Şakaysahiç komikdeğil : Cingöz Recai

AYBALA HİLAL YÜKSEL
Abone Ol

Onur Ünlü için 2017’nin en üretken yönetmeni dersek herhâlde hiç kimseye haksızlık etmiş olmayız. Ünlü bu yıl, ülkenin önde gelen film festivallerinin her birine farklı filmlerle katıldı: Kırık Kalpler Bankası ile İstanbul Film Festivali’nde, Aşkın Gören Gözlere İhtiyacı Yok ile Adana Film Festivali’nde, Put Şeylere ile (Antalya Film Festivali’nin kaldırılmasını protesto etmek için İstanbul’da organize edilen) 54. Ulusal Yarışma’da prömiyer yaptı. Yaz döneminde YouTube için bir dizi çeken (Görünen Adam) Ünlü, şimdi de ana akım sinemanın trüklerini kullanan Cingöz Recai ile sinema salonlarında yerini aldı.

Nitelikli isimler ve görece iyi imkânların bir araya gelmesi sonucu ortaya çıkan Cingöz Recai, Onur Ünlü için “en’lerin yılı” olan 2017’de yerli sinema adına gördüğümüz en büyük hayal kırıklıklarından.

Cingöz Recai Peyami Safa ’nın Server Bedi müstear ismi ile kaleme aldığı seriden uyarlanması ve popüler oyuncuları kadrosunda bulundurması bakımından sonbaharın vaatkâr filmlerinden biri olarak göze çarpıyordu.

Yine, filmin senaryosunun Ezel dizisiyle akıllarda yer eden Kerem Deren ve Pınar Bulut tarafından yazılmış olması da beklentiyi yükselten bir diğer unsur oldu. Film her hâliyle, sadece sadık ve tutkulu Onur Ünlü seyircisine değil, çok daha geniş kitlelere hitap edecek bir yapıma benziyordu. Ancak görünen o ki nitelikli isimler ve görece iyi imkânların bir araya gelmesi sonucu ortaya çıkan Cingöz Recai, Onur Ünlü için “en’lerin yılı” olan 2017’de yerli sinema adına gördüğümüz en büyük hayal kırıklıklarından.

Polisiye ile İmtihan

Cingöz Recai’nin (Kenan İmirzalıoğlu) kusursuz tasarlanmış olması gereken soygun planları, yeterince açıklanmadığı veya üzerine düşünülmediği için zekice görünmüyor.

Türk sineması, ilk yıllarından bu yana tür sineması ile iyi bir ilişki kurmadı. Yerli sinemacılar aksiyonu, korkuyu, bilimkurguyu olduğu gibi polisiye türünü de alışıldık şablonların dışına çıkardı ve kendi üsluplarınca yorumladı. Yaygın kanının aksine bu tespit, olumsuz eleştiri gerekçesi olarak görülmemeli.

Hatta, ABD bazlı sinema endüstrisinin hazır kalıplarını olduğu gibi benimsemek yerine bunlara özgünlükler katılmasına, buradaki seyircinin alışkanlıkları ve beğenileri göz önünde bulundurularak bozulup değiştirilmesine olumlu bir hamle olarak dahi bakılabilir.

Bu ön kabule rağmen, seyircinin Cingöz Recai’yi seyrettiğinde duyduğu hayal kırıklığı Ocean’s 11 (2011) veya Sherlock Holmes (2009) kalibresinde bir film olmamasından değil, bir sinema eserine dair temel beklentilerden kaynaklanıyor.

Cingöz Recai’de (herhâlde kahramanların toplumsal hafızada yer ettiği düşünüldüğü için olsa gerek) filmin karakterleri yeterince tanıtılmadan macera başlıyor. Fakat olaylar geliştikçe kahramanların tipik özelliklerine dahi seyircinin ikna edilmemiş olması, filmle seyircinin ilişkisini zedeliyor, kimi sahnelerde ise kopma noktasına getiriyor. Cingöz Recai’nin (Kenan İmirzalıoğlu) kusursuz tasarlanmış olması gereken soygun planları, yeterince açıklanmadığı veya üzerine düşünülmediği için zekice görünmüyor.

Başkomiser Mehmet Rıza’nın (Haluk Bilginer) suçun detaylarını analiz ettiği sahneler, seyirci bunları izledikten sonra tekrar niteliği taşıdığı için; çizilmek istenen külyutmaz polis imajı yerini, emektar polisin akli melekeleri ile ilgili soru işaretlerine bırakıyor.

Cingöz’ün Jale’ye (Meryem Uzerli) ne zaman gönlünü kaptırdığı bir türlü anlaşılamıyor. Filmdeki boşluklar karakter kurgularıyla sınırlı kalmıyor, sinematografide ve sanat tasarımında da göze çarpıyor.

Aksiyon sahnelerindeki (özellikle baştaki otobüs sahnesi ve sonrasındaki kovalamaca sahnesinde) ağır çekimler ve tekrarlar tempoyu sekteye uğratıyor. Hikâyenin dâhi çocuğu olması gereken Eren Deren’in evindeki yüksek teknolojiler basit ve ucuz görünüyor. Filmin açılış ve kapanış sekanslarındaki stilize görsellik, filmin bütününe anlamlı bir katkı sağlamıyor. Tüm bu etkenler bir araya gelinceyse Cingöz Recai giderek inandırıcılığını kaybediyor ve seyircisinin ilgisini finale kadar canlı tutmayı başaramıyor.

Komedi sinemayı kurtarabilir mi?
Nihayet

Sinemamızda özgünlüğü ile kabul görmüş yönetmenler, seyirci beğenisini tamamen göz ardı etmek gibi sektör açısından riskli bir yola yönelmişken, Onur Ünlü’nün bu kulvarı esnetebilecek arayışlar içinde olması anlamsız değil. Yine de her yönden ve en hafif tabirle aceleye getirilmiş izlenimi veren Cingöz Recai, nitelikli ana akım film ihtiyacını karşılamanın uzağında kalıyor.

Onur Ünlü’nün mevcut üretim anlayışıyla gerek film festivallerinde, gerek gişede, gerekse internet platformlarında taltif edilmesi ve başarı kazanmasıysa son yıllarda niteliktense niceliğe odaklanan sinemamızın ahvaline dair fikir veriyor.

Kasım Vizyonunda Öne Çıkanlar

2017-2018 sezonunun sinemaseverler açısından keyifli ve dopdolu bir sezon olduğu söylemek için erken değil. Çağımızın önemli yönetmenlerinin yeni filmlerinin peş peşe vizyona girdiği kasım ayında Yol Ayrımı, Doğu Ekspresinde Cinayet ve Buğday özellikle dikkat çekiyor.

ol Ayrımı, yetmişlerden bu yana kesintisiz üretmeye devam eden, Türk sinema geleneğinin önemli ve birleştirici isimlerinden Yavuz Turgul’un yedi yıl aradan sonra gelen filmi. Turgul’un Muhsin Bey, Eşkıya gibi unutulmaz filmlerinde olduğu gibi başrolü Şener Şen’e emanet ettiği film, bir iş adamının hayatında kırılmalar yaşadığı bir dönemi anlatıyor. Vizyon tarihi: 10 Kasım 2017

Doğu Ekspresinde Cinayet , Agatha Christie romanından uyarlanan Doğu Ekspresinde Cinayet, otuzlu yıllarda İstanbul ve Paris arasında sefer yapan ünlü hattaki gizemli bir ölümü konu alıyor. Tren, tipi nedeniyle kara saplanıp durunca yolcular arasındaki dedektif Hercule Poirot, yetkililerin müdahalesinden önce cinayeti çözmek için eline geçen zamanı değerlendirecektir. Vizyon tarihi: 10 Kasım 2017

Buğday,Semih Kaplanoğlu, 2010 yılında Berlin Film Festivali’nde Altın Ayı ödülü kazanan Bal filminden bu yana süren suskunluğunu Buğday ile bozuyor. İnsanlığın kıtlığa mahkûm olduğu yakın geleceği konu edinen Buğday, siyah-beyaz tercihi ve ustalıklı sinematografisi ile benzer yapımlardan ayrılıyor. Vizyon tarihi: 24 Kasım 2017