Türk devletlerine taze kan: Türk Yatırım Fonu

KADRİYE N. TUNÇSİPER
Abone Ol

Hazırlıkları bir süredir devam eden ve Türk devletleri tarafından kurulan ilk ortak finans kurumu olan Türk Yatırım Fonu resmen işlerlik kazandı. İstanbul merkezli olarak ilk aşamada Türkiye, Azerbaycan, Kazakistan, Özbekistan, Kırgızistan’ın dâhil olduğu fon, ekonomik kalkınmanın teşvik edilmesini ve Türk Devletleri Teşkilatı üyeleri arasında işbirliğinin desteklenmesini amaçlıyor.

Türk Devletleri Teşkilatı’nın geçtiğimiz yıl Semerkant’taki toplantısında gündeme gelen ve üyeler arasında kurulması kararlaştırılan Türk Yatırım Fonu, birlikte iş yapma kültürünü güçlendirecek ilk adım olarak faaliyete geçti.

Halen 700 milyar dolar dış ticaret hacmine sahip olan Türk Devletleri Teşkilatı ülkelerinin gerek enerji kaynakları üzerinde olması gerekse Orta Koridor’un merkezinde yer alması dolayısıyla ekonomik anlamda çok daha büyük bir potansiyeli bulunuyor. Bu nedenle örgütün kabiliyetlerini güçlendirecek fon büyük öneme sahip.

Eşit sermaye eşit oy

Türk Yatırım Fonu, 500 milyon dolar sermaye ile faaliyetlerine başlarken, her üye ülke yüzde 20 paya sahip olacak. Ekonomik bütünleşmenin de hedeflendiği fon kapsamında, uzun vadede ekonomilerin yakınlaştırılması için çalışmalar yürütülecek. Yakın gelecekte fon kapsamındaki ülkelerin sayısının artacağı da tahmin ediliyor.

Eşit sermaye eşit oy prensibine dayalı olarak Türk Yatırım Fonu’nda üye ülkeler, 90 gün içinde 5 milyon dolar olarak belirtilen ilk dilimi ödeyecek ve geri kalan paylar ise her yıl 3 eşit taksitte ülkelerden alınacak.

Türk Yatırım Fonu örgütlenmesi de başkan, CEO, yönetim kurulu ve konseyden meydana gelecek. IMF’de olduğu gibi Guvernörler Kurulu, Türk Yatırım Fonu’nda da olacak. Fonun başkanı, dönüşümlü olarak bu kurul tarafından atanacak. Kurul ayrıca kaynakların yeterliliğini düzenli olarak denetlemenin yanı sıra fonun büyütülmesine de karar verebilecek. Fon, kuruluşundan itibaren 20 yıl süreyle faaliyet gösterecek ve gerekirse bu süre uzatılabilecek.

Uluslararası finans kurumu niteliğinde olacak Türk Yatırım Fonu, proje ve KOBİ’lerin desteklenmesi, altyapı modernizasyonu, nakliye ve lojistik imkânlarının geliştirilmesi, bilgi ve iletişim teknolojileri yanı sıra yeşil ekonomi ve turizm alanlarını destekleyecek.

Türk IMF'si doğru bir tanımlama değil

Dr. Furkan Kaya.

Dünya başkenti olarak adlandırılan ve asırlardır süregelen önemi ile İstanbul’un Türk Yatırım Fonu merkezi olarak seçilmiş olmasının çok önemli olduğunu belirten Yeditepe Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Dr. Furkan Kaya, Türk IMF’si tanımlamasının Türk Yatırım Fonu için doğru olmadığının altını çizerek, IMF’nin paraya sıkışan ülkelere kredi sağlasa da kendine bağımlı hale getirdiğini belirtiyor. Türk Yatırım Fonu’nun amacının Türk dünyası ülkelerinin birbirine destek olarak, IMF benzeri küresel yardım kuruluşlarına muhtaç olmadan, kendi yağları ile kavrulmalarını sağlamak olduğunu vurgulayan Kaya, Rusya ve Çin’in de fonun takipçisi olacağını sözlerine ekliyor.

Prof. Dr. Fatih Mangır.

Selçuk Üniversitesi İşletme Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Fatih Mangır da IMF’nin ABD’nin küresel finansal sistemdeki hegemonyasını destekleyen iki merkezi kurumdan biri olduğunu hatırlatarak, ABD’nin IMF’de en büyük oy hakkına sahip olduğunu ve gelişmekte olan ülkelerin karar verme mekanizmasına dâhil olmadığını, küresel sistemde yaşanan krizlerin kurumun güvenilirliğinin sorgulanmasına yol açtığını belirterek kapsayıcı ve adil bir parasal sistem ve fona yönelik isteklerin daha sık dile getirildiğini belirtiyor.

“Hem dolara karşı ulusal para birimlerinin değerinde FED politikalarına bağımlılık veya kredi temininin de IMF’e başvurularak gerçekleşen stand-by anlaşmaları, geçmiş dönemde kemer sıkma ve yüksek faiz politikaları ile ülkeleri kur faiz ve dolar sarmalarına hapsetti. Bu nedenle dolar-faiz hassasiyetiyle yabancı sermaye bağımlı hale getirme potansiyeli ve Çin, Rusya, Latin Amerika başta olmak üzere birçok gelişmekte olan ülkelere karşı ekonomik silah olarak kullanılmasına karşı alternatif arayışlar hız kazandı” şeklinde konuşan Mangır, bu anlamda Türk Yatırım Fonu’nun önemli bir fırsat olduğunun altını çiziyor.