Sözün şarkıya dönüştüğü şehir: Kırşehir

DERYA UĞUR ÖNER
Abone Ol

Binlerce yıldır çeşitli uygarlıklara sahne olan Kırşehir,sadece çeşitli tarihi eserleri ve yer altı şehirleriyle değil,doğal güzellikleri ile de dikkat çeken bir ilimiz. Arada kalmış olması şehrin ismini her ne kadar ön plana çıkarmasa da şehir aslında Kapadokya Bölgesi’nin giriş kapısı niteliğinde.Selçuklu eserleri açısından il büyük önem taşıyor. Özellikle şehir merkezi bu anlamda çok sayıda mimari esere evsahipliği yapıyor.

Bir astronomi okulundan fazlası: Cacabey Medresesi

1941 yılında Ankara da toplanan l. Coğrafya Kongresi'nde bu bölgeye ve bölgenin Orta Kızılırmak Bölümü'ne alındı.

Dönemin valisi Caca Bey tarafından 1272 yılında yaptırılan medrese dünyanın ilk astronomi okulu sayılıyor aynı zamanda. Türk - İslam medeniyetinin en görkemli mimari özelliklerini yansıtan medrese kim bilir nice alimlere ev sahipliği yaptı. Gökyüzünün, ayın ve yıldızların hareketlerinin incelendiği bu medrese tüm dünyaya örnek teşkil eden bir işçilik ve oluşumdu kendi zamanında. Medresenin tai işçiliği görülmeye değer, üzerine kaplanmış çini islemeler ise ayrı bu dünyayı anlayan birinin giysisi gibi duruyor yapının üzerinde.

Günümüzde minaret hizmeti veren kısım, geçmişte bir gözetleme kulesiymiş. Dönemin en önemli ilim ve bilim alimlerinin burada olması ve öğrenci yetiştirmesi ise ayrı bir önem teşkil ediyor, Türk tarihi için.

Ahilik ve günümüz

Kırşehir doğu ve güneydoğuda Nevşehir, güneyde Aksaray, kuzeybatıda Kırıkkale, kuzeydoğu ve doğuda Yozgat, batıda Ankara ile çevrilidir.

10-11. yüzyıllarda İslam’ın resmi olarak kabul edilmesinin ardından Asya’dan Anadolu’ya göç eden Türk esnaf ve sanatkarlara Anadolu’da is imkânı yaratmak, onları Bizanslı esnaf ve zaanatkarlarla rekabet edebilir hale getirmek için kurulan Ahilik ürün ve mallarının kalitesini korumak, üretimi ihtiyaçlar dahilinde düzenlemek ve Türk nüfusunun ekonomik özgürlüğünü sağlayarak ihtiyaç sahiplerine her türlü desteği vermek amacıyla Ahi Evran tarafından oluşturulan ve Anadolu’dan Orta Asya’ya kadar esnaf ve sanat ustalarını tek çatı altında toplamayı amaçlayan Ahilik Teşkilatı’nın ahlaki değerleri ve örgütsel yapısı, bugünkü birçok esnaf, zanaat ve ticaret kurumunun örgütlenmesine temel olmuş.

Teşkilatın kurucusu olan, 32 çeşit esnaf ve sanatkarın lideri olarak anılan ve 13. yüzyıl toplum önderlerinden biri olan 1171-1261 yılları arasında yaşamış Ahi Evran’ın Kırşehir’de zaviyesi bulunuyor. Bu zaviye, Osmanlı İmparatorluğu döneminde teşkilatın örgütsel yapısıyla ilgili kararların alındığı merkez konumunda olması ve Ahi Evran’ın türbesinin burada bulunması nedeniyle Ahilik Teşkilatı’nın bugün ayakta kalan ayaklarından biri. Kırşehir’de hâlâ ahilik geleneği devam etmekte.

Mucur Yeraltı şehri

Kent, Kayseri ve Nevşehir ile birlikte Kapadokya diye anılan üçgenin kuzeyindedir.

Kapadokya’nın giriş kapısı olması bu şehre ayrı bir anlam katıyor.

Bölge de birçok yeraltı şehri var. M.S 2.yüzyılda bölge üzerinde birçok yeraltı şehri yapılıyor.

Bölgenin halkı olası bir saldırı ya da tehlike anında o bölge sınırları içerisinde yaşamını güvenli devam ettirebilmek amacı ile yeraltı şehirlerine iner ve süresi belli olmayan bir yaşamı tehlike geçene dek devam ettirirlermiş. Yeraltı şehirleri yapılırken ne kadar zamanda ve nasıl yapıldığına dair ne bir bilgi yok ancak bakıldığı zaman birkaç kattan oluşuyor olması dönemin zorlukları da eklenirse insanların buraları yapmak için sarf ettiği emeği gözler önüne seriyor. Özellikle Kapadokya bölgesinde yoğun baskından dolayı korunma ve sığınma amacıyla uzun süre buralarda yaşadığı rivayetler arasında.

Yeraltı şehirlerinin yasam alanı olduğunu düşünüp gezilirse daha güzel bir anlam ile gezme sansını yakalayabilir, o dönemi gözünüzde canlandırabilirsiniz.