3 yılda bir göl dolusu su kurtarıldı

HABER MASASI
Abone Ol

Su tasarrufu konusunda birçok projeyi hayata geçiren hijyen ürünleri markası Reckitt, ‘Daha Temiz Bir Dünya’ vizyonu çerçevesinde tüketicilerde bilinç oluşturmaya devam ediyor.

Tolga Balta

Su iletişimi ve buna bağlı olarak Yarının Suyu hareketini hayata geçiren marka, en önemli paydaşları arasına da tükecilerini alarak 6 milyon evde davranış değişikliği oluşturdu. Bu değişiklik ile de 3 yılda 25 milyon ton su tasarrufu sağlayan şirketin CFO’su Tolga Balta’ya göre ise bu oranı 10 katına çıkararak her yıl 250 milyon ton yani Büyükçekmece Gölü kadar su tasarrufu sağlamak mümkün. Markanın su konusunda hayata geçirdiği en önemli proje ise Devlet Su İşleri, Kars Valiliği, Kuzey Doğa Derneği ve toplum bilinci ile Kuyucuk Gölü’nü kurtarma projesi oldu. Kovid-19 ile birlikte suyun öneminin ve hijyen ürünlerine talebin bir kez daha artığına vurgu yapan şirket CFO’su Tolga Balta, 2030 yılına kadar su kıtlığını azaltmak ve erişilebilir su kaynaklarının verimliliğini artırmayı planladıklarını söylüyor.

‘Yarının Suyu’ hareketiyle hedeflediğiniz farkındalığa ulaşılabildi mi?

Yarının Suyu hareketini 3 yıl önce başlattık. Türkiye’nin yaşaması muhtemel susuzluk riskine dikkat çeken projemizde hedefimize ulaşırken tüketicilerimizin en önemli paydaşlarımız arasında yer aldığını özellikle vurgulamak isterim. Tarımdaki yanlış su kullanımından, evlerdeki basit tasarruf önlemlerinin eksikliğine kadar pek çok nedenle, belki de geri dönüşü olmayacak şekilde su kısıtı yaşama riski artan ülkemize bir çağrı yaptık ve evlerden başlayarak su tasarrufu konusunda farkındalık oluşturduk.

Geçen 3 yılda, evlerde su tasarrufu çağrımızın çok net sonuçlarını aldık. Yarının Suyu ile başlayan iletişimimizi gören evlerdeki su tasarrufu, faturalara yansıdı ve toplamdaki düşüş yüzde 12 oranında oldu. IPSOS'un Hane İçi Alışkanlıklar araştırmasına göre 6 milyon evde davranış değişikliği oluştu ve sonucunda 25 milyon ton, yani bir göl dolusu suyu kurtardık. 30 yıldan fazla bir süredir faaliyet alanımızdaki diğer sanayi kuruluşlarıyla daha iyi ve daha tasarruflu bulaşık yıkamak için birlikte çalışıyoruz. Kuyucuk gölünü kurtarma projemiz de bunlardan biri. Başarı ancak kamuoyu ve özellikle tüketicilerimizin desteği ile mümkün. Geçen 3 yılda toplumun en sevdiği ve değer verdiği kişilerle birlikte çağrımızı geniş bir tabana yaydık. Yalnızca bir yıllık su tasarrufuyla bir göl dolusu suyu kurtarmak mümkün. Üstelik Türkiye'deki her evde aynı tasarruf bilinci yerleştiğinde 25 milyon ton suyu on katına çıkarabiliriz. Bu da yılda 250 milyon ton su tasarrufu ve her yıl Büyükçekmece gölü kadar suyu kurtarmak demek.

Dünyanın ilk su endeksini Türkiye’de hayata geçirdiniz. Şu an mevcutta ne kadar su var?

Ramsar alanı içinde ve kuş göç yolu üzerinde yer alan Kuyucuk Gölü, markanın önderliğinde, Devlet Su İşleri, Kars Valiliği ve Kuzey Doğa Derneği iş birliği ile yeniden suya kavuşturuldu.

Türkiye’nin yer altı ve yer üstü su kaynaklarının tüketim verileriyle oranlanarak elde edildiği dünyanın ilk Su Endeksini Türkiye’de hayata geçirdik. Finish Su Endeksi, Türkiye Sınai Kalkınma Bankası’nın uzmanları ile hazırlandı. Endeks, elimizde ne kadar su olduğunu, ne kadar su tükettiğimizi ve buna paralel olarak ne kadar cepten yediğimizi gösteriyor. Endeksin kritik seviyelerini şöyle ifade edebiliriz; eğer endeks 130 seviyelerindeyse su bolluğu var demektir. Ancak 70 civarlarında ise su kıtlığı yaşandığı anlamına geliyor. Biz şu an yüzde 85’lerdeyiz.

Özellikle hijyen ürünlerine ekstra ihtiyaç duyulan Kovid-19 dönemini nasıl geçiriyorsunuz?

Elbette yaşadığımız süreç nedeniyle hijyen ürünlerine olan talep kısa sürede ve hızla arttı. Bu dönemde enfeksiyon zincirini ortadan kaldırmak amacıyla dezenfeksiyon kategorisini ilk defa sunduk ve Sağlık Bakanlığı tarafından da onaylı ürünümüzü tüketiciyle buluşturduk. Bununla beraber bulaşık, yüzey temizliği gibi ürünlerimizle de insanlarımızın temizlik ihtiyacına yönelik birçok yeni ürünleri tüketicilerimiz ile paylaştık. Hijyen bilinci ne mutlu ki arttı. Ancak bununla beraber artan su kullanımının yakın dönemde bize kısıt getirmeyecek şekilde olması gerekiyor. Bu da ayrı bir bilinçlenmeye ihtiyacımız olması demek ve tüm paydaşlarımıza her fırsatta hatırlatıyoruz.

Türkiye pazarını nasıl görüyorsunuz?

Türkiye son derece dinamik ve kendine ait parametreleri olan, hızla büyüyen bir pazar. Hanebaşı kullanım ve penetrasyon olarak dünyada parmakla gösterilecek seviyedeyiz. Tüketicilerimiz son derece bilinçli, her geçen gün performansı yüksek ve aynı zamanda doğa ile uyumlu ürünlere yönelim artıyor.

Tüm dünyada ham madde fiyatlarında yaşanan artışı nasıl yönetiyorsunuz?

Girdi fiyatları her geçen gün artıyor. Hammadde, yarı mamul ve mamullerimizin çok büyük çoğunluğu ya ithal ediliyor ya da dövize bağlı olarak fiyatlanıyor. Buradan kaynaklı yaşanan maliyet artışlarını da en minimum şekilde fiyatlara yansıtmak durumunda kalıyoruz. Bu dönemde en önemli noktanın risk yönetimi ve sürdürülebilir kârlılığı korumak olduğunu biliyoruz. Kısacası hızlı büyümeden çok iş ortakları ve tüketicilerimiz ile daha yakın, sürdürülebilir kârlı büyümeye odaklanıyoruz.