Arakçılar

AYBALA HİLAL YÜKSEL
Abone Ol

Modernleşme arzusu ile geleneksel Japon değerlerini aynı çatı altında buluşturmayı başaran ve bu tezattan beslenen Ozu’nun mirası, “onunla çatışma içinde olması beklenen” sonraki kuşağın yönetmeni Koreeda’nın filmografisinde nefes almaya devam ediyor. Koreeda, Ozu sinemasının fazlaca geleneksel ve kuralcı ailelerini yirmi birinci yüzyılın değişen ve esneyen değer yargıları ile yorumlamakla birlikte, yine Japon kültüründen gelen naif yaklaşımı elden bırakmıyor.

Japon sinemasının günümüzdeki en önemli temsilcilerinden Hirokazu Koreeda’nın filmleri sıklıkla ülkenin kurucu yönetmenlerinden Yasujirô Ozu’nun sineması ile birlikte anılıyor.

Hem Ozu hem de Koreeda sinematografi anlamında son derece yalın bir anlatımı kullanarak aile merkezli hikâyeler anlatıyorlar

Gerçekten de iki yönetmenin filmleri arasında gerek işlenen temalar gerekse biçimsel özellikler anlamında pek çok benzerlik bulmak mümkün.

Hem Ozu hem de Koreeda sinematografi anlamında son derece yalın bir anlatımı kullanarak aile merkezli hikâyeler anlatıyorlar. Ahlaki seçimler yapmaya başlayan ve yetişkinliğe geçmeye hazırlanan çocuk, evlilik çağındaki veya arifesindeki genç, kendini ölüme yakın hissettiği her hâlinden belli olan ihtiyar, iki yönetmenin de filmlerinin vazgeçilmez karakterleri.

Genellikle üç kuşağın bir arada yaşadığı evlerde geçen filmlerdeki çatışmanın temelinde, kuşaklar arasındaki fikir ayrılıkları yatıyor. Modernleşme arzusu ile geleneksel Japon değerlerini aynı çatı altında buluşturmayı başaran ve bu tezattan beslenen Ozu’nun mirası, “onunla çatışma içinde olması beklenen” sonraki kuşağın yönetmeni Koreeda’nın filmografisinde nefes almaya devam ediyor.

Koreeda, Ozu sinemasının fazlaca geleneksel ve kuralcı ailelerini yirmi birinci yüzyılın değişen ve esneyen değer yargıları ile yorumlamakla birlikte, yine Japon kültüründen gelen naif yaklaşımı elden bırakmıyor.

Aile Bağları

Hirokazu Koreeda’nın son filmi Arakçılar (Manbiki kazoku, 2018) ufak çaplı hırsızlıklar yaparak hayatta kalan yoksul, kalabalık, bir o kadar neşeli ve ümitvar bir ailenin hikâyesini anlatıyor.

Kutsal görülen aile kurumunun, sevgi ve güven kadar karşılıklı fayda ve birtakım çıkar ilişkilerinin de birbirine bağladığı bu küçük çete üzerinden incelenmesi filmin temel tartışmasına zemin teşkil ediyor.

Osamu ile oğlunun soğuk bir gecede sokakta kalmış küçük bir kız çocuğunu eve getirmeleriyle başlayan film, küçük kızın ailenin yeni üyesine dönüşmesini ve onu eski hayatından kurtarmak için göze alınan zorlukları perdeye taşıyor.

Küçük kızın kan bağı olmayan bu insanları ailesi olarak sevip benimsemesi ile birlikte Arakçılar aile olmanın anlamını sorgulamaya başlıyor.

Kutsal görülen aile kurumunun, sevgi ve güven kadar karşılıklı fayda ve birtakım çıkar ilişkilerinin de birbirine bağladığı bu küçük çete üzerinden incelenmesi filmin temel tartışmasına zemin teşkil ediyor. Ancak son bölümde film, aile mefhumuna dönük bu soru işaretlerini derinleştirmekten vazgeçerek ana akım sinemanın güvenli sularına geçiş yapıyor.

Yönetmen senaryonun son çeyreğinde, başlangıçtaki gözlemci ve tarafsız üslubunu terk ederek tüm soru işaretlerini ortadan kaldırmaya azmediyor. Bütün hikâyeleri sonlandırmak istiyor ve seyircinin zihnini uzun süre meşgul etmesi mümkün olan bütün açık kapıları kapatıyor.

Laurel ile Hardy son dans
Nihayet

Karakterlerin tercihlerini hazırlayan sebep-sonuç ilişkilerinin tüm yönleriyle gösterileceği, seyircinin haklı ve haksızı seçmeye yönlendirileceği açıklayıcı bir anlatımı benimsiyor. Film birkaç noktada bitebilecek (ve muhtemelen böylece daha güçlü bir sona kavuşacak iken) bir türlü sona ermiyor.

Hâlihazırda başarıyla anlatılmış olan duygu ve düşünceler, karakterlerin dilinden döküldükçe zayıflıyor. Aile fertlerinin sırayla sorgu masasına oturtulup konuşturulduğu kısım aynı sebepten tekrar duygusuna sebep oluyor.

Tüm bu tartışmalı tercihlerine rağmen Arakçılar, Koreeda sinemasının karakteristik özelliklerini taşıyor ve yine de belirli açılardan seyirciyi şaşırtmayı başarıyor.

Filmin büyük bölümü son derece çatışmadan yoksun ve zayıf bir dramatik yapı üzerinde dursa da Koreeda’nın ince işçiliği ve detaycılığı seyircinin ilgisini canlı tutmayı başarıyor.

Hepsi bir yana çağımızın en istikrarlı biçimde üreten yönetmenlerinden biri olan, son yirmi yılda çoğu uluslararası başarı kazanan on iki filme imza atan Koreeda’nın kariyeri nitelik ve niceliğin ender buluşmalarından biri olmaya devam ediyor.

2018 yılında Cannes Film Festivali’nden Altın Palmiye ile dönen ve “Yabancı Dilde En İyi Film” kategorisindeki Oscar ödülü için güçlü adaylardan biri olarak görülen Arakçılar, 18 Ocak itibariyle sınırlı sayıda sinema salonunda seyirci ile buluşuyor.

Şubat Vizyonunda Öne Çıkanlar

Asla Gözlerini Kaçırma Doğu Almanya’dan Batı’ya kaçan sanatçı Kurt Barnert, geçmişi ardında bırakıp sanatına odaklanmak istese de Nazi rejimi ve komünizm gölgesinde geçen yılların travmasından kurtulamaz. Filmin yönetmen koltuğunda Başkalarının Hayatı ile tanıdığımız Florian Henckel von Donnersmarck var. Vizyon tarihi 8 Şubat 2019

Çifte Hayatlar Hayalet Hikayesi ile tanıdığımız Olivier Assayas bu kez Paris yayıncılık dünyasına odaklanan bir komediyle karşımızda. Çifte Hayatlar yayıncılıkta dijital dönüşüme ayak uydurmaya çalışırken orta yaş krizinin etkileriyle de yüzleşen bir editörün ve ünlü yazar arkadaşının hikâyesini anlatıyor. Vizyon tarihi 15 Şubat 2019

Sibel Konuşamayan, çevresiyle ıslık diliyle anlaşan Sibel’in hayatı tarla, orman ve ev arasında geçer. Genç kadın, ormanda karşılaştığı Ali adındaki yabancıyla iletişim kurmaya başlayınca, içinde gizlenen gücü fark edecektir. Sibel, Locarno başta olmak üzere pek çok uluslararası ve ulusal festivalden ödülle döndü. Vizyon tarihi 22 Şubat 2019