İçinden nehir geçen şehir: Sakarya

SKYROAD
Abone Ol

Adını Türkiye’nin büyük şairlerinden Necip Fazıl Kısakürek’in ünlü “Sakarya Türküsü” şiirinde de geçen Sakarya Nehri’nden alan Sakarya, tarihi, yeşili, suyun tatlı-tuzlu her halini seven bütün gezginlerin görmesi gereken dört başı mamur bir şehir.

Şair Necip Fazıl Kısakürek, 1949 yılında Ankara’dan İstanbul’a döndüğü trenin camından Sakarya Nehri’ne bakarak meşhur “Sakarya Türküsü” şiirindeki “İnsan bu, su misali, kıvrım kıvrım akar ya/Bir yanda akan benim, öbür yanda Sakarya” dizelerini kalbinden geçirdiğinde, 1954 yılında bu nehrin gözünün gördüğü topraklara adını vereceğini bilmiyordu elbette.

Adını, Frigler dönemi tanrılarından Sangarius’dan aldığı söylenen, Kızılırmak ve Fırat nehirlerinden sonra Türkiye’nin en uzun üçüncü nehri olan Sakarya Nehri, Eskişehir’de doğuyor ve bugün adını verdiği Sakarya’dan Karadeniz’e dökülüyor.

Gezginlerimiz iyi bilir ki, içinden nehir geçen şehirlerde bambaşka bir hava oluyor

Sakarya Nehri, Eskişehir’de doğuyor ve bugün adını verdiği Sakarya’dan Karadeniz’e dökülüyor.

Suyun iki yakası bir araya gelince

Gezginlerimiz iyi bilir ki, içinden nehir geçen şehirlerde bambaşka bir hava oluyor. Sakarya da kendisini neredeyse ikiye ayıran bu nehir sayesinde masalsı bir şehir. Çünkü bir şehir suyla ikiye ayrılıyorsa, orada asırlık ve aşınmış taşları, hilal gibi yayılan kemerleriyle birçok tarihi köprü de sizi bekliyor demektir. Ki, 1326’da bölgeyi fetheden Türklerin, bu nehrin üzerine taş ya da ahşap onlarca köprü inşa ettiği biliniyor. Bu köprülerden günümüze Sakarya’nın Geyve yöresinde II. Beyazıt tarafından 1495’te yaptırılan bugünkü adıyla Ali Fuat Paşa Köprüsü ulaşmış durumda. Adapazarı’nda bulunan, Roma döneminden kalma Justinianus, nam-ı diğer Beş Köprü’yü de unutmayalım.

Yayla havası almak isteyenler her mevsimde Acelle, Çiğdem, Karagöl yaylalarına uğrayabilir.

Dört başı mamur şehir

Şair Sezai Karakoç’un ünlü “Mona Roza” şiirindeki “Geyve’nin gülleri, beyaz yatak” dizesiyle taçlanan Geyve’den bahsetmişken, geçmişte Adapazarı, İzmit Sancağı adlarıyla anılan bugünkü Sakarya’nın öyle bir günde gezilecek bir şehir olmadığını belirtelim. Tarihi yapıları ve doğasıyla ünlü Geyve ve Taraklı ilçeleri ilk ya da sonbaharda, Karadeniz’e yaslanmış ve altın gibi kumuyla ünlü Karasu yaz mevsiminde ziyaret edilebilir. Yayla havası almak isteyenler her mevsimde Acelle, Çiğdem, Karagöl yaylalarına uğrayabilir. Sapanca Gölü, Doğançay Şelalesi ise su kenarında kafa dinlemek isteyenler için oldukça ideal. Evet, gölden nehire, şelaleden yaylaya bir şehirde aradığı her şeyi bulmak isteyen gezginler için dört başı mamur bir şehir Sakarya.

Doğançay Şelalesi

Sapanca Gölü

Sakarya’nın batı komşusu Kocaeli’yle ortak güzelliği Sapanca Gölü adını güney kıyısındaki ilçeden alıyor. Dağlardan inen sellerden beslenen göl, bu bereketli sularla taştığında fazlasını doğu ucundaki Çark suyu aracılıyla Sakarya Nehri’ne boşaltıyor. Manzarası ve dinginliğiyle ünlü bu göl, yaklaşık 17 yıldır edebiyat dünyasında da oldukça meşhur.

Sapanca Gölü

Göle, Sakarya Büyükşehir Belediyesince her yıl ekim ayı gibi düzenlenen “Uluslararası Sapanca Şiir Akşamları” etkinlikleri sırasında gitmenizi tavsiye ederiz. Bir yanda Türk ve dünya şiirinin en iyi isimleri şiirlerini okurken, diğer yandan göl manzarasının keyfini sürmek paha biçilemez bir deneyim. Ayrıca balık yönünden oldukça zengin olan gölün etrafında gezinirken hala keklik, çulluk ve sevimli tavşanlar da görebilirsiniz. Seyyah Evliya Çelebi’nin Seyahatnamesi’nde “Alabalığı, sazan balığı, turna balığı gibi tatlı su balıkları gayet lezzetli olur.” dediği bu eşsiz manzaralı göl kenarında kendinize güzel bir balık ziyafeti de çekmeyi unutmayın.

Seyyah Evliya Çelebi’nin Seyahatnamesi’nde “Alabalığı, sazan balığı, turna balığı gibi tatlı su balıkları gayet lezzetli olur.” dediği bu eşsiz manzaralı göl...

Taraklı

Osmanlı döneminden kalma Arnavut taşlarıyla döşenmiş sokakları ve tarihi ahşap konaklarıyla, özellikle fotoğraf tutkunlarının günübirlik gezilerinin vazgeçilmez bir mekânı Taraklı. Uluslararası Cittaslow (Sakin Şehir) ünvanlı kasabada konaklamak isteyenler ise, son yıllarda birçoğu restore edilerek butik otele dönüşen, ferah, yüksek tavanlı ve ahşap kokulu eski konaklarda uyanmanın zevkini yaşayabilir.

Uluslararası Cittaslow (Sakin Şehir) ünvanlı kasaba, Taraklı.

Her mevsim ayrı bir renk sunan kasabada bir Mimar Sinan eseri olan Kurşunlu Camisi, Osmanlı’nın “devlet-i ebed müddet” şuuru ile fethettiği yerlere diktiği birçok şehre diktiği gibi buraya da 1293’te diktiği yedi asırlık çınar, tarihi hanlar ve hamamlar da hayran kalacağınız diğer güzellikler. Sokak aralarında gezerken ise, hâlâ asırlık meslekleri sürdürmeye çalışan kasaba halkının sattığı kaşık, tarak, masa örtüsü gibi el yapımı hediyelikler almayı ve ekonomilerine katkı sağlamayı ihmal etmeyin.

Her mevsim ayrı bir renk sunan kasaba...

Ulaşım dert değil

Günümüzde bir şehri gezmek teknoloji sayesinde elbette çok kolay. İnternete giriyorsunuz ve tanıtım için hazırlanmış birçok reklam ve gezi rehberi sitesi size yardımcı oluyor. Bu yolla, 2000’de büyükşehir olan Sakarya hakkında onlarca bilgiye ulaşabilirsiniz. Sakarya Büyükşehir Belediyesi, ulaşım seçeneklerini ise öyle genişletmiş ki, aracınızla gitmediyseniz otobüs, dolmuş ve Adaray’larla şehri bir uçtan öbür uca dolaşabilirsiniz.

Ulaşım dert değil.

Her damak tadına uygun mönü

Sakarya mutfağı her damak tadına uygun bir mutfak. Ortaasya, Balkanlar, Karadeniz, Rumeli ve Kafkas kültürlerinden etkilenen mutfağında, sebzeden hamur işine, zeytinyağlılardan et, balık ve sulu yemeklere her şey mevcut. En meşhur yemekleri ise ıslama köfte ve kabak tatlısı. Uğradığınız yerlerde bulgur, tarhana, kesme hamurlardan yapılan çorba çeşitlerini, borana, carcar, dartılı keşkek, dikenucu, efelik mancarı, döbelen mantarı gibi yöresel tatları ise es geçmeyin. İnanılmaz lezzetlerle karşılaşacaksınız.

Islama Köfte