“Yansıma”mız deve kuşu

MERVE AKBAŞ
Abone Ol

Ressam İpek Mursaloğlu'nun eserlerinin yer aldığı "Yansıma" sergisi, Kelimat Sanat Evi'nde açıldı. Kadıköy Koşuyolu’ndaki sanat evinde 10 Ekim’e kadar sürecek olan sergide Mursaloğlu deve kuşu figürü üzerine odaklanıyor. Ona göre insan, dünyadaki tüm kötülükler karşısında başını kuma gömen, çözüm getirmek yerine saklanan bu hayvanlara benzemeye başladı. Her sergisiyle beraber bir de kitap yayımlayan Mursaloğlu ile hem Yansıma’yı hem de resminin aldığı yolu konuştuk.

Yansıma sergisi deve kuşu figürlerinden oluşuyor. Bu deve kuşları bize neler anlatıyor?

Kuşların özgürce uçmaları, benim duygu dünyamda barış, sevgi, güzellik ve aşk ile temsil ediliyor. Bunun yanında sonuçlandıramadığımız, kötü hislerimiz de vardır. Bu tarz duygularımızla deve kuşunun ortak yanları olduğunu fark ettim.

Ortak yanımız nedir?

Olan biten karşısında çözüm geliştirmek yerine biz de başımıza kuma gömüyoruz.

Mursaloğlu'nun Yansıma isimli eseri

Modern insanın dünyasını çok iyi anlatıyor. Biliyorsunuz bazen o kötü şeyleri düşünmekten kendimizi alıkoyamayız. Kelimat Sanat Galerisi’nin sahiplerinden olan Adnan Al Ahmed sergiyi yerleştirirken buna çok güzel bir yöntemle fark da kattı. Bazı tablolarımı tersinden astı. Aslında bu bir itiraz. Yani başımızı kumdan çıkarmamız gerekiyor, biraz bununla yüzleşmemiz gerekiyor.

Sergiye eşlik eden kitaplarınız var. Bu kitapların içeriği nedir?

Her sergimde bir kitap çıkardım. Birbirine eşlik ediyorlar, aslında iç içe geçmiş durumdalar. Bundan önceki sergimde kuşlarla çalışmaya başlamıştım. Ardından da deve kuşuna başladım. Özgür, uçan, sevgiyi getiren kuşlardan uçmayan, hantal deve kuşlarına dönüyor. Yani kötü düşüncelere... Zaten tüm dünya gündemine baktığımızda da bunu görüyoruz. Bizler de olan biteni görmemeye çalışan deve kuşları gibi değil miyiz? Biraz da bunları irdelemeye çalıştım. Kitabımda da resmin beni nasıl yönlendirdiğini yazdım. Çünkü tuval beni yönlendirir.

Biraz çalışma metodunuzu anlatır mısınız? Yani resim üzerinde çalışırken mi öyküler çıkıyor? Yoksa daha mı karışık?

Günlük hayatımda yaşadıklarım bana bir şekilde geri dönüyor. İzlediğim haberler, filmler, gördüklerim, yaşadıklarım... Ben bu geri dönüşün ardından elime kağıdı alırım, yere koyarım, bir boya atarım ve boyanın bana söylediklerini dinlerim.

Onun söylediklerini biriktirdiklerimle birleştirerek ilerlerim. Bir şeyler yaptıkça çağrışımları da geliyor. Birbirine bağlanıyor çizgiler. Bazen siyah maviyi çağırır, yanımda kahverengi olmazsa olmaz der. Bütün bunlar bir hikâyedir. Sonrasında bir söz oluşuyor. Resimdeki o sözü alıp, hikâyeleştiriyorum.

Yansımalar sergisi ne kadarlık bir çalışmanın ürünü?

Aşağı yukarı bir yıllık bir çalışma oldu. Ama tabi ben her gün çalışan biriyim. Çalışmadığım bir zamanı hayal bile edemiyorum. Deve kuşu üzerine çalışmalara başladığım esnada da Adnan Bey’le (Al Ahmad) tanıştım.

İpek Mursaloğlu'nun eserlerinden biri

O beni sürekli yönlendirdi. Çok emeği var bende. Sonra bir sergi yapalım dedi. Ben her gün çalıştım, çalıştıklarımı ona yolladım. O da çalışmalarımın üzerine yorumlar yaptı, bazen fikir verdi. Bu tabloları birlikte yaptık aslında.

Öncesinde nasıl bir tarzınız vardı? Nasıl değişti?

Şehirlerdeki stresle başlamıştım. Çok soyut çalışıyordum, figür yoktu. Bilincin ve bilinç altının sembollerle çalıştığına inanırım. Yaşamın her parçası sembollerle bezelidir. İnsanlar da bunlara bakarak bir yol çizerler. Bu semboller bizim için ışıktır.

Tüketim kültüründe din de tüketilir
Nihayet

Şehirdeki stresle yüzleşince, bu strese neden düştüğümüzü anlamaya çalıştım. Kötü düşüncelerin de altta yerinin olduğunu görmeye başladım. Ardından da kuşlar ve deve kuşları geldi.