Pera: Rock müzisyenleri, sınırları zorlamalılar

GİZEM ERTÜRK
Abone Ol

Rock sahnesinin en güçlü temsilcilerinden Pera, pandemi sürecinden dört dörtlük bir albümle çıktı. İçimdeki Şeytan için “gerçekten çok emek harcadığımız, her saniyesiyle saatlerce uğraştığımız bir albüm" diyen grupla 26 Mart'ta verecekleri ilk Bostancı konserleri öncesinde bir araya geldik.

Pera yeni yıla yepyeni bir albümle girdi. İçimdeki Şeytan albümünüzün yapım sürecinden konuşarak başlayalım söyleşiye…

İçimdeki Şeytan gerçekten çok emek harcadığımız bir albüm. Her saniyesiyle saatlerce uğraştığımız bir albüm diyebiliriz. Ancak tüm hazırlıklar tamamken, pandemi sürecine girmemizle konser yapmanın mümkün olmadığı bir sürece girdik ve tüm hayallerimiz sekteye uğradı. Bizim için bu albüm, konserlerle anlam bulacak bir albümdü. Tüm yapım sürecinde “sahnede de böyle yaparız” diye hayaller kurmuştuk. Albümün konsersiz bir ortamda çıkması eksik hissettirecekti. Bu sebeple erteleme kararı aldık. O zamandan beri bugünün gelmesini bekliyorduk, ellerimiz kaşınıyordu. Ankara lansman konserinde hepimiz şunu düşündük: “Evet ya, şu anda albüm şarkılarını sahnede çalıyoruz”. Gerçekten çok mutlu ve heyecanlıyız.

Bu sırada grupta değişiklikler oldu. Bunun sebepleri neydi ve gruba, müziğinize nasıl etkileri oldu bu değişikliklerin?

Bu durum grup müziğinin kaderinde var herhâlde. Hangi gruptan bahsetsek, bazı üyeleri değişmiş oluyor. Her zaman aynı frekansta olamayabiliyor insanlar. Zaman zaman değişiklikler oluyor maalesef. Üzücü bir durum tabii ama sevindiğimiz taraf da şu ki; karşılıklı empati kurarak aldık bu kararı. Güzel bir dostluk kurmuşuz demek ki. Bazıları kavga gürültü oldu sanabilir ama Kaya ile aramız çok iyi. Geçen İstanbul konserimizde sahneye de davet ettik. Hâlâ aktif bir şekilde görüşüyoruz ve hâlâ ailenin bir parçası.

Albüme geri dönecek olursak bu albüm klasik Pera sound’undan farklı olmuş gibi geldi bana…

Genel olarak baktığınızda albümlerimizde zaten bir duruş sergiliyoruz. Biz bir rock grubuyuz ve bu yolda sınırları zorlamak hoşumuza gidiyor. Bu albüm de o sınırlarla biraz daha fazla oynadığımız bir sound'a sahip oldu. Dinleyiciye vermek istediğimiz özel bir mesaj yok ama albümün kendisi sound'uyla, besteleriyle, kapağıyla şunu diyor zaten: "Bu bir rock grubu".

Aşk sözlerinin yanı sıra toplumsal göndermeler de var bu albümde. Kadın cinayetlerine gönderme yapan şarkınızı özellikle çok beğendim…

Üye değişiklikleri için bir bakıma müzik gruplarının kaderi diyebiliriz.

Bizce her müziğin kendi içinde dinamikleri var. Bir tarz müziği yapan insanlar genelde öncesinde o tarz dinledikleri parçaların duruşundan ve tavrından etkilenerek büyürler. Bizde de bu süreç böyle. Canımızı yakan ya da sevmediğimiz konulardan, hoşumuza giden ve sevdiğimiz konulara kadar her şeyden rahatça ve kaygısızca bahsedebilmeliyiz. Son dönemde ülkemizde dünya da yaşanan kötü durumlar hepimizi çok ama çok üzüyor. Özellikle kadına şiddetin maalesef hız kesmeden ve artarak ilerlemesi hepimizi inanılmaz yaralıyor ve üzüyor. Şiddetin her türlüsüne karşıyız ve bakınca müzik bunu dile getirmek için harika bir yol. O sebeple aslında ait olduğumuz sulara döndük diyebilirim.

Albümdeki favori şarjınız hangisi ve o şarkının hikâyesi…

Favori şarkı seçmek, müzisyen için her zaman zor olmuştur. Politik bir cevap olacak ama her birinin başka bir enerjisi var. Biz albümü dinlerken İçimdeki Şeytan ya da Deli Orman’da daha karanlık bir hissiyata giriyorken, Bana Bi Gel De ve Gökyüzüm’de daha romantik bir moda bürünüyoruz. Daha sinirli ve sert sound'a sahip olan Nuh ve Bu Hayat Benim gibi şarkılar da var albümde. Sonuç itibariyle bu bir albüm ve mod değişimlerini hesaba katarak yaptığımız bir sıralaması var. Bu eskiden beri süregelen bir gelenek. Her ne kadar günümüzde, algoritmalarda kendilerine yer bulabilmek adına bu gelenek kenara konduysa da biz hâlâ dinleyicilerimize 12 şarkılık bir albümü bir anda vermek istedik. Bu sebeple dinleyenlere tavsiyemiz albümü başından itibaren dinlemeleri... Herhangi bir favori şarkıya bağlanmaksızın tüm albüm bittiğinde, ağızlarında çok güzel bir tat kalacağını düşünüyoruz.

Şimdi daha başka ve sahne dışından sorulara geçelim: Ankara’dan başlayalım; memleketimizin en sevdiğiniz özelliği ne size göre?

Ankara'nın griliği diye bilinen bir kavram vardır. Bu grilik çoğu zaman sıkıcı algılanır ama aksine insanı ferah, hayalperest ve odaklanmış hissettirir çoğu zaman. Bu da bir sanatçının aradığı şeydir.

Favori şehriniz hangisi ve neden orası?

Benzer sebeplerden dolayı "Ankara" dersek çok mu kolaya kaçmış oluruz (gülüyorlar).

En sevdiğiniz yemek hangi yöreye ait?

Grup olarak Gaziantep'e gittiğimizde kendimizden geçiyoruz. İster spor yapalım, diyette olalım, kesinlikle dinlemiyoruz. Gerçekten muhteşem bir mutfağı var.

En çok ziyaret etmek istediğiniz ülke hangisi?

Pandemi öncesinde planladığımız bir Avrupa turnesi vardı. İngiltere, Hollanda, Belçika gibi birçok ülkenin olduğu bir turne. Tekrar onu gerçekleştirip Avrupa'nın birçok bölgesine gitmek istiyoruz.

Her ne kadar günümüzde, algoritmalarda kendilerine yer bulabilmek adına bu gelenek kenara konduysa da biz hâlâ dinleyicilerimize 12 şarkılık bir albümü bir anda vermek istedik.

Yurtdışına çıktığınızda neler yapmayı seviyorsunuz?

Gittiğimiz şehirleri gezmeyi seviyoruz. Her konserde zaman bulamıyoruz ama yurtdışına gittiğimizde ne yapıp edip o zamanı yaratmaya çalışıyoruz. Çünkü başka bir ülke, başka bir kültür. Sokaklarda amaçsızca gezmek bile çok farklı hissettiriyor. Seni Seviyorum şarkısının klibini aynı bunun gibi Münih sokaklarında gezerken çektiğimiz hatıra videolarından oluşturduk.

Rock dışında en çok sevdiğiniz müzik türü hangisi?

Aslında kulağımıza hoş gelen her şeyi dinliyoruz. Kimi zaman techno trance dinliyoruz. Bazen İspanyolca pop şarkılarını. Net bir tür vermek zor ama İngilizce tekelinden baya bir kurtulduk diyebiliriz. Her dilden şarkılar dinliyoruz.

Hayatta ya da değil… Düet yapmak isterdim dediğiniz isim?

Bu soru daha önce sorulduğunda Freddie Mercury demiştik ama rezil oluruz diye vazgeçmiştik. Soru aslında bir anlamda "idolleriniz kim" gibi bir noktaya bağlanıyor. Bu anlamda James Hetfield, Dave Grohl, Wes Borland gibi isimler öne çıkıyor. Daha çok sayılır, gerçekten zor bir soru.