Sektörler pandemiden çıkışı zorluyor

HABER MASASI
Abone Ol

Aşıya rağmen varyant kaynaklı artan vaka sayıları ekonomi üzerindeki belirsizliği de artırmaya devam ediyor. Sektörlerin süreçten etkilenme şiddetleri, geleceğe yönelik beklentileri ise bu belirsizlik ortamında daha da önem kazanıyor. Kovıd-19 salgınının faaliyet hacimlerıne olan etkisinin şiddeti, iktisadi faaliyet düzeyinin hangi alanlarını etkisi altına aldığı, normalleşme beklentileri, pandemi sonrası beklentiler salgının başından bu yana yanıtı aranan en önemli sorular olarak öne çıkıyor. Bunun yani sıra pandemi ile birlikte ekonomik ve toplumsal alanda yaşanan dönüşümün sektörler üzerindeki olası kalıcı etkileri, dış ticarete yönelik beklentiler ve bu beklentilerin boyutu, dış ticaret yaparken karşılaşılan sorunların tespiti ise pandemi sürecinde ve sonrasında sektörlerin gelişimine ışık tutacak sorular olarak dikkat çekiyor. İşte tam bu noktada dikkat çeken tüm bu soruların yanıtını bulmak için mayıs-temmuz 2021 döneminde Areda Piar ve Z raporu işbirliğinde 17 farklı sektörde faaliyet gösteren 372 sektör temsilcilerine bu soruları yönelttik. Araştırma, pandeminin dününe, bugününe ve yarınına ilişkin bakış acılarını ve beklentilerini ortaya koymak adına önem taşıyor.

Ortaya çıktığı ilk günden günümüze gelen süreçte kısa, orta ve uzun vadeli etkileri oldukça belirgin hissedilen Kovid-19 salgınının sektörel faaliyet hacmini olumsuz etkilediği yadsınamaz bir gerçek. Araştırmamıza katılım sağlayan sektör temsilcilerinin yüzde 78’i bu gerçeği bir kez daha gözler önüne sermiş oluyor. Salgının faaliyet hacmini olumlu etkilediğini ifade edenlerin oranı yüzde 11 iken, benzer şekilde katılımcıların yüzde 11’i ise Kovid-19’un faaliyet hacmine etkisi olmadığını belirtmişlerdir. Sektörel anlamda incelendiğinde, pandeminin kısıtlayıcı etkilerinin olduğu süreçlerde uzaktan eğitim, uzaktan çalışma, esnek çalışma gibi dijital odaklı dönemlerin vazgeçilmezi Teknoloji-Medya-Telekom sektörlerinin pandemi sürecinden en avantajlı çıkan gruplar olduğu göze çarpıyor.

Pandeminin kazananı bilişim sektörü

Kovid-19’un faaliyet hacmine (satıs/üretim) nasıl bir etkisi oldu?

Ekonomik faaliyet hacminde ortaya çıkan daralmalar şüphesiz sektörler arasında farklılık gösteriyor. Modern tarihin ekonomik aktivite üzerindeki en dramatik etkisine sahip Kovid-19’un faaliyet hacmine olan etkisinin sorulduğu araştırmada, katılımcıların yüzde 30 ‘u faaliyet hacimlerinin yüzde 30’a kadar daraldığını, yüzde 28,7’si daralmanın boyutunun yüzde 30 ile yüzde 60 arasında yaşandığını, yüzde 18,8’i ise daralmanın boyutunun yüzde 60’dan fazla olduğunu ifade etmişlerdir.

Pandemi koşulları nedeniyle faaliyetlerini durdurma noktasına gelenlerin oranının yüzde 3,8 olarak tespit edildiği araştırmada, yüzde 15’lik bir kesimin pandemide yüzde 30’a kadarlık bir faaliyet hacmi artışı yaşadığı, yüzde 3,8’lik bir kesimin de faaliyet hacminin yüzde 30 ile yüzde 60 arasında bir artış yaşadığı tespit edilmiştir. Sektörel anlamda incelendiğinde özellikle dramatik bir şekilde düşüş yaşayan sektörlerin pandeminin etkisini ağır olarak hissettirdiği turizm, gıda-işletme-perakende, kağıt ürünleri ve basım sektörleri dikkatleri çekiyor. Öte yandan faaliyet hacminin artış gösterdiği sektörlerde ise bilişim teknolojileri, teknoloji-medya-telekom öne çıkıyor. Sanayi sektörünün faaliyet hacminde yaşanan değişimlerin ise ağırlıklı olarak yüzde 30’a kadar azalmada yoğunlaşsa da tabana yayıldığı, artış ve azalış deneyimlerini yaşadığını görmek mümkün oluyor.

Belirsizlik en çok maliyetleri etkiliyor

Etki hacmi ne kadar oldu ?

Kovid-19 salgını arz ve talep koşullarını etkileyen bir salgın oldu. Kısıtlayıcı unsurların etkin üretim kapasitesini olumsuz etkilemesi, üretim süreçlerinin fiziki mesafe kurallarına uygun bir şekilde reorganizasyonu arz tarafını etkileyen önemli unsurlardan birisi oldu. Özellikle sosyal ve toplumsal hareket kabiliyetinin durma noktasına gelmesi ve artan belirsizlik ise hem arz hem de talep tarafını etkisi altına almış oldu. İşte tam bu noktada sektör temsilcilerine “Kovid-19 hangi alanlarda iktisadi faaliyet düzeyiniz üzerinde etkili oldu” sorusu yöneltildi. Birden fazla yanıt verebilmenin imkân tanındığı soruda katılımcılar yüzde 52,6 ile belirsizliği, yüzde 46,1 ile girdi maliyetlerini, yüzde 39,5 ile nakit yönetimini, yüzde 39,5 ile finansman maliyetini, yüzde 34,2 ile iç talebi, yüzde 34,2 ile ücret maliyetlerini, yüzde 17,1 ile finansmana erişimi, yüzde 17,1 ile kira ve genel giderleri, yüzde 15,8 ile dış talebi, yüzde 13,2 ile yatırım potansiyelini ve son olarak yüzde3,9 ile diğer unsurları dile getiriyorlar.

Pandeminin ortaya çıkardığı belirsizlik ortamının hem arz hem de talep tarafını etkilediğini, sektörler açısından önemli bir yer tutan girdi maliyetlerindeki artışların enflasyon olarak hane halkına yansıdığını günümüz ekonomik koşullarından net bir şekilde hissediyoruz. Sektörler açısından ekonomik faaliyet sistemi içerisinde önemli bir unsur olan nakit yönetiminin pandemi döneminde de kaçınılmaz olarak varlığını koruduğunu, faiz oranlarındaki yüksek düzeyin finansman maliyeti parametresini köşeye sıkıştırdığını, artan belirsizliğin ve enflasyonun iç talebi kısıtlayıcı rol oynadığını ve ücret maliyetlerinin sektörleri etkilediğini bir kez daha kantitatif olarak da öne çıkarmış oluyoruz.

Kovid-19 hangi alanlarda iktisadi faaliyet düzeyiniz üzerinde etkili oldu?

Sektörel anlamda derinlemesine bir analiz yaptığımızda araştırma sonuçları inşaat sektörü için önem sırasına göre; girdi maliyetlerinin, finansman maliyetinin, tahsilat ve nakit yönetiminin, ücret maliyetleri ve belirsizliğin artan etkiye sahip olduğunu tespit ediyoruz.

Turizm sektörünün ise özellikle belirsizlik bombardımanı altında kaldığını, girdi ve finansman maliyetlerinin yanı sıra iç ve dış talebin de etkisi altında varlığını sürdürdüğü dikkatleri çekiyor. Sanayi sektörü açısından ise girdi maliyetlerinin önemli bir unsur olduğu, belirsizliğin keza sanayi sektörünü de etkilediğini, finansman maliyeti, dış talep, tahsilat ve nakit yönetiminin de sektörde Kovid-19’un etkisi altında kalan unsurlar olduğu öne çıkıyor.

Pandeminin dramatik bir şekilde darbe vurduğu eğitim sektörü de belirsizlikten muzdarip. Belirsizliğin yanı sıra girdi maliyetleri ve talep unsurları da Kovid-19’un eğitim sektörünün faaliyet düzeyi üzerinde etki ettiği alanlar olarak karşımıza çıkıyor. Benzer şekilde pandemi döneminde ağırlık kazanan, dikkat çeken kişisel bakım ve sağlık sektörleri ağırlıklı olarak girdi maliyetleri, ücret maliyetleri ve belirsizliğin etkisi altında faaliyetlerini sürdürmeye devam ediyorlar.

Hayat bir yıla kadar normale döner

Aşılanma düzeylerinin hızlanmasına karşılık, yeni varyantların ortaya çıkması, aşı olma noktasındaki artan gönülsüzlüğe bağlı yaşanan ölüm ve vaka artışları hem vatandaşların hem de sektörlerin pandeminin süresine ilişkin tahminlerini güncellemelerini zorunlu kılıyor. Son olarak Haziran 2021’in başından delta varyantının vaka sayılarının ağırlığını hissettirdiği Avrupa ülkelerinde ve Türkiye’de aşılanmadaki artan gönülsüzlük her geçen gün pandemi koşullarının ömrünü uzatacağa benziyor.

“Pandemi sürecinin ne zaman normale dönmesini bekliyorsunuz?” sorusunun yöneltildiği araştırmada katılımcıların 1 yıla kadar hayatın normale dönmesini beklediğini görebiliyoruz. Yukarıda saydığımız bu gelişmeler hedeflenen 1 yılın sürekli ötelenmesini kaçınılmaz olarak ortaya çıkarıyor. Katılımcıların yüzde 9,4’ü 1-3 ay içerisinde, yüzde 24,7’si 3-6 ay içerisinde, yüzde 18,8’i 6-9 ay içerisinde, yüzde 30,6’sı 12 ay içerisinde, yüzde 5,9’u 18 ay içerisinde hayatın normale döneceği konusunda bir beklenti içerisinde. Katılımcıların yüzde 10,6 ise normale dönüşün 18 aydan daha fazla sürebileceği kanaatini taşımakta.

Turizm sektörünün önümüzdeki sezonu hedeflediğini ya da beklentilerini önümüzdeki sezona yönelik oluşturduğunu, benzer şekilde sanayi sektörü, gıda&işletme&perakende, eğitim sektörlerinin de pandeminin kalan ömrünü ağırlıklı olarak 12 ay tahmin ettiklerini, inşaat sektörünün beklentisinin genele yayıldığını görmek mümkün.

Pandemi sonrasında iç pazarda artış bekleniyor

Pandemi sonrasında sektörünüzde iç Pazar için ne kadarlık bir büyüme beklentiniz var?

Pandemi ile mücadelede gerek politika yapıcılarının gerekse sektörlerin almış oldukları yapısal önlemler pandeminin ekonomik etkisini kontrol altına alma ve gelecekteki büyümenin hacmini tahmin etme yolunda önemli bir köşe taşı oldu. Özellikle gelecek açısından ekonomik faaliyet hacminde toparlanmayı teşvik edici adımlar ve iyimser beklentiler sektörlerin de pandemi sonrasına bakışlarını olumlu olarak pekiştiriyor. “Pandemi sonrasında sektörünüzde iç pazar için ne kadarlık bir büyüme beklentiniz var?” sorusunun yöneltildiği araştırmada katılımcıların yüzde 30 ve üzerine kadar değişen oranlarda artış beklentisi içerisinde olduklarını, dolayısıyla pandemi sonrasını bir fırsat olarak değerlendirdiklerini ve hayatın normale döneceği günleri ekonomik olarak iple çektiklerini söyleyebiliriz. Pandemi sonrasında iç pazardaki büyüme beklentisinin turizm sektöründe yüzde 31 ve üzeri inşaat, sanayi ve eğitim sektörlerinde yüzde 11- yüzde 20 aralığında hakim olduğu görülüyor.

Belirsizlik ve maliyetler iç pazar beklentisini etkiliyor

Önümüzdeki 3 aylık dönemde iç pazarda satıslarınızın nasıl etkilenecegini düsünüyorsunuz?

Belirsizliğin varlığını sürdürmesi, girdi maliyetlerindeki artış ve düşük maliyetle finansmana erişememenin bir araya gelmesi kısa vadede satış beklentilerini etkiliyor. Katılımcıların yüzde 39’3’ü üç aylık süreçte iç pazarda satışlarının artacağını beklerken, yüzde 35,7’si değişim beklemiyor, yüzde 25’inde ise bir azalış beklentisi hâkim. İnşaat sektöründe faiz oranlarında beklenen düşüşün gelmemesine bağlı bir azalış ve değişim olmama beklentisi hâkimken, sezonu açmış olan turizm sektöründe kısa vadede artış beklentisi hâkim. Sanayi sektörünün beklentisi ise geneli yansıtır durumda.

E-ticarete yönelim sürüyor

Kovid-19 şoku sektörel verimlilik düzeylerini ve yayılım mekanizmalarını etkileyerek dijitalleşme, ürün ve hizmetlerde yenilik, küresel zincirlerde değişiklik, uzaktan ve çevrimiçi çalışma deneyimi, kapasite düşürme, faaliyet alanı değiştirme ve/veya çeşitlendirme, yeni ortaklıklar gibi pek çok unsuru sektörlerin deneyimine sundu. Tüketicinin dijitale dönüşüme hızlı geçişi konsantrasyonu kaçınılmaz olarak e-ticarete yöneltmiş oldu. Pandemi koşullarında değişen tüketici ve üretici davranışları ise ürün ve hizmetlerde yeniliği bir kez daha sektörlerin gündemine getirmiş oldu. Özellikle mobiliteyi kısıtlayıcı dönemlerin yaşandığı pandemideki uzaktan ve çevrimiçi çalışma deneyimi sektörlerin gelecek misyon ve vizyonları açısından eşsiz bir deneyime dönüşmüş oldu.

Araştırma kapsamında pandemi süreci, sektörünüzde nasıl bir kalıcı etki bırakabilir? sorusunu yönelttiğimiz sektör temsilcileri gözlemlenen gelişmelerin kalıcı bir etkiyi ortaya çıkarabileceğini dile getirmiş oldu. Katılımcıların birden fazla yanıt verebildiği bu soruda, yüzde 45,7’si e-ticarete yönelme etkisinin olabileceğini, yüzde 40,7’si ürün ve hizmetlerde yenilik arayışında olabileceklerini, yüzde 25,9’u uzaktan/çevrimiçi çalışmanın pandemi sonrasında da sektörel olarak sürdürülebileceğini ifade ediyor. Katılımcıların yüzde 23,5’inin kapasite düşürmeyi gündeme alabileceklerini, yüzde 22,2’sinin değişen tüketim ve sektörel kalıplar karşısında faaliyet alanını değiştirmeyi tercih edebileceğini, yüzde 16’sının yeni ortaklıklara adım atarak kalıcı bir etki ortaya çıkabileceğini öne çıkardıklarını görüyoruz.

Pandemi sonrası ihracatta güçlü artış beklentisi

Pandemi süreci, sonrası için sektörünüzde nasıl bir kalıcı etki bırakabilir?

Şüphesiz pandemi sürecinin etkilediği makroekonomik göstergelerin başında ihracat geliyor. 2020’nin ikinci çeyreğinde derin bir daralma yaşayan ve günümüze gelen süreçte aşamalı olarak iyileşme gösteren ihracat rakamları şüphesiz sektörler açısından da önem taşıyor. 2021’in ilk 6 ayını artış trendi ile geçiren ihracata yönelik beklentilerin de arttığını görmek mümkün. Pandemi sonrasına yönelik ise güçlü bir artış beklentisinin olduğunu gözlemliyoruz. İhracat faaliyeti gerçekleştiren sektörlerin temsilcilerinin yüzde 68,1’i pandemi sonrasında ihracat beklentilerinde bir artış olduğunu, yüzde 19,1’i bir azalış beklentisi içerisinde olduklarını, yüzde 12,8’inin ise ihracat düzeyinin aynı seviyelerde kalacağı beklentisi içerisinde olduklarını görüyoruz. Özellikle sanayi, inşaat, gıda, mobilya, teknoloji-medya-telekom sektörlerinin büyük bir beklenti içerinde oldukları araştırma kırılımlarına yansıyor.

Kurdaki oynaklık ihracatçıyı etkiliyor

İhracat faaliyet düzeyini etkileyen pek çok unsurun olduğu, ihracatçının pek çok unsurun gölgesinde ekonomik büyümeye katkı sunmaya çalıştığı bilinen bir gerçek. Bu araştırma kapsamında özellikle pandemi döneminde ihracatçının karşılaştığı sorunlara önem sırasına göre dikkat çekiyoruz.

İhracat yapan sektörlerin karşılaştıkları en önemli sorun yüzde 60,5 ile döviz kurlarında yaşanan oynaklıklar. Döviz kurlarında yaşan artışa bağlı olarak teorik olarak rekabet gücünün artması beklense de Türk ihracatçısının istikrarlı bir kur seviyesini arzuladığını bir kez daha tespit emiş oluyoruz.

Hammadde ve ara malı fiyatlarının yüksek olması ise yüzde 58,1 ile ihracatçıyı etkileyen ikinci önemli sorun olarak karşımıza çıkıyor. Özellikle pandemi döneminde hammadde ve ara malı temininde yaşanan sorunlar, sipariş iptalleri, fiyatlarda yaşanan artışlar ihracatta ortaya çıkan kayıpların temel nedenleri arasında yer alan önemli unsurlar oldu. Özellikle ihracatçıların yüzde 46,5 ile lojistik maliyetlerinin yüksekliği konusunda yaşadıkları sorunlar ile birleşince tedarikler zorlaşmaya başlamış, firmaların üretimlerini durdurma seçeneklerini devreye sokma zorunlulukları ortaya çıktı.

İhracatçıların bu üç sorun dışında pandemi döneminde karşılaştıkları sorunlar ise yüzde 39,5 ile finansman maliyetlerinin yüksek olması, yüzde 34,9 ile talep tahmin zorlukları, yüzde 32,6 ile teşviklerin yetersizliği, yüzde 23,3 ile ihracat pazarındaki talep düşüklüğü, yüzde 23,3 ile rekabet edememe, yüzde 20,9 ile bürokratik engeller, yüzde 18,6 ile enerji maliyetlerinin yüksekliği, yüzde 18,6 ile tanıtım sorunu ve yüzde 4,7 ile diğer sorunlar olarak dikkat çekiyor.

Yurtiçi üretim olmaması ithalatı zorunlu kılıyor

Dış ticaretin bir diğer önemli ayağı olan ithalat seviyesi de pandemi koşullarından nasibini alan göstergelerden biri. Araştırma kapsamında sektör temsilcilerinden ithalat yaptığını ifade edenlere yönelik ithalat yapmayı tercih etme nedeniniz nedir? sorusu yöneltildi. Pek çok akademik çalışma tarafından ortaya konan nedenler kantitatif bir yöntemle bir kez daha ortaya kondu. Yüzde 45,1 ile yurtiçi üretim olmadığı için ithalatın tercih edildiği ifade edilirken, yüzde 33,3 ile yurtiçi fiyat yüksekliği, yüzde 21,6 ile yurtiçi üretim miktarı düşüklüğü, yüzde 19,6 ile kalite yetersizliği, yüzde 11,8 ile başka şirketlerle ilişkiler, yüzde 2 ile kuruluş ilkeleri ve yüzde 11,8 ile diğer nedenler ithalat yapmayı tercihe zorunlu kılan unsurlar olarak dikkat çekiyor.

-Araştırma kapsamında elde etmiş olduğumuz sıcak ve soğuk veriler pek çok gerçeğe temas etmeyi zorunlu kılıyor:

-Sektörler pandeminin gölgesinden baz etkisi ile de olsa çıkış yolunu zorluyor

-Teknoloji-Medya-Telekom sektörleri pandemi dönemi elde ettikleri avantajı, ürün ve hizmetlerde yenilik gerçekleştirerek, dijitalleşen tüketicinin taleplerine karşılık vermek suretiyle tüketicinin nabzını tutarak sürdürme peşinde

-İnşaat sektörü faiz oranlarındaki yükseklikten muzdarip. Güçlü bir faiz indirimi beklentisi hakim.

Sanayi sektörü 2021 yılının ikinci çeyreğinde küresel ticaretteki olumlu havadan memnun

-Belirsizliğin azalması ile birlikte girdi maliyetleri ve finansman maliyetlerinde düşüş beklentisi sektörlerin nefes almaları için öncül koşullar olarak dikkat çekiyor

-Aşılanma düzeylerinde yaşanacak etkili hızlanmalar sektörlerin gelecek beklentilerindeki iyimserliği pekiştirici önemli bir unsur

-Ekonomik toparlanma ile birlikte güçlü bir hacim artış beklentisi hakim

-Dijitalleşmeyi hızlandırarak uzun vadede üretkenliği artırma çabası dikkat çekiyor

-Turizm sektörü önümüzdeki sezonu hedefliyor

-Değişen tüketim kalıplarına uyum sağlamak adına özellikle tüketici mobilitesine bağlı sektörler tüketici iç görülerini yakalamayı hedefliyorlar