Renkler ve kelimeler: Bedri Rahmi Eyüboğlu

CELİNE SYMBİOSİS
Abone Ol

Bedri Rahmi Eyüboğlu, 1911yılında Karadeniz kıyısındakiGörele’de dünyaya gelir. BabasıMaçkalı Eyüboğlu ailesindenRahmi Bey, annesi PulathaneliSerdaroğlularından LütfiyeHanımdır. Görele kaymakamıolan babası Rahmi Bey, özellikleKurtuluş Savaşı günlerinde Kütahya ve Artvin yanı sıra,Anadolu’nun birçok yöresinde kaymakam olarak görevyapmıştır. Babasının görevi nedeniyle Bedri Rahmi’nin çocuklukyılları, ileride sanatına tesir edecek olan Anadolu kasabalarındageçmiştir.

1938, Salı Pazarı.

Babasının Trabzon Milletvekilliği görevine geçişi ile 1925’te Trabzon Lisesi’ne kayıt olan Bedri Rahmi’nin resimden çok edebiyata ilgisi vardır. Hatta resim ödevlerini, ağabeyi Sebahattin Eyüboğlu’na yaptırır. İçindeki resim aşkı, 1927’de Trabzon Lisesi’ne resim öğretmeni olarak atanan, Müstakil Ressamlar ve Heykeltıraşlar Birliği kurucularından Zeki Kocamemi sayesinde alevlenir. Resim konusunda özel bir yeteneğe sahip olduğunun keşfetmesiyle diğer derslerinden uzaklaşmaya başlar. Matematik dersindeki başarısızlığından ötürü okul müdürü tarafından tüm öğrencilerin önünde küçük düşürülünce okulu tamamen bırakır.

1929’da o sıralarda ortaokul mezunlarını kabul eden İstanbul Güzel Sanatlar Akademisi’nin (şimdi Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi) sınavlarını kazanarak resim eğitimine başlar. Nazmi Ziya ile İbrahim Çallı’nın öğrencisi olur. Ahmet Haşim’den aldığı estetik ve mitoloji dersleri onun için ayrı bir mutluluktur. Akademi'de geçirdiği ilk iki yılın ardından, Çallı’nın teşvikiyle, devlet bursuyla Fransa’da öğrenim görmekte olan ağabeyi Sabahattin Eyüboğlu yanına gider.

Fransa

1931 yılında henüz diplomasını bile almadan Fransa’ya giden Bedri Rahmi, bir taraftan dil öğrenme çabalarken diğer yandan da müzelerde dünyaca ünlü ressamların eserlerini inceler. Özellikle Doğu’ya ait motifleri ve simgeleri kullanan Gauguin, El Greco, Cézanne, Matisse, Dufy, Braque ve Chagall gibi ustaların eserlerinden etkilenir. Bir yıl kadar Dijon ve Lyon'da kaldıktan sonra Kübizm akımının öncülerinden André Lhote’nin atölyesinde çalışmak üzere Paris’e gider. Lhote’nin atölyesinde ileriki yıllarında evlenerek hayat ve sanat arkadaşı olan, "Eren" diye hitap ettiği Romanyalı resim öğrencisi Ernestine Letoni ile tanışır.

1944, At Üstünde Aşıklar.

Resim ve Edebiyat

Bedri Rahmi 1934 yılında yurda döndükten sonra bir yandan Akademi’de yarım kalan eğitimine devam ederken bir yandan da İstanbul’da hareket kazanan sanat ortamında çevre edinebilmek için her olanağı değerlendirmeye çalışır. Yazın çevresine ilk adımı, Yeni Adam Dergisi’nde ressam olarak işe alınmasıdır. Daha lise öğrencisiyken yazmaya başladığı şiirlerine, 1933’ten sonra Yeditepe, Ses, Güney, İnsan, İnkılapçı Gençlik ve Varlık dergilerinde de yer verilir.

1954, Kırmızı Bacaklı İğdeli Gelin.

1934 yılında D Grubu’nun Galatasaraylılar Kulübü’nde açılan dördüncü sergisine otuz resimle katılır. Aynı gün, ilk kişisel sergisi kendi katılımı olmadan Romanya’da açılır. Ernestine'nin çabaları sonucu Bükreş´te Hasefler Galerisinde gerçekleşen sergi büyük beğeni kazanır. 1935 yılında Akademi’nin diploma yarışmasında "Yol İnşaatı" konulu resmiyle üçüncü olan Eyüboğlu, bu derece ile mezun olmak istemediği için, diploma yarışmasına yeniden hazırlanmaya başlar. Bu süre zarfında geçimini sağlamak için Tekel Genel Müdürlüğü’nde vitrin düzenleyici olarak göreve başlar. Bu sırada artık İstanbul'a yerleşerek "Eren" adını alan Ernestine ile evlenir.

1936’da, Henri Matisse’ye duyduğu ilgiyle de beslenen Batı- Doğu sentezli Hamam adlı kompozisyonuyla Akademi’den birincilikle diplomasını alır. Mezuniyetinin ardından, Akademi’de resim bölümünün başına getirilen Léopold Lévy’nin asistanı olur. Böylece uzun yıllar sürecek akademik kariyeri de başlar.

Yurt Gezileri

1955, Aşık Veysel.

Bedri Rahmi, devletin düzenlediği Yurt Gezisi programı kapsamında 1938’de Edirne´ye, 1941’de de Çorum‘a gider. Dönemin en önemli sanat atılımlarından olan bu gezi programı sayesinde resim sanatımız yeni biçim ve içerik kazanmış, ressamlarımız Anadolu’yu yeniden keşfetmiştir. Bedri Rahmi’nin de bu gezilerden sonra resimlerine Anadolu’ya özgü görünümler hâkim olur. Özellikle minyatürlerden esinlenen Bedri Rahmi aynı zamanda da Anadolu’nun kiliminin, bakır işinin, nakışlı keçesinin, tahta oymasının ve çinisinin bezeme düzenini ve renk uyumlarını kaynak olarak kullanarak kendi özgün bir resim dili oluşturur. Resimlerinde geleneksel halk sanatlarından seçtiği motifleri başarılı bir biçimde kullandığı gibi şiirlerinde de halk edebiyatının masal, deyiş gibi türlerine yer verir. 1941’de askerlik görevini tamamladıktan sonra Yaradana Mektuplar isimli ilk şiir kitabını çıkarır.

Mimari ile güzel sanatlar yapıtlarının bir arada kullanılmasının güzel sonuçlar doğuracağına düşünen Bedri Rahmi,1940’lardan sonra duvar resmine yönelir.

  • İlk duvar resmini 1943’te İstanbul‘da, Ortaköy’deki, Lido Yüzme Havuzu’nda yapar.

1966, Sarı Saz.

Son Yıllar

1950 yılında Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi´nde 150 resimden oluşan Retrospektif sergisinin ardından Paris’e giden Bedri Rahmi, bu kez şehri usta bir sanatçı olarak gezer. Yurda döndüğünde eşiyle birlikte Maya Sanat Galerisi’ni kurar. Yine bu yıllarda Kariye’nin müzeye dönüşüm projesi içinde yer alarak Bizans mozaiklerini yakından tanıma şansı yakalar. 1958’de Uluslararası Brüksel Sergisi’ndeki Türk pavyonuna yaptığı 227 metrekarelik mozaik kompozisyonuyla altın madalya alır. 1954-1957 yılları arasında Hilton ve Divan Otelleri ve KLM İstanbul merkez binası için tasarladığı mozaik panolar, bu dönemin önemli örnekleri arasında yer alır.

1975, Kırmızı Kahve.

Yazarlık faaliyetlerini 1960 yılına kadar düzenli olarak sürdüren Bedri Rahmi, 1961’de çalışmalarına bir süreliğine ara vererek Rockefeller Vakfı’nın bursuyla Amerika’ya gider. Kaliforniya Üniversitesi’nde iki yıl misafir profesörlük yaparken, konferanslar verir, söyleşiler yapar, müzeleri dolaşır ve yeni eserler üzerinde çalışır. İki yıl süren gezisinden dönünce Güzel Sanatlar Akademisi’nde üç yıl kadar Resim Bölümü Başkanlığı yapar.

Ömrünün son yıllarında ağabeyi Sabahattin Eyüboğlu’nun 12 Mart sürecinde gözaltına alınması onu çok etkiler. Sarılık şüphesiyle hastaneye kaldırılan Bedri Rahmi'nin aslında pankreas kanseri olduğu anlaşılır. Hastalık dönemi uzun sürmez ve sanatçı, 21 Eylül 1975 tarihinde İstanbul’da vefat eder.