100 yıllık parantezi kapatmaya hazırlanan ülke: Suudi Arabistan

HABER MASASI
Abone Ol

Dünyanın en büyük petrol şirketi Aramco, yani orijinal adıyla “The Arabian American Oil Company”’nin temelleri, 1933 yılında, ABD-Suudi Arabistan ortaklığıyla atılmıştı. Şimdiyse, Suudi Arabistan, Amerikan perspektifinden uzaklaşıp kendi yolunu çizmenin, 100 yıllık bir parantezi kapatmanın hesabını yapıyor. Trilyonlarca dolar varlığa hükmeden Aramco’nun hisselerinin küçük bir bölümünü satarak ülke ekonomisinde köklü bir reform yapmaya hazırlanıyor. 2030 yılına gelindiğinde, petrole ve ABD’ye bağımlılık hikayesini mutlu bir sonla bitirmiş olmayı hedefliyor.

Dünya sermaye piyasalarındaki yatırımcılar, tarihte ilk kez olacak, ‘trilyon dolar’ üzerinde değerli bir şirketin halka arzını merakla bekliyor. Kimi uzmana göre 1, kimine göre 2 ve çeşitli iddialara göre 10 trilyon dolara kadar varan bir değere sahip olduğu söylenen Saudi Aramco, dünyanın en büyük petrol şirketi. Hisselerinin sadece yüzde 5’ini satarak 125 milyar dolar gelir elde etmeyi umuyor. Ve tabiki bu parayla yeni bir ülke inşa etmeyi.

Araştırma firması McKinsey’in raporuna göre, 2003-2013 dönemindeki petrol balonu sayesinde, dünyanın en büyük petrol ihracatçısı olan Suudi Arabistan’ın milli geliri, enflasyona göre düzeltilmiş olarak yüzde 75 arttı, 1.7 milyon kişi yeni iş sahibi oldu ve ülkede sağlık, eğitim, altyapı sektörlerine toplamda 450 milyar dolar yatırım yapıldı.

Ancak, son 2 yıldır işler terse döndü. Geçen yıl 27 dolara kadar düşerek adeta yerlerde sürünen petrol fiyatları, ülkenin aşırı tüketim zaafiyetini açığa çıkardı. Bedavadan biraz pahalı benzin fiyatlarına biraz zam yaptılarsa da yetmedi, tarihinde ilk kez dış borç aldı. Eskilerin deyimiyle ‘zor, oyunu bozdu’ğundan, ülkede 1.5 yıl önce tahta geçmiş olan 80 yaşındaki yeni Kral Salman ve onun 30 yaşındaki oğlu, Prens Muhamed bin Salman, ekonomide ve iş hayatında köklü bir değişime öncülük etmeye çalışıyor. Amaç, 2030’a kadar milli gelirini yeniden ikiye katlamak Ama bu sefer petrolle değil petrol dışı gelirlerle.

Yüzde 5'lik uluslararası halka arz (IPO) Suudi Arabistan’ın petrol rezervlerine dair şeffaflık getirebilecek mi?

Ülke ne petrolden ne de Aramco’dan vazgeçiyor.

Evet. ABD’de 2002’de kabul edilen Sarbanes-Oxley yasası, ABD borsalarında halka açılacak yabancı şirketlere daha fazla denetim ve daha fazla şeffaf bilgi paylaşımını emrediyor, bu firmaların Amerikan Sermaye Piyasası Kurumu’na (SEC) daha detaylı bilgi aktarımını öngörüyordu. Bu yasanın, kendi yerel borsasının yanısıra New York borsasında da halka açılması beklenen Saudi Aramco üzerinde etkileri olacak. Özellikle, Suudi Arabistan’ın keşfedilmiş veya ispatlanmış (çıkarılmaya hazır) petrol rezervlerinin gerçek büyüklüğünü 30 yıldır net olarak duyurmamış olması yatırımcıların aklındaki birinci soru. Aramco’nun tam olarak ne kadarlık bir rezervin üzerinde oturduğunu açıklamadığı için şirkete kimi analistler 1 trilyon dolar, kimileriyse 2 trilyon dolar değer biçiyor. 10 trilyon dolar diyen de var. Şu ana dek keşfedilmiş petrol rezervinin 805 milyar varil (Bugünkü varil fiyatıyla 36 trilyon dolar değerinde) olduğu biliniyor. Ancak keşfedilmiş olması ispatlanmış olması anlamına gelmiyor. Son 70 yılda 141 milyar varilin çıkarıldığı, 260 milyar varilin ise ispatlanmış şekilde çıkarılmayı beklediği söyleniyor. Aramco, son model teknolojileri kullanmak suretiyle 2025’e kadar 100 milyar varil (4.5 trilyon dolar değerinde) petrol çıkarma hedefini ilan etmiş durumda. Bir şirket borsaya açılırken elindeki varlıkları doğru şekilde ilan etmek zorunda. Hiçbir yatırımcı, satın alacağı hisseye değerinden fazla ödeme yapmak istemez. Gizemli Aramco’nun daha fazla bilgi paylaşması aslında Suudi Arabistan’ın içinin daha fazla görünür olması anlamına da geliyor. Zira, devlet bütçesinin yaklaşık yüzde 40’ını sadece Aramco’nun gelirleri karşılıyor. Fiyatlar düşmeden önceki yıllarda şirketin yılda ortalama 180 milyar dolar net kâr elde ettiği ifade ediliyordu.

  • Keşfedilmiş petrol rezervi: 805 milyar metreküp
  • İspatlanmış petrol rezervi(Çıkarılmaya hazır): 261 milyar metreküp

Suudi Aramco Vizyon 2030 doğrultusunda petrol ve petrokimya dışında başat rol üstlenecek mi?

Şimdilik hayır. Şirket aslında, ilk etapta petrol dışına değil bizzat petrole ve petrolle bağlantılı sektörlere yatırım yaparak buradan azami düzeyde para kazanmayı hedefliyor. Mesela, yeni dönemde yapacağı en büyük işlerden biri, ülkenin ve hatta dünyanın en büyük kimya şirketlerinden SABIC (Saudi Basic Industries Corp) ile ortaklığa giderek kimya sanayine 30 milyar dolarlık yatırım yapmak olacak. Bu projeyle, petrol ve kimya sektörlerini tamamen entegre ederek dünyada büyük oyuncu olmayı arzuluyor. SABIC bir taraftan da dünyanın en büyük kimya şirketi Amerikan Dow Chemicals ile ortaklık kuruyor. Petrol dışında ikinci önemli adımı ise 2018’e kadar büyük tersaneler kurarak atacak. Ras al-Khayr’da kurulacak bu tersane kompleksinde, kendi petrolünü ve kimya sektöründeki mamullerini dünyaya taşıyacak büyük gemileri üretmenin yanısıra, açık denizlerde petrol çıkarmak için kullanılan petrol sondaj kuleleri inşa ederek dünyaya satacak.

Karbonsuz enerjiye geçilirken Aramco’yu elden mi çıkarıyorlar?

Hayır. Ülke ne petrolden ne de Aramco’dan vazgeçiyor. Çünkü hayalini kurduğu yeni geleceğin yegane sermayesi hala yeraltında saklı. Bu nedenle, geçen yıl Suudi Arabistan Sondaj Akademisi (SADA) projesini hayata geçirdi. Akademide, gelecek 20 yılda 90 bin sondaj mühendisi/uzmanı yetiştirerek ülkede ve bölgede sondaj teknolojilerinde liderliğini sürdürmeyi amaçlıyor. Petroldeki tecrübesini başka ülkelerde de yatırıma dönüştürerek yeni dönem için ek kaynak sağlamak istiyor. Mesela, Aramco’nun ABD’nin Texas eyaletinde, İngiliz&Hollanda şirketi Shell ile yüzde 50-50 ortaklıkla işlettiği Motiva rafinerisi, günlük 1.1 milyon varil petrolü rafine ederek ABD’de 10 bine yakın istasyona pazarlamaya başladı. Houston’dan Paris’e, Aberdeen’den Pekin’e kadar dünyanın 10 farklı şehrinde araştırma ve geliştirme merkezleri işleten Aramco, geçen yıl ABD Patent Ofisine 125 adet yeni buluş kaydettirdi. Bu yeni dönüşümün mantığına uygun bir hamle.

  • Günlük ham petrol üretimi: 10.2 milyon varil
  • Günlük ham petrol ihracatı: 7.1 milyon varil

New York, Londra ve Hong Kong borsalarına kote edilmesi gündemde. Brexit sonrası Londra cazip gelecek mi? Bu borsaların gücünü nasıl etkileyecek?

Şuan Suudi Borsası’na kesin olarak açılacağı biliniyor. Bununla beraber New York borsasına da açılacağı söyleniyor. Neden Londra veya Hong Kong değil de New York? Sonuçta, Suudiler yatırımcılara hisse senedi satacak, karşılığında alacakları parayla kendi ülkesini kalkındıracak. Bu amaç için en uygun ülke ABD olarak görülüyor. ABD ekonomisinin büyüklüğü, New York’taki yatırımcıların iştahı ve iki ülke arasındaki ‘stratejik geçmiş’, Aramco’nun halka arzında Londra’nın saf dışı kalması için yeterli bir neden. Çinli e-ticaret sitesi Alibaba, İngiliz Manchester United ve İtalyan Ferrari’nin de halka arz için New York’u tercih etmesi, oradaki yatırım sektörünün derinliğini göstermesi açısından önemli. Öte yandan, Brexit’le AB’den ayrılma sürecine girmiş olması, İngiltere’nin Suudi Arabistan için önemini elbette azaltmıyor. Zira her iki tarafa da gemilerle petrol satmaya devam ediyor. Ancak petrol pazarındaki en çetin rakibi Rusya’nın AB üzerindeki göreceli ağırlığının artması nedeniyle Suudi Arabistan’ın kara Avrupası pazarında güç kaybetme ihtimalini gözardı etmemek gerekiyor. Bu arada unutulmasın ki, Londra finans ve gayrimenkul piyasası, Arap sermayesi için uzunca bir süre daha önemli bir çekim merkezi olmaya devam edecek.

Aramco’nun halka arzında kimler rol alıyor? Özellikle NY kotasyonu için ABD’deki sayılı yatırım bankalarının kuyrukta olduğu belirtiliyor..

Saudi Aramco hisse paylarının yüzde 5’inden daha az bir kısmının satılarak 98 milyar dolar ile 125 milyar dolar arasında bir gelir elde edilmesi amaçlanıyor. Halka arza aracılık edecek aracı kuruluşların liderliğini ise Amerikan JP Morgan Chase üstleniyor. Suudi Arabistan ile uzun yıllardır çalışan JP Morgan’ın, aracılık işinden 1 milyar dolar kazanacağı belirtiliyor. Hisselere tüm dünyadan yatırımcı çekmek için çok sayıda aracı kurumun rol üstlenmesi gerekiyor. Dünya finansal piyasalarından 125 milyar dolar toplamak hiç de kolay bir iş değil. New York’ta sadece Amerikalı yatırımcılar yok. Avrupa ve Asya dahil tüm dünyadan yatırımcılar ilgi gösterecek. Yatırımcıların belirlenen fiyat için ikna edilmesi, hisselerin kote edilmesi, satılması ve hisse takası sürecinde küresel aracı kurumlar pastadan aslan payını alacak.

ABD seçimleri bu uluslararası halka arzı nasıl etkileyecek?

Cumhuriyetçiler ya da Demokratlar, hangi taraf kazanırsa kazansın ABD’nin Suudi Arabistan’la ilgili ekonomik bakış açısında bir değişiklik yaşanması beklenmiyor. Bugüne kadar lüks otomobillerden pekçok son kullanıcı ürünlerine kadar Amerika’nın en kıymetli tüketim pazarlarından biri olan Suudi’lerin, şimdi Amerikalılara hisse senedi satacak olması işlerin tersine dönebileceğine dair bir işaret.

  • İspatlanmış doğalgaz rezervi: 297 trilyon metreküp
  • Günlük doğalgaz Üretimi: 11.6 milyar metreküp
  • Günlük sıvı doğalgaz üretimi: 1.3 milyar metreküp

Borsalar enerji hisseleri için çöp kutusu haline dönüşmüş durumda. Aramco, yatırımcı çekebilecek mi?

New York Borsası Enerji Endeksi, petrol fiyatlarının 120 doları gördüğü bir dönemde, Temmuz 2014’teki tarihi zirvesinden bugüne dek yüzde 55 oranında değer kaybetti. Doğal olarak sektörün hisse senedi yatırımcıları feci şekilde içeride! Petrol fiyatlarının son bir yılda 27 dolar dibine vurduktan sonra biraz yükselse de aylardır 45 dolara takılması, 50 doları geçeceğine dair bir kesinlik olmaması bu sektördeki yatırımcılar için bir umut ışığı doğurmuyor. Yatırımcılar enerji hisselerinde halihazırda zarar ağrılıklı bir durumdayken, yeni bir petrol şirketine, Aramco’ya ek yatırım yapmaları için mantıklı bir neden göremiyor olabilir. Aramco’yu pazarlamak isteyen şirket finans yöneticilerinin yatırımcılar karşısındaki temel argümanları neler olacak göreceğiz. 125 milyar doları elde etmek için yatırımcıları ikna etmek hiç de kolay olmayacak. Aramco’nun elde edeceği parayla yapacağı işlerden kazanacağı kârların, sektör ortalamasının üzerinde olup olmayacağı yatırımcılar için hayati derecede önemli.

Suudi Arabistan, siyaseten ABD ekseninden çıkıyor mu? Yeni dönemde diğer ülkelerle nasıl bir stratejik ortaklığa gidiyor?

Geçmişten günümüze, petrolde ve siyasette ABD ile kesin bir stratejik ortaklık yürüten Suudi Arabistan’ın, son yıllarda özellikle enerjide, farklı eksendeki ülkelerle ittifak arayışlarına başladığı gözlemleniyor. Arap baharlarının içinden çıkılmaz bir hale dönüştüğü Ortadoğu’da, Suudi Arabistan’ın yeni açılımlarının, ABD’yi ürkütüp ürkütmediği de tartışılıyor. Kısa süre önce, aradan 15 yıl geçmiş olmasına rağmen 11 Eylül 2001 saldırılarını Suudi yetkililerle ilişkilendiren bir tasarının ABD parlamentosuna getirilmesinin son anda önlenmesi, ABD’nin bu ülke üzerinde bundan sonra ‘daha sert oynama’ seçeneğini masaya koyduğunun bir işareti olarak not ediliyor. Petrol şeyhliğinden fırsatlar ülkesine dönüşüm hikayesinin, ülkenin uluslararası siyasetine nasıl yansıyacağı henüz netlik kazanmış değil. Ancak Suudi Arabistan’ın kendi 100 yıllık parantezini kapatmakta ısrarlı olacağı söylenebilir.

Suudi Arabistan’ın ekonomik dönüşümünün tek örneği Aramco’nun halka arzı mı?

Aramco CEO’su Khalid al-Falih’in “Ülkemizi bundan sonra emtia fiyatlarındaki oynaklığın merhametine asla terketmeyeceğiz” sözü değişimin ve riski küresel çapta paylaştırmanın özeti. Bu kapsamda 2015’i milat kabul eden Suudi yönetimi, hem Batı’da hem Doğu’da bir dizi açılımlara imza attı. Dünyanın en büyük kimya şirketi ABD’li Dow Chemicals ile yüzde 50-50 ortaklığında Sadara Chemical Company isimli bir şirket kurdu. 2017’de üretime geçmesi beklenen firma Suudi Arabistan’ın ekonomik dönüşümünde kilit rol oynayacak, dünyanın sayılı firmalarından biri olacak. Aramco’nun Fransız Total ile yüzde 50-50 ortaklıkla kurduğu SATORP (Saudi Aramco Total Refining and Petrochemical Company) petrokimya ve rafineri şirketi üretimde bir yılını doldurdu. Almanya’nın en önemli kimya şirketlerinden LANXESS ile yüzde 50-50 ortaklık yapan Aramco, polimer üretimi, geliştirilmesi ve pazarlanmasında Alman birikiminden yararlanacak. Ayrıca Alman Siemens, artan elektrik üretimini karşılamak için Arabistan’da çok sayıda gaz türbinleri kuracak. Aramco öte yandan İngiliz&Hollanda’lı Shell ortaklığıyla, ABD’de, günlük 1.1 milyon varil kapasiteli rafineri işletiyor.

Aramco globalleşme sürecinde doğuda, Çinli petrol devi Sinopec’le ortaklığa gitti. YASREF (Yanbu Aramco Sinopec Refining Company) isimli şirket rafineri şirketi geçen Nisan’da hayata geçti. Aramco, Japon devi Sumitomo’yla Petro Rabig isimli petrol şirketini kurdu. Petro Rabig 2016’da büyük bir açılım yapacak. Endonezya ulusal petrol şirketi PT Pertamina’yla da ortaklığa imza atan Aramco, Java’da rafineri yükseltme işini üstlendi.

Suudi Arabistan’ın ekonomik yapısındaki değişim Türkiye’yi nasıl etkileyecek?

Ülkede 2025’e kadar 4 trilyon dolarlık yatırım yapılacak olması, inşaat ve altyapı üretim sektörlerinde küresel ligin üst basamaklarında olan Türk şirketleri için fırsatlar sunuyor. Özellikle baştan aşağı yenilenmesi beklenen sağlık, turizm ve perakende sektörleriyle imalat ve inşaat alanlarında Türkiye’nin tecrübesinden yararlanması bekleniyor. Ülkedeki yeni yatırımlar için gelecekte 6 milyon kişiye yeni istihdam kapısı açılacak. Hızla artan kendi genç nüfusuna öncelik tanıyacak olmakla beraber özellikle imalat sektöründe kalifiye pozisyonlar için Türkiye’den uzman ve orta düzey yönetici transferi yapması mümkün. Hac ve umre dışında turist vizesi vermeyen Krallığın bundan sonra hac ve umre dışı zamanlarda herkese turist vizesi vermeye başlayacağı belirtiliyor. Bu nedenle, dünyanın en büyük 5. turizm ülkesi olan Türkiye’nin, Suudi Arabistan’da oluşacak yeni turizm pazarında etkin rol üstlenebilir.