Antik çağlardan bir tılsım: El Cem

SKYROAD
Abone Ol

Kuzey Afrika toprakları, buraya Roma İmparatorluğu’nun hakim olduğu dönemden itibaren çok sayıda imar faaliyetlerine şahit olmuş, günümüzde Libya’dan Fas’a kadar uzanan geniş bir coğrafya, bugün hâlâ kimileri ayakta olan nice eserle dolup taşmıştı. Sadece Tunus topraklarında yirmi adet Roma şehri kurulmuştu. Bunların günümüze kadar ulaşanlarından biri hiç şüphesiz Kartacalılar’ı mağlûp etmelerinin ardından onların topraklarında kurdukları şehir olmuştu. Bunun dışında Sûse’de yer alan Hadrumetum da eski bir Roma kenti olarak önemli kalıntılar sunuyordu. Ve tabi ki günümüzde Tunus’un sahil şehri Mehdiyye’ye bağlı bir yerleşim yeri olan El Cem de bunlardan biriydi. Eski çağlarda Thysdrus olarak bilinen bu topraklar tarihte sahip olduğu önemi günümüzde devam ettirmeyi de başarmıştı.

Zeytinyağı ticareti noktasında geçmişte önemli bir merkez olan El Cem, önemini her ne kadar ticârî olmasa da UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer alan muhteşem amfitiyatrosuyla bugün de devam ettirmişti. Roma İmparatorluğu’nun hâkim olduğu topraklar içerisinde tespit edilen ikiyüzden fazla amfitiyatro içerisinde şüphesiz El Cem’deki müstesna bir yere sahipti. Öyle ki El Cem, sahip olduğu bu amfitiyatro varlığıyla özdeş bir hâle gelmişti.

M.S. 3. yüzyılda inşa edilen bu yapı, dünyadaki Roma taş yapılarının en iyi şekilde günümüze kadar varlığını devam ettirenlerden biri.

Ve bu özelliğiyle Afrika kıtasında tekti. Elli bin kişi kapasiteli Roma’daki amfitiyatro sınıfının en büyüğünü meydana getirirken, otuz beş bin kişilik kapasitesiyle El Cem de büyüklüğüyle Roma’daki amfitiyatroya yakın bulunuyordu.

El Cem'de UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer alan muhteşem amfitiyatro.

Amfitiyatrolar Roma döneminde çeşitli eğlenceler, merâsimler, müsabakalar için kullanılıyor ve bu da hâliyle buraya insanları çekiyordu. İnsanlar ise ticaretin canlanmasında önemli bir rol oynuyorlardı. Şehrin gelişme kaydetmesi, hatta kendi döneminde Kartaca’dan sonra ikinci sırada yer alması bu potansiyeli sebebiyle olmuştu.

Eski çağlarda buraya akın eden insanlar modern zamanlarda da El Cem’i ihmal etmemişti. Nüfusu bakımından gayet mütevazi olan şehir, amfitiyatrosunu görmeye gelenlerce sıklıkla ziyaret ediliyordu. Sahip olduğu otantik kimliği sebebiyle görsel bakımdan da zenginlik sunan bu Roma yapısı, çok sayıda televizyon projesine de sahne olmuştu ki bunlardan belki de en başta geleni, burada çekilip çekilmediği konusunda hâlâ tartışmaların olduğu Gladyatör filmi olmuştu.2000 yılında vizyona giren ve baş rolünde Yeni Zelandalı aktör Russell Crowe’un yer aldığı film, kimi amfitiyatro kareleriyle El Cem’i anımsatıyordu.

El Cem.

Bu yapı hiç şüphesiz tam anlamıyla ayakta durmuyordu, zamanla kimi eksiklikler söz konusu olmuştu. Eski çağlarda bir hayli değerli olan işlenmiş taş, yapılacak herhangi bir yapı için aranan bir objeydi. Zira taşın oluşturulma süreci ciddi bir külfeti de beraberinde getiriyordu. Pek çok yerde de görüldüğü üzere bir yerde yok olan antik bir eser, başka bir yerde çok daha yenisine can verebiliyordu. İddia edildiği kadarıyla Kayrevân’daki meşhur Ulu Câmii de buradan temin edilen taşlarla inşa edilmişti. Zaten ufak bir yerleşim yeri olan El Cem ziyaretçilerine yürüme mesafesinde sağladığı imkânlarıyla güzel bir durak mevkiinde.

Amfitiyatronun en tepe noktasında geniş bir coğrafyayı seyretmek, fotoğraflar çekmek ise muhtemelen El Cem ziyaretine renk katan bir diğer unsur olacaktır. Başkent Tunus’tan trenle günübirlik bir seyahatin bile yapılıp dönülebileceği bir yer olan El Cem, hiç şüphesiz içerisinde zeytin yağlı nefis lezzetleriyle sizi buraya geldiğinize pişman etmeyecektir.