Tarladan çatala uzanan yolculuk artık borsada

HABER MASASI
Abone Ol

Pirinç, bakliyat ve işlenmiş gıda sektöründe 26 yıldır faaliyet gösteren yayla Agro Gıda’nın hisseleri borsada işlem görmeye başladı. Klasik ürünlerde 1 milyon ton, paketli hazır yemekte yıllık yaklaşık 35 milyon adet üretim kapasitesine sahip olan şirket halka arz geliriyle Niğde’de 3. Fabrikasını açmayı planlıyor.

Yayla Agro gıda kurucusu ve Yönetim Kurulu Başkanı Hasan Gümüş.

Kategorisindeki ilk halka arzı gerçekleştiren Yayla Agro Gıda, bitkisel protein bazlı pirinç, bakliyat ve işlenmiş gıda sektöründe 26 yıllık tecrübesiyle NielsenIQ 2021 yılı verilerine göre pazar lideri konumunda. Türkiye’nin 81 ilinde 60 binden fazla satış noktasında ürünlerini tüketiciyle buluşturan Yayla Agro Gıda, Legurme markasıyla 65’ten fazla ülkeye ihracat gerçekleştiriyor.

144 metrekare alanda, sadece 1 paketleme makinasıyla 26 yıl önce Yayla Agro Gıda’nın temellerini atan Hasan Gümüş, inovatif bakış açısıyla o dönemde açıkta satılan ürünleri paketleyerek sektöre farklı bir soluk getirmeyi başardı. Paketli bakliyatın yok denecek kadar az olduğu bir dönemde geleceği doğru okuyan Gümüş, paketleme yatırımlarına yoğunlaşarak, markasını kısa sürede farklı market zincirlerine taşıdı. Hasan Gümüş, 26 yıl önce 100 ton üretim kapasitesiyle başladığı yolculuğu bugün 1 milyon ton klasik pirinç ve bakliyatın yanında 35 milyon adet paketli hazır yemek üretimi kapasitesiyle sürdürüyor.

Ankara ve Mersin’deki fabrikalarda üretimini sürdüren şirket, halka arzdan elde ettiği gelirle Niğde’de bir fabrika daha açmayı planlıyor. Türkiye çapında 81 ilde, 9 EDT ve 56 paketli ürün bayisinin yanında 60 binden fazla satış noktasında ürünlerini sunan Yayla Agro Gıda, Legurme markasıyla da yurtdışı pazarlarda tüketiciyle buluşuyor. Yayla Agro Gıda Yönetim Kurulu Başkanı Hasan Gümüş, artık yurtiçinde gelebilecekleri noktaya geldiklerini bundan sonraki süreçte, global bir marka haline gelmeyi hedeflediklerini belirtiyor.

Halka arz sürecinizi tamamladınız. Halka arz motivasyonunuz neydi? Elde edilen geliri nasıl değerlendireceksiniz?

Dünyada finansmana ulaşmak zor değil. Zor olan değer yaratabilecek fikirler üretebilmek, fikir varsa bir şekilde finansman bulunabiliyor. Ben Yayla Agro gıda kurucusuyum. 26 yılda buraya geldik, Türkiye’deki aile şirketlerinin yüzde 90’ı ikinci kuşaklara aktarılamadan ölüp gidiyor. Bu nedenle de sürdürülebilirlik son derece önemli. Bizim halka açılma motivasyonumuz tam da bu aslında. Global bir şirket olma hedefimiz var. Risk almadan bir yere gitmek mümkün değil. Artık risk alabilecek seviyeye geldik.

  • Global marka olma noktasında da daha önce Avrupalı şirketlerle görüşmelerimiz oldu. Ortak olmak isteyen şirketler oldu, Türkiye pazarına girmek isteyen şirketler de oldu, ama o masada otururken, bir şirketin kurumsal şirket kimliğine sahip olması o şirketi güçlü kılıyor.

Bizim de motivasyonumuz bu. Halka arzdan sağlanan gelirle önümüzdeki günlerde üçüncü fabrikamızın temelini Niğde’de atacağız. Bir yıl içinde devreye almayı planladığımız yeni fabrikamızda ihracat odaklı, katma değeri yüksek, fonksiyonel gıdalar, zenginleştirilmiş ürünler, bitkisel protein bazlı ve değişen tüketim alışkanlıklarına yanıt verecek ürünler üreteceğiz.

Global şirket olmayı planlıyoruz dediniz. Daha önce uluslararası şirketlerden teklifler geldi ilgilenmedik dediniz. Bundan sonra gelirse yaklaşımınız ne olur?

Halka arzdan sağlanan gelirle önümüzdeki günlerde üçüncü fabrikamızın temelini Niğde’de atacağız.

Şu anda biz pirinç ve bakliyatta pazar lideriyiz. Bundan sonra bize başka bir motivasyon gerekiyor. Artık bizim bu şirketi yurtdışına açabilmemiz gerekiyor. Bizim “Legurme” adında bir markamız var, Turquality marka destek kapsamında. Orada büyümemiz gerekiyor. Global marka olurken, global ölçekte stratejik ortakların birikimlerini kazanarak bunu yapabiliriz. Stratejik ortaklıklara açığız. Yurtdışı pazarlarda tecrübeli bir ortak know-how’ı paylaşabilecek bir ortak olabilir. Daha hızlı globalleşmenin çözüm yollarından biridir bu.

Yayla Agro Gıda olarak geliştirdiğiniz pişmiş ürünlere ilgi nasıl?

Biz bu alanlara yatırım yapmak istiyoruz. Bu yemekleri yerken aynı damak tadına varılmasını hedefliyoruz. Aynı zamanda da bu ürünleri daha da niteliklendirmek istiyoruz. Örneğin folik asit destekli ya da farklı vitaminlerle zenginleştirilmiş ürünler sunmayı planlıyoruz. Yeni yapacağımız yatırımlar bu zenginleştirmeyi yapacak. Bitkisel protein bazlı ürünler kategorisinde AR-GE’ye sahip kendi segmentinin ilk ve tek şirketiyiz. Biz yüzbinlerce ton ürün işliyoruz. Bunlardan atık ürün çıkıyor. Örneğin; kırmızı mercimeğin boş ya da kırık tanesi, herhangi bir deforme olmuş taneleri paketlemiyoruz. Bunları alıp atıştırmalık yapıyoruz. Örneğin mercimeğin, nohutun fasülyenin cipsini yaptık. Humus yaptık. Bu alanlarda da artı değer oluşturduk. İhtiyaçlara özgü ürün geliştiriyoruz. Öte yandan biz aynı zamanda kültür elçiliği de yapıyoruz. Ambalajlarımızın üzerinde Türkiye’nin en fazla ziyaret edilen yerlerinin fotoğrafları var. Böylece ambalajlarımızla Türkiye’yi tanıtıyoruz.

Bu ürünler 2 yıl nasıl bozulmadan muhafaza ediliyor?

Alox pet diye bir ambalaj var. Oksijen yalıtımı neredeyse yüzde yüz, sıfır oksijen geçirgenliği var. Yani oksijen geçirmeyen bir ambalaj. Bunun içerisine teknolojiyi kullanarak fix reçeteyle otomasyonla ürünü içerisine koyuyoruz ağızını kapatıyoruz. Basit tabirle içerisinde hayatı donduruyoruz. Dışarıyla teması kesiyoruz. Bu ürün bu şekilde 3 yıl muhafaza edilir.