Bizim olan yenilgi: Bilgisayar

SAMED KARATAŞ
Abone Ol

Türkiye’de 1990’lı yıllarında başında halk arasına inmeye başlamıştı. Büyük bir not defteri, büyük hesap makinesi, büyük bir bilgi kaydediciydi. Galiba, biraz da bu yüzden vazgeçilmez bir şey olarak görülmemişti halk için. Onu bizim akrabamız yapan günler 2000 sonrası başlayan dünyanın köyleşmesi süreciydi. Önce Galatasaray UEFA ve Süper Kupa’yı aldı. Türkiye, Dünya Kupası’nda üçüncülü elde etti. Eurovision gelişmeleri de cabasıydı. Köyden tereyağı getiren Türkiye, aniden sahaya çıkmıştı. Halk durur mu? O da çıktı. Bu çıkış 3 şeyle gerçekleşti; Kredi kartı, bilgisayar ve internet.

Türkler ve Avrupalılar. Bilgisayarın başında o ilk tıktan önce farklı olan o iki topluluk. O ilk tıktan sonra her geçen gün birbirimize benzeyeceğiz. Ama o ilk bilgisayarın başına oturduğunuz günü hatırlıyor musunuz? Bir Avrupalı biraz daha keşfetmeye yönelik bir girişim olarak yaklaşmıştır bilgisayara. Uzun yıllar süren refah ve güvenlik, onu sadece keşfe yönlendirecektir. Bir Türk ise bilgisayarı açarken önce güvenliğini ve yanlış bir şey yapmama hissiyatını taşır. Ve ona zarar vermemeyi. Çünkü pahalıdır. Yenidir. Yabancıdır. Nazını çekmez akrabası değildir. Annesi değildir onu kusurlu da olsun düşünsün. O değerli ve yabancı.

Türkiye’de 1990’lı yıllarında başında halk arasına inmeye başlamıştı.

Ve 2010’lar… İnternetle karşılaştığımız ve sıkı fıkı olmaya başladığımız günler. O artık yabancı değil. Çünkü bize akrabalarımızı, arkadaşlarımızı gösteren, bildiren bir cihaz. Elâlem Windows’la beraber oturum açıyor. Rahat değiliz ama bu sefer sebep başka: Elâlem. Aman iyi bir fotoğraf çekelim, iyi bir söz yazalım, iyi bir müzik. Herkesin normal olmaya çalıştığı, internetin klasik dönemi. Üslup ve hikem dönemi. 2013’ten sonraysa anormallik dönemi…

2013 sonrası. Herkesi bir tıkla övebildiğimiz, yerebildiğimiz bir makina. Yer yer skolastik yer yer postmodern çağ. Hepimiz tuş seslerinin arasında, klavyelerin arasında yaşamaya başladık. Bir şeyin kendisiyle arasının açılması böyle başladı. Ormanı görmek yetmez. Ormanı gördüğünü insanların da bilmesi gerekti. Her şey tuhaf, her şey alengirli. Bütün hayat nasıl oldu da sığdı bir makinaya? Bir adam bir kadına âşık oldu bu ekrandan. Bir adam bir kadın tarafından terkedildi bu ekrandan. Bu ekrandan gördük ölümleri ve doğumları. Ekmek paramızı. Hepsi de bir müzik eşliğinde…

  • Bir soğuk uzay
  • Parıltısıyla anılıyorsun artık
  • Kuru bir bilgisayar tıkırtısıyla
  • Açıyorlar taçyapraklarını ancak
  • İsmet Özel / Üç Frenk Havası