Küresel otomotivde daralma yaşanırken Türkiye ihracatta 33 milyar dolara ulaştı
Küresel otomotiv sektörü, 2024 yılında zorlu bir sınavdan geçti. Enflasyon etkisi ile öngörülenin gerisinde kalan Avrupa pazarı, Çin’in hem iç hem de ihraç pazarlarında arttırdığı rekabet gücü, Avrupa’da elektrikli araç (EV) talebinin öngörülenin gerisinde seyretmesi, yüksek teknolojiye yatırım ihtiyacı ve düşük EV marjı, karlılıklarda gerileme ve tedarik zincirindeki artan kırılganlık tüm Avrupalı üreticileri derinden etkiledi.
Küresel otomotiv eko sisteminde yaşanan bu gelişmeler, Türk otomotiv sanayini de zorladı. Yılın ilk 11 ayında otomotiv üretiminde yüzde 8 ve adet bazlı ihracatta yüzde 1’lik bir daralma gerçekleşirken, değer bazında yüzde 3 artış sağlayan ihracat ise 33 milyar dolar seviyesine ulaşarak sektörel ihracat sıralamasındaki lider konumunu korudu.
Otomobil ve hafif ticari araç pazarı, ocak-kasım döneminde geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 0,5 azalarak 1 milyon 68 bin 260 adet olarak gerçekleşti. Otomobil satışları, ocak-kasım döneminde geçen yıla göre yüzde 0,5 artarak 845 bin 530, hafif ticari araç pazarı ise yüzde 4,4 azalarak 222 bin 730 adet oldu.
- En çok tercih edilen gövde tipi yüzde 56,6 pay ve 478 bin 286 satışla SUV otomobiller olurken, benzinli otomobil satışları 521 bin 845 ile yüzde 61,7, hibrit otomobil satışları 149 bin 343 ile yüzde 17,7 ve elektrikli otomobil satışları 83 bin 298 ile yüzde 9,9 pay aldı.
Otomotiv satış sonrası tarafı için ise çok fazla iniş ve çıkışların olmadığı hafif durağan seyreden bir yıl oldu. Bunun temel nedenleri arasında hem elektrikli araç sürecindeki dönüşüm sancıları hem de global ölçekte devam eden ekonomik kriz gösterildi. Satış rakamlarının geriye gitmesinde krediye erişim zorluklarının yaşanması, nakit akışı dengesizliklerinin artması, enerji ve hammadde maliyetlerindeki artışlar, özellikle dağıtıcı olarak hizmet veren firmalardaki talebin geriye çekilmesi ve kullanıcılar özelinde araç bakım periyodlarının ileri tarihlere ötelenmesi sektör üzerindeki baskıları önemli ölçüde artırdı. Yıl genelinde inşaat, lojistik ve tarım sektörlerinde faaliyet gösteren ağır ticari araçlara olan ihtiyacın artması ise ağır vasıta yedek parça hizmeti sunan firmaların binek araç gruplarına göre daha olumlu bir yıl geçirmelerini sağladı.
Çin yatırımları 2025 yılını hareketlendirebilir
Tüm bu verileri ışığında geçmiş dönemlerde yakaladıkları hızlı büyümeleri, önümüzdeki beş yıl boyunca öngörmediklerinden bahseden OSS Başkanı Ali Özçete, 2025 yılında ise bir önceki yılın satış rakamlarının üstünü hedeflediklerini söyledi. Özçete, “2025 yılında satış rakamlarını etkileyecek en belirleyici faktörlerin başında, faiz indirimleri konusu yer alıyor. 2025 yılı itibarıyla faizlerin geriye gitmesi yurt içi piyasada arz-talep dengesini yeniden canlandıracak. İhracat kapsamında ise Afrika ülkeleri başta olmak üzere açılacak yeni pazarlar ile birlikte sektörde büyümenin sağlanması önemli hedefler arasında. Sektörümüzü 2025 yılında en çok ilgilendiren bir diğer konu başlığı ise özellikle Çinli yatırımcıların ülkemize yapacağı üretime dayalı yatırımlar olacak. Bu durum hem istihdama doğrudan katkı sağlayacak hem de durağan geçmesini beklediğimiz 2025 yılı için bize bir ek güvence sağlayacak” diyor. Bununla birlikte orijinal yedek parça fiyatlarının ciddi derecede yükselmesinin ise kullanıcıları aftermarket pazarına yönlendireceğine değinen Özçete, bu durumun otomotiv satış sonrası sektörünü ciddi anlamda hareketlendireceğini ekliyor.
İş gücü göçünde gerileme yaşanacak
- Elektrikli araçlara geçiş sürecinde Çin ve Avrupa ülkeleri arasında yaşanan rekabetin sonucunda Avrupalı otomotiv üreticilerinin küresel rekabette ciddi anlamda geriye düşmesi, Avrupa’da birçok fabrikanın kapanmasına veya kısıtlı kapasitede üretime devam etmesine sebebiyet verirken istihdam oranlarında da düşüş yaşanmasına neden oldu.
Özçete’ye göre oluşan bu tablo, doğudan batıya gerçekleşmek üzere mavi yaka çalışan ağırlıklı bir iş gücü göçünde gerilemeye neden olacak. Bu durum istihdam oranlarını istatiksel ve sosyo-ekonomik ölçekte etkileyecek unsurların da başında geliyor. Aynı zamanda Özçete, istihdam edilme noktasında sektörde faaliyet gösteren özellikle mavi yaka çalışanların elektrikli, otonom ve bağlantılı araçlar kapsamında operasyonel dönüşüm sağlayabilecek gerekli eğitimlere tabii tutulması ve yeni teknolojilere hızlı adapte olabilecek uygun personelin iş gücüne dahil edilmesinin de büyük önem taşıdığından bahsediyor. Otomotiv Sanayii Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Cengiz Eroldu ise ihracatın sürekliliğini sağlamak ve rekabetçiliği korumak için Avrupa Birliği’nin düzenlemelerine uyum sağlamak zorunda olan otomotiv sanayinin gerek ürünleri gerekse operasyonel süreçleri ve tedarik zinciri yönetimi ile ciddi bir uyumlanma sürecinden geçtiğinden bahsediyor.
Eroldu, “2024 yılında ana ve tedarik sanayi yatırım sürecine devam ederken, regülatif zorunluluklara uyumlanmak için ciddi bir efor sarf ettiler. Bu süreçte OSD de Yeşil Mutabakat hedefleri çerçevesinde çalışmalarını artırarak, IPA III kapsamında döngüsel ekonomi, kaynak verimliliği ve sürdürülebilir üretim alanlarında farkındalığı artırmak üzere hibe desteği almaya hak kazandı. OSD, sanayi ekosisteminde çevresel bilinci artırmayı ve tüm paydaşlarla iş birliğini güçlendirmeyi hedefleyen eğitim, farkındalık ve kapasite artırma projelerine devam etti” diyor.
“Başarı, yalnızca elektrikli araç üretmekle sınırlı değil”
Avrupa’da ana ve tedarik sanayi üreticilerinden gelen fabrika kapanmaları, istihdam azaltımı gibi haberlerden dolayı küresel otomotiv sektörünün önümüzdeki yıl finans, istihdam ve büyüme açısından ciddi zorluklarla mücadeleye devam edeceğini söyleyen Eroldu, Avrupalı üreticilerin geleneksel üstünlüklerine rağmen rekabet gücünü kaybetme riskiyle de karşı karşıya olduğunu söylüyor.
Avrupa Birliği'nin sıkı emisyon hedefleri, elektrikli araç altyapısının yetersizliği ve yeşil enerjiye erişim sorunları, Avrupa merkezli üreticilerin elektrikli araç piyasasına uyum sağlamasını güçleştiriyor. Yüksek maliyetler, batarya tedarik sorunları ve altyapı yetersizlikleri gibi engeller nedeniyle elektrikli araçlara geçişte zorluk yaşayan Avrupalı üreticiler, pazar payı kaybı riskiyle de karşı karşıya kalıyor. Eroldu bu durumu şu sözlerle açıklıyor; “Yalnızca Avrupa merkezli şirketler için değil, Avrupa'ya ihracat yapan tüm üreticiler için de geçerli bu durum. Başarı, yalnızca elektrikli veya alternatif yakıtlı araç üretmekle sınırlı değil; yenilikçi teknolojiler geliştirmek, verimli üretim yapmak ve tüketici beklentilerine uygun ürünler sunmak da büyük önem taşıyor.”
Bu yazının başlığı yazardan bağımsız editoryal olarak hazırlanmıştır.