Ekmek nimettir'in tarihi

Z. HİLAL KARATAŞ
Abone Ol

Ekmeğin tarihi uygarlığın tarihi kadar eskidirdesek yanlış söylemiş olmayız. Ekmekvarlığının başlangıcından bugüne dek enönemli yiyecek olmuştur. Gerek ilkel inançlarda,gerek tek Tanrılı dinlerde ekmeğinyeri hep özeldir. Örneğin Mezopotamyatoplumlarının günlük ayinlerinde Tanrılarınasundukları yiyeceklerden biridir ekmek.Yunan mitolojisinde ise ekmeğin oluşumuTanrıların vesilesiyle toprağa düşen buğdaysayesindedir. Hitit tabletlerinde, GılgamışDestanı’nda ekmeğin kutsallığından bahsedilmiştir.

Kutsal kitap verilen ilahi dinlerin ilki olan Yahudilikte kutlanan Şavuot Bayramı’nın zamanı ekmek yaptıkları buğdayın toplanma zamanına denk gelmektedir. Ve toplanan buğdaylardan yapılan ekmek Tanrıya sunulmaktadır. Bir başka dini bayramları olan Fısıh (Pesah) Bayramı’nın ise diğer adı "Hamursuz Bayramı"dır. Adından da anlaşılacağı gibi bugünün önemine ithafen mayasız ekmek tüketirler. Son olarak Yahudiliğin dinsel yılbaşı gününü kutlamak için hazırlanan Roş Aşana sofrasına bakalım. Bu sofrada bulunan iki somun ekmek üzerine tuz serpmek yerine bala batırıp yenilmektedir. Bu sayede yeni yıllarının bal gibi tatlı olacağına inanırlar.

1. yüzyıl, Roma İmparatorluğu Döneminde duvara resmedilmiş, Pompei’de bir ekmek fırınını gösteren fresk.

Hristiyanlığa gelindiğindeyse daha dinin doğuşundan itibaren ekmeğe verilen önemi görürüz.Hz. İsa’nın doğduğu yer olarak kabul edilen Beytüllahim, İbranice’de "ekmek evi" anlamına gelmektedir. Ayrıca Hz.İsa ekmek metaforunu sıklıkla kullanmıştır. İncil’de ise İsa’nın şu cümleleri geçer: "Ben, cennetten inmiş olan yaşayan ekmeğim. Her kim bu ekmeği yerse sonsuza kadar yaşayacaktır." Hristiyanlar için son akşam yemeği de ekmeğe yapılan vurgudur. Hz.İsa ekmeği alıp havarilerine bölüştürürken, "Alın yiyin, bu benim bedenimdir." der. Hristiyanlıkta ekmek üç kutsaldan biri sayılır. İslamiyet'e gelindiğindeyse ekmeğin önemini hem hadislerde hem de ekmeğin hammaddesi üzerinden örnek verilen ayetlerde görmekteyiz. Bunlardan en dikkat çekeni, inananların ekine benzetildiği ayettir. Peygamberimizin ise yere düşen bir ekmek parçasını silip yedikten sonra "Kıymetli olan ekmeğe hürmet et!" dediği bilinmektedir. Başka bir hadiste ise Hz.Muhammed’in "Ekmeğe saygı duyun. Çünkü o yerin ve göğün bereketlerindendir. Kim sofradaki ekmek kırıntılarını yerse günahları bağışlanır." ve "Ekmeğe hürmet edin. Çünkü Allah onu değerli kılmıştır. Kim ekmeğe değer verirse Allah da ona değer verir!" sözleriyle ekmeğe verdiği değerin büyüklüğünü görüyoruz.

İslamiyet öncesi Oğuzlarda zaten hürmet gören ekmek, İslamiyet’in etkisiyle tasavvufî düşüncede daha derin bir yer edinmiştir. En önemli isimlerden Mevlana Mesnevi adlı eserinde ekmekten, "Ekmek sofrada durduğu müddetçe cansızdır. Fakat insanın vücudunda neşeli ruh kesilir." diye bahseder. Bu gibi örnekleri çoğaltmak mümkündür. Ekmeğe verilen değer şiir kültürümüze de yansımıştır.

  • Osmanlı dönemi şairlerinden Bağdatlı Rûhî, bir dizesinde "Öpdürürse n’ola bî-keslerine nân öpilür" diyerek günümüzde de çok iyi bildiğimiz bir ritüelden yani ekmeğin öpülmesinden bahseder.

Ekmek Osmanlı'da her daim temel besin kaynağı idi.

Görüldüğü üzere ekmek hayattır. Dualarda, beddualarda, batıl inanışlarda, şiirlerde, efsanelerde, kitabelerde, kutsal kitaplarda kısacası insanın olduğu her alanda ekmeğin önemini bir kere daha kavrıyoruz.

Yazıyı buldukları kabul edilen Sümerler, yoksulluk içinde yaşayan insanlar için bir atasözü söyler: "Yoksul için ölmek, yaşamaya yeğdir. Ekmeği varsa, tuzu yoktur, Tuzu varsa, ekmeği yoktur."

Günümüz şairlerinden Ahmet Murat’ın bir dizesi ise şöyledir:

"sıcak ekmeğe konulmuş dumanla genleşir idrak"