Sicilya adasında gerçek bir Akdenizli: Palermo

SKYROAD
Abone Ol

Tarihi, eşsiz mimarisi, geçmişten günümüze füzyonlarauğrayarak gelişen kültürü ve gastronomisi ile Palermo,tipik bir Akdenizli'dir. Bir uygarlıklar çanağıdır Akdeniz! Çağlar boyunca sayısızuygarlığa tanıklık etmiş bu denizi sarıp sarmalayan ve onunsinesinde var olan her karış toprak, buram buram tarih kokar.Sicilya Adası'nın kuzeybatısındaki antik liman şehri Palermoda tüm bu özellikleriyle gerçek bir Akdenizli'dir. Tarihi mirası,ilginç füzyonları yansıtan mutfağı, hareketli şehir yaşantısı ilebu eşsiz Akdenizli hep radarınızda olsun.

İtalya'nın kuzeyi ile güneyi, gece ile gündüz kadar farklıdır. Kuzey, soğuk, zengin, bereketli ve yeşildir. Ancak güneye inildikçe İtalya sadece yoksullaşıp çoraklaşmakla kalmaz ısınır da. Bu farklılık ülkeye turizm zenginliği olarak döner ve İtalya, yıllardır bunun ayrıcalığını tüm yönleriyle yaşamaktadır.

Şehir, onun 2700 yıllık sürecinde zengin tarihi, kültür, mimari ve gastronomi ile oynadığı önemli rolleriyle tanınır.

Eğer bu güzel ülkeyi güneye doğru inerek geziyorsanız ve Reggio di Calabria'ya kadar uzanmışsanız, Sicilya Adası ile aranızda yaklaşık üç buçuk kilometre kalmıştır. Geçmeniz gereken Messina Boğazı ise sadece 3.3 km genişliğindedir. Sonra gerçek Güney İtalya'ya, yıllar boyunca sayısız yanardağ patlamalarıyla sarsılmış, defalarca yıkılıp yapılmış şehirlere sinesini açmış Sicilya'ya adımınızı atarsınız.

Çizmenin ucunda buruşturulup atılmış kağıt bir top gibi duran Sicilya adası, özel bir gezi destinasyonunda değerlendirilmeli. Çünkü Sicilya’yı Floransa, Venedik ya da Kuzeydoğu İtalya şehirleriyle birlikte gezmeye ne zamanınız ne de imkânınız yetmeyebilir. Gezseniz bile içinizde bir şeylerin hep eksik kaldığı duygusuyla çatışmanız kuvvetle muhtemel.

Antik Yunan’dan günümüze

Sicilya Adası'na yapılacak bir gezide, aslan payı mutlaka Palermo'ya verilmeli. Tarihi, eşsiz mimarisi, geçmişten günümüze füzyonlara uğrayarak gelişen kültürü ve gastronomisi ile Palermo, tipik bir Akdenizli'dir. Yaklaşık iki bin yedi yüz yıl önce, dünyanın gelmiş geçmiş en usta denizci medeniyeti Fenikeliler'in kurduğu Palermo, Sicilya'nın kuzeybatısında yer alıyor. Ancak bu güzel liman şehrine adını verenler ise antik Yunanlılar. Adı Yunancada "Liman Şehri" anlamına geliyor. Çağlar boyunca Bizans 'ın yanı sıra Araplar’ın da hüküm sürdüğü şehir, daha sonra Sicilya ve Napoli krallıklarının parçası olmuş.

Palermo Sicilya adasının kuzeybatı kısmında konumlanır ve Tiren Denizi'ndeki Palermo Körfezi'ne göre sağdadır.

Meydanlar, çeşmeler ve saraylar

Şimdi, Tiren Denizi'ne doğru günü batıran bu harika Akdeniz şehrinin görülmeden dönülmeyecek yerlerine doğru bir gezintiye çıkalım..

Quattro Canti Meydanı, adının da çağrıştırdığı üzere, şehrin tam ortasında yer alıyor. Corso Vittorio Emanuele ile Via Maqueda'nın kesiştiği meydanı; her biri farklı dönemlerde yapılmış anıt, heykel ve kiliseler çevreliyor. Günün her saati turistlerin uğrak yeri olan bu meydanda dinlenebilir, yemek yiyebilir ve şehir gezinizi planlayabilirsiniz.

1555 yılında Floransalı heykel sanatçısı Francesco Camiliani liderliğinde tasarlanan ve Pretoria meydanında bulunan Pretoria Çeşmesi, üzerindeki figürlerin çıplaklığı yüzünden zaman içinde "Utanç Çeşmesi" olarak da anılmış.

Fakat çeşmeyi süsleyen sadece çıplaklık değil elbette. Şehri simgeleyen mitolojik yaratıklar, erkek ve kadın figürleri de bu çeşmeyi "benzersiz" kılıyor. Vaktiyle dünyanın en korkunç yedinci müzesi olarak ilan edilmiş olan Piazza Cappuccini caddesi'ndeki Catacombe dei Cappuccini’de (Ölüler Evi) sekiz bin civarında mumyalanmış ceset yer alıyor. Palermo'da yaşamış önemli kişilere ait bu mumyaları, malûm konulara dair fobileri olanlara tavsiye etmiyoruz elbette.

Şehir Fenikeliler tarafından kurulmuş fakat Antik Yunanlar tarafından Panormus olarak isimlendirilmiştir

Avrupa'nın en ihtişamlı opera binaları arasında yer alan Massimo Tiyatrosu, Piazza Verdi civarında.

1874 yılında Giovan Battista Basile 'nin tasarladığı 1.350 seyirci kapasiteli eserin muhteşem mimarisine dair bilgi sahibi olmak isteyenler, bu yapıyı muhakkak bir rehber eşliğinde gezmeli.

Adını İtalya Krallığı'nın ilk kralı Vittorio Emanuele'den alan mahallede bulunun Palermo Katedrali, mermer ve ahşap ustalığının buluştuğu nadide bir tarihi eser. 12. yüzyılda yapılan katedral, bir dönem cami olarak da kullanılmış.

Şu sıralar Sicilya Bölgesel Parlementosu olarak kullanılan Palermo Kraliyet Sarayı, 1130 yılında Araplar tarafından yapılmış. Şu anki görünümüne 16. yüzyılda kavuşan saraydaki kraliyet daireleri, gerçekten görülmeye değer. Saray, Piazza Independentia semtinde bulunuyor.

Arap mimarisi ve geometri anlayışının tipik bir örneği olan Palermo Küpü, UNESCO Dünya Miras Listesi’ne alınmış. Fatimiler’in sanat etkilerini görebileceğiniz yapı, 12. yüzyılda inşa edilmiş.

Norman istilasını takiben, Palermo 1130 dan 1816 tarihine kadar yeni bir krallık olan Sicilya Krallığı'nın başşehri oldu.

Sadece Arap değil Norman mimari anlayışını da yansıtan Zisa da Palermo Küpü gibi 12. yüzyılda inşa edilmiş. Yüzyıllar boyunca prenslerin kaldığı yapıda, İslam sanatından örnekler de yer zalıyor. Zisa, Piazza Guglielmo il Buono yolu üzerinde. Gerçek bir tarih şehri olan Palermo'da ayrıca, Foro Umberto I bölgesini, Santa Maria dell’Ammiraglio Kilisesi'ni, Santa Maria di Gesu Manastırı'nı, Ballaro Pazarı'nı, San Giovanni degli Eremiti Kilisesi'ni, Palatine Şapeli'ni, botanik bahçesini, tarihi Nuova Kapısı'nı, Abatellis Sarayı'nı, arkeoloji müzesini de görebilirsiniz.