bir kısmını, saatleriyle, oturma planıyla, kıyafetleriyle, müfredatı ve teknikleriyle dört duvar arasına sıkıştırarak sabitlemek. Zorunlu eğitim annemizin kulaklarımızda yankılanan sesi “o tabak hemen bitecek!”

Zorunlu eğitim annemizin kulaklarımızda yankılanan sesi “o tabak hemen bitecek!”

Alternatif Eğitim: Henüz hayatının başında olan “küçük insanın” ömrünün büyük bir kısmının sabitleneceği dört duvarı, saatleri, oturma planı, kıyafetleri, müfredatı, teknikleriyle “alternatif”, görece “farklı” hâle getirmek… Alternatif eğitim, annemizin yemek yedirirken elindeki kaşıkla türlü çeşit rollere bürünmesi. “Aç ağzını, uçak geliyor… Geldi…”

Montessori Eğitimi: İtalya’nın ilk kadın doktoru, pedagog ve antropoloji profesörü olan Maria Montessori’nin her çocuğun bireyselliğine azami ölçüde uyacak şekilde geliştirdiği pedagojidir. Ana fikrini “Kendim yapabilmem için bana yardım et” cümlesi oluşturur. Montessori pedagojisi bireysel zekâya dayalı ve yaratıcı problem çözme becerisini teşvik ve talep eder. Amaç, güçlü bir kişilik ve öz denetimin oluşmasıdır.

Reggio Emilia: II. Dünya Savaşı sonrasında İtalya’nın kuzeyinde Reggio Emilia adı verilen 150 bin nüfuslu bir şehirde anne babaların çocuklarının eğitim alabileceği bir okul kurma girişimiyle başlayan sistemdir. Bu yaklaşımın yaratıcısı ve öncüsü, Loris Malaguzzi’dir. “Eğitim her çocuğun hakkı” düşüncesiyle okul, aile ve toplumun iş birliği içinde çalışması gerektiği esas alınır. Çocuklar hayatın anlamıyla ilgili cevaplar aramaktadırlar. Onlara cevabı vermek için acele etmemek, onun yerine cevabı kendilerinin bulması için teşvik etmek gereklidir.

Sağlık, kilise, medya, ordu gibi kurumların eleştirisini de içine alacak biçimde, Batı’da okul karşıtı bir söylem repertuarı oluşmuştur.

Okulsuzluk: Sağlık, kilise, medya, ordu gibi kurumların eleştirisini de içine alacak biçimde, Batı’da okul karşıtı bir söylem repertuarı oluşmuştur. Buna göre, bir yandan çeşitli söylem stratejileriyle eğitim güzellemesi yapılırken, aslında okul, toplumu alıklaştırmanın ve bireyi sistem için birer vidaya, birer çarka dönüştürmenin kurumsal hâli olmaktadır. Bu sebeple, toplum okulsuzlaştırılmalıdır.

Ev Okulu: Alternatif eğitim denilince ilk akla gelenlerden biridir. Ebeveynin evde, çoğu kez evin bir odasını öğretim mekânı olarak düzenleyerek gerçekleştirdikleri eğitim yöntemidir. Zaman içinde, evde eğitim veren ebeveynin ihtiyaçlarını karşılamak üzere müfredatla, eğitim malzemesiyle, yöntemle ilgili bir literatür de oluşmuştur.

Demokratik Okul: Çocukların karar verme süreçlerine dâhil olmaları, kurallar konusunda anlaşmalar yapabilmeleri, problem çözebilmeleri önemli özelliklerinden. Bazı okullarında zorunlu bir müfredatın takip edilmediği ve öğrencilerin her gün ne yapacaklarına kendilerinin karar verdiği modeller var. Demokratik okullarda tek yaşa dayalı gruplamalar yapılmaz. Hangi yaşların bir arada bulunacağı öğrencilerin ortak ilgilerine bağlıdır.

Sümeyye Ceylan: "Bir insanın başka bir insana bir şey öğretebileceğine inanmıyorum."
Nihayet

Waldorf Okulu: Çocukluğun ilk yedi yılının hayatın bütününü belirlediğinden yola çıkıyor. Çocuğu birey olarak görüp yaratıcılığını, öğrenme yeteneğini, düş gücünü, iradesini ve iyimserliğini desteklemeyi önemsiyor. Çocukların bedensel, ruhsal, zihinsel sağlığı ve bireysel gelişimine önem verilmesi gerektiğini savunuyor. Eğitim felsefesinde baskı ve ezber reddedilirken, çocukların doğa ile iç içe, ritmik gündelik yaşam içerisinde hayatı öğrenmesi hedefleniyor.