İki dost ve bir ayrılık; Mevlana: Mest-i Aşk

ZEYNEP KARACA
Abone Ol

Bu topraklarda yaşayıp da Mevlana ve Şems’e dair bilgimiz olmayanımız yoktur. Yaşamları ve tarihi öğretileri itibariyle en çok tartışılan bu iki isme, daha steril bir gözle bakma denemesi olarak Mevlana: Mest-i Aşk bu sıralar sinemalarda.

İslam tarihini tasavvuftan uzak ele almamız neredeyse imkansızdır. Tasavvufa girdiğimizde de karşımıza çıkan en önemli isimlerden biri Mevlana. 12. yüzyılda yaşamış olan Mevlana’nın etkisi bugün bile dünya ölçeğinde bilinen bir gerçek. Adından türeyen Mevlevilik diye de bir cemaat var. Mevlana ise her dönem tartışılan bir isim. Hayatı birçok kişinin ilgisini çekerken öğretileri ve yaşamına dair spekülatif bilgiler de çok yaygın. Hemen hemen herkesin aşina olduğu şeyler bunlar. Ama Sünni gelenekte anlatılan bir Mevlana algısı vardır. O abartılı yaşamdan uzak. Bu sıralar vizyonda olan Mevlana: Mest-i Aşk filmi, Türkiye-İran yapımı. Türk ve İranlı oyuncuların yer aldığı yapımda hikaye Mevlana ve Şems’in hayatına değiniyor.

40 GÜN BİR ODADA NE KONUŞTULAR

Malum bilgilerden biri Mevlana, Şems’le tanışana kadar fıkıhla ilgilenen bir alimdir. Sohbetler verir ve talebeler yetiştirir. Konya’da geldiğinde onu Şems isimli bir derviş bulur. Anlattıklarının beşeri ilimler olduğunu gerçek ilmin Allah’ı aşkla sevmek olduğundan bahseder. Bilinen bir diğer hikayeye göre; bir gün Mevlana ders verirken yanına gider ve onun kitaplarını suya atar. Oradaki muhabbetin ardından Mevlana ve Şems kırk gün bir odada tasavvuf üzerine muhabbete dalarlar. Bu olay Mevlana’nın öğrencileri arasında kargaşaya sebep olur, Şemsi kendilerine düşman bellerler.

Bu olay aynı zamanda çeşitli dedikodulara da sebep olur; Mevlana’nın din yolundan çıktığını, kendini çalgıya çengiye verdiğini iddia ederler. Bu kargaşanın ardından bir gün Mevlana taraftarları Şemsi öldürmek için harekete geçer. Filme göre Şems ölmemiştir, sadece çıkan dedikodulardan dolayı Konya’yı terk etmiştir. Mevlana’da Şems’in gidişinin ardından yeni bir süreç başlar, artık o eski halinden uzaktır. Mesnevi’yi yazmaya da bu süreçte başlar. Şems çok yaygın dedikoduların aksine Kimya Hatun’la evlenmiştir, Kimya Hatun’a büyük bir aşk besleyen Şems, Kimya Hatun’un ölmesinin ardından divaneye döner.

MEVLANA’YI YENİDEN HATIRLAMAK İÇİN FAYDALI OLABİLİR

Şems öyle bir derviştir ki; bütün işi ilahi aşkı bulmak ve ilahi aşkın rızasına nail olmaktır. Sürekli yoksul mahallerde gezer ve yoksullara yardım eder. Şems’in kaybı dönemin devletini de harekete geçirir. Şems taraftarları ayaklanmıştır. Uzun arayışlar sonunda kargaşanın engellenmesi için Şems’in öldürüldüğü bilgisini verirler. Bundan da birinci dereceden sorumlu olan Mevlana’nın oğlu Alaaddin’dir. Alaaddin ise, Kimya Hatun’a kendisinin aşık olduğunu ama Şems’i öldürmediğini savunur.

Mevlana’nın babasıyla geçen diyaloglarından birinde; babası ona, Allah bazı yollarımız tıkandığında daha üst noktaya çıkalım diye bize bir yardımcı gönderir der. Şems’le karşılaşması babasının bu sözünü doğrulamaktadır. Film genel olarak didaktik ilerliyor, çağlara mal olmuş bir karakterin bütün açmazlarını göremiyoruz. Sünni Mevlana anlatısına sadık kalınmış. Tarihi kurgu açısından da pek falsosu yok, mekanlar ve insanlar iyi kurgulanmış. Mevlana hakkında bilgilerinizi güncellemek ya da bunlar üzerine daha derinlemesine araştırma yapmak istiyorsanız, görmenizde fayda var. Özellikle Mevlana hakkında bilgileri sınırlı olan gençlere öğretici olacaktır.