Şems'in şehri: Tebriz

YUSUF SAMİ KAMADAN
Abone Ol

İran denince akla gelen şehirlerinden biriolan İsfahan; tarihiyle, yetiştirdiği isimlerle,adeta ilmek ilmek dokunmuş muhteşemeserleriyle hiç şüphesiz kendisine gösterilenalâkayı hak eden bir şehirdir. Buşehrin neredeyse isminin yanında anılanİsfahân nısf-ı cihân (Cihanın yarısı İsfahan)ifadesi, Safevî döneminin bu şaşaalı başkentiiçin aslında hiç de yersiz olmayacaktır.İsfahan ile alâkalı bu ifade bilinir deTebriz’le alâkalı, âdeta İsfahan’a meydanokurcasına söylenen İsfahân nısf-ı cihâneger Tebrîz nebâşed (Cihanın yarısı İsfahan,eğer Tebriz olmasaydı) ifadesi çok dabilinmez.

Sehend dağının eteklerindeki geniş bir bölgede kurulan bu şehir, öylesine eski bir yerleşim yeridir ki bugün Tebriz’deki bir müzede sergilenen kalıntılar, milattan yüzyıllar öncesine ait insan varlığının Tebriz’deki delillerini sunar. Marco Polo’nun burası için söylediği "Doğu-Batı arasındaki en büyük pazar" özelliği sebebiyle, stratejik öneminden dolayı olacaktır ki burası, şehre hakim olan nice devletler tarafından merkez hâline getirilir.

Tebriz İran'ın kuzey batısındaki en büyük şehri, aynı zamanda bir Azeri şehridir.

Hâliyle buraya hâkim olanlar tarafından şehir imar da edilir. Özellikle İlhanlı hükümdarı Gâzân Han zamanında Tebriz köprüler, mescitler, kütüphaneler, medreseler ve bahçelerle donatılır. 16. yüzyılın başına gelindiğinde parlak bir hüviyet arz eden şehirde ileri derecede kültür ve sanat bolluğu da mevcuttur. Matrakçı Nasuh’un bu yüzyıla ait sevimli Tebriz minyatürü özellikle şehrin mimari bakımdan geldiği noktayı ortaya koyar. Diğer taraftan Tebriz’in Osmanlı tarafından ele geçirilmesinin ardından buradan İstanbul’a götürülen âlimler ve sanatkârlar şehrin kültür düzeyini göstermesi bakımından önemli bir örnektir. Tabii güzelin başından bela da eksik olmaz.

Nısf-ı Cihan: İsfahan
SkyRoad

Tebriz için yapılan mücadeleler, şehrin el değiştirmesi sebebiyle meydana gelen yıkımlar Tebriz’e büyük zarar verir. Kuruldukları tarihten itibaren Tebriz’i kendilerine başkent olarak seçen Safevîler, Osmanlı ile olan mücadeleleri sebebiyle başkentlerini daha sonra İsfahan’a taşırlar ama 17. yüzyılın başlarında tekrar burayı ele geçirdiklerinde, maalesef Osmanlı tarafından yapılan hiçbir eseri bırakmayacak şekilde yıkım yaparlar. İlerleyen yıllarda tekrar Osmanlı’nın eline geçen şehirde bu sefer Safevîlerin yaptıklarına misillemede bulunulur.

Şehir nüfusunun çoğunluğunu Azerbaycan Türkleri oluşturur.

Şehrin tarihi zenginlikleri böyle harap edilirken, asıl darbeyi vuran da şehrin tarihinde pek çok kez yaşanan depremler olur. Fay hattı üzerinde bulunan Tebriz’de meydana gelen depremler, özellikle de 18. yüzyıldakiler şehrin belini bükecek derecede kayıplara yol açar. Dolayısıyla yukarıda söylediğimiz, Tebriz için söylenen Farsça ibarenin bir zamanların Tebriz’i için geçerli olduğunu, ilk sırayı İsfahan’a bıraktığını söylemek gerekir. Bununla birlikte Tebriz’in nasıl da muhteşem bir birikime sahip olduğu aslında kendisini hiç de göstermiyor değildir.

Şehir kesinlikle İran’a gelindiğinde ziyaret edilmeyi hak ediyordur. Sadece bölge ülkelerinin değil, aynı zamanda dünyanın da en büyük kapalı çarşılarından biri olanTebriz Çarşısı bunların başında gelir. Kilometrelerce uzanan, içerisinde çok sayıda hanlar ve çarşılar bulunduran yapı sadece tarihi olmakla da kalmaz. Aynı zamanda içerisinde modern dünyada görmeye alışık olmadığımız cinsten otantiklikler de sunar ki şehri ziyaretin en güzel kısmını da belki bu oluşturur.

  • Burada sanki kendinizi Tebriz’den kalkıp da Konya’ya gidecek bir kervanın düzüldüğü 17. yüzyılda bulmanız işten bile değildir.

Nüfus açısından İran’ın Tahran, Meşhed ve İsfahan'dan sonra dördüncü en büyük şehridir.

Karakoyunlu sanatının inceliğini gösteren Mescid-i Kebûd da şehrin tarihi güzelliklerinden bir diğerini oluştururken, günümüze kadar sadece bir kısmının ulaştığı Erg-i Tebriz İlhanlı iktidarının haşmetini ortaya koyar. Şehirde bunların dışında görülecek sayısız daha nicesi vardır. Mesela ancak böylesi şair bir millete yakışacak olan, şairlerine böylesine önem veren, meşhur Şehriyar da dahil olmak üzere çok sayıda şairin yattığı Şairler Mezarlığı bunun bir örneğidir.

İran'ın manevi şehri: Meşhed
SkyRoad

Bu arada toplam İran nüfusunun neredeyse yarısının Türklerden oluştuğunu, Tebriz’in de bu Türk nüfusun yaşadığı en yoğun şehirlerden biri olduğunu ekleyelim. Bu bakımdan Tebriz’in Kayseri, Kırşehir, Konya gibi bir Türk şehri olduğunu unutmamak gerekir. Dolayısıyla oraya gidildiğinde Türkçe biliyor olmak anlaşmak için yeterli olacaktır.