Herkesin şarkısı: Nar

Z. HİLAL KARATAŞ
Abone Ol

Nar, ilkçağlardan itibaren farklı kültürlerde, mitolojilerde, anlatılarda var olan hâliyle birlikte sembolik olarak da kendine yer edinmiştir. Yaklaşık M.Ö. 3500 yıllarından itibaren yetiştirildiği bilinen nar, özellikle İran ve Hindistan’a özgü bir meyve olarak bilinir, bütün Akdeniz ülkelerinde yetişir. Mısır’a ise yapılan seferlerle birlikte I. Tuthmosis zamanında (1525-1512) getirildiği düşünülür. Birçok yerde olduğu gibi Mısır’da da kutsal kabul edilir. Hatta Mısır mitolojisinde nar, dünyanın ilk meyvesidir. Ölümden sonraki yaşam için insanlar narla birlikte gömülürler. Örneğin, II. Amenhotep’in mezarında on dokuz adak narı bulunur. Bununla birlikte Mısır’daki mezar odalarının duvarlarında nar ile ilgili pek çok betimleme yer alır.

Yunan mitolojisinde nar verimliliği, bolluğu ve üretkenliği simgelemesiyle bilinir.

Hem Afrodit’in kutsal meyvesidir hem de Hera’ya adanmıştır. Bereket tanrıçasının kızı Persephone, yeraltı dünyasının hâkimi Hades’e nar yiyerek bağlandığı için Antik Yunan’da gelinler evin eşiğinden ilk adımı nar yiyerek atarlar. Bugün bile Yunanistan’da gelinler evden içeri girerken nar taneleri serpilir.

Maniheizm’in kurucusu Mani’nin de doğumu da annesinin yediği nar sayesinde gerçekleşir. Yediği nardan sonra annesinin göğsünden Mani’nin doğduğuna inanılır. Budist felsefesine baktığımızdaysa nar, hayatın olumlu etkilerinin özü olarak kabul edilir. Hatta bir Budist efsanesine göre şeytani alışkanlıkları olan Hariti, Buda’nın verdiği narı yiyerek iyileşmiştir.

Mısır'daki eski çiftçiler.

İran mitolojisinde ise yenilmezliğin ve gücün sembolü olmuştur. Nar, İsfandiyar’ın yedikten sonra yenilmez olduğu meyvedir. İran’da kutsal alan olan Ateşgedeler’e birkaç nar ağacı dikilir ve dalları kutsal törenlerde insanların ellerinde bulundurulur. Günümüzde de bazı türbelerin yakınlarında, tepelerde veya kutsanan yerlerde bulunan nar ağaçlarını adak için ziyaret ederler. İranlıların Nevruz sofralarına koydukları nar dallarını bazen Nevruz dışındaki günlerde de sofralarına koyar ve kutsal sayarlar.

Zerdüşt ritüellerinde ve tapınma törenlerinde de kullanılır nar. Tüm yıl boyu yeşil kalması, ruhun ölmezliğini sembolize eder. İçinden birçok tanenin çıkması refah ve zenginliğin işareti olarak kabul edildiğinden çocukların takdis törenlerinde etrafa serpilir.

Mısır'daki eski çiftçiler.

Bazen seferlere dâhil edilir nar: Hazar Hakanı sefere çıktığında çadırının tepesine altın bir nar ağacı takılır. Bu hareket, ocağın kutsallığı ve Ata’nın ulaşmak istediği en yüce hedefin temsilidir Nar, Anadolu’nun en eski ve kıymetli kültürlerinden biri olan Hitit’in kutsal tanrıçası Kybele’nin simgelerinden biridir. Tanrıça’nın bereketi, güzelliği ve doğurganlığıyla ilgilidir. Ayrıca Anadolu’da narın ilk izine Hatay’da rastlarız. İnsanlık tarihinin en önemli yerleşim bölgesi olan “Bereketli Hilâl”de bulunan nar kabuğu, 4.000 yıllık bir serüvenden sonra günümüze ulaşır. Türkler Anadolu’ya geldikten sonra dokunan halılardan, inşa edilen taş medreselere kadar nar figürü birçok yerde kullanılır.

Mısır'daki eski çiftçiler.

Semavi dinlerde de narı birçok yerde görürüz. Yahudilikte doğruluğu simgelemesinin yanında Tevrat’a göre yaratılmış ilk meyve de nardır. Aynı zamanda Tanrı’nın İsrail’e özel kıldığı yedi yiyecekten biridir.

Tevrat’a göre Yahudilerin, Mısır’dan çıkıp gittikleri yerden şikâyetçi olmalarının sebeplerinden biri orada nar ağacı bulunmamasıdır.

MÖ 13. yüzyılda ise İsrail ve Suriye’deki Yahudilerin önde gelenleri ise öldüklerinde fildişi, cam veya tahtadan yapılma nar şeklinde nesnelerle gömüldükleri bilinir. Narın bu derece kutsal sayılmasındaki bir başka etmen ise narın 613 tanesinin olduğunun düşünülmesi bunun ise Tevrat’ın 613 emrine karşılık olarak görülmesidir.

Mısır'daki eski çiftçiler.

İncil’de; Tevrat ve Kur’an’da olduğu gibi kelime hâlinde geçmemesine rağmen nar, Hristiyanların dini tasvirlerinde en çok kullandığı motiflerin başında gelir. Kilise tasvirlerinde Meryem Ana’nın ve İsa’nın ellerinde çatlamış bir narı tuttuğu sıklıkla görülür. Bunlardan en meşhuru sanıyorum Botticelli’nin 1487’de resmettiği “Narlı Meryem”dir. Narın, insan ruhunu nefret ve öfkeden temizlediğine inanılır. Bunun sebebi Hristiyanların, Hz. Âdem’in cennetten sürülünce tek isteğinin nar ağacı olduğuna, binlerce yıl sonra İsa’nın insanların kefareti olarak bu ağaçtan yapılan çarmıha gerildiğine inanmalarıdır.

İslamiyet’e geldiğimizdeyse narı, Kur’an’da cennette yer alan meyveler içerisinde görürüz: “…içlerinde türlü meyveler, hurma ve nar vardır.” Başka bir ayette: “… çeşit çeşit hurmalıkları ve ekinleri, zeytini ve narı (her biri) birbirine benzer ve (her biri) birbirinden farklı biçimde yaratandır.Bunlar meyve verince meyvelerinden yiyin. Hasat günü de hakkını (öşrünü) verin, fakat israf etmeyin.” şeklinde zikredilir.

Mısır'daki eski çiftçiler.

Cennet meyvesi olduğu için nar yiyenlerin; kin, nefret ve düşmanlık gibi kötülüklerden uzaklaşacağı düşünülür. İslam sanatının pek çok alanında nar figürü kullanılır. Bununla birlikte narın çoklukta birliği ifade etmesinden ötürü bazı teşekküllerde Allah’ın birliğini temsil eder.

Kabuğunun altı parlak kırmızı tanelerle dolu bir mücevher kutusudur nar. Hakkında herkesin bir şarkısının olduğu bir meyvedir.