7 serbest ticaret anlaşması

HABER MASASI
Abone Ol

ABD ile Çin arasında yaşanan ve bütün endüstrileri etkileyen, dünya ticaretini altüst eden ticaret savaşının üzerine, Kovıd-19 salgını etkisiyle küller serpilse de ticaret savaşları potansiyel yıkıcı risk olarak varlığını sürdürüyor. Dünya Ticaret Örgütü’nün ticaret savaşları karşısında yaptırım gücünün olmayışı ülkeleri arayışa itiyor.

Dünya Ticaretini baltalayan ek vergilerden, korumacı ve dayatmacı tarifelerden etkilenen ülkeler ise ikili ve bölgesel ticaret anlaşmaları yaparak, küresel ticareti canlı tutmaya çalışıyor. Çin’in de aralarında bulunduğu Asya-Pasifik bölgesindeki 15 ülke, geçen yıl bitmeden dünyanın en büyük serbest ticaret anlaşmasına imza attı. AB’den ayrılan İngiltere, Türkiye dahil bazı ülkelerle ikili serbest ticaret anlaşmaları yaparken, Trump’ın politikalarıyla etkisizleşen 11 üyeli Trans Pasifik Ortaklığı’na da resmen başvurarak, serbest ticaret anlaşmasını müzakere etme kararı aldı. İkili ve bölgesel ticaret anlaşmaları, küresel ihracatın seyrini değiştiriyor.

1-RCEP

Çin’in de aralarında bulunduğu Asya-Pasifik bölgesindeki 15 ülke, dünyanın en büyük serbest ticaret anlaşması olan Bölgesel Kapsamlı Ekonomik Anlaşması’nı (Regional Comprehensive Economic Partnership-RCEP), 8 yıl süren müzakerelerin ardından, 15 Kasım 2020’de Vietnam’ın ev sahipliği yaptığı sanal Güneydoğu Asya Ülkeleri Birliği’nin (ASEAN) 37. Liderler Zirvesi’nde imzaladı.

Brunei, Kamboçya, Endonezya, Laos, Malezya, Myanmar, Filipinler, Singapur, Tayland ve Vietnam ile birliğin diyalog ortaklarından Avustralya, Çin, Japonya, Güney Kore ve Yeni Zelanda liderlerinin katıldığı zirvedeki imza aynı zamanda dünyanın en büyük ticaret blokunu oluşturmuş oldu. 15 Asya-Pasifik ülkesi anlaşma gereğince; gelecek yıllarda aralarında uygulanan gümrükleri kademeli olarak azaltacak; ortak ticaret kuralları sayesinde lojistik kolaylaştırılacak.

Anlaşma ticaret, hizmetler, yatırımlar, e-ticaret, telekomünikasyon ve telif hakları gibi alanları kapsıyor. Anlaşmanın, imzacı ülkelerin onayından sonra iki yıl içinde yürürlüğe girmesi bekleniyor.

RCEP’in arka planı

-Dünyanın en büyük serbest ticaret anlaşması olan RCEP anlaşması için ASEAN üyesi ülkeler ile Çin, Japonya, Güney Kore, Avustralya, Yeni Zelanda ve Hindistan arasında müzakereler 2012’de başlamıştı.

-2 yıl içinde sonuçlandırılması hedeflenen anlaşma, bölge ülkelerinin farklı ticari öncelikleri nedeniyle sürekli ertelenmişti.

-2019’da ASEAN Artı Üç zirvesinde Hindistan, Çin ürünlerinin Hindistan’a ucuz fiyatlarla girmesinden endişe duyarak RCEP müzakerelerinden çekilmişti. 15 ülke ve 2,1 milyarlık nüfusu kapsayan RCEP, küresel gayri safi yurt içi hasılanın yüzde 30’una tekabül ediyor.

-RCEP anlaşmasının Çin’in Asya-Pasifik bölgesindeki ekonomik hakimiyetini arttıracağı öngörülürken, ABD ve Avrupalı şirketleri serbest ticaret bölgesinin dışında bırakarak, dezavantajlı konuma getireceği düşünülüyor.

-Çin, Japonya ve Güney Kore, ilk kez aynı anda bir serbest ticaret anlaşmasının tarafı oldu.

  • Anlaşmaya imza atan devletlerin toplam nüfusu: 2.1 milyar
  • Küresel GSYH'ya oranı: %30

2-TTIP

Trump’ın aksine biden istekli ancak transatlantik ittifakının nasıl canlandırılacağı belirsizlığini koruyor

13 Şubat 2013 tarihinde ortak bir açıklama yapan ABD Başkanı Barack Obama ve dönemin AB Komisyon Başkanı Jose Manuel Barroso, AB ve ABD arasında çok kapsamlı bir ticaret ve yatırım ortaklığı kurulması için müzakerelere başlama kararı aldıklarını duyurdu. Transatlantik - Ticaret ve Yatırım Ortaklığı (T-TIP) adıyla başlatılan bu girişim sadece ABD ve AB için değil tüm dünya ticaretini etkilemesi muhtemel bir ortaklık adımıydı. Tarafları anlaşmaya yönelten ise ekonomilerinin zayıflama eğilimi göstermesi, Çin sanayi ürünlerinin dünya piyasalarına hızlı yayılışı, dünya ekonomik merkezinin Asya kıtasına doğru kayması oldu. Ancak Donald Trump’ın “America First” sloganıyla yürüttüğü izolasyon siyasetiyle Transatlantik ilişkiler 2016’dan sonra ağır yara aldı.

ABD’nin yeni başkanı Joe Biden’ın seçim sonrası ilk iş olarak AB liderleriyle telefon görüşmeleri gerçekleştirmesi, Transatlantik ilişkilere önem verdiğinin işareti oldu. Son yılların en Avrupa yanlısı Amerikan başkanı olarak tanımlanan Biden bu görüşmelerde Emmanuel Macron ve Angela Merkel’e NATO ve AB dahil olmak üzere Transatlantik bağları yeniden canlandırmaya verdiği önemi ve AB ile ortak bir şekilde çalışma isteğini dile getirdi. AB tarafında Transatlantik ilişkilerin yenileneceği ve iyileşeceğine kesin gözüyle bakılıyor.

T-TIP diplomasisi

-Trump yönetiminin ABD ile AB arasındaki sanayi mallarına yönelik gümrük vergilerini ortadan kaldırmayı amaçlayan T-TIP anlaşmasını hiçe sayan kararlar alması ilişkilere zarar verdi. Bu anlaşma Trump döneminde de facto askıya alındı.

-Trump, 2018’de AB’den çelik ithalatına yüzde 25 ve alüminyum ithalatına ise yüzde 10 gümrük vergisi uyguladı, bu başta Almanya olmak üzere birlik üyesi ülkelerin tepkisini çekti.

-DTÖ’nün ABD’nin Boeing’e yasa dışı devlet yardımında bulunduğunu tespit etmesinden sonra AB’nin misilleme olarak Amerikan mallarına 4 milyar dolarlık gümrük vergisi getirme kararı ise ikili ilişkileri yıpratan bir başka gelişme oldu.

-AB tarafında Google ve Facebook gibi dijital platformların vergilendirilmesi konusu gündeme geldi.

-Yılan hikayesine dönen Transatlantik ittifakının canlandıracağını vurgulayan Biden’ın bu hedefe nasıl ulaşacağı henüz bilinmiyor.

-AB üyesi 28 ülke adına ticaret anlaşması yapma yetkisi AB Komisyonunda bulunuyor. AB Komisyonunun resmi müzakereler gerçekleştirmek için Birlik üyesi ülkelerden onay alması gerekiyor.

  • ABD ve AB'nin nüfus toplamı: 1.772.980.000
  • ABD ve AB'nin GSYİH toplamı: 33.870 milyar dolar

3-TPP

11 üyeli Trans Pasifik ortaklığı, İngiltere’nin serbest ticaret anlaşmasına katılımı için müzakerelere başladı.

Trans-Pasifik Ortaklığı Ticaret Paktı (CPTPP), Amerika Birleşik Devletleri ile Pasifik Okyanusu sınırlayan diğer 11 ülke arasında gerçekleşmesi planlanan bir serbest ticaret anlaşmasıydı. Müzakereler 4 Ekim 2015 tarihinde başarıyla sonuçlandırıldı. İlgili ülkeler 4 Şubat 2016 tarihinde anlaşmayı imzaladı. Ancak 23 Ocak 2017’de ABD Başkanı Donald Trump anlaşmadan ABD’yi geri çekti. 8 Mart 2018’de Avustralya, Kanada, Japonya, Yeni Zelanda, Brunei, Şili, Malezya, Meksika, Peru, Singapur ve Vietnam’dan oluşan 11 ülke, ABD olmadan değiştirilmiş bir anlaşma imzaladı. Yeni anlaşma, 20 küçük hükümün askıya alınmasıyla Trans Pasifik Ortaklığı’nı (TPP) sağlamış oldu.

İlgili ülkeler dünyanın toplam gayri safi yurtiçi hasılasının yüzde 40’ını üretiyor. Küresel ticaretin yüzde 26’sını ve dünya tüketiminin 793 milyonunu tedarik ediyorlar. Küresel GSYH’nin yaklaşık yüzde 13’ünü oluşturan TPP ile İngiltere de bu yılın başında, İngiltere’nin serbest ticaret anlaşmasına dahil olması için müzakerelere başladı. Bu başvuruyu TPP üyeleri; serbest ticaretini, açık ve rekabetçi pazarı daha da genişleteceğini, ekonomik bütünleşmeyi Asya Pasifik’in de ötesine taşıyacağını şeklinde açıklıyor.

Ortaklık, tarım ve sanayi ürünlerinde tarifelerin azaltılmasını, yatırım kısıtlamalarının kaldırılmasını ve üye ülkeler arasında ekonomik bütünlüğü geliştirmeyi sağlıyor.

Diplomatik oyunlar bitmeyen sorunlar

-TPP’den Çin, Doğu Asya’daki ticaret hakimiyetini dengelemek amacıyla dışlandı.

-12 Nisan 2018’de Trump, ABD’nin TPP’ye yeniden katılmaya istekli olabileceğine işaret etse de Joe Biden döneminde de durum muğlaklığını koruyor. ABD’nin diplomatik oyunları, TPP’yi tahrip ediyor.

-Bugün projenin güçlü rakipleri mevcut. TPP tartışmaları sürerken yeni bölgesel ve ikili serbest ticaret anlaşmaları yapıldı.

-TPP’yi canlı kılan ve güçlendirecek faktör 2020’de Avrupa Birliği’nden ayrılan İngiltere’nin talebi. 2020’de Avrupa Birliği’nden ayrılan İngiltere, Şubat ayında 11 Asya ve Pasifik ülkesinin yer aldığı TPP’ye başvurdu.

-İngiltere, toplamda 21,6 milyar sterlin düzeyinde dış ticaret hacmine sahip olduğu Norveç, İzlanda ve Lihtenştayn ile ticaret anlaşması imzaladı.

-Bazı tarifeler, gelir eşitsizlikleri ve özellikle biyolojik ilaçlar için patent sorunları, bazı üye ülkelerdeki devlete ait şirketler, çevre sorunları TPP’nin engelleri olarak gündemde duruyor.

  • ABD ile beraber TPP ülkelerinin GSYH'si: 107.5 Trilyon dolar
  • 11 ülke ekonomisinin küresel GSYH içindeki payı: %13

4-AfCFTA

DTÖ’nün ardından en fazla ülkenin taraf olduğu uluslararası ticaret anlaşması.

Afrika ülkelerinin bağımsızlıklarından bu yana hayalini kurdukları siyasi ve ekonomik bütünleşme Afrika Kıtasal Serbest Ticaret Bölgesel Anlaşması (African Continental Free Trade Area - AfCFTA) ile gerçekleştirilmeye çalışılıyor. Afrika içi ticareti yüzde 50 artırması öngörülen, dünya ticaretine 76 milyar dolar ek gelir sağlaması beklenen ve en büyük küresel serbest ticaret bölgesi olma özelliği taşıyan AfCFTA anlaşması, 1 Ocak 2021’de yürürlüğe girdi. Anlaşma, Dünya Ticaret Örgütü’nün ardından en fazla ülkenin taraf olduğu uluslararası ticaret anlaşması niteliğini taşıyor.

AfB üyesi 55 ülkeden Eritre dışında 54’ünün imzaladığı anlaşmanın temel hedefi, yani kıta içinde ticareti artırmak. Kıtanın kendi içindeki toplam ticareti yüzde 15’i gibi çok düşük bir düzeyde bulunuyor. Bu oran Amerika, Avrupa ve Asya kıtalarıyla karşılaştırıldığında son derece küçük bir oran.

Afrika’da özellikle sanayi alanındaki yatırımların artmasına büyük katkı sunması beklenen anlaşma ile farklı tarifelerle kıtada işlem gören ticari ürünlerin yüzde 90’ının ortak tarifeler altında derlenip iç pazarlara daha rahat ulaşabilmesi, kıta içi ticaret oranında orta vadede yüzde 50 artış görülmesi öngörülüyor.

AfCFTA’nın açmazları

-Sahra-altı Afrika’nın hem ithalat ve hem ihracat ortakları arasında ilk beşte yer alan ABD’de pek gündem olmayan AfCFTA’ya Avrupa Birliği destek veriyor. Çin anlaşmayı teşvik ederken, Hindistan da olumlu bakıyor.

-Afrika ülkeleri ekonomilerinin gelişmişlik seviyeleri arasındaki heterojenlik, her ülkenin kıta dışı aktörlerle geçmişte akdettiği ticari düzenlemeler, değişken dışa açıklık ve küresel ekonomiye entegrasyon düzeyleri, AfCFTA’nın uygulanmasını zorlaştıracak faktörler olarak sıralanıyor.

-Sanayi üretimi belli bir noktaya gelmiş Güney Afrika, Mısır ve Kenya gibi ülkelerin AfCFTA’dan en fazla istifade eden üyeler olacağı, az gelişmişlik bandındaki Gine, Burundi ve Güney Sudan gibi ülkelerin ise dezavantajlı duruma düşebileceği tahmin ediliyor.

-DEİK Başkanı Nail Olpak anlaşmayı, “Türkiye’nin Afrika ülkelerinden Tunus, Fas, Mısır ve Morityus ile halihazırda yürürlükte olan STA’ları var. Afrika Bölgesel Ekonomik oluşumları ECOWAS ve COMESA ile de yeni STA’lar imzalayarak, Afrika’da serbest ticaret imkanı bulacağımız ülke sayısını artırmamız gerekiyor” diye değerlendirdi.

-Kıtada ayrıca Batı Afrika Devletleri Ekonomik Topluluğu (ECOWAS), Orta Afrika Devletleri Ekonomik Topluluğu (ECCAS), oğu Afrika Topluluğu (EAC), Arap-Mağrip Birliği (AMU), Doğu ve Güney Afrika Ortak Pazarı (COMESA), Sahel-Sahra Devletleri Topluluğu (CEN–SAD), Güney Afrika Kalkınma Topluluğu (SADC) gibi oluşumlar da var.

-Afrika kıtası dünyadaki işlenmemiş toprakların yüzde 60’ını kapsıyor.

  • Anlaşmaya imza atan devletlerin toplam nüfusu: 1.3 milyar
  • AfCFTA pazar toplamı: 3.4 trilyon dolar

5-Birleşik Krallık-Türkiye STA

Brexit’ten sonra yürürlüğe giren anlaşma Türkiye’nin dış ticareti açısından oldukça değerli

Birleşik Krallık ve AB, Brexit sonrası dönem için yıllık 660 milyar dolar büyüklüğünde hacim içeren ticaret anlaşması üzerinde, 2020’nin son ayında anlaşmaya vardı. Üçüncü ülkelerle ilişkileri çok etkileyen Birleşik Krallık-Türkiye Serbest Ticaret Anlaşması’nın müzakereleri de Birleşik Krallık’ın AB ile anlaşmasına bağlı olarak tamamlandı. 29 Aralık 2020’de imzalanan STA, 1 Ocak 2021 tarihinde yürürlüğe girdi.

AB ile Türkiye arasındaki Gümrük Birliği’nin güncel dinamiklere yanıt verme açısından zayıf kaldığı dikkate alındığında bu anlaşma Türkiye’nin dış ticaret ve cari işlemler dengesi açısından oldukça değerli. İngiltere, Almanya’dan sonra Türkiye’nin en büyük ikinci ihracat yaptığı bir ülke, bu yönüyle anlaşma Türkiye dış ticaretine olumlu etki ediyor.

Anlaşma imzalandığında 2,74 trilyon dolarlık Gayri Safi Yurt İçi Hasılası ile dünyanın altıncı büyük ekonomisi olan Birleşik Krallık, Türkiye’nin de önemli ticari ortakları arasında yer alıyor. 2019 verilerine göre Türkiye, İngiltere’nin en çok ithalat yaptığı ülkeler arasında 16’ıncı sırada ve en çok ihracat yaptığı ülkeler arasında 17’inci sırada yer alıyor.

Türkiye’nin Londra Büyükelçisi Ümit Yalçın, Birleşik Krallık ile yapılan Serbest Ticaret Anlaşması’nın önemini, “Anlaşma sadece bir başlangıç. Bu anlaşma ile devamlığı sağladık ve belirsizlik ortadan kalktı. İki ülke ilişkilerini yoğunlaştırmak, güçlendirmek çeşitlendirmek istiyor. Anlaşma ile birlikte daha kapsamlı bir anlaşma için çalışan iki ülke, üçüncü ülkeler üzerinde de iş birliğini artırabilecek. Bu anlaşma Avrupa Birliği ve ABD’nin yeni yönetimine de mesaj oldu” sözleriyle değerlendiriyor.

Anlaşmanın İngiltere ve Türkiye'ye faydaları

-Türkiye’nin Aralık ayında Serbest Ticaret Anlaşması (STA) imzaladığı İngiltere’ye yaptığı ihracat Ocak-Mayıs 2021’de geçen yılın aynı dönemine oranla yüzde 45,2 artarak 4 milyar 796 milyon 420 bin dolara yükseldi.

-Birleşik Krallık ile, 2001 yılında 4,1 milyar dolar olan ikili ticaret 2020 yılında pandemiye rağmen 16,8 milyar dolara ulaştı. Yine aynı dönemde ihracat ise 2,2 milyar dolardan beş katına çıkarak 11,2 milyar dolar seviyelerine yükseldi. Bu dönemde, Birleşik Krallık’ın dünyadan toplam ithalatı ise 359 milyar dolardan 632 milyar dolara yükseldi.

-Birleşik Krallık’a, 2020 yılında 10 bine yakın Türk firmasının ihracat gerçekleştirdi.

-TİM araştırmasına göre, Türkiye ile Birleşik Krallık’ın ortak ticaretlerine konu olabilecek toplamda 4 bin 644 ürünün mevcut

  • İngiltere-Türkiye dış ticaret hacmi: 17 milyar dolar

6-USMCA

Trump’ın dediği oldu NAFTA’nın yerini üç ülkenin isimlerinden oluşan USMCA aldı.

Dönemin ABD Başkanı George Bush, Meksika Devlet Başkanı Carlos Salinas ve Kanada Başbakanı Brian Mulroney tarafından 12 Ağustos 1992’de Washington’da imzalanan Kuzey Amerika Serbest Ticaret Anlaşmasıı (NAFTA), üye ülkeler arasındaki ticarete uygulanan gümrük vergilerini bazı istisnalar dışında sıfırlıyordu.

NAFTA’nın amacı, üç ülke arasındaki ekonomik uçurumların kapatılarak Kuzey Amerika Kıtası’na toplu halde ekonomik ve toplumsal istikrar ve refahı getirmek olarak açıklanıyordu. Ancak, NAFTA’yı sert şekilde eleştiren ve değiştirmek isteyen dönemin ABD Başkanı Donald Trump, Arjantin’de gerçekleşen G20 Zirvesi sırasında amacına ulaştı, NAFTA’yı USMCA ile değiştirdi.

ABD, Kanada ve Meksika’nın liderleri, NAFTA’ya alternatif olarak onun yerini alacak ABD-Meksika-Kanada ülke isimlerinden oluşan (USMCA) Anlaşması’nı resmen imzaladı. Yeni serbest ticaret anlaşması, Trump’ı azleden ABD Temsilciler Meclisi’nce de 41’e karşı 385 oyla kabul edildi.

ABD ticaret politikasının içyüzü

-ABD; Meksika ve Kanada ile yaptığı NAFTA sayesinde her yıl 1 trilyon dolarlık ticaret yapıyordu. USMCA ile bu rakamı 1,2 trilyon dolara çıkarıyor.

-Mevcut anlaşmada, üç ülke arasındaki ticarette bir malın gümrüksüz satılabilmesi için belli bir katma değer yüzdesinin Kuzey Amerika’da üretilmiş olması şartı bulunuyordu. Meksika ile anlaşan Trump, Kanada’yı Kanada’da imal edilen otomobillere ilave ek vergiler getirebileceğini açıklayarak ikna etti.

-USMCA, otomobil ticaretinin imzacı ülkeler arasında “sıfır gümrük vergisi” ile yapılabilmesi için parçalarının en az yüzde 75’inin Kuzey Amerika kıtasında üretilmesini şart koşuyor. ABD’nin, NAFTA’da yüzde 62,5 olan bu oranın yükseltilmesini Meksika’ya Çin, Japonya ve Güney Kore’den gelen otomobil parçalarını kısıtlamak için istediği biliniyor.

-Mutabakat aynı zamanda otomobil parçası üretiminin yüzde 40 ila 45’inin, saatlik ücreti en az 16 dolar olan işçilerce yapılmasını şart koşuyor. Bu iki kuralın, sadece Meksika’nın otomotiv sektörüne zarar vermekle kalmayıp, tüm kıtada otomobil fiyatlarını yükseltmesi bekleniyor.

-NAFTA’nın aksine süre sınırı da bulunan USMCA, üye ülkelerce 6 yılda bir gözden geçirilebilecek ve uzatılmaması halinde yürürlüğe girdiği tarihten itibaren 16 yılda iptal olacak.

  • ABD, Meksika ve Kanada nüfusunu toplamı: 493.420.000

7-CETA

Kanada’nın ABD’den sonra ikinci büyük ticaret ortağı AB ile imzaladığı CETA, literatüre ‘kanada tarzı’ diye geçti.

Avrupa Birliği’nin (AB) Kanada ile 30 Ekim 2016’da Brüksel’de imzaladığı Kapsamlı Ekonomik ve Ticaret Anlaşması - Comprehensive Economic and Trade Agreement (CETA), AB’nin bir G7 ülkesi ile imzaladığı serbest ticaret anlaşması niteliğini de taşıyor. CETA anlaşmasıyla AB ve Kanada arasındaki ihracat ithalat vergilerinin yüzde 98 oranında azaltılarak, çift taraflı ticareti artırılması amaçlanıyor.

AB, Kanada’nın ABD’den sonra ikinci büyük ticaret ortağı konumunda ve dış ticaretinin yaklaşık yüzde 10’unu oluşturuyor. Yılda yaklaşık 60 milyar euro değerinde olan AB ve Kanada arasındaki mal ticareti, ağırlıklı olarak makine, nakliye ekipmanı ve kimyasallardan oluşuyor.

Birleşik Krallık Başbakanı Boris Johnson, CETA’yı, Brexit sonrası dönem için Avrupa Birliği ile yapılan ticaret anlaşmasını, üçüncü ülkelere yönelik ihracatta iki tarafa da avantajlar sağladığı için “Kanada tarzı” diye nitelendirdi.

ABD ticaret politikasının içyüzü

-CETA ve T-TIP, AB’nin iki farklı ortakla yaptığı iki ayrı anlaşma, herbirinin kendine özgü müzakere şartları bulunuyor. Avrupa Komisyonu’na göre, CETA’nın hedefi “büyümek ve iş yaratmak için şirketlerimizin transatlantik pazarda başarılı olmasına yardımcı olan kapsamlı bir anlaşma yaratmak.”

-CETA’nın 3,6 milyon nüfusa sahip olan Valon bölgesi çiftçilerini kötü etkileyeceğini düşünülüyor. Halihazırda CETA, 508 milyon Avrupalı ve 36,3 milyon Kanadalı tarafından kabul edilirken, Valon bölgesi sakinlerinin anlaşmaya karşı çıkıyor.

-Anlaşmanın tarafları AB ve Kanada olsa da, AB ile gümrük birliği bulunan Türkiye de CETA’dan etkileniyor. Kanada’nın ürettiği ürünler AB üzerinden gümrüksüz bir şekilde Türkiye’ye giriyor. Türkiye’de üretilen ürünler ise Kanada’nın gümrük vergilerine maruz kalmaya devam ediyor. Türkiye ile Kanada arasındaki ticaretin büyük bir kısmını sanayi ürünleri oluşturuyor.

-Türkiye, Kanada’ya, CETA görüşmelerine paralel olarak 2013 yılında serbest ticaret anlaşması imzalamaya hazır olduğunu bildirdi.

  • Anlaşmayla AB-Kanada dış ticaret vergilerindeki düşüş oranı: %98