Mikro-mobilite araçları şehir içi ulaşımda alternatif çözüm sunuyor
Kentlerde sürekli artan trafik, teknoloji şirketlerini kısa mesafeli ulaşım için yeni çözümler üretmeye sevk etti. Bu arayışın son dönemde en çok ilgi gören meyvelerinden biri E-scooter, E-kaykay, Segway gibi mikro-mobilite araçları. Dünyanın pek çok kentinde kullanıma sunulan, kişisel otomobil ve toplu taşımaya kayda değer bir alternatif olma yolunda hızla ilerleyen bu yeni nesil ulaşım seçenekleri, genç istanbullulardan da ciddi bir ilgi görüyor.
Dünya otonom araçlar, uçan arabalar ve hiper döngü teknolojisindeki gelişmeleri büyük bir heyecanla seyrederken, şimdilerde kentsel hareketlilik endüstrisinde hızla gelişen yeni bir eğilim ortaya çıktı: Mikro araçlar…
Teknoloji şirketleri, şehirlerde nüfus yoğunluğu nedeniyle toplu taşıma araçları, insan ve araç trafiğini azaltmaya yönelik çözümler üretiyor. Üretilen ve şimdiden geniş kabul gören çözümlerden biri, mikro mobilite araçları…
Nedir bu mikro-mobilite?
Ulaşımda son dönemlerin en önemli konularının başında gelen mikro-mobilite, bir veya iki yolcu taşıyabilen kişisel araçlarla yapılan ulaşım anlamına geliyor. Mikro-mobilite, mevcut ve geleneksel ulaşım yöntemlerine alternatif olan araçları ifade ediyor. En yaygın ve geleneksel örnek bisikletler. Diğer ve nispeten yeni mikro-mobilite araçları arasında e-scooter, e-kaykay, segway ile bir veya iki koltuğa sahip küçük elektrikli arabalar da yer alıyor.
Mikro-mobilite araçları, pazarda yükselen bir eğilim olmanın ötesinde müşteri ve şehir için umut verici faydalar sağlıyor. Şu anda, dünya nüfusunun yüzde 54’ü kentsel alanlarda yaşıyor. Uzmanların tahminlerine göre, 2050 yılına kadar kentleşmiş bölgelere 2,5 milyar insanın göç etmesi bekleniyor. Şehirler ise vatandaşların giderek artan ulaşım ihtiyaçlarını karşılamak için büyük bir mücadele veriyor.
- İsveçli E-scooter girişimi VOI teknoloji Balderton Capıtal'dan aldığı yatırım: 50 milyon dolar
- Wınd Mobılty, Source Code Capıtal ve HV Holtzbrınck Ventures'tan aldığı tohum yatırım: 22 milyon dolar
Kentsel zorluklar, kentsel çözümler istiyor
Trafik, büyük şehirlerde en büyük sorunlardan biri haline geldi. Günümüzde sürücüler, 20. yüzyılın sonlarına nazaran trafikte oturarak 3 kat daha fazla zaman harcıyorlar. Otoparklar ise sürücüler için ciddi endişelere sebep oluyor. Ortalama olarak, park yeri arayan sürücüler günlük gecikmelere neden olan trafik dolaşımının yüzde 10’unu oluşturuyor. Trafikte harcanan zamanın uzun olması kişilerde depresyon, endişe, stres ve genel ruhsal düşüşe neden olabiliyor.
Özellikle trafiğin yoğun olduğu zamanlarda hızlı ulaşım imkanı sunan ve yüksek manevra kabiliyetine sahip mikro araçlar, küçük boyutları ile şehirde yakın mesafeler arasında kısa süreli seyahate imkan veriyor. Arabaların aksine kaldırımlara, yol kenarlarına rahatlıkla bırakılan ve park sorunu olmayan araçlar ulaşımda zaman tasarrufu sağlıyor.
Mikro araçların en popüleri E-scooter
Mikro araçlar arasında en çok tercih edilen e-scooterları kullanıma sunan firmalar, ürünlerinin bisiklet, motosiklet ve otomobile alternatif olduğunu, şehir trafiğini rahatlattığını söylüyorlar. Firmalar, e-scooterların bireysel ulaşımı kolaylaştırdığını ve sıvı yakıt kullanmadıkları için çevreye duyarlı olduklarını, bireylere özellikle kısa mesafe ulaşımda tasarruf sağladıklarını ifade ediyorlar. Mikro-mobilite alanında esasen elektrikli veya hibrit araçlar kullanılıyor. Yenilenebilir enerjiden güç alması bu araçların daha az karbon emisyonu üreteceği anlamına geliyor. Elektrikli scooterların çevreyi koruduğu, karbon izi bırakmadığı, şehirlerin hava kalitesini yükselttiği ve kirliliği azalttığı yönündeki görüşler bu tezi destekliyor.
- Wınd mobılıty 2019 yılında, sıfırdan tasarlandığı üçüncü nesil E-scooterların tanıtımı için aldığı yatırım: 50 milyon dolar
Mikro-mobilitelerden duyulan rahatsızlıklar
Söz konusu avantajların yanı sıra, bu yeni araçların sokaklarda önemli ölçüde yer kaplaması ve trafikte yaygınlaşmasıyla birlikte ortaya çıkardığı sorunlar da dikkat çekiyor. Birçok kişi e-scooterları desteklerken bir kesim de son dönemde yaygınlaşan bu araçlardan rahatsızlık duyuyor.
Elektrikli scooterları eleştirenler, bu araçların trafik kurallarına uymaması ve denetimsizliğinden dolayı şikayetçi oluyor. Bu cihazların her sokakta, köşe başında, kaldırımlarda, yaya geçitlerinde, park ve bahçelerde başıboş bırakılmasının görüntü kirliliğine neden olduğunu söylüyorlar. Şehrin çeşitli noktalarında toplu biçimde yer kaplayan veya kaldırımlarda yere devrilmiş halde duran elektrikli scooterlar çevre kirliliği olarak görülüyor.
Avrupa’da sıklıkla kullanılan e-scooterların, bisiklet yollarında veya kara yollarında kullanılması gerekiyor. Fakat özellikle kaldırımlarda yayaların arasında sürülen bu araçlar güvenlik açısından ciddi sıkıntı yaratıyor. Öte yandan, e-scooterların kuralsız ve hızlı biçimde kaldırımlarda sürülmesine karşı cezai yaptırım da uygulanmıyor.
- Mikro mobilite girişimcilerine dünya çapında yapılan yatırımın büyüklüğü: 5.7 milyar dolar
Paylaşım ekosistemi genişliyor
Avrupa ve Amerika’da ulaşım teknolojisindeki gelişim ve dijital platformların yaygınlaşmasıyla beraber elektrikli scooter kullanımı hızla arttı. Aşırı trafik ve onunla birlikte gelen hava kirliliği, alternatif çözümler üretilmesine sebep oluyor. Araç paylaşımı, konut paylaşımı ve bisiklet paylaşımı gibi paylaşım ekosistemin hizmetlerine bir yenisi daha eklendi. Teknoloji şirketlerinin yeni hizmeti elektrikli scooter paylaşımına, serbest ulaşım sunmasından dolayı ilgi artarken, bu konuda yatırım çeken şirketler de hızla büyüyor.
Son dönemde, bu çözümlerin başında e-scooter kiralama girişimleri geliyor. Bu girişim ilk olarak İsveçli e-scooter girişimi Voi Teknoloji’nin, Balderton Capital’dan 50 milyon dolarlık yatırım almasıyla başladı.
Benzer bir yatırım haberi de Berlin ve Barselona merkezli e-scooter kiralama girişimi olan Wind Mobility’de yaşandı. Wind Mobility, Source Code Capital ve HV Holtzbrinck Ventures’tan 22 milyon dolar tohum yatırım almıştı. Şirket bu yıl, sıfırdan tasarlandığı üçüncü nesil e-scooterların tanıtımı için 50 milyon dolar daha yatırım aldı. 2017 yılında kurulan Wind Mobility, Almanya, Fransa, İspanya ve ABD’nin bazı şehirlerinde hizmet veriyor.
- İspanya merkezli mikro mobilite girişimi MOVO, Seaya Ventures ve Cabıfy'ın katılımıyla şirkete yapılan yatırım: 22 milyon dolar
İspanya merkezli mikro-mobilite girişimi Movo ise, Seaya Ventures ve Cabify’ın katılımıyla 22 milyon dolar yatırım aldı. Güney Amerika pazarına odaklanan girişim, şu anda Meksika, Şili ve Peru’da faaliyet gösteriyor. Filosunu Güney Amerika’da genişletmek isteyen Movo’nun bir sonraki hedeflediği ülkeler arasında Arjantin, Brezilya, Uruguay ve Peru yer alıyor.
Mikro-mobilite girişimcilerine dünya çapında yapılan yatırımın büyüklüğü 5,7 milyar dolara ulaştı. Bu rakamın yüzde 85’i ise Çinli start-uplara aktı. McKinsey & Company’nin yaptığı araştırma sonuçlarına göre, Avrupa’da mikro mobilitenin 2030 yılına kadar 150 milyar dolarlık bir pazar potansiyeline ulaşması bekleniyor.
Mikro mobilite trend olabilir, ancak kısa vadeli bir konseptten çok daha fazlası gibi görünüyor. Kentsel alanlarda yaşam kalitesine, çevre dostu ve sürdürülebilir teknolojiye sahip olmasının getirdiği bu düşük maliyetli ulaşım şekli, kentsel ulaşım krizine bir cevap haline gelebilir.
Bu yazının başlığı yazardan bağımsız editoryal olarak hazırlanmıştır.