Tarihin eşsiz yansıması: Kalkandelen

H. YILDIRIM AĞANOĞLU
Abone Ol

Kuzey Makedonya’nın başkenti Üsküp’ün havalimanına indikten ve 72 kilometre yolu yaklaşık bir saatte geçtikten sonra ülkenin ikinci büyük şehri olan Kalkandelen’e ulaşabilirsiniz. Şehre Ortodoks Makedonlar Tetovo, Arnavutlar Tetova, Türkler ise Kalkandelen diyorlar. Şehir Üsküp’ün 42 kilometre batısında, Şar ile Suha Gora dağları arasında bulunan Polog vadisinde konumlanmaktadır. Şehrin içinde geçen Pena nehri şehre ayrı bir güzellik katmaktadır. Osmanlı idaresinden günümüze şehir nüfusunun yüzde 75’i Arnavut, Türk ve Romlar’dan oluşan Müslümanlardı. 2022’de yapılan son sayımda şehir nüfusu 86.593 kişidir. Etnik durum ise şöyledir: Arnavut 60.886, Makedon 20.053, Rom 2.357, Türk 1.882, Sırp 604, Boşnak 156.

Alaca Camii.

Kalkandelen ve etrafındaki arkeolojik kazılara göre buralardaki ilk iskân buluntularının milâttan önce 5.000 yılına kadar indiği görülmüştür. Bilinen daha yakın dönemde ise Avarlar ve Slavlar’ın buralara VI. yüzyılın sonlarına doğru geldikleri tespit edilmektedir. XI. yüzyılın başlangıcında Kalkandelen Bizans İmparatorluğu idaresine girdi. Ancak şehir ve Polog vadisi çeşitli dönemlerde Bizans ile Sırp güçleri arasında el değiştirdi. Sırp Kralı Milutin 1282 ve 1297’de Polog vadisini ve Kalkandelen’i tekrar aldı. Böylece Osmanlıların gelişine kadar Kalkandelen Sırp Krallığı’nda kaldı. Kesin tarih verilemese de Kalkandelen 1382-1392 yılları arasında Timurtaş Paşa tarafından fethedilmiştir. Fetihten itibaren bölgeye Türkler de iskân edilmiştir.

Küçük bir köy olan Kalkandelen, Osmanlı idaresine girdikten sonra gelişerek bir kasaba hâline geldi. Osmanlı zamanındaki ilk sayımda 1455’te, kasabada yaklaşık 1.000 kişi yaşadığı söylenebilir. 1582’de ise nüfusun üç kat artması dışarıdan kasabaya yönelik göçlerle açıklanmaktadır. XVI. yüzyılın sonları ve XVII. yüzyılın başlangıcında Kalkandelen ile köylerinde özellikle Hristiyan Arnavutlar arasında yoğun bir İslamlaşma olduğu bilinmektedir.

XIX. yüzyılın başlarında Recep Paşa ve oğlu Abdurrahman Paşa’nın idarecilikleri döneminde Kalkandelen’de önemli değişiklikler meydana geldi. 1836’da şehir nüfusunun 4.000 ile 5.000 arasında olduğu zikredilir. 1894 yılı Kosova Salnâmesi’nde Kalkandelen kazası nüfusu tüm köyleriyle beraber 46.051 kişidir. Kaza merkezi olan Kalkandelen’de ise 15.000 nüfus vardı ve çoğunluğu Müslüman olup Türkçe ve Arnavutça konuşulurdu. Bölge 1912-13 Balkan Harbi’nde Sırbistan’ın eline geçmiştir. Yugoslavya döneminde 1961 yılında 31.242 olan nüfusu Makedonya bağımsızlığını ilan ettikten sonra 1994 sayımında 65.565 idi.

Tetova.

Kalkandelen’de bugüne ulaşan çok sayıda tarihî eser vardır. Eski Cami’nin Üsküp sancak beyi, sonra da Bosna Beylerbeyi olan Îsâ Bey (veya babası İshak Bey) tarafından yaptırıldığı düşünülmektedir. Yine Saat Camii avlusunda 1502 ve 1547 yıllarına ait mezar taşlarının bulunması şehrin diğer en eski camilerinden biri olduğunu ispatlamaktadır. 1833’de tekrar inşa edilen Alaca Camii ise güzelliğiyle sizi büyüleyecek. Çünkü iç ve dış duvarlarındaki desen ve motifler canlı bir şekilde günümüze kadar gelebilmiştir. Boya yapımında 30.000 yumurta kullanılması bunun en önemli sebebi olarak gösterilir. Hemen yanında akan Pena nehri boyunda serinlerken tam yanında bulunan ve günümüzde sanat galerisi olarak kullanılan Bey Hamamı’nı da ziyaret edebilirsiniz. Kalkandelen şehir merkezinin biraz dışında yer alan Tarih boyu Bektaşî tarikatına bağlı olan Harâbâtî Baba Tekkesi; yazlık köşkü, çeşmesi, havuzlu çardağı, semahanesi, türbesi, mutfağı ve depolarıyla Balkanların en büyük alana kurulu bulunan tekkesidir. Eğer şehre kış aylarında gittiyseniz Popova Şapka’daki kayak tesislerinde keyifli dakikalar geçirebilirsiniz.

Alaca Camii.

Kalkandelen size sunacağı eşsiz lezzetteki börek çeşitleriyle kahvaltı veya diğer yemeklerde hiç yabancılık çekmeyeceğiniz bir şehirdir. Otel ya da restoranlarda iste kurutulmuş et, közlenmiş kırmızı biberden yapılan ayvar ve peynir çeşitleriyle eşsiz bir kahvaltı yapabilirsiniz. Daha sonra tafçe grafçe denilen çömlekte kuru fasulye ve üzerine konulan ızgara köfteden oluşan eşsiz lezzeti denemelisiniz. Ayrıca söylemek gerekir ki Kalkandelen’de yetiştirilen fasulye damak çatlatan lezzettedir. Yine Kalkandelen çarşılarında bulabileceğiniz toz kırmızı biber ile pul biberi de çok lezzetlidir. Dostlarınıza hediye götüreceğiniz fasulye ve biberlerin çok makbule geçeceğinden emin olabilirsiniz.