Çünkü birileri siste kaybolmalı: Caspar David Friedrich

CELINE SYMBIOSIS
Abone Ol

Caspar David Friedrich, 5 Eylül 1774 yılında Almanya’nın kuzeyinde bir liman kasabası olan Greifswald'da, Adolp Gottlieb Friedrich ve Sophie Dorothea Friedrich’in on çocuklarından altıncısı olarak dünyaya gelir. Protestan bir ailede doğan Friedrich’in çocukluğu hakkında pek bir şey bilinmemekle beraber, sanatçının ileride hayatını ve sanatını şekillendiren iki ölüm yaşadığı bilinmektedir.

Bunlardan biri, henüz altı yaşındayken amansız bir hastalıkla annesini kaybetmesi; diğeri, 1787'de donmuş bir gölde buz pateni yaptıkları sırada buzun kırılması sonucu küçük kardeşinin gözleri önünde boğulmasıdır. Kardeşini oraya gitmeye zorladığı için hayatı boyunca onun ölümünden kendini sorumlu tutan Friedrich, bu talihsiz olayı kutsal metinlerde geçen Habil ile Kabil hikâyesiyle özdeşleştirir. Kabil’in cezası, Tanrı'dan saklanarak, "yeryüzünde bir kaçak" olarak dolaşmaktır. Friedrich ise ilerleyen yıllarda elinde eskiz defteri ile yoğun bir şekilde seyahat ederek âdeta melankolik bir gezgine dönüşür.

  • Dağlardaki Haç (Cross in the Mountains), 1807.

  • Dağlardaki Haç (Cross in the Mountains), 1807

  • Friedrich, sanata ve doğaya Goethe gibi “teknik’’ bir bakış açısıyla bakmak yerine, doğayı duyguların yansıması olarak görür. Resimlerinin anlaşılmasını değil, hissedilerek ruhun derinliklerine kadar inmesini ister. Bu düşünceyle resimlediği en önemli çalışmalarından biri olan Dağlardaki Haç, o zamanki sanat anlayışının dışında, “dini motifli manzara’’ denilen yeni bir akımı başlatmıştır. Kısmen alışılmadık konusu, anlatımı ve amaçlanan işlevi nedeniyle başlayan tartışmalar onu Almanya'nın en etkili ve tartışmalı genç ressamlarından biri hâline getirir.

Kariyer

Çizime erken yaşlarda ilgi gösteren Friedrich, 1790 yılında Greifswald Üniversitesi’nde Johann Gottfried Quistorp’tan özel dersler almaya başlar. Quistorp, Friedrich’e açık havada resim yapmayı öğreterek doğa motiflerine karşı ilgisini artırır. Ancak onun manzara resmini temel alan bir kariyer izlemesi, doğanın Tanrı’nın bir yansıması olduğunu söyleyen teolog ve yazar Ludwig Gotthard Kosegarten ile tanışmasıyla olmuştur. Bu sayede hem sanatsal, hem de felsefi ve estetik eğitimlerle alt yapısını tamamlayarak, o dönemde Avrupa’daki en ilerici sanatçıları yetiştiren Kopenhag Güzel Sanatlar Akademisi’ne başlar. Burada dört yıl kalan Friedrich, gelişimini yeterli görmeyerek önemli bir sanat akademisi konumunda olan Dresden Güzel Sanatlar Akademisi’ne kaydını yaptırır.

Oakwood'daki Manastır (The Abbey in the Oakwood), 1809-10.

Friedrich’in 1798’de kalıcı olarak Dresden’e yerleşmesi, “kendi tarzını’’ bulma yolunda önemli bir adımdır. Daha önce hocalarını taklit ederken kullandığı cılız ve güvensiz çizgiler yerini, kendine güvenen, sağlam çizimlere bırakır. Baltık kıyılarına, Bohemya’ya, Krkonoše’ye ve Harz Dağları'na sık sık yaptığı geziler sırasında doğayı yakından gözlemleyerek, ormanları, dağları, limanları ve sabah sislerini tasvir etmeye başlar. Friedrich’in bir sanatçı olarak ünü, 1805'te, Johann Wolfgang von Goethe tarafından düzenlenen yarışmada ödülle layık görülmesiyle artar.

  • Deniz Kenarında Keşiş (The Monk by the Sea), 1808-1810.
  • Deniz Kenarında Keşiş (The Monk by the Sea),1808-1810

  • Resimdeki figür, izleyicisine tamamıyla arkasını dönmüş, resmin dörtte üçünü kaplayan gri ve boş gökyüzünü incelemektedir. Sınır çizgileri bulanık olan resme bakan Ünlü Alman yazar Heinrich von Kleist şunu söylemiştir: “İnsan bu resme bakarken sanki göz kapakları kesikmiş gibi bakıyor.’’

Romantizm

Kış Manzarası (Winter Landscape), 1811.

Friedrich’in manzara çalışmalarının geleneksel tasvirlerden koparak dini ve mistik eğilimler göstermesi onu Romantik akımın önemli bir temsilcisi hâline getirir. 19. yüzyılın ilk yarısında ortaya çıkan Romantik hareket, Avrupa'da Aydınlanma Çağı olarak adlandırılan felsefe dalgası ve sonrasında özgürlük fikirleriyle yakından ilişkilidir. 1799'dan 1815'e kadar süren Napolyon Savaşları, insanların gelecekleri hakkında belirsizlik duygusu yaşarken, her türlü sömürü, baskı ve sansüre karşı gelen Romantikler, temel ve evrensel sorunlarla ilgilenmeye başlarlar. Bununla birlikte, bir sanat eserinin, milliyetçi mesajların ötesinde akıl ve ruhsallığı yansıtan anlamlar taşıdığı konusunda fikir birliğine varmışlardır. İnsanın kendini yüceltmesi, doğanın bir parçası oluşu ve doğadaki ilahiliğin eserlerde işlenmesi öncelikleri, resimlerin anlamını belirtmemek, ancak izleyicinin empati kurmasına ve kendilerinin yorumlamasına izin vermek, Romantik sanatın tipik bir özelliğidir. Sanat tarihi için önemli olan bu çözülme, Friedrich için hem manevi hem de maddi açıdan yıpratıcı olur. Eskiden eserleriyle yakından ilgilenen soylular artık uzaklaşarak resimlerini satın almamaya başlasalar da, Friederich eserlerinde Romantizmin ideallerini yansıtmaya devam eder. Friederich’in bu tavrı, toplumdan uzaklaşmasına ve yalnızlaşmasına yol açar.

  • Bulutların Üzerinde Yolculuk (Wanderer above the Sea of Fog), 1818.
    Bulutların Üzerinde Yolculuk (Wanderer above the Sea of Fog), 1818
  • Friedrich, dini ve ruhsal manzaralarına çok nadiren figür dâhil etmiş olsa da bu figürleri melankolik ama aynı zamanda huzur içinde olan çelişkili bir ruh hâli yaratmak için kullanır. “Rückenfigür” denilen bu figürler, köklerini hem Rönesans öncesinden hem de Avrupa resmindeki geleneksel Staffage'dan alan modern varyantlardır. Bizlere arkasını dönerek manzarayı seyreden bu figürlerin amacı bizleri dışlamak değil, aksine izleyiciyi Rückenfigür'ün yerine koymaya teşvik ederek, dünyayı bu figürün gözlerinden ve kişisel deneyimlerinden görmemizi sağlamaktır. Bazı tarihçiler, Sis Denizinin Üzerindeki Gezgin'in Friedrich'in oto portresi ya da Prusya Kralı III. Friedrich Wilhelm tarafından Napolyon'a karşı hizmete çağrılan gönüllü koruculardan biri olduğuna inansa da, figürün kimliği hâlâ anonimdir.

Son Yıllar

Friedrich 1816’ta Dresden Sanat Akademisi'ne önce üye olur, sonra yardımcı profesör unvanı alır. İlerleyen yıllarda profesör olmayı umut ederken, “bakış açısının öğrencilere verimli bir örnek olmayacak kadar bireysel” olması nedeniyle bu isteği gerçekleşmez. Romantik ideallerin o dönem ilgi kaybetmesi ve resimlerinin satılmaması nedeniyle anlaşılmadığını düşünerek yıllarca sürecek olan ağır bir depresyona girer. 1830’larda maddi durumunun giderek kötüye gitmesiyle kendini dış dünyaya tamamen kapatarak son yıllarını inzivada geçirir. 1835 yılında felç geçirdikten birkaç yıl sonra Dresden’de hayatını kaybeder.

  • Rügen Kayalıkları (Chalk Cliffs on Rügen), 1818.
  • Rügen Kayalıkları (Chalk Cliffs on Rügen), 1818

  • Friedrich'in 1818 yılında Caroline Bommer ile evlenmesiyle resimlerinde kadın figürleri görünmeye başlar. Bu çalışma ressam ve eşi Caroline ile balayı için Rügen adasına yaptıkları gezi sırasında resmedilmiştir.