Açık bankacılık başladı

HABER MASASI
Abone Ol

Açık bankacılık, en basit tanımıyla, üçüncü şahısların banka müşterilerinin finansal bilgilerine erişebildiği bir model demek. 1 Ocak 2020’de yürürlüğe giren değişiklikle başlayan açık bankacılık, finans dünyasında yeni bir döneme karşılık geliyor. Tüketicilerde ‘finansal büyük birader’ hissi de doğurabilen bu gelişme, özellikle finans teknolojileri alanında pek çok girişimin önünü açacak gibi görünüyor.

Açık bankacılıkla ilgili ülkemizdeki en güncel gelişme ile başlayalım: 22 Kasım 2019 tarihli Resmî Gazete’de 6493 sayılı Ödeme ve Menkul Kıymet Mutabakat Sistemleri, Ödeme Hizmetleri ve Elektronik Para Kuruluşları Hakkında Kanun’da bazı değişiklikler yapıldı. Bu değişiklikler açık bankacılığa giden yolda dikkate değer değişiklikler getiriyor. Örneğin, 22 Kasım’da yayımlanan değişikliğin 8. maddesinin f ve g fıkralarında şu ifadeler yer alıyor: “f-Ödeme hizmeti kullanıcısının isteği üzerine başka bir ödeme hizmeti sağlayıcısında bulunan ödeme hesabıyla ilgili sunulan ödeme emri başlatma hizmetini, g-Ödeme hizmeti kullanıcısının onayının alınması koşuluyla, ödeme hizmeti kullanıcısının ödeme hizmeti sağlayıcıları nezdinde bulunan bir veya daha fazla ödeme hesabına ilişkin konsolide edilmiş bilgilerin çevrimiçi platformlarda sunulması hizmetini…” Yani, bu fıkralara göre, banka müşterileri hesaplarını çeşitli bankalarda hesaplarını tek hesap altında birleştirip kullanabilecek. Bu değişikliğin 1 Ocak itibarıyla yürürlüğe girdiğini hatırlatalım.

Modelin detayları

Açık bankacılığın bugün dünyanın çeşitli ülkelerinde günlük hayatta kullanıldığını görüyoruz.

Peki, açık bankacılık tam olarak ne anlama geliyor ve banka ile müşterilere neler vaat ediyor? Açık bankacılık dar anlatımla üçüncü şahısların banka müşterilerinin müşterilerin finansal bilgilerine erişebildiği güvenli bir bankacılık modeline karşılık geliyor. Tanımı açarsak, bankaların kayıt altına aldığı müşterilere ait düzenli fatura ödemeleri, harcama bilgileri, kredi kartı verileri ve kullanılan krediler gibi finansal verilerin müşterilerin vereceği izinlere paralel şekilde üçüncü şahısların kullanımına açılması ve müşteri faydasına çeşitli hizmetler sunulmasını anlamamız gerekiyor. Bu hizmetlere örnek olarak, müşterilerin finansal ürün ve servisleri karşılaştırması ve birden çok hesabı varsa bunlara tek bir noktadan erişebilmesini gösterebiliriz. Ayrıca kredi başvurularının daha hızlı sonuçlandırılması da diğer bir örnek olarak karşımıza çıkıyor.

Üçüncü şahısların müşteri verilerine erişimi uygulama programlama arayüzleri (application programming interface-API) üzerinden gerçekleştiriliyor. API’yı şu şekilde açıklayabiliriz: Yazılım uygulamalarının birbirleriyle etkileşim sağladıkları bir arayüz. Örneğin, internet üzerinden bir siparişin harita üzerinden takibi için Google veya Yandex API’leri kullanılıyor. İşte, start-up’lar bu ortak arayüzler üzerinden bankaların verilerine ulaşıyor ve müşterilere yönelik ürünler geliştiriyor. Şu an için bireysel bankacılığa hitap eden şekilde değerlendirilse de, açık bankacılığı kurumsal, ticarî ve KOBİ müşterilerinin talepleri doğrultusunda projelendirilecek ürün ve hizmetlerin daha geniş bir alanda etki ortaya koyacağı düşünülüyor.

Açık bankacılık bankalara ve müşterilere neler getirecek?

Açık bankacılık dar anlatımla üçüncü şahısların banka müşterilerinin müşterilerin finansal bilgilerine erişebildiği güvenli bir bankacılık modeline karşılık geliyor.

Açık bankacılık uygulamalarının müşteri ve bankalar açısından çeşitli faydaları bulunuyor. Örneğin, müşteri tarafından ele aldığımızda artık banka hesabı açma/kapama, hesap işlemlerini kontrol etme veya başka bankalara hesap taşıma gibi bilinen işlevlerin yanı sıra daha birçok yeni işlemi de gerçekleştirmek mümkün hale gelecek. Bankalar bağlamında değerlendirildiğindeyse burada bankalar, müşterilerin bankacılık dışındaki finansal verilerilerine erişebilecek. Bunun sonucunda da müşterilerin ihtiyaçlarına yönelik uyarlanmış ürün ve servisler ortaya konabilecek. Bununla birlikte, müşteriler finansal öneri, rekabetçi fiyat ve beklentilerine paralel ürün ve hizmetlere sahip olabilecek. Ayrıca finansal verilerini tek bir noktada toplayabilecek ve bu verileri üzerinde daha fazla kontrole sahip olabilecek.

Fıntech start-up ’ları için önemli bir gelişme

Fintech start-up’larının kurulacağını ve bu alanın çıkışa geçeceğini öngörmek çok da yanlış olmasa gerek.

Konunun bir de start-up yönüne değinmek gerekiyor. Bu noktada fintech start-up’ları da finansal verilere erişebilecek ve bu verileri banka dışı müşteri verileriyle bütünleştirebilecek. Böylece bu start-up’lar açık, güvenli ve hızlı şekilde yeni ürün ve hizmetler geliştirebilecekler.

Bunun fintech’ler için en önemli yararıysa bankacılık ruhsatına ihtiyaç duymadan bankaların altyapısı erişmeleri ve finansal hizmetlerini geliştirebilmeleri. Bu gelişmelerin sonucunda da ülkemizde açık bankacılıkta ürün ve hizmet geliştirecek fintech start-up’larının kurulacağını ve bu alanın çıkışa geçeceğini öngörmek çok da yanlış olmasa gerek.

Açık bankacılığın dünyadaki durumu

Açık bankacılığın bugün dünyanın çeşitli ülkelerinde günlük hayatta kullanıldığını görüyoruz. Bununla birlikte mevzuat yönünden düzenlemeler de hayata geçiyor. Düzenlemelere imza atan ülkeler arasında ABD, Çin ve Kanada gibi büyük ekonomilerle birlikte en aktif şekilde çalışan kıta olarak Avrupa’yı, ülke olarak ise İngiltere’yi işaret etmek mümkün. Tarihî perspektiften baktığımızda ilk Ödeme Sistemleri Direktifi’nin (Payment Systems Directive – PSD) Ekim 2015’te AB’de kabul edilerek yürürlüğe girdiğini görüyoruz. Ağustos 2016’da da İngiltere Rekabet Kurumu (CMA) ülkenin en büyük dokuz bankasının ilgilendiren bir karar aldı ve açık bankacılık sistemine girmiş 3. şahıs firmalarını hesap işlemleri düzeyine kadar finansal verilere ulaşabilir konuma getirdi. Bu radikal değişiklikle yenilikçi uygulamaların geliştirilmesi hedefleniyordu. AB ikinci PSD’yi Ocak 2018’de yayımladı ve günümüzdeki halini aldı. PSD2 yeni hizmet alanlarını tanımlıyor ama açık bankacılığın haberleşme altyapısını omurgasını meydana getiren API standartlarına ilişkin bir yapı ortaya koymuyor. Bu durumun açık bankacılık açısından PSD2’ye uyum sağlamaya çaba gösteren banka ve finans kurumlarının kendi standartlarını belirlemesi anlamına gelirken, fintech girişimleri açısından her kurum ile ayrı ayrı entegrasyon kurma mecburiyetini de beraberinde getirdiğini belirtmekte yarar var.

Ülkeler temelinde bir değerlendirmeye göz attığımızda İtalyan dijital bankacılık platformu şirketi Epiphany’nin geçtiğimiz yıl yayımladığı makalede örneklerle durumun açıklandığını görüyoruz. Buna göre, ABD ve Kanada, Avrupa’nın PSD2’sine karşılık kendi düzenlemelerini oluşturma yolunda ilerliyor. Kanada hükümeti, Şubat 2019’da yayımladığı bir açıklamayla fintech girişimlerini açık bankacılığın fayda ve tehlikelerine yönelik önerilerde bulunmaya çağırdı. Kanada’nın bankaların uyum süreci için ise 31 Aralık 2021 tarihini belirlediğini not edelim. ABD’de ise konu daha yavaş ilerliyor: Temmuz 2018’de ABD Hazinesi hesaplara ve işlem verilerine erişilmesine izin vermek için Tüketici Finansal Koruma Ofisi’ne tavsiye raporunu gönderdi. Bununla birlikte Elektronik Ödeme Birliği 16 API’yi kullanıma açarak ilgili süreci başlatacak. Fakat Kanada’nın aksine burada bir tarih belirlenmedi ve bankaların inisiyatif alması benimsendi.

Türkiye'de açık bankacılığa bakış

Ülkemizde açık bankacılığın durumu için Türkiye fintech ekosistemini bir araya getiren Fintech İstanbul’un yayımladığı ‘Dünyada ve Türkiye’de Açık Bankacılık: Bankacılığı Geleceği’ isimli bir rapora göz atacağız. Fintech İstanbul’un geçen yıl yayımladığı çalışmada, ülkemizde herhangi bir zorunluluk olmamasına rağmen bankaların, seçtikleri API’lerini kullanıma açarak açık bankacılık için ilk adımları atmaya başladıkları ifade ediliyor. Ayrıca fintech girişimlerinin ise planladıkları projeleri hayata geçirmek üzere bankalar ile tek tek görüşmeler yapmış, bu konuda sayısı az da olsa özenli ürün ve hizmetleri kullanıma sunmaya başladıkları belirtiliyor. Çalışmada, “Açık Bankacılık bankalara ise işbirliğinin ötesinde fintech gibi hareket edip yeni nesil çözümler geliştirme imkânı vermektedir. FinTech İstanbul’un 2019 yılı için belirlediği yol haritasında en öncelikli konu başlıklarından biri Açık Bankacılık’tır. Ülkemizde Açık Bankacılık standartlarının oluşturulmasına yönelik bankalardan da gelen taleplerle birlikte FinTech İstanbul çatısı altında bir çalışma grubu kurulmuştur. Bu bölümde, çalışma grubunda tarafların ihtiyaçlarının, yaşadıkları problemlerin ve beklentilerinin belirlenmesine yönelik yapılan görüşmeler özetlenmiş olup bu ihtiyaç ve beklentiler dahilinde yapılması gerekenler ile ilgili önerilere değinilmiştir” deniyor.

Fintech İstanul’un raporu açık bankacılığın ülkemizde 2017 yılından beri gündemde yer aldığını ortaya koyuyor. 2013 yılında 6493 Sayılı Ödeme ve Menkul Kıymet Mutabakat Sistemleri, Ödeme Hizmetleri ve Elektronik Para Kuruluşları Hakkında Kanun’un yürürlüğe girmesi elektronik para ve ödeme kuruluşlarının yasal olarak gündeme gelmesini ve ülkemizde fintech kavramının oluşmasını sağladı. Ülkemizde On Birinci Kalkınma Planı’nın hazırlıkları kapsamında Aralık

2017’de gerçekleştirilen çalıştayda açık bankacılık konusu gündeme getirildi ve hükümetin gündemine girdi. Daha sonra Aralık 2018’de Ankara’da düzenleyici ve denetleyici kurumlar tarafından düzenlenen FinTech Arama Konferansı’nda da açık bankacılık farklı tarafların bakış açılarıyla ele alındı. Mart 2019’da BDDK tarafından yayımlanan Bankaların Bilgi Sistemleri ve Elektronik Bankacılık Hizmetleri Hakkında Yönetmelik Taslağı’nda ise Açık Bankacılık hizmetleri tanımlandı.

Son olarak 18 Temmuz 2019’da kabul edilen On Birinci Kalkınma Planı’nda ise Açık Bankacılık hukuki alt yapısını güçlendirmek amacıyla AB Ödeme Hizmetleri Direktifi 2 (PSD2) ile mevzuat uyumunun sağlanması gündeme geldi. Son olarak da 22 Kasım 2019 tarihli Resmî Gazete’de 6493 sayılı Ödeme ve Menkul Kıymet Mutabakat Sistemleri, Ödeme Hizmetleri ve Elektronik Para Kuruluşları Hakkında Kanun’da bazı değişiklikler yürürlüğe girdi ve açık bankacılık yeni bir dönem başlamış oldu.