Ortak duyudan epifiz bezine yolculuk

HABER MASASI
Abone Ol

Tarih boyunca gerek filozoflar gerek İslam düşünürleri ruh-nefs kavramları üzerinde epey durmuşlardır. Bugün elimizdeki argümanlardan yola çıkarak yorum yaparken ya tüm argümanları bir potada eritiyoruz ya da sadece birini seçiyoruz. Nitekim ruhun/nefsin ne’liği ile ilgili elimizde kesin bir yargı bulunmamaktadır. Bu konu üzerinde uzun bir mesai harcayan kişilerden biri de İbn Sina’dır. İbn Sina da diğer İslam filozoflarının ekserisi de üç çeşit nefisten bahsederler: Büyüme, beslenme ve üreme gücünü barındıran bitkisel nefs; varlığın tikel formlarının anlaşılması ve iradeli hareketin gerçekleşmesi olan hayvani nefs; bitkisel ve hayvani nefsin bütün güçlerini kendinde toplayarak varlığın tümel formlarının idrak edilmesi ve düşünerek hareket etmeyi sağlayan insani nefs yer alır.

Genel bir şema oluşturduktan sonra bazı başlıkları biraz aralamamız gerekecek. Hayvani nefs kendi içinde idrak ve hareket gücü barındırır. Bu nefs varlığı tikel olarak algılar ve algıladığı kadarıyla harekete geçer. İdrak gücü ise içinde dış ve iç idrak gücü barındırır. Dış idrak gücü adından anlaşılacağı gibi beş duyu ile kavranan şeylerdir. İç idrak gücü ise içinde “ortak duyu, hayal, vehim, hafıza, hatırlama gücü”nü barındırır. İbn Sinâ’ya göre iç idrak gücünde sıraladığımız beş kavram beyinde sırayla önden arkaya doğru sıralanır. Beş kavramın üzerinde aynı özenle durmayacağız. Vurgulamak istediğimiz kavram “ortak duyu”, diğer ismiyle “hiss-i müşterek”tir. Ortak duyu gücü beş duyunun tikel algısının toplandığı alandır. Bir diğer deyişle algılanan her ne ise giriş kapısı ortak duyu gücüdür. Bu duyum alanı beynin ön boşluğunda gerçekleşir. Beş duyuyu elde eden nefs, iç idrak güçlerinin giriş kapısı olan ortak duyuya iletir. Bu iletiden sonra da sırayla hayal, vehim, hafıza ve son olarak da hatırlama gücüne ulaşır.

İnsani nefs ise kendi içinde eylem ve bilme gücünü barındırır. Daha açık bir dille ifade edersek eylem gücü: amel, fiil; bilme gücü ise ilimdir. İnsani nefs en yetkin nefs olduğu için kişi burada artık tikellerden tümelleri öğrenme aşamasına geçmiştir. Aşama dememizin sebebi ise gerçek anlamıyla bir yol katetmeyi barındırmasıdır. Her insan potansiyel olarak insani nefse ulaşacak gücü barındırır fakat bu güç parlatılmazsa bitkisel ya da hayvani nefs aşamasında da kalabilir. Klasik tabirle beşerden kâmil insana yolculuk da denebilir.

Her insan tekinin yolculuğu şüphesiz biricikliği barındırır ama bazı bilgilere sahip olmak yolculuğun süresini hızlandırır. Bu kısımda işlenecek olan epifiz bezinin varlığı da bu bilgilerden biridir. Üçüncü göz de denilen epifiz bezi her ne kadar günümüzde unutulmuş olsa da antik ve mistik dünyada çok önemli bir yere sahipti. Yüksek bilinç düzeyine ulaşmada önemli olan bu bez beynin ön boşluğunda bulunur. Sezgi, öngörü, altıncı his gibi kavramlar epifiz beziyle ilgilidir. İlk defa Descartes tarafından tarif edilen epifiz bezinin zihin-beden-ruh üçlüsünün komuta merkezi olduğu tahmin edilmekte. Epifizden üç önemli hormon salgılanır. Bunlar; melatonin, pinolin, dimetiltriptamin (DMT) hormonlarıdır. Bu hormonlar insanda mistik zevk, seyri sülukta yükselme ve metafizik aleme geçişte rol oynar. Bu hormonlar İslam’daki bazı ritüellerle aktifleşir. Başa mesh edildiği için abdest; karanlıkta aktifleştiği için gece ibadeti bu ritüellerden bazılarıdır. Diğer taraftan deniz seviyesinden yükseğe çıktıkça daha çok hormon salgılandığı eskiden beri bilinmekte ve ibadethanelerin yükseğe yapılması birçoklarına göre bu görüşü desteklemekte. Tekraren söylemek gerekirse epifiz bezi beynin ön boşluğunda yer alıyor. Başka bir deyişle, beş duyunun yanı sıra soyut olarak ifade ettiğimiz zihinsel duyunun karşılığı epifiz bezidir. Her ne kadar aktifleştirmesi kolay gibi görünse de dış faktörlere ve beslenmeye bağlı olarak azalması ya da tamamen ortadan kaybolması da muhtemeldir.

Epifiz bezini yüksek bilinç düzeyine ulaştırmak doğrudan ya da dolaylı olarak birçok dini öğreti/ ritüellerde görmek mümkündür. Beynin ön boşluğunda bulunan epifiz bezi ile İbn Sina’nın ortak duyu ile kastettiği bölge ya aynı yerdir ya da birbirine çok yakın iki yerdir. Her iki durumda da varılan sonuç bizim açımızdan değişmeyecek. İbn Sina’ya göre ortak duyu, hissi idrakin gerçekleşme ve toplanma merkezidir. Hissi idrakten maksimum verim alınabilmesi için de bahsi geçen epifiz bezinin en üst düzeye ulaşması gerekir ki insani nefsin kuvveden fiile dönüşmesi mümkün olsun. Beş duyudan aldığımız verimin yani tikelleri kavrama gücümüzün yüksek olması tikelden tümele ulaşma gücümüzün de yüksek olması demektir. Tümele ulaşmanın yolu sadece epifiz bezi ile mümkün demiyoruz fakat yürümek istenilen yolu aydınlatan ışıktan maksimum verimi elde etmeye çabalamak gerekir. Nitekim insani nefsten beklenen tikelden/ parçadan tümele/bütüne ulaşma potansiyelini açığa çıkarılmasıdır.