Trump’ın yeni tarifeleri: Küresel ticaret savaşı mı, resesyon mu?

PROF. DR. MURAT YÜLEK
Abone Ol

ABD Başkanı Donald Trump, 4 Mart 2025’te Kanada, Meksika ve Çin gibi önemli ticaret ortaklarına karşı büyük çaplı tarifeler uygulamaya başladı. Bu hamle, küresel ticaret gerilimlerini alevlendirdi ve bu ülkelerden gelen hızlı karşı tepkiler, söz konusu tarifelerin ekonomik etkilerini sorgulattı. Trump’ın tarifeleri uygulama gerekçesi, bu ülkeleri haksız ticaret uygulamaları ve özellikle ABD’ye yönelik fentanil gibi uyuşturucu kaçakçılığına karşı daha fazla mücadele etmeye zorlamak olarak açıklanıyor. Ancak, bu tarifelerin ABD ekonomisine olan potansiyel olumlu etkileri şüpheli görünürken, olumsuz etkilerinin kesin olduğu söylenebilir.

Tarifeler ne gibi sonuçlar doğuracak? İlk etapta, bu tarifeler Amerikalı tüketiciler için daha yüksek maliyetlere yol açacak gibi görünüyor. Bu da enflasyon anlamına geliyor ki, son yıllarda ABD ekonomisinin en büyük endişelerinden biri haline gelmişti. Ürün fiyatlarının, elektronik eşyalardan gıdaya ve yakıta kadar her şeyde artması, Amerikalı haneler üzerinde baskı oluşturacak. Kanada, Meksika ve Çin’den ithalat yapan ABD firmaları, enerji ürünleri, üretim malzemeleri ya da tüketici ürünleri gibi kalemlerde daha yüksek maliyetlerle karşılaşacak. Bunun sonucunda, ABD ürünlerinin fiyatları hem iç piyasada hem de ihracat pazarlarında artacak ve bu da rekabetçiliklerini azaltacak.

ABD firmalarının üretim maliyetleri artacak, bu da işten çıkarmalara veya daha düşük ücret artışlarına yol açabilir. Üstelik bu tarifelerin ABD’nin ekonomik büyümesini yavaşlatması bekleniyor. Trump, bu adımların Amerikalı işçileri koruyacağını savunsa da, enflasyonun yaratacağı ekonomik acıların, ithalatın azalmasından doğacak herhangi bir potansiyel kazancı gölgede bırakabileceği gerçeği daha ağır basıyor.

ABD’nin bu yeni tarifelerden etkileneceği kesin olsa da, söz konusu ülkeler de önemli ekonomik sonuçlarla karşı karşıya kalacak. Kanada ve Meksika, ABD’nin en büyük ticaret ortaklarından ikisi olarak, ABD’ye yapılan ihracata büyük ölçüde bağımlı. Yeni tarifeler, özellikle üretim ve tarım sektörlerinde, ABD talebine dayalı iş kayıplarına yol açabilir. Her iki ülke de alternatif pazarlar arayışına girecek, ancak gerçek şu ki, ABD tüketicileri bu ekonomilerin önemli bir parçası ve bu gelir kaynağını telafi etmek zaman alacak – hatta mümkün olmayabilir.

Çin, zaten ticaret savaşının merkezinde yer alırken, ABD’ye yaptığı imalat ihracatının daha da azalması bekleniyor. Çin, diğer pazarlara yönelmeyi başarabilse de, ABD uzun süredir Çin için en büyük müşterilerden biri olmuştur, özellikle teknoloji ve tarım ürünleri konusunda. Yeni tarifeler, Çin’in zaten zor durumda olan imalat sektörünü daha da zorlayacak, bu da iş kayıplarına ve büyüme yavaşlamasına yol açabilir.

ABD’nin bu ülkelerden alacağı karşılıklar da söz konusu. Kanada, ABD ürünlerine yönelik yüzde 25 tarifeler uygulamaya başladı ve bu, 155 milyar dolarlık bir ticaret hacmini kapsıyor. Çin, soya fasulyesi, domuz eti ve sığır eti gibi ABD tarım ürünlerini hedef almayı vaat etti. Meksika'nın yanıtı ise henüz netleşmedi. Ancak, ABD’nin güneyindeki tarım ürünleri ihracatçısı eyaletler, büyük bir darbe alacak. Çünkü Meksika’ya eskisi gibi ürünlerini satamamaları, bölge ekonomilerini zayıflatacak.

Bu karşı önlemler, eğer Trump mantıklı bir çözüm arayışına girmezse, büyük bir ticaret savaşına yol açabilir. Her ülke birbirinin ürünlerine tarifeleri artırırsa, dünya çapında daha yüksek fiyatlar ve verimsizlikler, azalan tüketici harcamaları ve ekonomik büyüme yavaşlaması görülebilir.

Ticaret savaşları aynı zamanda diplomatik ilişkileri gerer ve bu da ABD’nin yaşadığı şu anda görülen bir durumdur. Kanada ve Meksika liderlerinin öfke ve hayal kırıklığı, yeni tarifelerin etkisiyle büyümeye devam edebilir. Bu ülkeler, ABD ile olan ticaret anlaşmalarını yeniden gözden geçirip, başka ülkelerle yeni anlaşmalar yapma yoluna gidebilirler; bu da ABD’yi küresel ekonomide yalnızlaştırabilir.

ABD için herhangi bir fayda var mı? Tarifelerin savunucuları, uzun vadede ABD’nin azalan ithalatlarla birlikte iç üretimi artırıp yeni iş alanları yaratacağı görüşündedir. Ancak kısa vadede durum bunun aksini gösteriyor. Bu tarifelerin yarattığı enflasyon baskısı, olası faydalardan çok daha ağır basacaktır. Tüketiciler fiyatların arttığını görecek, işletmeler daha yüksek üretim maliyetleriyle karşılaşacak ve ekonomik büyüme yavaşlayacak.

Ayrıca, ABD firmalarının gerçekten ithalatların azalmasıyla oluşan boşluğu doldurup dolduramayacağını sorgulamak da önemlidir. Birçok Amerikalı üretici, düşük maliyetli yabancı girdilere bağımlıdır ve iç talebi karşılamak için fiyat artışları ya da verimlilik artışı gibi ciddi zorluklarla karşılaşabilir. Uluslararası tedarik zincirlerinden uzaklaşma süreci ne hızlı ne de acısız olacaktır.

Yeni tarifeler devreye girmeye başladıkça, en büyük soru şu: Bu, bir ticaret savaşına mı yol açacak, yoksa daha da kötüsü, bir ekonomik resesyona mı? Tarih, ticaret savaşlarının çoğu zaman beklenmedik sonuçlara yol açtığını göstermektedir. Trump’ın amacı Amerikalı işçileri korumak ve uzun süredir süregelen şikayetleri gidermek olsa da, son hamlesi zarar vermek yerine fayda sağlamaktan çok daha fazla zarar verebilir.

Sonuçta, tarifeler tüm taraflar için ekonomik acılara yol açabilir. Artan fiyatlar, azalan ekonomik büyüme ve küresel gerilimlerin ABD ekonomisine nasıl fayda sağlayacağı oldukça zor bir sorudur. Çatışma yerine işbirliği odaklı çözümler bulmanın, ABD için daha faydalı olacağı düşünülebilir.

Bu yazının başlığı yazardan bağımsız editoryal olarak hazırlanmıştır.