Hidrokarbon aramalarında kritik adım

HABER MASASI
Abone Ol

Akdeniz’in Afrika’ya açılan kapısı Libya ile imzalanan hidrokarbon anlaşmasıyla, hem karada hem de deniz yetki alanlarında kazan-kazan anlayışıyla Türk ve Libyalı firmalar birlikte araştırma-sondaj işbirlikleri yapabilecek. Türkiye, bu anlaşma ile Libya’nın da kıta sahanlığını kullanarak petrol ve türevi olan hidrokarbon çıkarmak için uluslararası haklara sahip olacak.

3 Ekim’de Libya’nın başkenti Trablus’ta, Türkiye ile Libya arasında başta hidrokarbon olmak üzere bir seri anlaşma imzalandı. İmzalanan anlaşma ile karada ve deniz yetki alanlarında Türk ve Libya firmalarının birlikte çalışmasının ve sondaj faaliyetlerinde bulunmasının önü açılmış oldu. Bu anlaşma enerji krizinin ortasında çok önemli bir adım olarak görülüyor.

  • Libya ile yapılan anlaşmalar, Akdeniz’deki yeraltı kaynaklarına ulaşmanın yolunu açmış oluyor. Dünyada enerji fiyatlarının arttığı son dönemde Libya’daki hidrokarbon kaynaklarına erişim çok daha önemli bir hale geldi.

Petrol ve türevlerini de içerisine alan elementleri ifade eden hidrokarbon, sondaj çalışmaları ile elde edilebiliyor ve genellikle sıvı yakıtları nitelemek için kullanılıyor. LPG, benzin, motorin türevlerini piyasaya çıkartan hidrokarbon, petrol ürünü üretimi için kullanılıyor.

Masanın en güçlü ismi: Türkiye

Türkiye ve Libya arasında 3 Ekim 2022’de imzalanan ve bugünün tartışma konusu olan “Türkiye Cumhuriyeti ve Libya Ulusal Birlik Hükümeti Arasında Hidrokarbon Alanında İşbirliğine Dair Mutabakat

Mustafa Efe.

Muhtırası” 27 Kasım 2019 tarihli “Akdeniz’de Deniz Yetki Alanlarının Sınırlandırılması” ile “Güvenlik ve Askeri İşbirliği” Mutabakat muhtırasının devamı olarak görüldüğünü belirten Afrika Stratejik Araştırmalar Merkezi (AFSAM) Başkanı Mustafa Efe, Türkiye’nin ilk defa münhasır ekonomik bölge ilan etmediğini söylüyor. Daha önce de 5 Aralık 1986 tarih ve 86/11264 sayılı Bakanlar Kurulu Kararıyla Karadeniz’de 200 deniz mili uzunluğunda münhasır ekonomik bölge ilan edildiğine dikkat çeken Efe, bu anlaşma ile Türkiye’nin yürüttüğü çok boyutlu dış politikasının ve ülkelerle karşılıklı olarak hak ve hukukun korunarak ilişkilerin yürütülmesi yaklaşımının bir göstergesi olduğunu belirtiyor.

Altuğ Karataş.

Doğu Akdeniz’in siyasal anlamda dünyadaki en sorunlu denizlerden biri olduğuna dikkat çeken MÜSİAD Enerji ve Çevre Sektör Kurulu Başkanı Altuğ Karataş, Rus gazına alternatif bulmak adına Doğu Akdeniz’deki gaza ya da petrole ulaşmak gerekiyorsa o zaman buradaki hukuki ve fiziki problemleri, anlaşmazlıkları ortadan kaldıracak bir masa kurulması gerektiğini ve Türkiye’nin hidrokarbon anlaşmasıyla buraya bir engel koyduğunu ifade ediyor. Karataş, Türkiye'nin yaptığı çalışmalarda bulunan ve bulunacak her türlü gaz için masaya oturulduğunda, masanın en güçlü oyuncularından birinin Türkiye olacağını söylüyor.

Hidrokarbon anlaşması Eastmed projesini ortadan kaldırabilecek

Türkiye'nin yaptığı çalışmalarda bulunan ve bulunacak her türlü gaz için masaya oturulduğunda, masanın en güçlü oyuncularından biri Türkiye olacak.

Türkiye ve Libya arasındaki belirlenen deniz yetki alanları, 2 Ocak 2020 tarihinde İsrail, Yunanistan ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi tarafından imzalanan EastMed Boru Hattı Projesinin (diğer adıyla Doğu Akdeniz Botu Hattı) geçtiği alanla çakışıyor.

Dr. Huriye Yıldırım Çınar.

Bahsedilen proje ile Doğu Akdeniz gazını Kıbrıs ve Girit Adası üzerinden Yunanistan’a ulaştırmanın amaçlandığını söyleyen Tasam Afrika Enstitüsü Eş-Direktörü Dr. Huriye Yıldırım Çınar, EastMed Boru Hattı projesi haricinde Doğu Akdeniz enerji kaynakları üzerinde İsrail, Mısır, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi, Yunanistan, Ürdün ve hatta Filistin’in de katıldığı toplantıların sık sık düzenlendiğini belirtiyor. Çınar, AB, Fransa ve ABD’nin de Doğu Akdeniz enerji kaynakları hususunda bu ülkeleri desteklediğini ve Türkiye karşıtı bir tutum takındığını, bahsedilen tüm bu aktörlerin Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki varlığından rahatsız olduklarını ve Türkiye’nin deniz yetki alanlarını sınırlamaya çalıştıklarını söylüyor. Hidrokarbon anlaşmasıyla Doğu Akdeniz’de Avrupa Birliği, Amerika Birleşik Devletleri, Mısır, İsrail hatta Rusya’nın kurguladığı bütün planların altüst olduğunu söyleyen Efe, Yunanistan açısından ise en değerli gaz çıkacak bölgeyi kaybettiğini hem de EastMed projesinin tamamen çöktüğünü ifade ediyor.

Doğu Akdeniz’deki enerji bulmacasının çözümünün ancak Türkiye’nin dâhil olacağı ve uluslararası hukuk ilkelerinin hakça ve eşit şekilde uygulanacağı bir platformda sağlanabileceğine değinen Çınar, “Ayrıca Yunanistan, İsrail ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin çıkaracağı enerji kaynaklarının Avrupa pazarına taşınmasının yine ancak Türkiye üzerinden mümkün olduğu da vurgulanmaktadır.

  • Rusya-Ukrayna savaşının yol açtığı derin bir enerji kriziyle karşı karşıya kalan AB için önemli bir enerji alternatifi olan Doğu Akdeniz kaynakları Türkiye’nin de paydaş olduğu bir mekanizma olmadan Avrupa’ya ulaşamayacaktır.

Türkiye bu önemli girişimle bölgedeki kıyıdaş ülkelerle beraber Fransa, ABD ve AB gibi küresel aktörlere kendisiyle uzlaşma zorunda olduklarını hatırlatmıştır” diyor.