Turizmin yeni gözdesi film ve dizi setleri
Popüler filmler ve dizilerdeki yerler tatil destinasyonlarını belirleyen en önemli faktörlerden birisi olmaya başladı. Sahnelerde geçen mekânlar, oyuncuları görme ve tanıma arzusu tatil tercihlerinin bir parçası ya da tek başına tatilin kendisi olabiliyor. Popüler filmlerin çekildiği yerler ziyaretçi akınına uğrayınca ülkeler de teşvik yarışına girdi.
Ait olduğu ya da gösterdiği ülkeye dair izleyicide belli bir bakış açısı ve imajın yerleşmesine sebep olan filmlerin tanıtım aracı olarak değerlendirilmesi dizi ve film sektöründe yeni bir pazarlama aracı olarak değerlendiriliyor. Söz konusu filmler ülke turizminde önemli kazançlar sağlanmasına da yol açıyor.
Dünya çapında büyüyen bir fenomen olan film turizmi eğlence sektörünü geliştirirken aynı zamanda uluslararası seyahatleri de arttırıyor. Zira son on yılda giderek ön plana çıkmaya başlayan film teşvikli turizm, film ve dizilerin çekildiği mekânlara ciddi katkı sağlarken, mevsimselliği de ortadan kaldırarak yerel halka istihdam sağladığı gibi, turizm gelirlerinin artmasına da neden oluyor.
Özellikle Yüzüklerin Efendisi filmiyle anlamlı bir gelişme yakalayan film teşvikli turizm, filmle özdeşleşen Yeni Zelanda’da ziyaretçi sayısını yüzde 50 arttırdı. Aynı şekilde Game of Thrones ( Taht Oyunları ) da yayınlanmaya başladığı günden beri set turizmini başlatarak setlerin bulunduğu bölgelerde turist talebi yarattı. Dizi sadece İrlanda’da değil, çekimlerin bir bölümünün yapıldığı Hırvatistan ve Fas’ta da turizm patlamasına sebep oldu. Fas aynı zamanda 1942’de çekilen Casablanca filmi nedeniyle popüler ilk destinasyonlardan biri. Ayrıca 2014’te dizinin bir bölümünün çekildiği Sevilla’nın güneyindeki küçük bir İspanyol kasabası olan Osuna Kasabası’nda turist patlaması yaşandı. Üstelik dönemin Belediye Başkanı Rosario Andujar, “ Daha önceleri İspanya’nın yerini haritada bile gösteremeyen Amerikalılar İspanya’yı bulmakla kalmadılar, Osuna’yı bile keşfettiler” diyerek şaşkınlığını belirtmişti.
Parlayan yıldız Türkiye
“Film görselleri, halkla ilişkiler sağlar ve kimlik yaratmaya yardımcı olur” diyen Yaşar Üniversitesi Turizm İşletmeciliği Bölümü’nden Doç. Dr. Gökçe Özdemir, “Filmler sadece aksiyona fon olarak ekranda ‘hoş’ yerler ve sahneler göstermezler, aynı zamanda duygusal bağlılık düzeyi de ilave ederler. Bir şehrin, bölgenin veya ülkenin filmde gösterilmesi milyonlarca insan tarafından izlenecek bir tür reklam özelliğindedir ki özel olarak hedeflenen turizm tutundurmasıyla bile bu rakama ulaşılması çok güç” diyor. İnsanların bölgeye ve kültüre bakış açısını değiştirmesine neden olan filmler, insanlarda merak uyandırıp seyahat konusunda cesaretlendiriyor. “Filmin taşıdığı duygusal ögeler ile destinasyon arasında bağ kuruluyor” diyerek bu doğrultuda destinasyon imajının da şekillendiğini belirten Özdemir, “Filmlerin doğası gereği görsel olması, hikayenin geçtiği destinasyonun da tasvirini içeriyor ve bölgeden farklı kareler sunuyor. Uluslararası yayınlanan sinema filmleri uluslararası turizmin canlanmasına neden olabilirken, ulusal sinema filmleri de yerel turizmin canlanmasına neden oluyor” diyor. Hitman, The Rebound, 007 James Bond Skyfall ve Taken 2 gibi pek çok yabancı filmde İstanbul yer almıştı. 2004’de çekilen Truva filmi ile uluslararası bir turistik hareketlenme yaşayan Çanakkale’de ziyaretçi sayısında yüzde 73 artış yaşandı. Kapadokya ise, Ghost Rider 2 filmi ile uluslararası kapsamda ilgi odağı olmayı başarmıştı.
Aşinalığı evde oluşmuş bir ürünün satışının kısa sürede sonuçlanmasının çok rahat gerçekleştiğini söyleyen Turizm Rehberi Sedat Bornovalı ’ya göre bunu en iyi başarmış ülke Amerika.
Film sektörünün turistik ürüne çevrilmesinde Hollywood’un üstünlüğünü koruyor. Bornovalı, bu durumu “New York ve San Francisco gibi kentleri dünyanın her yerinden gençler filmlerde görüyor ve mutlaka buraları ziyaret etmek istiyor. 60’lı ve 70’li yıllarda İtalyan turizminin patlamasına İtalyan sinemasının katkısı olmuştu. Şu sıralarda parlayan yıldız ise Türkiye. En iyi sonuçları almak için üzerimize düşen ise bunun sürekliliğini sağlamak ve seyahat arzusunu ülkemize katma değer oluşturacak hale dönüştürmek” sözleriyle değerlendiriyor.
Tanıtım konusunda zayıfız
Bugün dünyada ABD’den sonra en çok dizi ve film ihraç eden ikinci ülke olan Türkiye, 2015 itibarıyla 250 milyon dolarlık ticaret hacmine ulaşmış durumda. Bu rakamın 2016 sonunda ise 300 milyon dolara ulaşması bekleniyor. 2023 hedefi ise 1 milyar dolar.
Yedirenk İletişim Yönetim Kurulu Başkanı İsrafil Kuralay “Ekonomi Bakanlığı'nın film ve dizi sektörünü ihracat kapsamında desteklenecek ürünler kapsamına almış olması sevindirici bir gelişme” sözleriyle belirtiyor.
“Tanıtım konusunda zayıfız. Kültür Bakanlığı çeşitli festivallere katılım sağlıyor, birçok ülkede film haftaları yapıyor ayrıca ülkemizin tanıtımıyla ilgili çalışmalar da yapıyor. İşte tam bu noktada bakanlığın isminde de olduğu gibi kültür ve turizmin birlikte tanıtılabileceği bir noktada bulunuyoruz.
Yapımcılar ürünlerini kendi çabalarıyla Mipcom, Miptv, Cannes Film Festivali, Berlin Film Festival gibi çeşitli marketlerde pazarlıyorlar. Özellikle daha çok kendi çabalarıyla başarı elde etmiş dizi ve film sektörünün tanıtım ve yapım anlamında teşvik ve desteğe ihtiyacı olduğu açık. Ülkeler arası ortak yapımların da tanıtımda büyük katkısı olacak” diyor.
Son yıllarda turizmde daralma yaşayan ülkemiz için kamu işbirliğiyle ülkenin çeşitli bölgelerini tanıtmaya yönelik yerli, yabancı film turizminin geliştirilmesi Türkiye’nin bu daralmadan hızlı çıkışının yollarından biri olarak düşünülebilir.