Trans Hazar Doğalgaz Boru Hattı ivme kazanıyor

HABER MASASI
Abone Ol

ABD Başkanı Donald Trump’ın Türkmenistan Cumhurbaşkanı Kurbankulu Berdimuhammedov’a ABD yönetiminin Trans-Hazar Doğalgaz Boru Hattı’nın (TCGP) inşasını dört gözle beklediğini ifade ettiği Nevruz mesajıyla birlikte, Washington’daki hava proje lehine değişiyor.

Yirmi yıl önce projenin ilk ortaya atıldığı zamanlarda Amerikalı müzakereciler başarılarını engelleyen iki stratejik hata yaptılar. İlki, dönemin Rus Devlet Başkanı Boris Yeltsin’in Amerikalı mevkidaşı Bill Clinton’un haberi olmadan bir şey yapabileceğine inanmadıkları için, Türkiye ve Rusya’nın Mavi Akım boru hattı üzerinde herhangi bir anlaşma yapmalarının muhtemel olduğuna da inanmadılar.

İkincisi, bu altyapının Karadeniz’in derin deniz yatağına döşenmesine imkân sağlayacak teknolojinin bulunmadığını düşündüler. Ancak 1980’lerin ortalarında İtalyanlar, Tunus’tan Sicilya’ya uzanan TransMed boru hattını birkaç yüz metre derinlikteki sulara döşemişti. Rusya, Mavi Akım boru hattını 2.000 metrenin üzerinde bir deniz derinliğe döşemek için gereken teknolojiyi geliştirmek üzere İtalyanlarla anlaştı.

İtalyanlar işi teslim ettiği zaman bile, Amerikalı müzakereciler TCGP konusunda herhangi bir baskı uygulamamışlardı. Zira, bunun yerine Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütü (OPEC) ve Rusya’yı pas geçtiği için önem arz eden Bakü-Tiflis-Ceyhan (BTC) petrol boru hattına odaklanmışlar, ve bu boru hattını hayata geçirmek için işbirliği gerekli olan Türkiye’yi devre dışı bırakmak istememişlerdi.

O zamandan beri, Amerikalı müzakereciler, TCGP boru hattını şiddetle eleştirerek ve asla inşa edilemeyeceğini söyleyerek, boru hattıyla ilgili Washington’un siyasi söylemlerine hükmetmeye çalıştılar. Zira, boru hattının inşa edilmesinin kendilerinin yirminci yüzyılın sonundaki başarısızlıklarını ortaya çıkaracağından korkuyorlardı.

Ancak, TCGP projesinin 10 yıl önce ikinci kez akamete uğramasının esas sebebi Amerikalıların entrikaları değildi. Proje üç nedenden dolayı hayata geçirilemedi.

İlki, AB’nin Avrupa’nın siparişlerini bir araya getirerek Türkmen doğal gazının tek alıcısı olarak kurmaya çalıştığı Hazar Denizi Kalkınma Konsorsiyumu’nun (CDC) zayıf kurumsal yapısıydı. İkincisi, Nabucco Doğalgaz Boru Hattı’nın destekçilerinin Türkmen gazı ile ilgili herhangi bir garanti vermeden Türkmenistan’ı Beyaz Akım yoluyla yılda 10 milyar metreküp doğalgaz tedarik etme konusunda ikna edememesiydi. Oysa Türkmenistan’ın stratejik hedefi her daim yılda 30 milyar metreküp veya daha fazla doğalgaz satmak olmuştur. Üçüncüsü ise, Şah Deniz konsorsiyumunun Nabucco’ya karşı nihai seçimi idi.

Bununla birlikte, söz konusu Amerikalı müzakereciler emekliye ayrıldıklarında zaman dahi, geçtiğimiz Ağustos ayında Hazar Denizi’nin Hukuki Statüsü Sözleşmesi’nin imzalanmasından sonra bile TCGP projesi hakkında şüphe yaymaya devam etmiş olsalar da, şu anda etkileri azalmakta ve tamamen bitmek üzeredir.

Washington merkezli Kültürel Miras Vakfı’ndan Luke Coffey’in son zamanlarda yazdığı bir makale bu gerçeğe işaret ediyor. Azerbaycan ile Türkmenistan arasındaki açık deniz platformları arasındaki ara bağlantı projesinin, TCGP’yi tamamlamanın ilk ve en önemli aşaması olarak Hazar Denizi yatağına inşa edilebileceğini savunuyor.

Ara bağlantı hakkındaki bu fikir uzun yıllardır siyasi çevrelerde tartışılıyor. Proje, Türkmenistan’ın büyük miktarlarda ihracat yapabilmek için kesin garanti istemesinden dolayı asla uygulanmayacağını çok iyi bilen şüpheciler tarafından savunuluyordu. Ara bağlantının, yılda 6-8 milyar metreküp doğal gaz taşıyacağı öngörülüyordu. Ancak TCGP yılda 30 milyar metreküp doğalgaz taşıyacak şekilde planlanmıştır.

'Türkmenistan’ın stratejik hedefi her daim yılda 30 milyar metreküp veya daha fazla doğalgaz satmak olmuştur.'

Ancak, Coffey’in sırf TCGP’nin inşaatının tamamlanması olasılığını kabul etmesi bile, Washington’un siyasi duruşunun yeni bir boyut kazandığını gösteriyor. Bu duruşu güçlü bir şekilde destekleyen AB mühendislik tasarımı ile uygulanması için gereken diğer çalışmaları ortak olarak finanse ediyor.

Ancak şimdi ABD diplomasisi desteğini tekrar gösteriyor. ABD Dışişleri Bakanlığı Avrupa ve Avrasya Bürosu Müsteşar Yardımcısı George Kent, “Enerji sektöründeki stratejik konulara [uzun zamandır] verdiğimiz ağırlık da dahil olmak üzere, ekonomik ilişkilerimizi derinleştirmek için birçok fırsatımız var,” diyerek sözlerini şöyle sürdürdü: “Güney Gaz Koridoru, yalnızca Azerbaycan’dan değil, muhtemelen Orta Asya ülkelerinden de Avrupa pazarlarına gaz taşıyacak ve yalnızca Azerbaycan’ın ve Gürcistan’ın değil, tüm kıtanın enerji güvenliğini artıracak, birçok ülkeyi kapsayan olağanüstü büyük bir altyapı projesidir.” Kent’e göre Güney Gaz Koridoru ayrıca Avrupa’nın enerji güvenliğine katkı sağlayan ve ayrıca Orta Asya’yı Azerbaycan’a bağlayan projelerin özel bir örneğini oluşturuyor.

Orta Asya’nın batısındaki Çin etkisini engellemeye çalışan Rus diplomasisi, bunun kesinlikle kötü bir fikir olmadığını zımnen kabul ediyor. Dahası, Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov Türkmenistan’ın önümüzdeki Ağustos’ta Türkmenbaşı limanında yapılması planlanan Hazar ekonomik işbirliği zirvesi girişimine sıcak bakarak, zirveyi destekliyor. Türkmenistan Cumhurbaşkanı Berdimuhamedov toplantı önerisini Hazar Sözleşmesi’nin imzalandığı 2018 Ağustos Aktav zirvesinde getirmişti.

Şu anda bölünmüş ABD Kongresinde bile bu girişimi desteklemek için iki taraflı bir destek söz konusu. Trump’ın Berdimuhamedov’a TCGP’nin inşasını dört gözle beklediğini söylediği Nevruz mesajını gönderdiği gün, Demokratlar’ın çoğunlukta olduğu ABD Temsilciler Meclisi, 24 oya karşılık 391 oyla 2019 Avrupa Enerji Güvenliği ve Çeşitlendirme Yasası’nı onayladı.

Söz konusu yasa ABD Dışişleri Bakanlığı’nın ve bağlı kurumların Avrupa Komisyonu ve Avrupa ve Avrasya ülkelerinin [enerji altyapı projelerine yönelik] çalışmalarını destekleme konusundaki çabalarını önceleyecek ve hızlandıracaktır. Bunlar yalnızca TCGP ile sınırlı değildir. Şu anda tüm ana oyuncular arasında bu boru hattının inşa edilmesi gerektiği konusunda büyük bir diplomatik uzlaşma var.