Gençlik dönemini kimse bilmiyor

EROL GÖKA
Abone Ol

“Bizim zamanımızda gençler ne kadar edepli, ahlâklıydı, çalışkan ve kadirşinastı oysa şimdikiler…”diye başlayan sözleri hep duyuyoruz. Gençliğimiz sırasında yetişkin olanlar da, bizim hakkımızda böyle diyorlardı, onlara da onların büyükleri. Nesiller değişse de gençlere “vur abalıya” tavrı göstermemiz değişmiyor. Gençlik dönemini bilmiyor, gençleri anlamıyoruz.

Çocukluk ve yetişkinlik arasındaki gençlik döneminin ortaya çıkışı modern zamanlarla birliktedir. Geleneksel dünyada “akıl baliğ” olanlar, çocukluktan çıkmış kabul edilirler, hızla toplumsal hayata katılırlardı. “Akıl baliğ” olur olmaz, başta dini olmak üzere hukuki, toplumsal, ekonomik tüm alanlarda yetişkinlerle aynı hak ve sorumluluklara sahip olurdunuz.

Modernlikle birlikte meslek edinmek için gerekli eğitim süresi giderek uzamaya başladı. Toplumsal iş bölümünün gerektirdiği koşullar nedeniyle biyolojik ve zihinsel bakımdan akıl baliğ olmalarına rağmen gençler çalışma hayatına katılamadılar; taşı sıksalar suyunu çıkarabilecekleri hâlde ekonomik olarak ebeveynine bağımlı kaldılar. Evlilik ve toplumsal sorumluluk alma yaşı da giderek uzadı, gençlik bir ‘ara toplumsal kategori’ hâline geldi. İki arada bir derede kalan, ne çocuk ne yetişkin olan bu insanlar, kendilerine göre alt-kültürler geliştirdiler. Eğiticilerin ve yetişkinlerin onları anlayabilmesi için rehber kitaplar yazıldı.

Gençlik dönemi, sandığımız gibi, insanın başında esen kavak yellerinin altında gününü gün ettiği, en hercai devresi değil.

Gençlik zamanlarında çoğunlukla günlerin, saatlerin hatta dakikaların bile bir türlü geçmek bilmediği oldukça sıkıntılı anlar söz konusu. Ebeveyninden ayrışmaya, dünyayla bir insan teki olarak yüzleşmeye başlayan genci birçok zorlu sınav bekliyor. Hangi mesleği edinecek, bir dünya görüşü, bir kimlik oluşturmak için ne yapacak, kimlerle nasıl bir sosyal çevrede bulunacak? Tüm bu sorulara cevap vermek zorunda genç insan ama bunlar öyle çoktan seçmeli sınavlar gibi bir saatte biten cinsten değil; cevaplar bazen çok uzun zaman alabilir.

  • Enformasyon teknolojilerinin, sosyal medyanın kucağında büyüyen günümüz gençlerinin kimlik edinme zorlukları kat be kat arttı. Aileden, akrabadan, okuldan, arkadaş çevresinden sonra günümüzde dünyanın her yerinden sunulan çok çeşitli değer önerileri geliyor gencin zihnine. Bunların içinden sağlam bir kimlik duygusu için en uygun olanları seçip içselleştirmek zorunda. Sanılanın aksine, insanın ahlâkî ve felsefi konular üzerinde bu kadar çok yoğunlaştığı, dünyanın ve ülkesinin idaresiyle bu kadar çok ilgilendiği bir dönem daha yok.

"Gençlere has" diye sunulan birçok sorunun kökeninde de hızlı değişim sürecinde ortaya çıkan dürtülerde, ilgi ve heveste, enerjide artış bulunuyor. Gençler, eşyanın tabiatı icabı kaplarına sığmazlar. Henüz dürtü ve duygularını denetim altına almakta pek ustalaşamadıklarından özellikle kendilerine karşı anlayışlı davranılmayan durumlarda kolayca eyleme dönük hâle gelebilirler. Bu özellikleri nedeniyle hiç hak etmedikleri halde başlarına iş açarlar. Gençlerden oldum olası hazzetmeyenlerde bu fırsatı ganimet bilip başlarlar konuşmaya. “Bizim zamanımızda gençler böyle miydi?” diye başlayan önyargıların kökeninde de çoğunlukla gençlerin insan ilişkilerinde acemiliklerinden kaynaklanan bu tür davranışlar bulunur.