Çocuğum İslam’ı kimden öğrenecek?

MERVE SAFA LİKOĞLU
Abone Ol

Nörobilim uzmanlarının bir kısmı, duygularımızın henüz anne karnındayken belleğin bir bölümünde kaydedildiğini söyler. Yani çocuklar, aileleri ve çevreleri ile ilişkilerinde kimi zaman bir izleyici, kimi zaman da doğrudan özne olarak türlü kayıtlar tutuyorlar. Gözümüzün önünde bu verileri süzgeçten geçirip yorumluyor ve bir şahsiyet inşa ediyorlar.

Davranışlarımızı inançlarımızın ve ihtiyaçlarımızın yönlendirdiğini düşünecek olursak, gitgide genişleyen bir çember içinde büyüyen çocuklarımızın, bu geniş çevremizin ve ebeveynleri olarak bizim bu çevre ile kurmayı tercih ettiğimiz ilişki biçimlerinin bir mahsulü olacağını kestirmek zor değil. Yani baştaki soruyu henüz yazının başında cevaplamış olayım. Çocuğum dinini ailesinden ve ailesinin çevresi ile kurmayı tercih ettiği ilişki biçimlerinden öğrenecek.

Çekirdek ailemle bir apartman dairesinde yaşıyorum. Bir köyde, mahalle ortamında veya bir konakta, günün belli saatlerinde ortak alanlarda buluşulan geniş ailelerle de yaşayabilirdik. Fakat günümüzde bir apartman dairesinin içinde çok farkı ihtiyaçlara sahip yaşlı ve çocukların her daim birlikte oluşunun üç nesil için çok yorucu olduğuna duyarak şahidim. Ben fıtraten ümit akımına daha yakınım.

Allah bu çağda böyle yaşamamıza müsaade ettiyse, bu şartlar altında en iyisini yapabilmeyi vazife biliyorum. Bu sebeple geniş ailemizden uzakta yaşamamızın menfi yönlerini uzun veya kısa ziyaretlerle müspete çevirme gayretindeyim.

Oldukça kaygılı ve tazecik bir anneyken akrabalarımızdan çok farklı ebeveynlik tutumlarında olduğumu düşünüyor, çocuklarım büyüdükçe bunun büyük bir soruna dönüşeceğini varsayıyordum.

Sıla-i rahimin ve Müslüman kardeşlerimizle görüşmenin bereketine olan inancım ile bu kaygımı giderdim. Hem dinime tam anlamıyla güvenmiyor muydum? Gönlüme dönüp baktığımda sorunun bu olmadığını gördüm. Âlemleri yaratan Rabbime inanıyor, çocuğumun iman etmesi için elimden geleni yapıp gerisini Allah’a bırakmam gerektiğini biliyordum.

Güvenmediğim şey, dinimi yaşarken amellerimi eksik bırakmaktı. Hem çocuğu emanet eden Rabbim onunla ilgilenebilme salahiyetini de vermişti. Hatta ara ara kalbime çocuklarımla ilgili başkalarına doğmayan füyuzatlar gönderiyordu.

Allah bu çağda böyle yaşamamıza müsaade ettiyse, bu şartlar altında en iyisini yapabilmeyi vazife biliyorum. Bu sebeple geniş ailemizden uzakta yaşamamızın menfi yönlerini uzun veya kısa ziyaretlerle müspete çevirme gayretindeyim.

Beni asıl yoran şey, çocuğumu dünya hayatının tüm sıkıntılarından korumaya çalışmak ve sabrımı beş on yıl ile sınırlandırmaktı. Hâlbuki karşımda önce büyümesine şahitlik edeceğim, yorulduğumda varlığından güç alacağım ve sıkıldığımda muhabbeti ile ferahlayacağım biri vardı. Dava arkadaşımın büyümesine şahitlik ediyordum. Büyüyüp bana dönüşen biri değil, yepyeni bir insan. Gözümün önünde hidayetine şahitlik edeceğim biri.

Ailemiz ve akrabalarımızdan gayri çevremizi kendimiz oluştururuz. Biz de çocuğa saygı ile yaklaşan insanlardan oluşan bir çevre kurmak için uğraşıyoruz. Fakat bu çocuklarımızı steril bir ortamda yetiştirmek istediğimiz anlamına gelmiyor. Bu ikisi arasında bir yerlerde olmak bize iyi geliyor. Gelecekte çocuklarımızı sorunsuz bir hayat beklemiyor.

Biz ne yaparsak yapalım dünyaya imtihan edilmek üzere gönderildiler. Bizim vazifemiz ise hayatlarının sorumluluklarını alacakları güne dek sorun çözme kabiliyetlerini geliştirmeleri için onlara rehberlik etmek ve etraflarında Müslümanca yaşama neşesi taşıyan ilham verici insanlar olmasını sağlamak.

Çocuğum İslam’ı nasıl öğrenecek?

Din kültürü ve ahlak bilgisi dersleri, yaz Kur’an kursu, İmam Hatip ortaokulu ve lisesinde ve en nihayetinde ilahiyat fakültesinde dinim bana günlere, aylara ve yıllara bölünmüş bir müfredat ile anlatılmıştı.

İlk evladım bebekken ve bir yandan yüksek lisans derslerine devam ederken, dinimi on altı yıl müfredat eşliğinde öğrenmenin getirdiği alışkanlıkla aklıma ezberletmem gereken dua ve sureler, belletmem gereken ilmihal kideleri geliyordu. Belli bir müfredatı, peyderpey aktaracaktım. Peki, dinim sadece “bilgi”den mi ibaretti? İşlenmemiş bir malumat yığını…

Belli bir müfredatı, peyderpey aktaracaktım. Peki, dinim sadece “bilgi”den mi ibaretti? İşlenmemiş bir malumat yığını…

Çocukluğuma ve gençliğime dair hatıralarımı düşündüm. Dinime ait bilgilerin, masa başında, kalem kitap önümde olduğu anlardan ziyade içinde nesne veya özne olarak bulunduğum bir olayla ilgili hatıralarımla eşleştiğini fark ettim. Ailemin veya çevremin bir olayın içerisinde takındığı tavırlar şekillendirmişti inancımı.

O hâlde anne baba olarak bize düşen çocuklarımıza bir enformasyon yığını bırakmak değil, dinlerini hayatın akışında özümsemeleri için onlarla birlikte yaşamaya gönlümüzü açmaktır.

Çocuğum İslam’ı ne yaparak öğrenecek?

Hayat devam ederken anne ve baba olarak biz rabbimizin bize verdiği imkânlar içerisinde belli seçimler yapıyoruz. Yani hayatımız kader ve irade örgüsünde şekilleniyor. Çocuklarımız, her ne kadar onların ihtiyaçlarına dikkat etmeye çalışsak da, bu örgüde çoğunlukla nesne olarak rol aldıklarını düşünüyor. Çünkü sağlık ve güvenlikle ilgili fıtri ve tecrübi bilgilerimiz onları kısıtlıyor. Minicik bir bebekken elini sobaya sürmek istemesi ile başlıyor yolculuk, emniyet kemeri takmayı reddetmeyle devam ediyor.

Henüz o konuya gelmedik fakat ilerideki ünitelerde kask kullanmadan motosiklet kullanmakta diretmek konusunun yer alabileceğini söylüyor yaşça bizden büyük ebeveynler. Hasılı kelam bu sınırlamalar çocuklarda biriken bir duyarlılığa ve dolayısıyla tepkiye neden oluyor. İşte tam da bu noktada tüm aile fertlerini rahatlatan çözümlerden bahsetmek isterim.

Çocukların, evlerin avlu kapılarının dışında yere bir sergi atarak oynadıkları zamanlarda küçük çocuklar büyük çocukları izleyerek serbest oyunu nasıl geliştirebileceklerini rahatlıkla öğrenebiliyorlardı. Bu, mahalle kültürünün kendiliğinden sağladığı bir şeydi. Bizse bu ortamı çocuklarımıza sağlayabilmek için epey uğraştık. İşimiz gereği 2-3 yılda bir şehir değiştiririz. Taşınacağımız zaman ilkin evin iç ve dış konumunun oyun oynamaya, gürültü çıkarmaya müsaitliğine bakarız. Yaşıtlarıyla serbest oyunlar üretebilmeleri için az oyuncağa çok boş vakte ihtiyaçları olduğunu gördükçe bilgiye ayırdığımız vakti azaltıp bilgiyi işlemeleri için oyuna ayırdığımız vakti artırdık.

Boş vakti artan çocuklarımız hayatın içinde kendiliğinden gelişen olaylar ve bizim olaylara verdiğimiz tepkilerle veya kullandığımız kelimelerle ilgili sorular sormaya başladılar. Neden öyle davrandın, neden bunu almıyoruz, neden buraya geldik gibi soruların cevabını ya inancımız ya da ihtiyaçlarımız belirliyordu. Çocuklarımızın bu bilgileri çok daha kolay özümsediklerini görmek amel edilmeyen ilmin faydasızlığına imanımızı kuvvetlendirdi. Çocuk amel ettiğimiz bilgiyi çok daha kolay özümsüyor ve oyununa geri dönüp, inancımızla ilgili kelimeleri önce oyununa oradan da hayatına katıyordu.

Çocuklarımla konuşurken onların birer çocuk olduklarını sıklıkla unuturum. Onları birer robot gibi görüp komutlarımı hemen yerine getirmelerini isterim. Veya reşit olduklarını düşünüp karmaşık cümleler kurarım. Bu noktada inancım beni derler, toplar. Fıkıh, insanın geçirdiği safhaları tanımlarken sırasıyla, cenin, sağir-i gayr-i mümeyyiz, sağir-i mümeyyiz, âkil-baliğ ve reşid tabirlerini kullanır.

Çocuklarıma peş peşe emir cümleleri sıraladığımda veya cümlelerim uzadığında bana hatırlatmalarını istedim hafaza meleklerimden. “İkisi gayr-i mümeyyiz, ikisi mümeyyiz. Merveciğim, ne yapmış olabilirler ki, adam öldürseler ceza almazlar, cümlelerini sağalt, emirlerini azalt, sakinleş!” Melekler mi hatırlatıyor, ruhum mu bilmem. Ama isteklerini bana söyledikleri anda verdiğim fevrice cevaplar ile, bunu bir konuşalım deyip uzun uzun konuştuktan sonra verdiğim cevapların birbirinden çok farklı olduğunu söyleyebilirim.

Bizim evde ev işlerinde anne yaşamayı, baba yönetmeyi sağlıyor. Kadın zihninin ayrıntıcı yapısı sayesinde kime hangi işin uygun olduğunu anne seziyor, baba varlığından kaynaklanan sessiz gücünü işlerin yürütülmesi için kullanıyor.

Bizim evde ev işlerinde anne yaşamayı, baba yönetmeyi sağlıyor. Kadın zihninin ayrıntıcı yapısı sayesinde kime hangi işin uygun olduğunu anne seziyor, baba varlığından kaynaklanan sessiz gücünü işlerin yürütülmesi için kullanıyor. Kendi söküğünü diken Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem’i örnek almak anne ve babanın öncelikli hedefi.

İyi filmler, iyi kitaplar bir diğer kurtarıcımız. Youtube #portakalağacininfilmleri ve Nöbetçi Blog - Ailecek İzlenecek Filmler Seçkisi adreslerindeki filmlerden bir filmi ailecek izler, çocukların filmle ilgili sorularını cevaplarız.

Müslüman Türk Çocuk Edebiyatı Yazarları denince ilk aklıma gelen Cahit Zarifoğlu, Ayşe Sevim, Özkan Öze, Melike Günyüz, Melek Çe, Fatma Çağdaş Börekçi, Hatice Özdemir Tülün, Tuğba Akbey İnan, Halenur Çalışan ve Feyza Kartopu olur.

Çocuğum İslam’ı nerede öğrenecek?

Çocuklarımın yaşıtı çocukları olan arkadaşlarımız eve gelir. Bazen de bir iç veya dış mekânda ailecek buluşuruz. Gözlemlerim ve çocuklarımla sohbetlerimden edindiğim bilgiler neticesinde akran zorbalığının en az olduğu ortamlar bunlardır. Çocuğun güven ihtiyacı olduğu anda anne babasına sığınabildiği ortamlar. Ekmek gibi su gibi ihtiyaçtır bizim için. Bazen büyükler kendi aramızda sohbet ederiz, çocuklar oyun oynar. Bazen büyükler küçükler kutu veya kelime oyunları oynarız.

Evin dışında vakit geçirmek de bir ihtiyaçtır hepimiz için. Yakındaki parka gitmek, böcekleri incelemek, açık alanda ateş yakmak, su kenarına gitmek, çevremizdeki hayvanları, bitkileri veya taşları incelemek, zuhurata tabi hareket etmek… Tüm bunlar esnasında sorular sorar, fikirler üretir çocuklarımız. Bize Allah’ı hatırlatırlar.

Uzun yolculuklar sırasında geçtiğimiz şehirlerde bahçeleri ve açık hava müzelerini gezer, o şehrin meşhur yemeğini yer veya arkadaşlarımıza uğrarız. Çocuklarla yolda olmak yavaşlığa hazır olmaktır. Gördükleri dağlar, göller, nehirler onların inanç dünyalarına ne katar bilmiyoruz. Fakat soruları üzerinden takip ediyoruz ki yolda olmak onlara iyi geliyor. Elbette bize de.

Çocuğum dinini ailesinden ve çevresinden, gözlemleyerek veya yaşayarak, oyunla, sakin ve uzun sohbetlerle, iyi kitaplar ve iyi filmlerle, evde veya doğada öğrenecek vesselam.