Ermenistan Güney Kafkasya barış sürecinden uzaklaşıyor mu?

HABER MASASI
Abone Ol

Geçtiğimiz günlerde Azerbaycan, Ermenistan’a ilişkilerin normalleşmesine ilişkin beş maddeden oluşan bir teklif sundu.

Oldukça açık olan bu beş maddenin ilki, egemenliğin ve toprak bütünlüğünün karşılıklı olarak tanınması ve uluslararası geçerliliği olan sınırların dokunulmazlığı; ikincisi, bölgeye yönelik hak iddialarının bulunmadığının ve gelecekte de bu tür taleplerde bulunmama konusunda yasal olarak bağlayıcı yükümlülüklerin teyidi; üçüncüsü, karşı tarafın güvenliğine zarar vermekten ve tehditten veya güç kullanımından kaçınma; dördüncüsü, devlet sınırlarının belirlenerek diplomatik ilişkilerin kurulması; beşincisi ise ulaşım ve diğer iletişim engellerinin kaldırılması ve diğer alanlarda işbirliğinin sağlanmasıdır.

Ermenistan’ın bu teklife doğrudan ya da en azından kamuya açık bir şekilde yanıt vermemesi ilginç ve talihsiz bir durumdur. Ermenistan bunun yerine, Avrupa Güvenlik ve İş Birliği Teşkilatı (AİGT) Minsk Grubu’na başvurarak Azerbaycan’ın teklifi üzerine müzakereler düzenlemesini istedi.

Ancak görev tanımı Dağlık Karabağ sorununu barışçıl yollarla çözmek olan Minsk grubu anlamını yitirmiş ve çökmüş durumda. 30 yılı aşkın süredir başarısız olması nedeniyle, çatışma askeri güçle çözüldü. Dolayısıyla Minsk grubu meseleye dahil olsa bile, yeni bir görev tanımına ihtiyaç duyacaktır. Bu, grubun Fransa, ABD ve Rusya’nın üçlü eş başkanlığı dışında yeniden yapılanması sorununu ortaya çıkaracak; ve grubun eş başkanların hiçbirinin görüşüne başvurulmadığı diğer üyelerinin gerçek katılımına ilişkin başka bir soruyu da gündeme getirecektir.

Geçtiğimiz Aralık ayında Avrupa Konseyi Başkanı Charles Michel, Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan ve Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’i Brüksel’de bir akşam yemeğinde bir araya getirmişti.

Ancak, Brüksel’in iki ülkeye karşı tutumunda daha tarafsız bir yol izlemeye ve dolayısıyla Azerbaycan’ın diplomatik ve ekonomik önemini tanımaya başlaması nedeniyle, Ermenistan AB’nin Doğu Ortaklığı’na olan inancını yitirdi. Rusya dışındaki bölgelerden gaz ithalatı arayışı, AB’nin Azerbaycan’a yönelik bu yeni tutumunun yalnızca bir yönünü oluşturuyor.

Azerbaycan’ın beş maddelik önerisinin Ermenistan’a başta Rusya tarafından iletilmiş olması muhtemeldir. Peki o halde Ermenistan, İkinci Karabağ Savaşı’nın Kasım 2020’de sona ermesinden bu yana iki taraf arasındaki temasın ana arabulucusu olan Rusya’ya neden yönelmedi? Bu soruya verilebilecek tek mantıklı cevap, Rusya’nın Azerbaycan’ın sağduyulu ve makul önerisine tam destek veriyor olmasıdır.

Bu durumda asıl soru, Azerbaycan ile ihtilafın kapsamlı bir çözüme kavuşturulmaması durumunda, Ermenistan hükümetinin Türkiye ile ilişkilerin normalleşme sürecini nasıl devam ettireceğidir. Erivan, ekonomik büyüme ve refahı bir kez daha Karabağ klanının ve radikal diasporanın çıkarlarına mı feda edecek?

Yoksa Paşinyan’ın başka bir seçeneği yok mu? Ermeni devlet bürokrasisinin her düzeyinin hala eski cumhurbaşkanları Koçaryan ve Sarkisyan dönemlerinde atanan bürokratların etkisi altında olması çok olasıdır. Şayet bu durum bir fark yaratacak şekilde değiştirilmezse, Paşinyan 2018’de ilk iktidara geldiğinde olduğu gibi, Aliyev’den işleri yoluna koymak için zaman isteyecek, ancak sonra kendini iç siyasetin baskısı altında bulacaktır.

Açık olan şu ki, zaman geçtikçe fırsatlar azalacak ve sonunda tamamen tükenecektir. Ermenistan’ın barışa ve refaha ihtiyacı olsa da, bunlara giden yolu bulmakta sürekli zorlanıyor.