Aslı Sönmez, Ferdane Talay ve Serkan Tosun’la Whale Room üzerine: “Biz hikâye anlatıcılığı geleneğinden geliyoruz”

ALİ MERT ALAN
Abone Ol

Ses, ışık ve renklerin ahengiyle ortaya sıra dışı işler çıkaran, müzikleriyle hikâye anlatan Aslı Sönmez, Ferdane Talay ve Serkan Tosun tarafından iki sene önce kurulan Whale Room’la onların benzersiz dünyalarını konuştuk.

Aslı Sönmez, Ferdane Talay ve Serkan Tosun üçlüsü nasıl bir araya geldi?

Aslı: Aslında uzun yıllara dayanan bir dostluğumuz var. Fakat pandemiden hemen önce aklımıza kaçan “Balina Odası” fikrini eyleme dönüştüren dövme artisti dostumuz Özge'nin hayali oldu. Özge, emprovize müzik eşliğinde yine emprovize resim yapma hayalini bizimle paylaştığında su yüzüne çıkıp nefes alma zamanımızın geldiğini anladık.

Ses, renk ve görüntü birbiri içinden geçip salınmadığında hikâyeyi anlatmak gerçekten zor olabiliyor.

Yaptığınız müziği tarif etmek çok da kolay değil. Siz Whale Room’un müziğini nasıl tanımlıyorsunuz?

Ferdane: Whale Room, “Fusión” demek ve bir yanı ile hoşumuza gidiyor fakat oldukça kolaycı bir yaklaşım olduğunun da farkındayız. Literatüre göre biraz "Atmospheric Melodic Electronic Music" janrına göz kırpıyoruz. İlk performansımızda Dark Techno'dan Post-rock'a kadar 9 farklı janrada şarkılarımızı seslendirdik. Bu biraz geçmişimize de teşekkür etmek içindi. Şimdi katılacağımız etkinliğin nevine göre playlistler hazırlayacağız.

Bazı performanslarınızın oldukça dikkat çekici isimleri var: "The Birth of the Dragon", "Memory of Water", "Tales About You,", “Euridice's Stars” gibi… Bu performansların ve isimlerinin hikâyelerini sizden dinleyebilir miyiz?

Bir tema bize sesi, görüntüsü ve edebi tarafıyla birlikte geliyor.

Serkan: Biz hikâye anlatıcılığı geleneğinden geliyoruz. Bir tema bize sesi, görüntüsü ve edebi tarafıyla birlikte geliyor. “Ejderhanın Doğumu”, Lilith'in doğum hikayesini kendi meşrebimizde anlatmaya çalıştığımız ilk performansımızın ismi. Doğumunun ilk anlarından başlayıp Havva'nın yaratılış anına ve Lilith'in vazgeçişine kadar 11 alt hikâyeden oluşan bir gösteriydi. “Bir Ejderhanın Doğuşu” isimli hikâye ile başlayan performansımızı Lilith'in dilinden Havva'nın doğum anının anlatıldığı Eva teması ile tamamladık. “Euridike'nin Yıldızları” ise Orfeo'nun Hades'in zindanlarından Euridike'yi kurtarırken son kez ona bakıp onu sonsuza kadar kaybettiği anda evrende yaşanan vedalar üzerine 12 alt hikâyeden oluşan bir gösteriydi. Bizim içinde oldukça kederli bir deneyimdi. Hepimiz çok ağladık.

Siz hem müzikal hem de görsel anlamda seyirciye bambaşka bir dünya sunuyorsunuz. İki unsurda birbirini destekliyor. Peki Whale Room’un kimyasının yüzde kaçını görsellik oluşturuyor?

Serkan: Evrendeki her şeyin Rezonans Kanunu esaslarına göre salındığını düşünürsek Whale Room'un kimyasının tamamı titreşimlerden oluşuyor demek daha doğru olur diye düşünüyoruz. Ses, renk ve görüntü birbiri içinden geçip salınmadığında hikâyeyi anlatmak gerçekten zor olabiliyor. Bu noktada şunu da paylaşmak isteriz ki tüm bu mikro evreni oldukça güçlü bir armonik yapı üzerine kurguluyoruz. Nasıl olsa renk ve ışık var diye müzisyen olduğumuzu unutmuyoruz.

Elçin Olçun’la birlikte bir şarkıya imza attınız. Hatta Elçin geçen ayki konserinizde sizinle aynı sahneyi de paylaştı. Onunla nasıl tanıştınız ve bu tanışıklık nasıl beraber şarkı yapmaya kadar gitti?

Ferdane: “Körlük” performansımızda yer alan “Beni Sevdiğini Sakın Söyleme” temasını şarkı formuna dönüştürdüğümüz MC bir bölüm vardı. Bir flow oluşturmak gerçekten zor bir meziyet. Şarkı bittiğinde bu bölüm için duyguyu paylaşabileceğimiz bir müzisyen arayışına girdik. Canımız menajerimiz Gülçin’imiz uzun zamandır tanıdığı sevgili Elçin ile bizi tanıştırdı. Çok kısa zamanda ilişkimiz gelişti. Elçin şarkıya büyük değer kattı. Elçin'i çok seviyoruz.

Biz hikâye anlatıcılığı geleneğinden geliyoruz.

Müziğin yanı sıra renkler ve ışığın birleşimi müziğinizi tamamlayan diğer unsurlar. Sizi dinlerken insanın -en azından benim- zihninde bir sinema filmi canlanıyor. Bu görüşe katılıyor musunuz?

Aslı: Bu aldığımız en güzel iltifatlardan birisi. Çok teşekkür ederiz. Bütünlüklü hikâye anlatmaya çalışmamızdan beklediğimiz sadece buydu. Mutluluktan uçuyoruz bunu duyduğumuz için. Zihninizde izlediğiniz filmi şahane bir ekiple oluşturuyoruz. Ufuk, Özgür ve Tayfun her bir pikseli, her ışık dalgasını, her titreşimi özenle geliştiriyorlar.

Peki, bir sinema filminin soundtrack’ini yapsaydınız bu hangi film olurdu ve nasıl bir müzik bize eşlik ederdi?

Serkan:Jim Jarmusch, “Only Lovers Left Alive”ın soundtrack'i olurdu mutlaka. WR Fusión skalasında temalar dinlerdik birlikte. Yasmin Hamdan ile birlikte Aslı'yı ya da Ferdane'yi dinlemek de hoş olabilirdi.

*Bu yazının başlığı yazardan bağımsız editoryal olarak hazırlanmıştır.