Sanat ve doğa kokan şehir: Münih

SKYROAD
Abone Ol

Berlin ve Hamburg'tan sonra Almanya'nın üçüncü büyük başkenti olan bu şehir, deyim yerindeyse buram buram sanat ve doğa kokuyor. 1158 yılında kurulan ve Bavyera bölgesinin en büyük şehri olan Münih, kültür ve doğa turizmi keşfi için isabetli noktalardan birisi. Neler mi var? İşte üç günlük Münih rotasında kaçırılmaması gerekenler...

HEM ŞEHRİN HEM TARİHİN MERKEZİ

Öncelikle şehir meydanlarından başlayalım. Listenin başındaMarienplatz var. Marienplatz, kentin kuruluşundan beri şehrin en önemli merkezi olarak nitelendiriliyor. Geçmişte suçluların idam edildiği yer olan meydan, bugün şehrin en işlek noktası. Birçok ünlü markanın mağazalarına, irili ufaklı şirin kafeteryalara ev sahipliği yapan meydanda çok sayıda tarihi yapı da yer alıyor.

Soldaki büyük yapı St. Peter Kilisesi, sağdaki barok tarzı yapı ise Yeni Belediye Sarayı (Neues Rathaus)

Bunlar arasında Eski Belediye Sarayı (Altes Rathaus), Yeni Belediye Sarayı (Neues Rathaus),St. Peter Kilisesi, Fraunkirsche gibi yapılar ön plana çıkanlar arasında. Şehrin bir diğer uğrak noktası ise Maximillian Strasse. Burada dünyaca ünlü lüks markaların mağazaları yer alıyor.

Seyahatlerinizde planlı bir rotadan ziyade sürprizleri seviyorsanız, Münih sizin için biçilmiş kaftan...

MÜZELERDE KAYBOLMA VAKTİ!

Münih, birçok Avrupa şehrinde olduğu gibi zengin müzelere sahip. Seyahatiniz boyunca en az bir müze, planlarınız arasında olmalı. Bu noktada Kunsterael bölgesi sizleri bekliyor olacak. Özellikle dünyanın en saygın sanat mekânları arasında yer alan Alte Pinakothek mutlaka görülmesi gereken müzelerden biri.

İngiliz Bahçesi (Englischer Garten)

Müzede yapımı 15 ve 18. yüzyıl arasındaki birbirinden kıymetli sanat eserleri alıyor. Rubens'in tabloları, Giotto'nun ve Leonardo da Vinci'nin eserleri sizi kendisine hayran bırakacak. Yine aynı bölgede yer alan Neu Pinakothek ise 18. yüzyıldan başlayarak günümüze uzanan ustaların resim ve heykel çalışmalarına yer veriyor.

Alte Pinakothek müzesi

1903 yılında kurulan Alman Müzesi (Deutsches Museum) ise bilim ve teknoloji meraklılarını, BMW Müzesi ise araba sevdalılarını bekliyor. Eski ve son model arabaların dünyanın dört bir yanından BMW tutkunlarını buluşturduğu bu müzenin çıkışında ise bambaşka bir yapıyla karşılaşacaksınız: 291 metre yüksekliğe sahip Olympiapark. 1972 yılında düzenlenen Yaz Olimpiyatları için inşa edilen bir olimpik park, 291 metrelik Olympiaturm adlı kuleye sahip. Kulenin 190. metresindeki gözlem bölümüne çıkabilir, oradan şehrin manzarasını keyifle seyredebilirsiniz.

BMW müzesi

TARİHİN ESTETİĞİNE TANIK OLUN

Münih'in tarihi yapıları arasında ziyaret edilmesi gerekenlerin başında Nymphenburg Sarayı(Schloss Nymphenburg) geliyor. 350 yıl önce inşa edilen saray, dönemin önemli ailelerinden Wittelsbach'ların yazlığı olarak kullanılmış. Devasa bir büyüklüğe sahip olan saray, ön kısmında yer alan gölü ve yemyeşil bahçesiyle; tarihle doğayı birlikte solumakisteyenler için…

291 metrelik Olympiaturm.

PARKLARDAN AYRILAMAYACAKSINIZ

Ve şehrin en önemli merkezlerini süsleyen bahçeler... Münih, Almanya'nın diğer şehirlerinden bu büyüleyici yeşil bahçeleriyle bir adım daha öne çıkıyor. Doğa turunda ilk durak İngiliz Bahçesi (Englischer Garten) 1789 yılında oluşturulan bu yemyeşil alan Avrupa’nın en büyük parklarından biri olma özelliğine sahip. 21 hektar büyüklüğe sahip Münih Botanik Bahçesi ise 15 bin farklı bitki çeşidini bünyesinde barındırıyor. Şehre 20 dakikalık mesafede yer alan Starberger See ise, ziyaretçilerine masalsı bir atmosfer sunuyor.

Nymphenburg Sarayı