Hindistan yeniden Modi dedi

HABER MASASI
Abone Ol

Hindistan’da, başbakan Narendra Modi liderliğindeki iktidar partisi BJP, parlamento seçimini salt çoğunlukla kazandı. Ülkedeki ekonomik sıkıntılara rağmen seçim zaferi kazanan ve Hinduların çoğunluk iktidarini savunan Modi, ilk görev döneminde Hindistan toplumunda ciddi ayrışmalara sebep olmuş bir lider. Yorumcular, başta Müslümanlar olmak üzere azınlıkların durumunun Modi iktidarında daha da kötüleşebileceğinden endişe ediyor.

Hintli kadınlar.

Dünyanın demokrasi ile yönetilen en kalabalık ülkesi Hindistan’da mevcut Başbakan Narendra Modi’nin başında bulunduğu Hindistan Halk Partisi (BJP), parlamento seçimlerinden zaferle çıktı ve dünya genelinde yayılmakta olan popülizm dalgasının gölgesinde göreve yeniden seçildi. Hindistan’da dünyanın en uzun seçimi olan parlamento seçimleri 7 aşamada gerçekleştirildi ve BJP, parlamentonun alt kanadını oluşturan 542 sandalyeli Halk Meclisi’nin en az 300’ünü kazanarak tek başına hükümeti kurmak için gerekli çoğunluğa ulaştı.

Bu arada parlamentodaki Müslüman milletvekili sayısı 1952’den bu yana en düşük seviyeye geriledi ve 24 Müslüman milletvekili seçildi. Yapılan tüm kamuoyu yoklamalarının çok ötesinde iyi bir sonuç alan Modi, 5 yıl daha ülkesini yönetmeyi garantilemiş oldu. Başbakan Modi seçim sonuçlarının belirginleşmesinin ardından Twitter hesabından, “Birlikte daha güçlü ve kapsayıcı bir Hindistan inşa edeceğiz. Ülke olarak birlikte büyüyecek, birlikte güçleneceğiz. Hindistan yine kazandı” iletisini paylaştı.

Modi görevdeyken, bankacılık sektörüne baskı yapan borçlar için yeni bir iflas yasası gibi bazı sert reformlar başlattı ve Dünya Bankası’nın 2019 İş Yapma Kolaylığı sıralamasında Hindistan’ı 77. sıraya çıkarmaya yardımcı oldu. Hindistan aynı zamanda bu ilk dönemde dünyanın en hızlı büyüyen ekonomisi haline geldi. Ancak 2016’da Hindistan tedavüldeki nominal para değerinin neredeyse yüzde 86’sını oluşturan 500 ve 1.000 rupilik banknotları yasaklamıştı. Başbakan Modi, bu hamlenin kara para, sahte para, yolsuzluk ve terörizmle mücadele etmeye yönelik olduğunu ifade ederken, para sıkıntısı, tüketim, yatırım, üretim ve istihdam gibi alanlarda düşüşe neden olmuştu.

Ekonomik kriz popülist politikaların gerisinde kaldı

Modi ve Trump.

Seçimlerden önce analistlerin çoğu, BJP’nin ekonomik kriz nedeniyle kan kaybedeceği yönünde görüş beyan ediyordu. Dünyanın 5’inci büyük ekonomisine sahip Hindistan’da yapılan ekonomik reformlar da istenen neticeyi vermemiş ve ülke ekonomik olarak daha da sıkıntıya girmişti. Burada altı çizilmesi gereken, BJP oylarının ilginç bir artış göstermesindeki asıl nedenin, Narendra Modi’nin karizmatik lider imajı olması. Diğer taraftan şans da Modi’den yanaydı. Seçimlerin arifesinde, mesela, Hindistan’ın Pakistan faktörünü kızıştıracak bir saldırı yaşamış olması Modi için bir fırsattı. Şubat ayında Pakistan’la yaşanan ve iki ülkeyi savaşın eşiğine getiren kriz, aşırı sağcı, popülist ve Hindu milliyetçisi Modi’ye oy olarak döndü. Modi, 1984 yılından bu yana ilk kez peş peşe seçim kazanan başbakan oldu.

Bu noktada, daha resmi sonuçları beklemeden, Modi’nin zaferini ilk kutlayan isimlerden birinin Pakistan Başbakanı İmran Han olması da ilginç oldu. Fakat ne var ki Pakistan ile bir türlü düzelmeyen ilişkilerin yakın gelecekte de gelişme ihtimali artık yok gibi. Zira Modi’nin güvenlik söylemi Pakistan ile yaşanan gerginlikten besleniyor.

ABD ve Çin ile yakın ilişkiler devam edecek

Modi’yi ilk kutlayan isimlerden bir diğeri ise “Birlikte daha büyük işler yapacağız” diyen Amerikan Başkanı Donald Trump oldu. Modi iktidarındaki Hindistan ABD’yle epey yakın ilişkiler geliştiriyor. Amerika Birleşik Devletleri, Hindistan’ın Hint-Pasifik stratejisinde ortağı olmaya devam ediyor. Forbes dergisine göre 1 trilyon dolarlık ABD-Hindistan enerji ortaklığı, Modi’nin yeniden kazanmasıyla büyüyecek. Narendra Modi’nin ikinci dönem başbakanlığında da Hindistan yine ABD ile yakınlık kuran dış politikasını daha da geliştirmeye çalışacak. Bu itibarla, Çin’i dengelemeye endeksli Amerikan stratejisi Hindistan özelinde sekteye uğramayacak. Fakat yine aynı Hindistan Pekin’le ikili ilişkilerini geliştirmeye çalışmaktan da vazgeçmeyecek. Yeni Delhi, onu dışarıdan dengelemeye çalışsa bile, Pekin’le iş birliği yapmaya da devam ediyor. Tabii ki bu arada Hint karakterindeki hassas denge stratejisi, Amerikan uydusu olmama hassasiyetini koruyabildiği derecede işlevsel kalacak. Dolayısıyla Hindistan’daki ikinci dönem Modi hükümetinin her şeyden önce, büyük güçlerin yer aldığı iki farklı sorunla başa çıkması gerekecek: Pekin’in ortaya çıkardığı stratejik tehditler ile Yeni Delhi’nin Washington’a bağlılığının derecesi ve ona güveni konusundaki şaibeler.

Yeni Delhi ile Moskova'nın arası açılıyor

Hindistan’ın gelişmiş askeri teknolojiler arayışında Rusya, İsrail ve Fransa’nın büyük bir rolü var; fakat ülkede yaygınlaşmaya başlayan algıya göre, Moskova bugün Çin’in Asya’da dengelenmesinde güvenilir bir ortak olmaktan uzak. Bu arada ABD’nin İran ve Rusya gibi ülkelere yaptırım kararı, Hindistan’ın Rusya gibi birincil bir savunma tedarikçisi ve İran gibi birincil bir enerji tedarikçisi ile bağlarını zorlaştırdı.

Hindistan’ın Almanya, Güney Kore ve Birleşik Krallık ile bağları da benzer şekilde Yeni Delhi’nin ekonomik ve teknolojik büyümesini artırma hedeflerini destekliyor. Aynı şekilde,

  • Modi’nin Birleşik Arap Emirlikleri ve Suudi Arabistan’a başarılı bir şekilde ulaşması, Hindistan’ın istikrarlı enerji arayışını boşa çıkartmadı. Yine Orta Doğu’da İsrail’le ilişkilerin gelişmesi ve Hint-Pasifik’te Çin’i dengelemek adına Japonya ile bağların kuvvetlenmesi, Modi’nin ilk dönem yönetimindeki başarı listesine eklenenler.

Ancak her ne kadar Başbakan Narendra Modi görev süresi boyunca dış politikada bir dizi başarı elde etmiş olsa da, yine Modi liderliğinde Yeni Delhi’de kurulacak yeni hükümet iç ve dış bir dizi sorunla başa çıkmak durumunda kalacak.

Hindistan derin ticaret bağlantıları, önemli finansal yatırımlar veya kapsamlı fiziksel bağlantı gibi ekonomik etki araçlarına sahip olmaması ve ulusal hedeflerini riske atmadan askeri güçlerini kolayca kullanamaması gibi birtakım kısıtlamalardan ötürü yakın çevresindeki ülkelerde etkili olamıyor. Ve bu ülkelerde etkin olabilmek, mevcut zamanda hangi siyasi güçlerin baskın olduğuna, diğer deyişle, dostane hükümetlerin kurulmasına bağlı. Şu an için Hindistan’ın, yakın komşularından Afganistan, Bangladeş, Myanmar, Maldivler ve Hint okyanusundaki ada devletleriyle olan ilişkileri iyi durumdayken Sri Lanka ve Nepal ile ilişkileri belirsiz, Pakistan’la ilişkileri ise soğuk.