Bir değişim masalı: Altındağ

ÇAĞLAR ÇAĞATAY
Abone Ol

Ankara’nın Altındağ ilçesi müzelerive tarihi turistik mekânları ile cazibemerkezi haline geldi. AltındağBelediyesi tarafından kente kazandırılanAltınköy Açık Hava Müzesi, UlucanlarCezaevi Müzesi ve 500 tarihi yapınınrestore edildiği Hamamönü mutlakagidip görülmesi gereken adreslerarasında yer alıyor.

Veysel Tiryaki, Türk siyasetçi ve eski bürokrattır. 2004 yılında Altındağ Belediye Başkanı seçildi.

"Orda bir köy var, uzakta, O köy bizim köyümüzdür. Gezmesek de, tozmasak da, O köy bizim köyümüzdür." Ahmet Kutsi Tecer’in ünlü şiiri bu dizelerle başlıyor. Bu şiir, bize ülkemizin dört bir yanındaki köylerimizi hatırlatıyor. Ankara’da öyle bir köy var ki; 100 yıl öncesinin köy hayatını bizlere anlatıyor. Altındağ Belediyesi tarafından 2015 yılında hayata geçirilen Altınköy Açık Hava Müzesi, Belediye Başkanı Veysel Tiryaki’nin kendi projesi. Kentsel dönüşüm çerçevesinde tamamı gecekonduların temizlenmesi ile oluşturulan ve 1000 dönümlük bir alana kurulun Altınköy, camisi, çamaşırhanesi, okulu, demir ve kalay atölyeleri, bakkalı, hizarı, taş fırını, dokuma atölyesi, köy evleri, yel ve su değirmeni, asma köprüsü, köy kahvesi ile ziyaretçilerini büyülüyor. Kent merkezinde doğal bir köy hayatı sunan Altınköy, içinde bulundurduğu müzeleri, Türkiye’nin dört bir yanından unutulmaya yüz tutmuş zanaatkarları ağırlaması, Anadolu’ya özgü kültürleri yaşatması ile aynı zamanda Türkiye’nin kültür hafızasını da canlı tutuyor. Ziyaretçiler butik otelde konaklama imkânı da bulabiliyor. Aynı zamanda ziyaretçiler, Anadolu’nun farklı yörelerine ait lezzetlerinin barındırıldığı restoranlarında doğal ürünlerle sabah kahvaltısı, öğle ve aksam yemeği de yiyebiliyor. İneklerin, koyunların, tavukların özgürce dolaştığı yemyeşil patikalarda uzun yürüyüşler yapılabiliyor. Tarım kültürüne ait eşyaları tanıma fırsatı yakalıyorsunuz. Doğadan kopan modern insanın karsısında "neyi unuttuğunu hatırla" diyerek duruyor Altınköy.

Taş fırında ekmek

Aynı zamanda Altınköy, hasat, bağ bozumu, geleneksel çocuk oyunları, kısa hazırlık gibi birbirinden farklı festivallere ve özel günlere de ev sahipliği yapıyor. Altınköy’de yel değirmeninin hemen altında bulunan buğday tarlasında geleneksel yöntemlerle elde edilen buğday, yel ve su değirmeninde öğütülerek, un değirmeninde son halini alıyor ve Altınköy’ün taş fırınında ekmek haline geliyor. Altınköy’ün ekmeği, yumurtası, tereyağı, peyniri, reçelleri, salçası Ankara’nın aranan lezzetleri arasında...

İlçenin nüfusu, TÜİK verilerine göre, 31 Aralık 2019 tarihi itibari ile 390.510'dur.

Altındağ Belediye Başkanı Veysel Tiryaki, "Altınköy Açık Hava Müzesi, sütün fabrikada üretildiğini, salatalığın ağaçta yetiştiğini sanan şehirde büyüyen çocuklarımızın, 100 yıl öncesinin doşal köy yaşamını öğrenmesi açısından bir okul görevi üstleniyor. Bu projeyle Karadeniz Bölgesi’nde kaderine terk edilen 'Çantı Evler'e de sahip çıktık. Hiç çivi kullanılmadan yapılan 100-150 yıllık evler bugün ne yazık ki korunamadığından fırınlara odun olarak satıldığı için kaybolmaya yüz tutmuştu. Bu evleri, tek tek söktük, kamyonlarla taşıyarak Altınköy’de korumaya aldık. Altınköy sadece gezilecek, güzel vakit geçirilecek bir yerden öte Türkiye’nin unutulmuş ya da unutulmaya yüz tutmuş değerlerinin yaşatıldığı, tekrar hayat verildiği bir yer" diyor.

Hamamönü, Ankara turizmi için bir marka

Tarih boyunca Ankara, Altındağ bölgesinde kurulmuş ve yerleşim bölgesi haline gelmiştir. Bu yüzden Altındağ,

Altınköy’den sonraki diğer durağımız Hamamönü oluyor. Hamamönü, Başkan Tiryaki’nin gerçekleştirdiği önemli çalışmalardan biri. 2008 yılında tarihi koruma projesini Hamamönü’nden başlatan belediye, komple bir mahalle restore etti. Sonra bu alan Ankara’nın merkezinde turistik bir cazibe merkezine dönüştü ve bugüne kadar 500 civarında tarihi konak yapıya uygun olarak yatay mimariye göre restore edildi.

İki sanat sokağının da bulunduğu alanda, Selçuklu ve Osmanlı mimarisi ile yapılan ve restore edilen Sarıkadı Camii, Karacabey Camii, Mehmet Akif Kültür Parkı, Hacı Musa Camii, Kanunu Sultan Süleyman zamanında yapılan Tacettin Camii sokaklarda varlığını sürdürüyor.

Günün her saati canlı ve hareketli olan mekanlara ev sahipliği yapan Hamamönü’nde farklı lezzetleri tadabilir, keyifli vakit geçirebilirsiniz.

Ulucanlar Cezaevi Müzesi kentin önemli simgelerinden

Hamamönü’de verdiğimiz kahve molasının ardından Ulucanlar Cezaevi Müzesi’ni ziyaret ediyorum. Altındağ Belediyesi, Ulucanlar Cezaevi’ni restore ederek müze ve kültür sanat merkezine dönüştürdü. Kapalı cezaevi kısmı müze olarak işlev görüyor. Yarı açık kısmı ise kültür sanat merkezi olarak hizmette. Ulucanlar, Ankara için çok önemli bir simge. Burası Türk siyasi tarihinden kesitler sunuyor. Fikirlerinden ötürü burada kalan pek çok mahkûma ait bilgi, belge ve eşyaları sergileniyor.

Ankara Merkez Kapalı Ceza ve Tutukevi veya Ulucanlar Cezaevi, 1925 ve 2006 yılları arasında Ankara'nın Altındağ ilçesinin Ulucanlar semtinde faaliyet göstermiş olan bir cezaevidir.

Geçmişe duygulu bir yolculuk yapacak olan ziyaretçiler ana kapıdan girdikten sonra karanlık, soğuk ve rutubet kokan ve sonu Hilton diye anılan 9. ve 10. koğuşa uzanan koridordan geçiyor. Hilton’un hemen yanından, ilk yıllarında "Müteferrika" olarak adlandırılan tek kişilik hücrelere geçiş yapılıyor. Hücrelerin ardından sıra koğuşlara geliyor. Koğuşlar da o günkü koşullara uygun olarak düzenlenmiş durumda. Koğuşlarda demir ranza ve dolaplar, tahta masa ve sandalyeler, eski bir soba ve pek çok eşya dikkat çekiyor. Koğuşlardaki görsel zenginlik balmumu heykellerle tamamlanıyor. Bir mahkûm sazın tellerine vuruyor, bir türkü duyar gibi oluyorsunuz. Bir mahkûm efkarla yudumluyor çayını, bir başkası yatağına uzanmış özgürlüğün hayalini kuruyor sanki.

Türk siyasi ve edebi hayatında da önemli bir yere sahip olan Ulucanlar Cezaevi'nin restore edilerek müze ve kültür sanat merkezine dönüştürülmesi projesi Altındağ Belediyesi'ne verildi. 2009 yılında başlatılan restorasyon çalışmaları 2010 yılında tamamlandı.

Titiz bir araştırma ile elde edilen tüm bu eşyalar, balmumu heykellerin yarattığı etki ile birleşince koğuşlar, eski Türk filmlerindeki hapishane görüntülerini andırıyor sanki. Kendinizi Yılmaz Güney’in Ulucanlar’daki anılarından esinlenerek gerçekleştirdiği "Duvar" filmi ya da Feride Çiçekoğlu’nun Ulucanlar’da çektiği "Uçurtmayı Vurmasınlar" filminden bir kare izliyormuş hissine kaptırabiliyorsunuz. Koğuşlar dışında avlular da Ulucanlar Cezaevi’ne ait fotoğrafların yer aldığı bir açık hava sergisi görevini üstleniyor. Mutlaka gezip görülmesi gereken yerlerden biri. Ayrıca Altındağ Belediye Başkanı Veysel Tiryaki, cezaevinde toplantılar düzenlemek, söyleşiler gerçekleştirmek ve sergi açmak için uygun pek çok mekân olduğunu, herkese kapılarının açık olduğunu da sözlerine ekliyor. Son olarak söylemek gerekirse, eskiyi yeninin içinde, yeniyi eskinin içinde bulmak istiyorsanız, Altındağ’a yolunuzu düşürmelisiniz.