Fatma Hanım Neden Football Manager Oynar?

SKYROAD
Abone Ol

Açık pencerelerden sızan hayatların hikayesidir hayat... Kimi zaman bir resme sığar, kimi zaman satırlara... Lakin her hayat bir hikayedir en dolusuyla....

Sabaha karşı sigara içmek için pencereye çıktığımda karşı apartmanda bir odanın ışığının hâlâ yanmakta ve penceresinin ardına kadar açık olduğunu fark ettim. Bu ve benzeri anlar beni hep hüzünlendirmiştir. Önceki evimin bulunduğu yokuştan aşağı bakmayı mesela, o kadar sevmem ama kar yağdığı zaman üstelik geceyse…

Tane tane değil şöyle lapa lapa, ağzını açtığın zaman göğe, dile gelecek şekilde…

Ve bir ayak izi bozmuşsa karın kusursuz örtüsünü, o ayak izi için bir takım hikâyeler düşlerim. Şimdi karşı apartmandaki o ışığı, penceresi açık oda için nasıl düşlüyorsam öyle…

Bazı hikâyeler, öyle girift bilmecelerle süslü olmaz. Pekâlâ, bir öğrencinin sınav dönemi olabilir. Veya sınav dönemini yeni atlatmış bir öğrenci sekiz sezonluk bir diziye gömülmüş olabilir.

Walking Dead’e mesela…

Ama ben düşümü bu sefer bekçinin eşi Fatma Hanım’dan yana kullanacağım.

Üç yıl önce evlendiler. Fatma Samsunluydu, adamsa muhacir; bunun şimdilik bir önemi yok. Fatma, evlendiklerinde işsizdi; bunun da şimdilik bir önemi yok. Adam da, evlendiklerinde işsizdi; bunun oldukça önemi var. Babası uzun süre karşı çıktı, kızını vermeyecekti ama öyle âşıktılar ki Fatma’nın ısrarı karşısında taş olsa çatlar. Tabii kızın annesi de biraz gözünü korkuttu babanın, yalan yok. Bugün vermezsen, bu kız yarın kocaya kaçar, sonra al başına bela. Gibi gibi…

Kız babası olmak kolay değil, adam nihayetinde ikna oldu. Üç beş borç alındı, ev düzüldü. Fatma kalender çıktı, masraflar beklenenden az olunca elde para bile kaldı. Evliliklerinin ilk beş ayı, canım cicim… Bir süre o parayı yediler ama hazıra dağ mı dayanır, dedi büyükler. Büyükler demişse, bir bildikleri vardır, dedi oğlan.

Söz dinlemez, aksi biri değildi.

Çoğu zaman söylenene karşı çıkmaz, elinden geleni yapardı. Şimdi anlatırken farkına vardım, çiçek gibi oğlanmış aslında ama biraz dürtmek gerekir böylelerini.

Fatma’nın babası da duruma uyanmış olacak ki eşe dosta sordurdu. Bir hafta bekledi; dönüş yok kimseden. İki hafta bekledi; hâlâ kimseden çıt çıkmıyor. Üç hafta bekledi; "Meğer eş dost düşündüklerimizde hatırımız yokmuş hanım." diye karısına dert yanacağı gün haber geldi. Öte mahallede oturan, hanımın ahretliğinin kocası. Şantiyede çalışıyor ustabaşıdır.

"Bildim."

"Şantiyeye gece bekçisi arıyorlarmış. Yapar mı bizim oğlan?"

"Niye yapmasın sabaha oturacak, ay sonu maaşını alacak."

"Bilemedim ki."

"Yapar yapar."

Velhasıl yaptı da.

Damat bekçi oldu, çıktı. Ama hesapta olmayan bir şey… Nasıldı o şiir; “bir bekçi evine tersten dönüyor.” Evet, zaman alt üst oldu onlar için. Bizim oğlan, hanımını göremez, beraber sofraya oturamaz, dizini kırıp iki kelam edemez oldu. Öyle olunca her fani duygu gibi aşk da solmaya başladı. Durun, çıkmadık candan ümit kesilmez, dedi büyükler; büyükler demişse bir bildikleri vardır, dedi. Bu sefer Fatma söyledi. Ve zamanı ters çevirdi.

Gündüz uyudu, eşiyle beraber, eski günlerdeki gibi…

Bir göz bandı ve koyu kumaş güneşlik de evliliklerini kurtarmada epey yardımcı oldu, yalan yok. İlk hafta oldukça zor geçti. Gündüz uyusa bile gece ayakta kalmak bekçinin karısına tuhaf gelmişti. Kitap okusa uykusu geliyordu. Dizi izlese uykusu geliyordu. Ev işlerini yapmaya kalksa, yoruluyor ve yine uykusu geliyordu. Sonra bir sabah, aslında sabah değil geceydi. Evet, bir gece bir sebepten uykusu gelmedi. Derin bir nefes çekti, "İnsan nelere alışmıyor ki." dedi, yavaşça dizüstünün ekranını kaldırdı ve Football Manager’da Samsunspor kariyerine kaldığı yerden devam etti.

Karşı apartmandaki oda benim.

Pencerem ardına kadar açık, ışığım yanıyor. Sabah ezanı okunalı baya oluyor. Bekçinin eşi, ben değilim, yine de Fatma Hanım neden FM oynar sorusunda beni hüzünlendiren bir şeyler var. Bir açık pencereden buraya nasıl geldin, diye soracak olursanız bilmiyorum. Ama hikâyemi bitirdiğime göre Samsunspor kariyerime kaldığı yerden devam edebilirim.