Yaşam ve ölüm arasında: Kara Turizm

ÇİĞDEM TURA
Abone Ol

Auschwitz Toplama Kampı, Hiroşima, Çernobil, Berlin Duvarı, 11Eylül Anıtı ve Pompeii’nin hiçbir bir ortak noktası yok gibi, değilmi? Aslında var… Tüm bu yerler ve dünya üzerindeki binlercefarklı rotanın ortak yönü ne mi? Cevap, kara turizm.

Peki nedir kara turizm? Tıpkı balayı, macera veya medikal turizm gibi bir alt kategoridir. Genelde turizm çeşitleri, seyahat amaçlarına göre kategorilere ayrılır. Fakat kara turizmin ardındaki amaç gerçekten kara turist olmak mıdır, yoksa bilinçsizce mi kara turist olunur sorusunun cevabı pek net değil.

Kara turizm literatürde şöyle tanımlanır: "Ölümle, felaketle veya trajediyle anılan ve bağdaştırılan yerlere yapılan seyahat".Bu terim ilk olarak 1996’da Glasgow Caledonian Üniversitesi Turizm Yönetimi Bölümü öğretim görevlileri J. John Lennon ve Malcolm Foley tarafından kullanılmıştır.

Kara Turizm elbette, bir terim olarak ortaya çıktıktan sonra başlamadı. İnsanoğlu, öncesinde de ister doğal nedenlerle ister insan eliyle gerçekleşmiş olan ve soykırım, suikast, afet, savaş ya da felaket gibi karanlık olayların yaşandığı yerleri ziyaret etmiştir. Lennon, 1815 yılında gerçekleşen Waterloo Muharebesi’ni at arabalarından izleyen kişilere dair kanıtın, kara turizmin yeni bir olgu olmadığına işaret ettiği görüşünde.

Çernobil'den kalanlarda mutlu bir Kara Turist.

Bilinçsizce dâhil olduğumuz kara turizm kategorileri

Akademik çevrelerin bakışlarını bu alana çevirmesi sayesinde kara turizmin sınırları netleşmiştir. Alt kategori örnekleri şöyle sıralanabilir:

  • • Mezar turizmi
  • • Soykırım turizmi
  • • Katliam turizmi
  • • Nükleer turizm
  • • Felaket turizmi
  • • Hapishane ve işkence turizmi
  • • Savaş turizmi

Tuhaf, değil mi? Seyahat ederken adı "soykırım turizmi" gibi ürkütücü olan bir eylemin içerisinde olduğumuzu fark etmiyoruz… Adı konmadığında varlığı kabul edilmeyen bir duygu durumu gibi, bu durum. Adına gezi dediğimizde sıradan bir eylem oluyor. Ama "savaş turizmi" demeye cesaret edebildiğimizde karanlık bir eylemin içinde olduğumuzun farkına varıyoruz.

Acı dolu toprakları ziyaret etme motivasyonu

Peki her yıl milyonlarca insan dünyanın en mutsuz ve en acı çekmiş yerlerini neden ziyaret ediyor? Yoksa ölüm fobisiyle yaşayan insanlarken, ölümün adını anmaktan çekinirken aslında ölüm saplantımız mı var? Neden bilinçsiz bir tutarsızlık içerisindeyiz? Milyonlarca insan bazı yerlere neden gittiğini bilmeden nasıl yollara düşebiliyor?

Katledilen Avrupalı Yahudiler anıtında gülümseyerek fotoğraf çekilen Kara Turistler.

Sadece gidilecek yerler listesinde olduğu için mi gidiyoruz kara turizm kapsamındaki yerlere? Yoksa altında başka dürtüler mi yatıyor? İnsanlığın korkunç geçmişini ziyaret etmemizin altında en belirgin dürtülerimizden biri olan "merak" mı yatıyor sadece?

Akademisyenlere göre kara turizmin birer parçası olmamızın altında yatan salt insan doğası. Central Lancashire Üniversitesi Kara Turizm Araştırmaları direktörü Philip Stone; gittiğimiz kara turizm rotalarında başkalarını değil, kendimizi gördüğümüzü ve geçmişte yaşanan durumlarla kendimizin karşılaşıyor olması hâlinde ne yapacağımızı düşündüğümüzü öne sürüyor. Stone’un diğer görüşü de, kara turizm noktalarının insanlara bir nevi rahatlama sunduğu yönünde. Felaketlerin, savaşların, ölümün bizim başımıza gelmediği için rahatlıyor ve hayatta olduğumuza şükrediyoruz. Yani bir nevi "Schadenfreude" (Almancada başkasının başına gelen talihsizliklerden duyulan memnuniyet) hissine bürünüyoruz.

Belki de bu "karanlık" ziyaretlerde insanlığın diğer yüzünü görüyoruz. İnsanın insana neler yapabileceğiyle sessizce yüzleşiyor ve tanımasak da yitirdiğimiz insanları saygıyla anıyoruz.

Günümüzde yaşansa haberlerde okumaktan rahatsızlık duyacağımız olaylar yüzyıllar veya binlerce yıl önce gerçekleşmişse "yüzleşmek" daha kolay oluyor. Uzak geçmişte olan, insanoğlunun günahı değil de sayfası kapanmış olaylar gibi görünüyor belki, kim bilir...

Kara turizm ve etik

Kara turizmin ne denli etik olduğu konusundaki görüşler ikiye ayrılıyor. Bu konu Auschwitz veya Çernobil gibi yerlerde hassasiyet göstermeden, gülümseyerek selfie çeken olduğunda ve bu basına yansıdığında gündeme geliyor. Kötü anılarla dolu yerler ticarileştirilip seyahat destinasyonu hâline mi gelmeli? Yoksa insanlar buralara seyahat etme yönünde teşvik edilmeli ve geçmişten ders mi çıkarılmalı?

Kara Turizm'e çevrilen Hiroşima Barış Anıtı.

Bir kısmımız, gerçekten de tarihini öğrenmek için karanlık geçmişin ayağına gidiyor. En doğrusu bu olsa gerek. Sırtımızı geçmişe döndüğümüz müddetçe tarih tekerrüre mahkûm. Soykırımların ve savaşların yinelenmemesinin çaresi, bilinçlenmekten geçiyor.

Öğrenme, unutmama ve unutturmama; "kara turizm" konusunda bilinçlendirmeye başlarsak pekişebilir. Bir şeyi neden yaptığının, o eylemin neye hizmet edebileceğini sorgulamak ve "adını koymak" her zaman daha gerçekçi bir sonuç verecektir.

Bir sonraki karanlık destinasyonunuzda bir "kara turist" olduğunuzun bilinciyle "Buraya neden geldim?", "Sosyal medyada paylaşmak ve selfie çekmek için mi? Mutlaka görülmesi gereken yerler arasında olduğu için mi?", "Yoksa öğrenmek ve ders çıkarmak için mi?", "Burada yaşanan acılardan ne ders çıkarabilirim?" sorularını sormanız dileğiyle.