Ses ve öfke ya da Şehinşah-ı Kavvali: Nusrat Fateh Ali Khan

SAMED KARATAŞ
Abone Ol

İsmini ilk duyanlar bir hükümdar sanabilir; amadeğil. Sadece Nusrat Fateh Ali Khan... Kültürelrenklerin çeşitliliği içerisinde Pakistan’ın PencapEyaleti’nde 13 Ekim 1948 yılında gözlerini dünyayaaçmış büyük bir müzisyen, büyük bir ses o. İnsanlardoğdukların yılların, dönemlerin, yerlerin ve aylarınhuyunu kapar derler. Ekim ayında Terazi burcuolarak doğması sanata elverişleri koşulların oluşmasıiçin hayatın ona sunduğu ilk özellikti belki de. Ayrıcadoğduğu eyalet olan Pencap eyaleti de Hint - Pakistangeçiş bölgesi olması sebebiyle hem bir tür çeşitliliğehem de kendi toplumunun özgün kültürüyle müziğinioluşturmasını sağladı.

Kendi toplumunu iyi bilmesi, onlardan sanat ve ruh anlamında beslenmeyi iyi bilmesi onu bir gün bulunduğu coğrafyada zirveye taşıyacaktı. Pakistan’la, Hindistan’ın birbirinden ayrılmasındaki başat unsur olan İslam onun sanatını şekillendirdi.Peygamber ve Ehl-i Beyt aşığı birisiydi. Bulunduğu böyle itibarıyla, bu görüşü Şii mezhebine bağlanmaya çalışılsa da değildir. Bunun yanında Sufi olduğunu da kabul etmez.

Peygamber sevgisi, onu naat ve methiyeler üzerine yoğunlaştırdı. Nusrat Fatih Ali Khan’nın kendini gerçekleştirdiği türler olarak bu türleri gösterebiliriz. Hint - Pakistan sahasında bu konularda eser veren, bu konularda müzik icra eden kişilere "kavvali" denmektedir. Kavvali kavramı, Hint - Pakistan sahasında, 700 senelik bir geleneği olan bir tür. Hint - Pakistan sahasındaki tekkelere söylenen, bu söylenenlerle insanların vecde gelip kalplerini bu dünyanın varlığından, sıkıntısından bir nebze olsun ayırabildikleri, kalplerini huzurla mayalayabildikleri bir tür.

13 Ekim 1948'de Pakistan'ın Pencap bölgesinde Faysalabad'ta doğdu.

Nusrat Fateh Ali Khan’ın tercih ettiği bu icra, Hint - Pakistan sahasından tarih boyunca çeşitli vesilelerde diğer kültürlere yayılmıştır. 13.yüzyıl başlarında, Emir Hüsrev Dehlevi, kavvali müziğinin oluşmasında başat rolü üstlenmiştir. İran, Hint ve Güney Asya müziklerinin bir çeşnisini oluşturmuştur. Bu müzik türü aslında Anadolu’ya kadar gelmiştir. Mevlana Celaleddin- i Rumi vesilesiyle, sema gösterileri üzerinden Anadolu sahasını etkilemiştir. Türkler de bunu balkan coğrafyasına çeşitli etkilerle taşımıştır. Müzik türleri tarihin belirli zamanlarında başka kişilerin yeteneği ve vesileleriyle tekrar canlanırlar. Nusrat Fateh Ali Khan da bunu yapan son kişi. Türünün son örneği.

Nusrat Fateh Ali Khan, iyi eğitimli müzisyenler ve gruplarla çalışarak müzik bilgisi ve yeteneğini perçinlemiştir. 1970 ve 1980 yıllarında dünyada yeni yeni esmeye başlayan bir film kültürü ortaya çıkar. Bu kültür Hint - Pakistan film kültürüdür. Kalabalık bir nüfusa ve özgün bir kültüre sahip olan bu coğrafyada film kültürü dünyayı kasıp kavurmaya başlayacaktır. Nusrat Fateh Ali Khan ise birçok filmin müziğini yaparak, hem bu kültürün tanınmasına hem de kendi ismini daha fazla duyulmasına vesile oldu. Hepimiz izlemişizdir. Hint - Pakistan filmleri ne kadar hareketli, özgün filmler olsa da o filmlerden bize kalan şeylerden en kuvvetlisi filmlerin müziğidir.

Bütün bu gelişmelerin ışında Nusrat Fateh Ali Khan kabına ve geleneğine sığamaz olmuş, dünya tarafından tanınmaya başlamıştır. Yeni tanışıklıklar onu farklı ortamlarda farklı müzikler üretmeye sevk etmiştir. İngiliz müziğinin unutulmaz ismi Peter Gabirel ile tanıştıktan sonra hayatında farklı bir koridor açılmıştır. Bilindiği üzere Peter Gabriel çeşitli etnik ve özgün kültürel müzikleri dünyaya tanıtan, İngiliz müziğinin unutulmaz isimlerinden biridir. Türkiye’den de Selda Bağcan ile de dolaylı olarak çalışmış ve onun bir icrasını Dünya Dans ve Müzik Festivali Albümü’nde yayınlamıştır.

Nusret Fatih,

Nusrat Fateh Ali Khan’ın Peter Gabriel ile tanışmasından sonra çeşitli festivallerde boy göstermiştir. Real World Record şirketinden de iki adet albüm yapmıştır. Birinci maddeyi yazarken isminden bir hükümdarı beklediğimizi belirtmiştim. Tam da bu noktada ilk albümünün ismi buna ve müzik dünyasındaki yerine bir gönderme yaparak "Şehinşah-ı Kavvali" olarak verilmiştir.Kavvalilerin Sultanı Nusrat Fateh Ali Khan’ın bu evresini evrenselleşme evresi olarak okuyabiliriz.

Büyük bir imparatorun seferden dönüşü gibi son dönemlerinde biraz daha içe, kalbine yani kendi kültürel kökenlerine dönmeye başlamıştır. Nusrat Shahbaaz isimli bir albümünü bu doğrultuda çıkarmıştır. Kavvali müziğini dünyanın çeşitli müzisyenleriyle farklı formlarda bir nevi tekrardan üretmiştir. Nusrat Fateh Ali Khan, genç yaşta büyük bir müzik birkimini geride bırakarak, tıpkı seferdeki bir sultan gibi, 16 Ağustos 1997’ de Londra’da Karaciğer ve Böbrek sorunları nedeniyle vefat etmiştir.