Osman Cihangir’esorduk

HABER MASASI
Abone Ol

Etgar Keret, öykü yazmaya başladığım ilk zamanlarda beynimde şimşekler çaktıran bir yazar olmuştur, özellikle “Duvardaki Delik” isimli öyküsünü (ki yazdığı ilk öyküdür) tekrar tekrar okurum. Daha sonra çok kıymetli ve iyi öykücüleri okudum ama o ilk etki kalıcı oldu.

İlk kitabınız Hiçbir Zaman Yeterince Deliremeyeceğiz hayırlı olsun. Dergilerde öykülerinizi görmeye başladıktan çok kısa bir süre sonra kitabınız yayımlandı. Kitabı yayımlamaya karar verme ve hazırlama süreci nasıldı? Heyecanlandığınız ve zorlandığınız anlar?

Teşekkür ederim. Öyküleri bir gün kitaplaşacak düşüncesiyle yazmadım. Çünkü öykü yazmaya başladığımda daha sonra ne yapacağıma dair kafamda bir şey yoktu. Sevdiğim şeyler yazmak istedim, ben öykülerimi severim, az sevdiklerim de var çok sevdiklerim de. Hani bir dostunuzu görmeseniz dahi arada arayıp sesini duyarsınız o sizi mutlu eder ya, ben de öykülerimi arada açıp açıp okurum, sonra da iyi ki yazmışım ya da keşke şöyle yazsaydım derim. Yani öyküyü yazdıktan sonra sahipsiz ve ilgisiz bırakmam. Kitaba hazırlık sürecinde de beni en çok zorlayan bu durum oldu, hatasız tashihten uzak bir metin ortaya koymaya çalıştım ama hiçbir zaman yeterince hasarsız bir kitap ortaya konamıyor sanırım.

Genellikle kitap isimleri pek çok ihtimal arasından seçilir. Sizin serüveniniz?

Kısaca Aykut abi önerdi ben de kabul ettim. ☺ Şaka bir yana kitabın içindeki öykülerden yola çıkarak kafamda birkaç alternatif oluşmuştu, eğer şu anki ismi olmasaydı ikinci isim olarak ömrü hayatımda tam bir öykü olarak yazdığım ilk öyküyü, yani “Kemik Karmaşası”nı düşünüyordum ama istişare neticesinde herkesin içine sinen bir sonuç çıktı.

En son yazdığınız öykülerde yeni arayışlar görmek mümkün. Kitapta bunların öncüleri olsa da bu kadar keskin değillerdi. Şu an neler yazıyorsunuz? Deniyorsunuz?

Dediğiniz gibi kitaptaki öyküler ısrarla hep bir yönü işaret ediyor ve ben o yönde ufaktan yol almaya başladım. İşaret edilen yöndeki tabelada yazan tek kelime ise şu: “fantastik”.

Son yıllarda okuduğunuz, sizi etkileyen öykülerden bir kaçını sayabilir misiniz?

Etgar Keret, öykü yazmaya başladığım ilk zamanlarda beynimde şimşekler çaktıran bir yazar olmuştur, özellikle “Duvardaki Delik” isimli öyküsünü (ki yazdığı ilk öyküdür) tekrar tekrar okurum. Daha sonra çok kıymetli ve iyi öykücüleri okudum ama o ilk etki kalıcı oldu. Bir de Emre Ergin’in özellikle oyun dünyasından kopup gelen öykülerini kıymetli buluyorum.

Sözü açılmışken sizi etkileyen kitap isimlerini de alabilir miyiz?

Aslında çok kitap var ama şu üçünü sayabilirim: Jonathan Safran Foer, Aşırı Gürültülü ve İnanılmaz Yakın; Salinger, Çavdar Tarlasında Çocuklar ve tabi ki Kara Kule serisi ile Stephen King reis. Bu üç eser okunduğunda sebebi anlaşılacaktır.

Bir öykü dergisinde neyi görmek istersiniz? Ne yok ve olsa iyi olur?

Her sayıda tek bir öykünün detaylı bir incelemesini görmek isterim (üzeri kırmızılanmış, kenarına not düşülmüş vs.) ve aynı öyküye en az üç farklı gözle yapılmış kısa yorumları. Bu öykücülüğe ne katar? Deneyip görmek lazım.