Kadın güçlenirse toplum güçlenir

HABER MASASI
Abone Ol

Doğu Anadolu’nun en büyük özel sektör yatırımını hayata geçiren Prof. Dr. Yasemin Açık’ın yola çıkış amacı bölgeler arasındaki kalkınmışlık farkını azaltmak. Kadınların toplum hayatındaki yerini güçlendirmek için pek çok projeyi hayata geçiren açık, kadınların yaşamın tüm alanlarında etkin ve yetkin yer almadıkça sürdürülebilir kalkınma ve gelişmeden söz etmenin mümkün olmayacağını belirtiyor.

Elazığ’da Seza Çimento’yu kurarak Doğu Anadolu Bölgesi’ne Cumhuriyet tarihindeki en büyük özel sektör yatırımını yapan Prof. Dr. Yasemin Açık’ın asıl uzmanlık alanı halk sağlığı uzmanı. Onu bu yatırım kararına götüren neden ise bölgeler arası kalkınmışlık farkını azaltma isteği. 2005 yılında profesör unvanını alan Açık, Nottingham Üniversitesi Tıp Fakültesi-Halk Sağlığı ve Epidemiyoloji Bölümü’nde görev aldı. Açık, anne-çocuk sağlığı, kadına yönelik şiddet, kadının toplumsal statüsü, çalışma yaşamı ve kadın, çocuk ihmali ve istismarı, sağlıklı kentler, çevre sağlığı, sigara, alkol ve bağımlılık yapıcı maddeler, iş sağlığı ve güvenliği, bulaşıcı hastalıklar, kronik hastalıklar ve epidemiyoloji alanlarında çalışmalar yürüttü. Elazığ İş Kadınları Derneği’ni (ELİKAD) kuran Açık, kadınların iş hayatında ve üst yönetimlerde daha fazla yer almasını, kadının güçlenmesiyle toplumun da güçleneceğinin altını çiziyor.

Kariyer yolculuğunuzu özetler misiniz?

Fırat Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı’nda 2005 yılında profesör unvanı aldım. Akademik çalışmalarımın yanı sıra farklı sivil toplum örgütlerinde ve aile şirketlerinde de çalışmalarımı hep sürdürdüm. Ancak yine de baştan sona benim kurguladığım ve uyguladığım, bölgeler arası gelişmişlik farkının azaltmasına katkı sağlayacak bir projeyi hayata geçirmek istiyordum. Bu doğrultuda bir sanayi yatırımı yapmaya karar verdim ve 2016 yılında Cumhuriyet tarihi boyunca Doğu Anadolu Bölgesi’ne yapılmış en büyük özel sektör yatırımlarından biri olan Seza Çimento Fabrikası’nı kurdum.

Kadının güçlendirilmesi ve toplumsal statüsünün iyileştirilmesi için yoğun emek harcayan bir kişi olarak Türkiye’nin bu konuda şu anda hangi noktada olduğunu düşünüyorsunuz?

Dünya Ekonomik Forumu’nun Küresel Cinsiyet Eşitsizliği Endeksi’ne göre de cinsiyet eşitsizliği alanında 156 ülke arasında 133’üncü sıradayız. Dolayısıyla hayal ettiğimiz noktanın çok uzağındayız. Halbuki kadın güçlenirse toplum güçlenir. Toplumun yarısını oluşturan kadınlar, yaşamın tüm alanlarında etkin ve yetkin bir şekilde yer almadıkça sürdürülebilir kalkınma ve gelişmeden söz etmemiz mümkün değil.

Türkiye’de kadınların çalışma hayatından uzak kalmasının arkasında yatan unsurlar nelerdir sizce? Kadın istihdamının geldiği noktayı artırmak adına hangi düzenlemelerin yapılması gerektiğini düşünüyorsunuz?

Ülkemizdeki erkek istihdamı yüzde 64’ler, kadın istihdamı ise yüzde 29’lar seviyesinde. Bu makas pandemi döneminde daha fazla açıldı. Çünkü kadınlar ağırlıklı olarak hizmet sektöründe, emek yoğun iş kollarında, sosyal güvenceden yoksun ve düşük ücretli olarak çalışıyor. Maaşlı işlerini kaybeden kadınların yanı sıra evde çocuklarına bakmak için ücretli işlerinden vazgeçmek zorunda kalan çok sayıda kadın oldu. Bu nedenle çalışan kadınların kreş ihtiyacı karşılanmalı, bununla birlikte teknolojiye, finansmana ve teşviklere daha kolay ulaşmalarını sağlayacak mekanizmalar hayata geçirilmelidir.

Üst düzey yönetimlerde dengeli dağılım göremiyoruz. Bunun temel sebebi “cam tavan” mı?

Evet, bunun temel sebeplerinden biri cam tavandır. Her ne kadar cinsiyet ve fırsat eşitliğinden söz edilse de maalesef üst düzey görevlerde ve iş dünyasında kadınlar açıkça ifade edilmeyen, görünmez engellerle karşı karşıya kalabiliyor. Örneğin

Türkiye’de şirket yönetim kurullarında kadınların temsiliyet oranı sadece yüzde 17. Bazı ülkelerde olduğu gibi ülkemizde de yönetim kurullarına yönelik kotalar getirilebilir. Üstelik bu durum yalnızca toplumsal cinsiyet eşitliğine değil şirketlerin başarısı ve sürdürülebilirliğine de önemli katkılar sağlayacaktır.

Çünkü yapılan araştırmalar; yönetim kurullarında ya da üst düzey yönetim kadrolarında daha fazla sayıda kadın olan şirketlerin, yönetim kurulları çoğunlukla erkeklerden oluşan şirketlere göre şirket performansı, cirosu ve marka değeri açısından daha başarılı olduğunu gösteriyor.

İşletmenizde pozitif ayrımcılık yapıyor musunuz?

İşveren markamızda toplumsal cinsiyet eşitliğini esas alıyoruz. Fabrikamızda her geçen dönem kadın mühendis, ofis çalışanı, laboratuvar görevlisi sayısı artıyor. Bununla birlikte kamyon kullanan, beton santrali operatörlüğü yapan kadın çalışanlarımızın olmasını da çok isterim. Henüz bunu sağlayamasak da çok uzak olmayan bir gelecekte bunların da olacağına inanıyorum.