Afrika’da yatırım rüzgârı: Çin ve ABD'nin ardından Rusya da devrede
Bol miktarda hammaddesi, etkileyici demografik profili, geniş pazar potansiyeliyle Afrika, yakın gelecek için çok şey vaat ediyor. Uzun yıllar iç karışıklıklarla mücadele eden kara kıta’da söz konusu sıkıntıların kısmen sonlanmasıyla birlikte yaşanan ekonomik büyüme ve endüstrileşme süreci, gelecek yıl ve sonrasında da hızla devam edecek gibi görünüyor
Yoksullukla mücadele veren Afrika kıtası, Birleşmiş Milletler’in (BM) 1989 yılında 20 Kasım’ı, ‘Afrika’nın Sanayileşme Günü’ olarak kabul etmesinden bu yana 30 yıldır endüstrileşme mücadelesi veriyor. Kara Kıta’daki sermaye sorunu, iklim ve bir türlü bitmeyen iç karışıklıklar endüstrileşme mücadelesini zorlaştırsa da sahip olunan zengin maden yatakları ve genç nüfus gibi avantajlar nedeniyle Afrika gelişmiş ülkelerin ilgisini her geçen gün biraz daha çekiyor.
Çin'in büyük ilgisi
Yükselen Afrika pazarında Çin, Avrupa Birliği (AB) ülkeleri ve Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ön sıralarda yer alıyor. Dünya ekonomisinin etkin küresel güçlerinden Çin, Afrika’daki yatırım ve nüfuzunu artırmaya yönelik çalışmalara önem veriyor. İlk Afrika zirvesini 2006 yılında Pekin’de düzenleyen Çin hükümeti Afrika’da 2015’te ikinci zirvesini gerçekleştirdi. 2018 yılında Pekin, ‘Kazan-Kazan İşbirliğiyle Ortak Gelecekle Daha Güçlü Bir Topluma’ temasıyla düzenlenen zirveye 50’den fazla Afrika ülkesi katıldı. Son 10 yılda büyük bir atak yaparak Afrika’nın en büyük ticaret ortağı haline gelen Çin’in ticaret hacmi 200 milyar dolara yükseldi. Afrika’da 30 bin kilometre otoyol yapan Pekin yönetimi, aynı zamanda 1 milyon kişiye istihdam sağlayacak projeler yürütüyor. Çin’in kıtada en fazla yatırım yaptığı sektörlerin başında perakende-satış, altyapı, finans, telekomünikasyon, turizm, medya ve teknoloji yer alıyor.
23-24 Ekim tarihlerinde Rusya’nın Soçi kentinde Birinci Rusya-Afrika Zirvesi yapıldı. Zirve kapsamında gerçekleşen fuarda Rusya ve Afrika ülkeleri arasında toplam maliyeti 72 milyar TL olan 50’den fazla anlaşma imzalandı. Rusya ile Afrika arasındaki 20 milyar dolarlık ticaret hacmi her ne kadar Çin ile Afrika arasındaki 204 milyar dolarlık hacmin oldukça gerisinde kalsa da Rusya bu açığı silah, enerji ve tarım ürünlerine yeni pazarlar açarak kapatmayı hedefliyor.
Uluslararası danışmanlık ve denetim şirketi Ernst & Young’ın (EY) hazırladığı rapora göre, Afrika kıtasına 2014-2018 döneminde en fazla doğrudan yatırım yapan ülke 72,2 milyar dolarla Çin oldu. Çin’i, Frankofon (Fransızca konuşan) ülkelere yaptığı 34,1 milyar dolarlık yatırımla Fransa izlerken, ABD 30,8 milyar dolarla üçüncü, Birleşik Arap Emirlikleri 25,2 milyar dolarla dördüncü sırada yer aldı. En fazla doğrudan yatırım yapan ülkeler arasında dikkati çekenler ise 10,1 milyar dolarla Güney Afrika ve 5,4 milyar dolarla İspanya oldu.
Raporda, 2018 yılında kıtada en fazla doğrudan yatırım çeken ülkenin 44,8 milyar dolarla Mısır olduğu bilgisine yer verilirken, bu ülkeyi 41,7 milyar dolarla Güney Afrika, 30 milyar dolarla Fas’ın izlediği belirtildi. Bu ülkeleri sırasıyla Nijerya, Kenya ve Etiyopya takip etti. Bölgesel olarak Kuzey Afrika’dan sonra en çok yatırımın aktığı bölgeler ise Güney Afrika, Doğu Afrika ve Batı Afrika.
Kıtada son dönemde teknoloji yatırımlarının arttığına vurgu yapılan raporda, Afrika’da şimdiye kadar 600 teknoloji merkezi kurulduğu, Güney Afrika, Nijerya ve Mısır’ın en fazla teknoloji şirketini misafir eden ülke olduğu bilgisine yer verildi.
Kıtada küreselleşme rüzgarı
BP, Shell ve Total gibi enerji devleri, Afrika’daki petrol ve gaz sektörüne yön verirken, sürdürülmekte olan keşif çalışmalarından olumlu neticeler alınmasından ötürü daha fazla şirket kıtaya yöneliyor. Sözgelimi 2000’li yıllara kadar Sahraaltı Afrika’da, yalnızca Senegal ve Fildişi Sahili’nde faaliyet gösteren Tullow Oil, 2014 yılı itibariyle Gabon, Ekvator Ginesi, Kongo, Gana, Kenya ve Uganda’nın da aralarında bulunduğu on sekiz Sahraaltı Afrika ülkesinde çalışmalar yürütüyor. Bir diğer enerji devi General Electric ise Güney Afrika Cumhuriyeti ve Nijerya başta olmak üzere, yakın dönemde kıtanın güney, doğu ve batı kesimlerinde yaptığı yeni yatırımlarla dikkat çekiyor.
Kıtadaki geçmişi 1880’li yıllara dayanan ve 2008 yılında yeni bir yapılanmaya giden Nestle, günümüzde 3 milyar dolar olan Afrika pazarındaki yıllık hâsılatını 2020 yılına kadar iki katına çıkarmayı hedefliyor. Geçtiğimiz on yılda, kıta ülkelerinde yirmiden fazla yatırım projesine bir milyar doların üzerinde yatırım yapan şirket, yerel üretim standartlarını geliştirip dağıtım ağını genişletiyor. Kırktan fazla ülkede çalışma yapan ve bu çalışmaların desteklenmesi amacıyla Gana’da bir hizmet paylaşım merkezi kuran Nestle, büyüme potansiyeli bulunan 21 ülkeyi daha yakından izlemek amacıyla 2008 yılında “Afrika Ekvator Bölgesi” adı altında bir oluşum tesis etti. Proje kapsamında, bugüne kadar Luanda ve Kinşasa’da yeni fabrikalar kuruldu, Nairobi ve Harare’deki tesisler genişletildi.
ABD petrol alıyor, silah satıyor
ABD’nin Afrika ülkelerinden en fazla ithal ettiği ürünler arasında ilk sırada ham petrol, kereste, pamuk, elmas, kahve çekirdeği, tütün gibi ürünler bulunuyor. ABD, bu ülkelere askeri mühimmat, gıda ürünleri, otomobil ve sanayi alanında çeşitli ürünler ihraç ediyor. Petrol rezervleri bakımından dünyada ilk 10 ülke arasında yer alan Nijerya, ABD’nin Afrika’da Cezayir’den sonraki tek doğalgaz ihracatçısı konumda bulunuyor. Kongo ve Namibya’dan elmas ve yine Kongo’dan kereste ithal eden ABD, Etiyopya ve Kenya’dan taze kahve çekirdeği, çay, kuruyemiş, pamuk ve tütün ürünü alıyor.
ABD’nin Afrika ülkelerine sattığı ürünlerin başında askeri mühimmat gelirken yoksul ülkeler daha çok gıda ürünleri, zengin ülkeler ise ABD’den otomobil ithal ediyor.
Yatırımlar için altın vaha
Dünya Bankası, doğrudan yabancı yatırımlar (DYY) konusundaki potansiyeliyle Afrika’ya 30 yıl önceki Çin, 20 yıl önceki Hindistan benzetmesinde bulunuyor. Doğrudan yabancı yatırımların artması, kıta ülkelerinin politikalarıyla da paralellik gösteriyor. Üretimden elde edilen gelirlerin özellikle altyapı yatırımlarında kullanılması, doğrudan yabancı yatırımların seyrini doğrudan etkileyebiliyor. BM’nin bir raporuna göre bu yıl içinde Tanzanya, Zambiya ve Angola’da yapılacak hammadde üretim çalışmaları, kara kıtanın ekonomik büyümesine katkıda bulunacak.
Afrika’da geçen on yıl içinde hane başına yurtiçi gayrı milli hasıla ortalama olarak ikiye katlandı.
Önümüzdeki beş yıl içinde dünyanın en hızlı gelişen 10 ekonomik gücünden 7’si Afrika’da olacak. Bu açıdan bakıldığında yatırımcılar için başarı şansı iyi görünüyor. Çin, Hindistan ve Brezilya bu durumu çoktan gördüler. Uzmanlar bu gelişmeler karşısında Avrupa’nın ne yaptığını merak ediyor; Afrika’nın büyüme oranlarına bakıp, Avrupa’nın bu rakamları ancak rüyasında göreceği yorumunu yapıyor. Afrika’nın potansiyeli, çok sayıda devlet adamının söylemlerinde de yer buluyor.
En hızlı büyüyen ekonomiler Afrika'da
Küresel enerji rezervlerinin yüzde 30’unu elinde tutan, mineraller ve metaller açısından zengin olan Afrika bu nedenle vazgeçilmez. İkincisi, kıtanın 25 yaş altı yoğun nüfusunun 2050’de Çin ve Hindistan’ı geçecek olması Çin için hem ucuz işgücü deposu hem de önemli bir pazar kazanması demek. IMF’ye göre, Afrika kıtasının GSYH’sinin artışı geçen yıl yüzde 3,4 olarak gerçekleşirken, bu yıl yüzde 3,2, 2020’de yüzde 3,8 ve 2024’te yüzde 4,2 artması bekleniyor. Dünyada bu yıl en hızlı büyüyen ekonomiler
arasında yüzde 7,9 ile Güney Sudan, yüzde 7,8 ile Ruanda, yüzde 7,5 ile Fildişi Sahili ve Gana, yüzde 7,4 ile Etiyopya gibi Afrika ülkeleri bulunuyor.
2030 yılında kıta nüfusunun yarısının şehirlerde yaşaması bekleniyor. Afrika’daki hızlı kentleşme konut, altyapı ve elektrik ihtiyacını ortaya çıkararak ve bu alanlarda ivedi yatırımlara ihtiyaç duyulmasına neden oluyor.
Bu yazının başlığı yazardan bağımsız editoryal olarak hazırlanmıştır.