Türkiye 2025’te 390 milyar dolarlık ihracat için 77 maddelik eylem planını açıkladı
Küresel ticaretteki zorlu koşullara rağmen mal ihracatını 2024 yılında yüzde 2,5 artırarak 262 milyar dolara taşıyan Türkiye, 2025’te 390 milyar dolar mal ve hizmet ihracatı hedefliyor. Gerek 2025, gerekse orta ve uzun vadede Türkiye’nin ihracat hedeflerine ulaşması için 77 maddelik stratejik eylem planını açıklayan Ticaret Bakanı Prof. Ömer Bolat eylem planının ayrıntılarını Z Raporu’na değerlendirdi. Bakan Bolat, eylem planının sadece bir yol haritası değil aynı zamanda Türkiye’nin dış ticaret potansiyelini sürdürülebilir şekilde artıracak, ihracatçılara ilham ve cesaret verecek bir vizyon belgesi olduğunu söyledi. Finansman maliyetlerinden, yeni pazar geliştirilmesine, ticaret heyetlerinden fuar desteklerine kadar pek çok alanda destekler sunacaklarını belirten Bakan Bolat, ihracatçıyı her adımında desteklemeye devam edeceklerini kaydetti.
77 Maddelik 2025 yılı İhracat Eylem Planı’nı geçtiğimiz günlerde açıkladınız. 2025’te 390 milyar dolarlık mal ve hizmet ihracatı hedefi belirlendi. Bu eylem planı doğrultusunda ihracatçıya sağlanacak yeni destek mekanizmaları neler olacak?
Ticaret Bakanlığı olarak, Türkiye’nin küresel ticaretteki yerini hak ettiği noktaya taşımak ve ihracat ekosistemimizi daha da güçlendirmek adına 2025 yılı için 390 milyar dolarlık mal ve hizmet ihracatı hedefini büyük bir kararlılıkla ortaya koyduk. Bu doğrultuda, ihracatçılarımızın ihtiyaçlarına doğrudan yanıt verecek şekilde tasarlanan 77 Maddelik 2025 Yılı İhracat Eylem Planını, TİM, TOBB ve DEİK başta olmak üzere reel sektör temsilcilerimizle yürütülen geniş kapsamlı istişarelerin bir ürünü olarak hazırladık. 2025 Yılı İhracat Eylem Planı, sadece bir yol haritası değil, aynı zamanda Türkiye’nin dış ticaret potansiyelini sürdürülebilir şekilde artıracak, ihracatçılarımıza ilham ve cesaret verecek bir vizyon belgesidir. Bu kapsamlı planda, küresel rekabetin zorlaştığı bir dönemde, Türkiye’nin rekabetçiliğini daha da ileri taşımak üzere ihracatçılarımız için yeni destek mekanizmaları tasarladık.
Bu kapsamda, mevcut konjonktürü ve imkanları göz önünde bulundurarak, ihraç ürünlerimizin uygun finansman kaynakları ile cazip hale getirilmesi ve ihracatçılarımızın bu imkanlara erişebilmesi hedefiyle; teknoloji ve sürdürülebilirlik odaklı stratejilerimizi de ön planda tutarak, alıcı kredileri kapsamını genişletilerek, CIRR (Referans Ticari Faiz Oranları) üzerinden uygun faiz oranlarıyla ürün ve hizmetlerin sunulabileceği yeni bir mekanizma oluşturacağız.
Böylece, küresel pazarlarda daha güçlü bir yer edinmek isteyen ihracatçılarımız, ürünlerini uluslararası standartlarda daha avantajlı finansman imkanları ile ihraç ederek Türkiye'nin ihracat odaklı büyüme hedeflerine katkıda bulunabilecektir.
Öte yandan, Bakanlığımız, Türk Eximbank ve İGE A.Ş.'nin 2022 yılında imzaladığı protokol ile hayata geçirdiğimiz prefinansman modeli, ihracatçılarımıza sunduğumuz finansman olanaklarını önemli ölçüde güçlendirmiş ve başarıyla uygulanmıştır. Bu model sayesinde, proje, program ve statü bazlı destek başvuruları uygun görülen ihracatçılarımız, Türk Eximbank’a kredi başvurusu yaparak öncelikli değerlendirme sürecinden yararlanabilmektedir. Bu başarılı uygulamadan ilham alarak, kısa bir süre önce faaliyetlerine yeniden başlayan Türk Ticaret Bankası ile iş birliği içinde, yeni bir prefinansman modelini hayata geçireceğiz.
Ayrıca, plan kapsamında yeni destek mekanizmalarımızı devreye sokarken, mevcut desteklerimizi de güncelleyip güçlendirerek ihracatçılarımıza maksimum faydayı sağlamayı hedefliyoruz. Bu yaklaşımımızla, ihracatçı firmalarımızı fuar desteklerinden tasarıma, TURQUALITY'den Uluslararası Rekabetçiliğin Geliştirilmesi (Ur-Ge) Projeleri ve e-ihracata, Küresel Tedarik Zinciri Yetkinlik Projesi Desteği (KTZ) projelerinden sektörel ve genel nitelikli ticaret heyetlerine kadar ihracatı her adımında desteklemeye devam edeceğiz.
İlaveten, yurt içi fuar desteklerinin kapsamını genişleteceğiz. Özellikle küresel perakende zincirlerine yönelik alım heyetleri düzenleyerek ihracatçılarımızın ürünlerini dünya çapında daha geniş kitlelere ulaştırmalarını sağlayacağız. Ayrıca, mal ve hizmet ihracatçılarının birlikte tanıtım ve pazarlama faaliyetleri yürütmelerinin desteklenmesi için mevzuat düzenlemeleri gerçekleştireceğiz. Operasyonel süreçlerin dijitalleştirilmesinin ve hızlandırılmasının da destek mekanizmalarımızın önemli bir parçası olduğunun bilincinde olarak DYS (Destek Yönetim Sistemi) süreçlerini sadeleştireceğiz ve daha hızlı destek ödemeleri gerçekleştireceğiz. Ayrıca, ihracatçılarımıza zaman ve maliyet tasarrufu sağlayacak Dijital Teşvik Takip Sistemini geliştirerek, destek süreçlerini daha etkin bir şekilde yöneteceğiz.
Bunun yanı sıra, hedef pazar önerileri, potansiyel ithalatçı bilgileri, sektör ve ülke analizleri gibi ihracatçılarımızın ihtiyaç duyduğu tüm bilgilere tek noktadan erişim sağladığı yapay zekâ teknolojisiyle geliştirilen Kolay İhracat Platformu’nu (KİP) güçlendirerek kullanıcı deneyimini iyileştireceğiz. Ayrıca, ihracatçılarımızın e-ihracat süreçlerinde ihtiyaç duydukları tüm bilgileri tek bir çatı altında toplayan yapay zekâ destekli diğer bir uygulama olan E-Kolay ihracat Platformu'nun (E-KİP) 2. fazını hayata geçireceğiz.
Yeni desteklerimiz ile mevcut destek ve uygulamalardaki iyileştirmelerin yanı sıra, ihracatçılarımızın küresel pazarlarda daha güçlü bir şekilde varlık göstermelerini sağlayacak, ülkemizin dış ticaret vizyonuna katkı sunacak yeni projeleri de hayata geçiriyoruz.
Bunlardan ilki Gıda ve Tarım İhracatındaki Teknik Engellerin Aşılması (GATE) projesidir. GATE kapsamında, kanatlı eti ve ürünleri, süt ve süt ürünleri, su ürünleri ile yaş meyve ve sebze gibi sektörlerde karşılaşılan teknik engellerin çözüm süreçlerini hızlandırmak amacıyla, bir çalışma grubu oluşturacak ve hedef olarak belirlenen ülkelere yönelik pazara giriş çalışmalarına odaklanacağız.
Diğer bir yeni proje ise Yerli Tedarik Sistemi'dir (YTS). Bu sistemle, DİR kapsamında ithal edilmek istenen ürünleri üreten yurt içi üreticilere ilişkin verilerin kullanıcılarla paylaşılması sağlanacak ve yurt içinden girdi temini teşvik edilecektir.
Ayrıca, ihracatımızın sürdürülebilirliğini artırmak adına, “İhracat360 Programı: Sürdürülebilir İhracat Hamlesi” projesini hayata geçireceğiz. Bu proje kapsamında, yapay zekâ destekli analizlerle, ilerleyen yıllarda ihracatını sürdüremeyeceği tahmin edilen ihracatçı firmalarımızın karşılaştıkları yapısal zorlukları tespit edecek ve riskleri en aza indirerek firmalarımızın sürdürülebilir ihracat yapabilmesini teminen çeşitli stratejiler geliştireceğiz.
Diğer taraftan, küresel ticaretteki bütüncül başarımızın bir diğer önemli ayağı olan hizmet ihracatını da güçlendirmek için yeni destek mekanizmalarını ve mevcut uygulamalardaki iyileştirmeleri devreye sokarak, bu alandaki potansiyelimizi en üst seviyeye çıkarmayı hedefliyoruz.
Örneğin, Yurtdışı Lojistik Dağıtım Ağları (YLDA) için Türk Eximbank prefinansman imkânı geliştireceğiz; “Fuar Alanı Yapım Desteği” ile yüksek standartlara haiz olacak uluslararası fuar alanlarının yapılmasına imkân sağlayacağız.
Ayrıca, hizmet sektörlerinin desteklenmesine ilişkin Bakanlığımızca yürütülen destek kararlarının bütünsel bir yaklaşımla ele alınmasını ve destek unsurlarının hedef kitlenin ihtiyaçlarını doğrudan karşılayacak şekilde yapılandırılmasını teminen hizmet sektörleri destek mevzuatını Çerçeve Karar altında birleştireceğiz. İlaveten, hizmet ihracatçılarımızın yurt dışı pazarlarda daha aktif bir şekilde yer almalarını sağlamak için hususi damgalı pasaport genelgemizi yenileyeceğiz.
2025 Yılı İhracat Eylem Planı’nın bir diğer önemli ayağı, ihracatın finansmanıdır. Türk Eximbank, İGE A.Ş. ve Türk Ticaret Bankası, sundukları çeşitli finansal enstrümanlar ile ihracatçılarımızın küresel pazarlarda rekabet avantajı elde etmelerine kesintisiz destek sağlamaktadır. 2025 yılında da bu üç önemli kurumun uyumlu iş birliği, ihracatçılarımızın uluslararası pazarlarda ihtiyaç duydukları finansal kaynaklara erişimini kolaylaştıracak, özellikle katma değerli ve stratejik sektörlerde büyümeyi destekleyecektir. Bu güçlü finansman mekanizması, Türkiye’nin ihracat hedeflerine ulaşmasında kritik bir rol oynamaya devam edecek ve küresel ticaretteki etkinliğimizi artıracaktır.
Eylem planının ilk bölümü olan Destekleme ve Fiyat İstikrar Fonu kapsamında hangi destekler sağlanacak?
2025 yılında da Destekleme ve Fiyat İstikrar Fonu (DFİF) kapsamında, ihracatçılarımızın uluslararası arenada daha rekabetçi ve güçlü bir konuma ulaşmalarını sağlamak, yeni pazarlara erişimlerini kolaylaştırmak ve mevcut pazarlardaki etkinliklerini artırmak amacıyla, kapsamlı ve çok yönlü mevcut destek mekanizmalarımızı ihracatçı firmalarımızın istifadelerine sunmaya devam edeceğiz. Örneğin, yeni pazarlara ulaşmak ve aynı zamanda mevcut pazarlardaki konumumuzu güçlendirmek noktasında, uluslararası tanıtım faaliyetlerinin ülkeler arası ticari ve ekonomik iş birliğinin artırılması için büyük bir önem arz ettiğinin farkında olarak, fuar, ticaret heyetleri, alım heyetleri ve yurt dışı pazarlama faaliyetleri gibi
ihracatçılarımızın sahada aktif bir şekilde yer aldığı ve müşteriye doğrudan temas ettiği programlara katılımı yoğun bir şekilde desteklemeye devam edeceğiz.
Öte yandan, henüz ihracat gerçekleştirmemiş veya nispeten sınırlı değerde ihracat yapmakta olan firmalarımızın ihracata yönelmelerini ve ihracatın tabana yayılmasını sağlamak amacıyla, bilhassa KOBİ’lerimizin;
-Pazara Giriş Belgesi desteğimiz ile ihracatçı şirketlerimizin pazara giriş belgeleri ile ruhsatlandırma ve kayıt işlemlerine ilişkin giderlerini,
-Yurt Dışı Marka Tescil desteğimiz ile şirketlerimizin yurt içi marka tescil belgesine sahip oldukları markalarının yurt dışında tescili ve korunmasına ilişkin giderlerini,
-Pazara Giriş Projesi Hazırlama desteğimiz ile şirketlerimizin sürdürülebilir ihracat artışını sağlama odaklı hedef pazar, yurt dışı pazarlara yönelik finansman ve fiyatlandırma stratejisi, pazarlama ve kanal stratejisi ve bunlara dair aksiyon planı ve bütçelerini içeren pazara giriş projesi hazırlık sürecine dair alacakları danışmanlık ve rapor giderlerini,
-Yurt Dışı Pazar Araştırması desteğimiz ile şirketlerimiz tarafından gerçekleştirilen yurt dışı pazar araştırması faaliyetlerine ilişkin ulaşım ve konaklama giderlerini,
-Küresel Tedarik Zinciri desteğimiz ile şirketlerimizin küresel tedarik zincirlerine katılım süreçlerinde ihtiyaç duydukları ürün geliştirme, test analiz, doğrulama, kalite kontrol ve ölçme amaçlarına hizmet edecek makine, ekipman, donanım alımları, Bakanlıkça uygun bulunan yazılım alım ve güncellemeleri, gerçekleştirilen eğitim, danışmanlık hizmetlerine ait giderleri ile Küresel tedarik zincirine yönelik olarak yurt dışı ana sanayiye orijinal parça üreten ve/veya tedarik eden şirketlerimizin Türkiye’de üretilen ürünlerinin pazarlandığı yurt dışı depo kira gideri ile depolama hizmetlerine ilişkin giderlerini,
-UR-GE Projesi desteğimiz kapsamında, iş birliği kuruluşlarımızın, kümelenme anlayışı ve proje yaklaşımı çerçevesinde üyeleri için gerçekleştirdikleri proje bazlı ihtiyaç analizi, eğitim ve/veya danışmanlık, istihdam, yurt dışı pazarlama veya alım heyeti faaliyetlerine ilişkin giderlerini,
-İhracat Konsorsiyumu desteğimiz kapsamında ihracat konsorsiyumu statüsü verilen şirketlerimizin pazarlama, pazar araştırması, rapor satın alma, danışmanlık ve eğitim faaliyetlerine ilişkin giderlerini,
-Pazara giriş rapor desteğimiz kapsamında iş birliği kuruluşlarının yurt dışına yönelik pazara giriş stratejileri ile eylem planlarının oluşturulabilmesi ve üyesi şirketlerle paylaşılmak amacıyla satın aldıkları sektör, ülke, yurt dışında yerleşik şirket veya marka odaklı rapor giderlerini, desteklemeyi sürdüreceğiz. Ayrıca, katma değerli ve yüksek teknolojili ihracatta son halkanın tasarım ve uluslararası markalaşmadan geçtiğinin farkında olarak;
-Türkiye’de üretilen ürünleri ile pazara giriş, pazarlama ve tutundurma faaliyetlerini yürütmesi ile küresel pazarda rekabet edebilir konuma erişmesini teminen Birim Kira Desteğini,
-Yurt dışındaki birim veya ülkemizde tescilli markalarına yönelik etkili tanıtım faaliyetleri yürütmelerini sağlamak maksadıyla Tanıtım Desteğini,
-Tasarımcı şirketleri ve tasarım ofislerinin yurt dışında tanınmaları ve markalaşmaları amacıyla Tasarımcı Şirket ve Tasarım Ofisi Desteğini,
-Uluslararası markalaşma potansiyeli olan şirketlerimizin, üretimlerinden pazarlamalarına, satışlarından satış sonrası hizmetlerine kadar bütün süreçleri kapsayacak şekilde yönetsel bilgi birikimi, kurumsallaşma ve gelişimlerini sağlayarak uluslararası pazarlarda kendi markalarıyla global bir oyuncu olabilmeleri ve söz konusu markalar aracılığıyla olumlu Türk malı imajının oluşturulması ve yerleştirilmesi amacıyla Marka ve TURQUALITY® Desteğini,
-Türkiye’de belirli bir olgunluğa erişmiş çok kanallı zincir mağaza markalarımızın yurt dışına açılması ve küresel pazarda rekabet edebilir konuma erişmesi amacıyla Çok Kanallı Zincir Mağaza Desteğini,
-Yurt dışında kapasitelerini varlıklarını güçlendirmek amacıyla Şirket ve Marka Alım Desteğini,
-Gemi ve yat sektöründe faaliyet gösteren şirketlerimizin alacakları tasarım danışmanlığı hizmetine ilişkin Gemi ve Yat Sektöründe Faaliyet Gösteren Şirketlere Tasarım Desteğini,
-Şirketlerimizin yeşil dönüşümlerini kolaylaştıracak hususlarda alacakları danışmalık hizmeti giderlerini destekleyecek Yeşil Mutabakata Uyum Projesi Desteğini (Responsible® Programı), ihracatçılarımıza sunmaya devam edeceğiz.
Ayrıca, 2023 yılında uygulamaya koyduğumuz, ihracatçılarımızın yurt dışı müşterilerine doğrudan dokunabileceği, e-ticaret kanallarını da ihracat modelleri arasına katabileceği, farklı iş modellerine farklı destekler içeren e-ihracat desteklerimizi de ihracatçılarımıza maksimum faydayı sağlayacak şekilde kullandırmayı sürdüreceğiz.
Bu doğrultuda, 2025 yılında yaklaşık 33 milyar TL’ye (25,5 milyar TL mal ihracatı, 7,3 milyar TL hizmet ihracatı) yükselttiğimiz DFİF bütçemiz kapsamında, 269 ticaret heyeti ile 85 alım heyeti gerçekleştirecek, 65 yurt içi fuarı, 330 yurt dışı fuarı ve 1.650 bireysel katılımı destek kapsamına alacağız. 50 adet UR-GE Projesi ile 40 adet KTZ projesini hayata geçirecek, 12 bin adet Pazara Giriş Belgesini destekleyecek, 61 şirketin 63 markasını da Marka ve TURQUALITY® Programları kapsamına alacağız.
“2025’te mal ihracatına 25,5 milyar TL destek”
Mal ve hizmet ihracatının geliştirilmesi ve iyileştirilmesi adına hangi adımlar atılacak?
2025 yılı, Türkiye'nin küresel ticaretteki rekabet gücünü artırmayı hedeflediğimiz kritik bir dönem olacak. Bakanlık olarak öncelikli gündemimiz, ihracat odaklı büyümeyi destekleyen yenilikçi politikaları hayata geçirmek ve bu alandaki mevcut başarılarımızı daha üst seviyelere taşımaktır. Bu noktada, ihracatımızın artırılması ve karşılaşılan sorunların çözüme kavuşturulabilmesi amacıyla ihracatçılarımızla sürekli bir iş birliği anlayışı içinde hareket edecek ihracatçılarımızın desteklenmesi, finansmana erişim imkânlarının genişletilmesi konularına hassasiyetle eğileceğiz.
Öncelikli olarak, ülkemizin ihracattaki başarı hikayesini büyütmek ve sürdürülebilir kılmak için en önemli yapı taşlarımızdan biri olan devlet desteklerimizi etkin bir şekilde kullandırmaya ve daha kapsayıcı hale getirmek için kararlılıkla çalışmaya devam edeceğiz. İhracatımızı katma değeri yüksek, küresel ölçekte rekabet edebilen, markalaşma, Ar-Ge ve inovasyon odaklı ürünlerle çeşitlendirmek ve güçlendirmek hedefiyle, destek mekanizmalarımızı sürekli olarak gözden geçirecek, geliştirilecek ve değişen küresel koşullara uyum sağlayacak şekilde yenileyeceğiz. Bu doğrultuda, 2025 yılında, mal ihracatı kapsamında yaklaşık 25,5 milyar TL’yi ihracatçılarımızın istifadelerine sunacağız.
Öte yandan, 2025 yılında, yeşil dönüşüm ve dijitalleşme küresel ticaretteki rekabet gücümüzü artırmak için odaklanmamız gereken iki stratejik alan olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu sebeple, ihracatçılarımızın çevresel sürdürülebilirliği sağlamak ve dijital çağa ayak uydurabilmek adına ihtiyaç duydukları dönüşümü hızlandırmak için yanlarında olmaya devam edeceğiz. Bu kapsamda, karbon emisyonlarının azaltılması, çevre dostu üretim süreçlerinin yaygınlaştırılması ve döngüsel ekonomi uygulamalarının benimsenmesi için ihracatçılarımıza rehberlik edecek Yeşil Mutabakata Uyum Projesi Desteğimiz ile firmalarımız tarafından alınan danışmanlık hizmeti giderlerini 5 yıl süresince yüzde 50 oranında ve toplamda 10 milyon TL’ye kadar destekleyeceğiz.
Dijitalleşme noktasında, e-ihracata yönelik destek paketimiz kapsamında, ihracatçılarımıza dijital pazarlama, sipariş karşılama ve yurtdışı pazaryerlerine entegrasyon gibi alanlarda sunduğumuz desteklerle, firmalarımızın küresel rekabet dinamiklerine uyum sağlamalarını kolaylaştıracağız. Ayrıca, hazırladığımız “E-İhracat Desteklerine İlişkin Rehber”, “E-İhracat Pazarları ve Ülke Gümrük Uygulamaları Rehberi” ve “E-İhracatta ChatGPT ve Yapay Zekâ Araçları Kılavuzu” gibi belgelerle ihracatçılarımıza rehberlik edeceğiz. Yapay zekâ tabanlı Kolay İhracat Platformumuz (KİP) ve geçtiğimiz aylarda hayata geçirdiğimiz E-Kolay İhracat Platformu (E-KİP) ile ihracatçılarımıza hedef pazar önerileri, stratejik analizler ve rehberlik sunarak, doğru ürün, fiyat ve pazar yeri seçimi konularında onların küresel pazarlarda daha etkin yer almalarını sağlayacağız.
“Pazara giriş stratejilerine daha fazla odaklanacağız”
Ayrıca, son yıllarda artan jeopolitik gerilimleri, küresel tedarik zincirinde yaşanan yeniden yapılanma sürecini, en büyük ticaret partnerimiz olan AB ekonomisinde devam eden kırılganlıkları ve küresel ticarette beklenen korumacılık artışlarını fırsata dönüştürmek, ekonomik dinamizmimizi korumak adına pazara giriş stratejilerimize daha fazla odaklanacağımız bir yıl bizleri beklemektedir. Öncelikle, Uzak Ülkeler Stratejisi ve İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) Üyeleri ile İhracatı Geliştirme Stratejisi kapsamında, hedeflediğimiz pazarlarda Türk ürünlerinin bilinirliğini ve pazar payını artırmaya yönelik çalışmalara hız vereceğiz. 2025 yılı itibarıyla, bu Stratejiler çerçevesinde yürütülen fuar katılımı, ticaret heyetleri ve ikili iş görüşmeleri gibi çeşitli tanıtım ve pazarlama faaliyetlerini yoğunlaştırarak, ihracatçılarımızın bu pazarlarda güçlü bir varlık göstermesini sağlayacağız. Hedefimiz, 18 adet Uzak Ülkeye ihracatımızı 2028 yılına kadar 50 milyar dolara, İİT ülkelerinin ihracatımızdaki yüzde 26’lık payını yüzde 30’a çıkarmaktır.
2025 yılında bir diğer odak noktamız, ihracat kültürünü tabana yaymak, firmalarımızın nitelikli insan kaynağına erişimini artırmak ve küresel ticaretin gerektirdiği becerilere sahip profesyoneller yetiştirmektir. Bu doğrultuda, Bakanlığımız ve Yükseköğretim Kurulu (YÖK) iş birliğiyle hayata geçirdiğimiz İhracat Akademisiyle, ihracatçılarımıza yönelik bilgilendirme ve eğitim faaliyetlerimizi akademik bir çatı altında birleştirerek büyük bir ivme kazandıracağız. Bakanlık uzmanları, sektör temsilcileri ve üniversitelerimizin seçkin akademisyenlerinden oluşan güçlü bir kadroyla, ihracatın tüm süreçlerine hâkim, donanımlı insan gücü yetiştireceğiz.
Öte yandan, 2025 yılında da ihracatçılarımızın finansmana erişimini kolaylaştırmak amacıyla, Bakanlık olarak Türk Eximbank, İGE A.Ş. ve Türk Ticaret Bankası başta olmak üzere ilgili tüm kurum ve kuruluşlar ile iş birliği içinde çalışmaya devam edeceğiz.
“2025 ticaret diplomasisi açısından yoğun olacak”
2024 ticaret diplomasisi açısından yoğun bir yıldı. 2025 de bu açıdan yoğun bir yıl olacak mı?
2025 yılı, ticaret diplomasisi açısından yoğun bir yıl olacak. Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), Katar, Hollanda ve Finlandiya gibi ülkelerle JETCO toplantıları gerçekleştireceğiz. Ayrıca, Türkmenistan, Ürdün, Bahreyn, Kuveyt, Kamerun, Bangladeş, Çad, Kongo Demokratik Cumhuriyeti, Nijer, Etiyopya, Angola, Burundi, Arnavutluk, Slovenya, Filipinler, Hindistan, Moğolistan, Sri Lanka gibi ülkelerle KEK toplantıları düzenlemeyi planlıyoruz. Bu temaslar, hedef pazarlarımızla ilişkilerimizi güçlendirmek için önemli fırsatlar sunacak. Türk Cumhuriyetleri ve Bağımsız Devletler Topluluğu (BDT) ülkeleriyle de yakın temaslarımız sürecek. Türk Devletleri Teşkilatı’nın Ticaretten Sorumlu Bakanlar Toplantısı ve 12. Zirvesi’ne katılım sağlayacağız.
ABD ile ticari ilişkilerimizi geliştirmeye büyük önem veriyoruz. İki ülke liderinin belirlediği 100 milyar dolarlık ticaret hacmi hedefine ulaşmak temel hedeflerimizden biri. 2024 yılında ABD ile oldukça yoğun bir program gerçekleştirdik ve bu ivmeyi 2025 yılında da sürdürmeyi planlıyoruz.
ABD’deki yeni yönetimle birlikte, ilişkilerimizi daha da ileri taşımak için çalışmalarımıza ara vermeden devam edeceğiz.
Avrupa Birliği (AB) ile 2024 yılında yoğun bir diplomasi trafiği yaşandı ve “Yüksek Düzeyli Ticaret Diyaloğu” mekanizması kuruldu. İlk toplantı, 8 Temmuz 2024’te Brüksel’de, iş dünyasının geniş katılımıyla gerçekleşti. Bu toplantıda ikili ticari sorunların çözümü, yeşil dönüşüm ve dijital ticaret gibi iş birliği alanlarında önemli ilerlemeler kaydedildi. 2025 yılında da bu mekanizma çerçevesinde çalışmalarımız sürecek. 11 Mart 2025’te İstanbul’da Yüksek Düzeyli Ticaret Çalışma Grubu Toplantısı düzenlenecek ve yıl içinde ikinci Yüksek Düzeyli Ticaret Diyaloğu’na Türkiye ev sahipliği yapacak. Ayrıca, Gümrük Birliği’nin güncellenmesine yönelik müzakerelerin başlatılmasını hedefliyoruz.
Şu anda hangi ülkelerde Serbest Ticaret Anlaşması görüşmeleri sürdürülüyor? 2025’te bunlardan hangilerinin sonuçlanması beklenebilir?
Türkiye-Birleşik Krallık Serbest Ticaret Anlaşması’nın (STA) güncellenmesine ilişkin müzakerelerin, 2025 yılı içinde başlaması konusunda Birleşik Krallık’ın yeni hükümetinden teyit ve destek alınmıştır. İlk turun, 2025 yılının ilk yarısında gerçekleştirilmesi hedeflenmektedir. Bu kapsamda, Birleşik Krallık yetkilileriyle ön görüşmeler devam etmektedir.
Türkiye-Japonya STA müzakereleri de 2025 yılında teknik görüşmelerle sürecek. Japon heyetiyle gerçekleştirilecek bu görüşmelerde, anlaşmaya yönelik ilerlemeler sağlanması amaçlanmaktadır.
Türkiye ile Körfez İşbirliği Konseyi (KİK) arasında STA tesisine yönelik 2024 Mayıs ayında imzalanan Müzakere Çerçeve Belgesi kapsamında müzakerelere yeniden başlanmıştır.
Bildiğiniz üzere, STA müzakereleri oldukça kapsamlıdır ve birçok farklı başlıkta yürütülmektedir. Bu nedenle, müzakerelerin sonuçlandırılması genellikle zaman almaktadır. Söz konusu görüşmelerin tamamının biraz daha süre alması beklenmekle birlikte, 2025 yılı içinde bu süreçlerin sonuçlanabilmesi için temaslarımızı yoğun bir şekilde sürdürüyoruz.
2025’te ihracatçılara ne kadar finansman desteğinin sağlanması hedefleniyor? Reeskont kredilerinin maliyeti yeni yıla girerken 6 puan düşürüldü. Bu düşüş devam edecek mi?
Finansman çözümlerinin çeşitlendirilmesi ve erişilebilirliğin artırılması, ihracatçılarımızın büyüme potansiyelini en üst düzeye çıkarmanın anahtarıdır. Bu noktada Bakanlık olarak, ihracatçılarımızın önünü açacak, onların dünya pazarlarına daha güvenle açılmalarını sağlayacak güçlü bir finansman altyapısı oluşturmak amacıyla, Türk Eximbank, Türk Ticaret Bankası ve İhracatı Geliştirme Anonim Şirketi (İGE A.Ş.) başta olmak üzere ilgili tüm kurum ve kuruluşlar ile birlikte çalışmalarımıza yoğun bir şekilde devam ediyoruz.
Bu noktada, Türk Eximbank’ın sağladığı destekler, ihracatçılarımızın finansman ihtiyacını karşılamada kilit bir rol üstlenmektedir. Düşük maliyetli kredilerden uluslararası pazarlarda güvence sunan çeşitli finansman enstrümanlarına kadar geniş bir yelpazede sunduğu çözümlerle, Türk Eximbank, 2023 yılında ihracatçılarımıza sağladığı 42 milyar dolar, 2024 yılında ise 48,7 milyar dolarlık destekle önemli bir güç kaynağı olmuştur. Eximbank, 2025 yılı için bu desteği 50 milyar dolara çıkarma hedefiyle, ihracatçılarımızı küresel ticarette daha rekabetçi kılmak adına kararlılıkla yoluna devam etmektedir.
Öte yandan, faaliyetlerine kısa bir süre önce başlayan Türk Ticaret Bankası (TTB), önümüzdeki dönemde ihracatçılarımızın finansmana erişimini kolaylaştırmak ve çeşitlendirmek adına önemli bir rol üstlenecektir. İhracatçılarımızın finansal ihtiyaçlarını karşılamayı ve finansman maliyetlerini minimize etmeyi, dış ticaret işlemlerine aracılık etmeyi, KOBİ’lere uygun finansman sağlamayı ve yeşil dönüşüm projelerine destek sunmayı öncelikli hedefler olarak belirleyen TTB, 2025 yılında ihracatçılarımıza 150 milyar TL kredi limiti tahsis etmeyi, 62 milyar TL kredi kullandırmayı ve şube sayısını 11’e, kredi kullanan ihracatçı sayısını bine çıkararak çalışma büyüklüğünü 200 milyar TL’ye ulaştırmayı hedeflemektedir.
Ayrıca, kredi garanti ve kefalet uygulamaları yoluyla ihracatçılarımızın her türlü finansman ihtiyacının giderilmesine katkı sağlamak ve finansmana erişim imkânlarını genişletmek amacıyla kurulan İGE A.Ş. ile de bugüne kadar ihracatçılarımızın 98,4 milyar TL’lik kredisine 85,8 milyar TL (22.01.2025 tarihi itibarıyla) kefalet imkânı sağladık. 2025 yılında da İGE’nin açıklayacağı yeni kefalet destek paketleriyle bu başarının daha da ileriye taşınması hedeflenmektedir. Toplamda 70 milyar TL’lik bir kapasite artışının sağlanması ve yıl sonunda kümülatif olarak 160 milyar TL’lik kredi kefalet desteği sunulması planlanmaktadır.
“Reeskont kredilerinde maliyet düştü, limit arttı”
Bunların yanı sıra, son dönemde, ihracatçılarımızın finansmana erişimini kolaylaştırmak amacıyla devletimizin tüm ilgili kurumları ortak bir çaba göstermektedir. Bu doğrultuda, Bakanlığımızın, Hazine ve Maliye Bakanlığı ve Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) ile yürüttüğü koordineli çalışmalar sonucunda önemli iyileştirmeler hayata geçirilmiştir. Bu doğrultuda,
-İhracat Reeskont Kredisi faiz oranlarının hesaplanmasında değişiklik yapılarak, hesaplamada politika faizinin belirli bir oranının esas alınması kararlaştırılmıştır. 26 Aralık 2024 tarihinde yapılan bu değişiklik ile toplam faiz maliyeti yüzde 35’den yüzde 29,93’e indirilmiştir.
Bununla birlikte, TCMB tarafından 23 Ocak 2025 tarihinde politika faizinde yapılan değişiklikle, reeskont kredilerinin faiz maliyeti yüzde 28,35’e indirilmiştir.
-Bunun yanında, bildiğiniz gibi daha önce 300 milyon TL olan reeskont kredilerinin günlük limiti önce 1,5 milyar TL’ye, daha sonra 3 milyar TL’ye, son olarak ise 4 milyar TL’ye çıkartılmıştır.
-İhracat Reeskont Kredisi kullanımında yüzde 70 olan ihracat bedeli satış koşulu yüzde 30’a indirilmiştir.
-İhracat Reeskont Kredisi vadesi boyunca verilen döviz almama taahhüdüne, başta ithalat ödemeleri kapsamındaki döviz alımları olmak üzere çeşitli istisnalar getirilmiştir.
-KOBİ’lere yönelik kredi kullanım limitleri artırılmıştır.
-13 Ocak 2025 tarihinde yürürlüğe giren uygulama ile birlikte net ihracatçı uygulaması yerine “ihracatçı skoru” devreye alınmıştır.
-Kredi garanti kurumlarının kefaleti ile kredi başvurusunda bulunan firmalara azami 1,5 milyon ABD doları limit ile yabancı para cinsi reeskont kredisi kullandırılabilmesi sağlanmıştır.
-Geçmiş yıllarda yüzde 80 seviyelerinde uygulanan ihracat bedellerinin Merkez Bankasına satış yükümlülüğü, 2024 Haziran ayında yüzde 40’tan yüzde 30’a indirilmiştir.
-Yurt dışı kaynaklı dövizlerin TCMB’ye satışını gerçekleştiren ihracatçı firmalara dönüşüm kuru üzerinden TL’ye çevrilen tutarın yüzde 2’si kadar döviz dönüşüm desteği sağlanmaktadır.
-Bunlara ek olarak, yüzde 25 olan kurumlar vergisi oranı; ihracat yapan kurumların münhasıran ihracattan elde ettikleri kazançlarına yüzde 20 olarak uygulanmakta olup son olarak yapılan düzenleme ile bahse konu 5 puanlık indirimden, ihracatını aracı ihracatçılar üzerinden gerçekleştiren imalatçı ihracatçı firmaların da yararlandırılması sağlanarak alınan düzenlemenin kapsamı genişletilmiştir.
-Ayrıca, hizmet ihracatçısı şirketlerin yabancılara sundukları hizmetlerden elde ettikleri kazançlarını Türkiye’ye getirmeleri durumunda, söz konusu kazançların %80’inin vergi matrahından indirilmesi mümkün hale getirilmiştir.
-Ödeme yükümlülüklerinin Türk parası cinsinden yerine getirilmesi zorunluluğuna bazı istisnalar getirilerek söz konusu ödeme yükümlülüklerinin döviz cinsinden yerine getirilebilmesine imkân tanınmıştır.
Sonuç olarak, ihracatçılarımızın finansmana erişimi, önümüzdeki dönem de öncelikli konularımız arasında yer alacak olup bu alanda gerekli adımların atılması için ilgili tüm kurum ve kuruluşlarla eşgüdüm içinde çalışacağız. Finansmana erişim imkanları ve finansman maliyetleri, hükümetimizin yürütmekte olduğu makroekonomik politikalara paralel olarak ihracatçılarımıza en uygun koşulları sunacak şekilde düzenlenmeye devam edecektir. Amacımız, ihracatçılarımızın finansal gücünü artırarak küresel piyasalarda daha rekabetçi bir konuma gelmelerini sağlamak ve Türkiye'nin ihracat potansiyelini sürdürülebilir bir şekilde en üst seviyeye çıkarmaktır.
“İhracatçılarımızın yeni pazarlara girişlerini ve markalaşmalarını kolaylaştırıyoruz”
ABD’de başkanlık koltuğuna Trump’ın oturmasıyla birlikte, gümrük tarifelerinde artış, beraberinde de dünya genelinde korumacılık adımlarının artması bekleniyor. Türkiye bu süreçten nasıl etkilenecek? Türk ihracatçısı korumacılık adımlarının arttığı bir dönemde rekabet gücünü nasıl koruyabilir?
Donald J. Trump’ın 20 Ocak 2017- 20 Ocak 2021 yılları arasında ABD'nin 45. Başkanı olarak görev yapmasının ardından, ikinci başkanlık dönemini devralmasıyla birlikte, geçmişte uyguladığı korumacı ticaret politikalarının tekrar gündeme gelip gelmeyeceği bugün uluslararası ticaretin en önemli tartışma başlıklarından biri haline gelmiştir. Amerikan ekonomisini koruma hedefiyle özellikle ilave gümrük vergileri gibi sert ticaret politikalarının yeniden devreye alınması, yalnızca ülkemiz için değil, küresel ticaret sistemi için de ciddi riskler barındırmakta olup söz konusu sürece ilişkin belirsizlikler halen varlığını korumaktadır.
Diğer yandan, Başkan Trump’ın ilk görev dönemi boyunca uygulanan korumacı politikaların, etkileri incelendiğinde, ülkemizin ABD’ye ihracat performansının dikkate değer bir direnç ve uyum kapasitesi sergilediği görülmektedir. 2017 yılında 9,3 milyar dolar olan ABD’ye ihracatımız, tüm dünyayı sarsan pandemi koşullarına rağmen, yüzde 9,7 oranında artarak 2020 yılında 10,2 milyar dolara ulaşmıştır. Bu veriler, korumacı önlemlerin beklenen olumsuz etkileri yaratmadığını ve Türk ihracatçıların zorlu piyasa koşullarında bile rekabet güçlerini koruyarak büyümeyi sürdürdüğünü açıkça ortaya koymaktadır. Günümüzde karşı karşıya olduğumuz tüm bu zorluklara ve öngörülen belirsizliklere rağmen, ihracatımız her ay artış göstermeye devam etmektedir. Küresel pazarlarda başarıyla rekabet eden ve ürün ve hizmet kalitesiyle pazar paylarını istikrarlı bir şekilde artıran ihracatçılarımızın üstün çabaları, geleceğe olan inancımızı pekiştirmektedir. Bu azim ve kararlılıkla, karşılaştığımız tüm olumsuzlukların üstesinden geleceğimize ve Türkiye’nin dünya ticaretindeki konumunu daha da ileriye taşıyacağımıza inanıyor, Ticaret Bakanlığı olarak ihracatçılarımızın her koşulda yanında olmayı sürdürüyoruz.
Bu bağlamda, yalnızca geleneksel ihraç pazarlarımıza odaklanmakla kalmayıp, pazar çeşitliliğini artırmak ve ihracatçılarımızı alternatif pazarlara yönlendirmek adına çeşitli stratejiler yürütüyoruz. “Uzak Ülkeler Stratejisi”, “İslam İşbirliği Teşkilatı Üyeleri ile İhracatı Geliştirme Stratejisi” ve “Hedef Ülkeler” çalışması, Bakanlığımızın bu konudaki proaktif yaklaşımının birer yansımasıdır. Bu stratejiler kapsamında, belirlenen ülkelere yönelik ticaretin geliştirilmesi ve yeni fırsatların yaratılması için yoğun bir çaba sarf ediyor, çeşitli destek mekanizmalarımız ile ihracatçılarımızın yeni pazarlara girişlerini, tutunmalarını ve markalaşmalarını kolaylaştırıyoruz.
Sonuç olarak, 2024 yılında, yıllık bazda yüzde 10’luk bir artışla 16,3 milyar dolarlık ihracat hacmiyle ihracatımızda ikinci sırada yer alan ABD, hem Uzak Ülkeler Stratejimizde hem de hedef ülkelerimiz arasında önemli bir konumda bulunmaktadır. Ticaret Bakanlığı olarak, ABD ile ticari ilişkilerimizi daha da ileriye taşımak için güncel gelişmeleri yakından takip etmeye ve gerekli politika adımlarını zamanında atmaya devam edeceğiz.
Türk ihracatçılarının küresel pazarlardaki başarısını desteklemek ve ülkemizin ihracatını sürdürülebilir bir şekilde artırmak için kararlılıkla çalışmayı sürdüreceğiz.
Gümrüklerin modernizasyonu kapsamında 2025 planları nedir?
Bilindiği üzere gümrük kapılarımız ve gümrük idarelerimiz, dış ticaretimiz ve ekonomimiz için önem arz etmektedir. Gelişen dış ticaret hacmi ile birlikte Bakanlık olarak hizmet sahalarımızı yeniliyor ve geliştiriyoruz. Bu kapsamda bugüne kadar, 18 gümrük kapısı, 5 Bölge Müdürlüğü ve 6 gümrük idaresi modernize edilmiştir.
2025 yılında Yap-İşlet-Devret kapsamında Gürbulak Gümrük Kapısı modernizasyonu inşaat çalışmalarının tamamlanması, Dereköy Gümrük Kapısı ve Erenköy Gümrük İdaresi modernizasyonu inşaat çalışmalarına başlanılması planlanmaktadır.
2025 yılında, 1 Bölge Müdürlüğü (Ege) ile 1 gümrük müdürlüğü (Şanlıurfa) yeni hizmet binalarının inşaat çalışmaları yürütülecektir. Diğer taraftan 3 gümrük kapısı (Yayladağı, Derecik ve Üzümlü) ve 3 Bölge Müdürlüğü (Batı Akdeniz, Doğu Akdeniz ve Doğu Marmara), 1 Laboratuvar Müdürlüğü (Mersin) ile 1 Tasfiye İşletme Müdürlüğü (Mersin) yeni hizmet binalarının ise 2025 yılı içerisinde inşaat çalışmalarına başlanılması hedeflenmektedir.
Ayrıca, 3 gümrük kapısı (Akçakale, Çobanbey, Öncüpınar), 4 gümrük müdürlüğü (Bursa, Gebze, Antakya, Yüksekova) ve 2 Bölge Müdürlüğü (Orta Anadolu ve Batı Marmara) yeni hizmet binalarının proje çalışmalarına başlanılması planlanmaktadır.
“Responsıble® programıyla şirketlerimizin sürdürülebilirlik odaklı dönüşümünü kolaylaştırmayı hedefliyoruz”
Sınırda karbon düzenlemesi adına ihracatçıya hangi desteklerin verilmesi planlanıyor?
Dünya, iklim değişikliğinin giderek artan etkileriyle mücadelede kritik bir dönüm noktasından geçmektedir. Sürdürülebilirlik, ekonomik büyümenin ve sosyal kalkınmanın ayrılmaz bir parçası haline gelmiştir. 2024 yılında 108,7 milyar dolarlık ihracat gerçekleştirdiğimiz, en büyük ticaret partnerimiz olan AB’nin Avrupa Yeşil Mutabakatı da bu dönüşümde küresel çapta bir yol haritası çizmekte ve bölgeye ihracat gerçekleştiren ülkeleri yakından ilgilendiren bir çerçeve sunmaktadır. Özellikle, 2026 yılında finansal yükümlülük dönemi başlayacak olan Avrupa Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması (SKDM), yeşil dönüşüm sürecini daha da önemli hale getirmektedir.
Bizler de Ticaret Bakanlığı olarak yeşil dönüşümün küresel gündemin merkezine yerleştiği bu atmosferde, ihracatımızda rekabetçiliğimizin sürdürülebilmesi, ihracatçılarımızın çevre standartlarına uygun ürünler üreterek küresel değer zincirlerindeki konumlarını güçlendirebilmeleri adına yoğun bir mesai harcıyoruz. Bu kapsamda, tüm ihracatçı firmalarımızın kaynak, süreç ve enerji verimliliği, dijitalleşme gibi konularda ihtiyaç duyabilecekleri farkındalık, yol haritası, ihtiyaç analizi ile yöntem ve hedeflerin belirlenmesi amacıyla yaptığımız çalışmalar neticesinde “Yeşil Mutabakata Uyum Projesi Desteğini” hayata geçirdik.
Responsible® Programı adı altında uygulanacak olan Yeşil Mutabakata Uyum Projesi Desteği ile şirketlerimizin kurumsal sürdürülebilirlik odaklı dönüşümü sağlayabilmesi için farkındalığın sağlanması, mevcut durum analizinin yapılması, yeşil dönüşümlerine yönelik yol haritasının oluşturulması ve çeşitli finansal kaynaklara erişimin kolaylaştırılmasını hedefliyoruz. Bu program sadece büyük ölçekli firmalarımıza değil, özellikle büyük şirketlerin tedarikçileri olan küçük ve orta ölçekli işletmelere de odaklanmaktadır. Amacımız, tüm ihracatçı firmalarımızı yeşil dönüşüm sürecine dahil etmek ve onların Avrupa Yeşil Mutabakatına uyum sağlayarak sürdürülebilir bir ekonomik yapıya geçişlerini desteklemektir.
Programa kabul edilen şirketlerimizin sürdürülebilirlik yolunda alacakları danışmanlık hizmeti ile kapsama alınacak diğer sürdürülebilirlik giderlerini, 5 yıl süresince yüzde 50 oranında ve toplamda 10 milyon TL’ye kadar destekliyoruz.
Responsible® Programı, üç temel aşamadan oluşan bir danışmanlık sistemi olup Responsible® Programı’nın tüm süreçleri Bakanlığımızca tasarlanarak faaliyetine başlayan Responsible® Portalı üzerinden gerçekleştirilmektedir. Faz 1’de vizyon, çevre, sosyal ve yönetişim kriterleri temelinde firmanın mevcut durum analizi yapılmaktadır. Mevcut durum analizi neticesinde, firmanın yeşil dönüşüm yolunda güçlü olduğu alanlar ile geliştirilmesi gereken alanlar tespit edilmekte, bu alanların iyileştirilmesine yönelik projelerden sürdürülebilirlik yol haritası oluşturulmaktadır.
İkinci aşamayı oluşturan Faz 2’de; sürdürülebilirlik yol haritasının proje bazında uygulamaya geçirilmesine yönelik teknik ve finansal fizibilite danışmanlığı desteklenmektedir. Bu aşamada, tespit edilen ihtiyaçlar, teknik ve finansal çözümlerle buluşturulmaktadır.
Faz 3’te ise, hayata geçen projelerin izleme ve doğrulama danışmanlığı desteklenmekte, bir önceki süreçte belirlenen çıktı ve hedeflere ne ölçüde ulaşıldığı ölçülmekte, izlenmekte, doğrulanmakta ve raporlanmaktadır. Dolayısıyla firmalarımızın ve ihracatımızın kat ettiği yol takip edilmektedir.
Bakanlık olarak, ihracatçılarımızın yeşil dönüşüm sürecinde karşı karşıya olduğu riskleri azaltmak ve Responsible® Programı'nı kamuoyuna etkin bir şekilde tanıtmak amacıyla bugüne kadar 34 adet çevrimiçi ve yüz yüze etkinlik düzenledik.
Bu etkinliklerde, 4 bir 400’den fazla katılımcıya eğitim vererek hem farkındalık oluşturduk hem de ihracatçılarımızın bu kritik dönüşüm sürecine uyum sağlamalarına katkıda bulunduk. 2025 yılında bu çalışmalarımızı daha da hızlandırarak, Programa dahil olan ihracatçı sayısını artırmayı hedefliyoruz.
Öte yandan, UR-GE (Uluslararası Rekabetçiliğin Geliştirilmesi) Proje Desteğimiz kapsamında da yeşil dönüşüm ve sürdürülebilirlik odaklı UR-GE projeleri içerisinde yer alan firmalarımızın yeşil ve dijital dönüşüm, yalın üretim, verimlilik ve kurumsal sürdürülebilirlik gibi alanlardaki eğitim ve danışmanlık faaliyetlerini destekliyoruz. Bununla birlikte “Kurumsal Karbon Ayak İzi Hesaplama” gibi danışmanlık faaliyetlerinden faydalanan UR-GE projelerimiz de mevcuttur. Halihazırda, yeşil dönüşüm ile sürdürülebilirlik konulu aktif 22 proje ile dijital dönüşüm konulu 3 aktif projeye destek sağlıyoruz.
Ayrıca, firmalarımız tarafından çevre, kalite ve insan sağlığına yönelik teknik mevzuata uyum sağlanabilmesini teminen, akredite edilmiş kurum ve/veya kuruluşlardan alınan yurt dışı pazara giriş belgelerinin belgelendirme işlemlerine yönelik gerçekleştirilen harcamaların belirli bir bölümünü, Pazara Giriş Belgesi desteğimiz kapsamında destekliyoruz. Yeşil dönüşüm, üretimde emisyonun bütüncül bir şekilde ele alınmasını gerektirmektedir. Bu doğrultuda, destek mekanizmaları, sınırda karbon düzenlemesi başta olmak üzere döngüsel ekonomi prensiplerine uygun şekilde; atık, su, kimyasallar ve diğer çevresel ayak izlerinin azaltılmasına yönelik politikaları kapsayacak şekilde yapılandırılmaktadır.
- Ülkemizde yeşil dönüşüm teşvik sistemi, yatırım ve enerji teşvikleri gibi farklı mevzuat ve programlar altında devam etmektedir. Halihazırda yürütülen sektörel yol haritaları ve eylem planlarının sonuçları doğrultusunda, teknoloji ve altyapı ihtiyaçlarına uygun olarak teşvik sistemi yeniden gözden geçirilmektedir.
Ulusal Teşvikler:
1.Yatırım Teşvikleri:
-Çevre yatırımları, 5. Bölge teşvikleri kapsamına alınmış ve öncelikli yatırım statüsü kazanmıştır. Proje bazlı başvurular yapılmakta olup, bazı programlar çağrı esaslı, bazıları ise yıl boyunca sürekli başvuru şeklinde uygulanmaktadır.
2.KOSGEB Yeşil Dönüşüm Destek Programı:
-Elektrik motorları etüt hizmeti için 2 bin 500 TL’ye kadar yüzde 100 destek,
-Elektrik motorları değişim giderleri için 100 bin TL’ye kadar yüzde 75 destek,
-Enerji etüt hizmeti için 30 bin TL’ye kadar yüzde 75 destek,
-Verimlilik artırıcı giderler için 400 bin TL’ye kadar yüzde 40 destek sağlanmaktadır.
3.1512 Yeşil Büyüme Destekleri:
-İklim değişikliği, karbon salımı, temiz enerji, döngüsel ekonomi, sürdürülebilir tarım ve ulaşım gibi projeler desteklenmektedir.
4.Enerji Verimliliği ve Yenilenebilir Enerji Destekleri:
-Endüstriyel işletmelerin enerji verimliliği yatırımları, Verimlilik Artırıcı Proje (VAP) destek programıyla desteklenmektedir.
-Yıllık enerji tüketimi 500 TEP (ton eşdeğeri petrol) ve üzeri işletmeler için çeşitli teşvikler sağlanmaktadır.
-Yenilenebilir enerji kaynaklı üretim tesisleri için teşvikli fiyatlar uygulanmakta ve yerli aksam kullanımına destek verilmektedir.
5.Atık Enerji ve Su Yönetimi Destekleri:
-Atık enerjinin geri kazanılması, enerji kayıplarının önlenmesi ve atıksu arıtma tesislerinde kullanılan elektrik enerjisinin yüzde 50’sine kadar geri ödeme sağlanmaktadır.
Uluslararası Fonlara Erişim:
1.EBRD: 2023’te Türkiye’ye 2,5 milyar Euro, 2024’te ise 2,6 milyar Euro yatırım yapılmıştır. Bu yatırımların yüzde 58’i yeşil dönüşüm projelerine ayrılmıştır.
2.Dünya Bankası: 2024 yılında 3,9 milyar dolar finansman sağlanmıştır.
3.Asya Altyapı Yatırım Bankası ve Türk Eximbank: Yenilenebilir enerji kullanımını artırmak için 285,7 milyon dolar değerinde bir sendikasyon kredisi sağlanmış, ilerleyen süreçte bu tutarın 1,2 milyar dolara ulaşması beklenmektedir.
4.AB EFDS+ Programı: Deprem bölgesi öncelikli olmak üzere KOBİ ve mikro- KOBİ’lerin yeşil dönüşüm projelerine yönelik kredi garantisi sağlanması hedeflenmektedir.
Tüm destek mekanizmaları, Yeşil Dönüşüme Yönelik Hedeflere Erişimde Kullanılabilecek Finansman İmkanları belgesinde derlenmiştir. Detaylı bilgilere buradan ulaşılabilir.
“2025’te E-KİP’i tüm özellikleriyle hizmete sunacağız”
E-ihracata yönelik planlar nedir?
E-ihracat, küresel ticaretteki değişen dinamiklere hızlı bir şekilde uyum sağlamak ve ihracatçılarımızın rekabet gücünü artırmak adına stratejik önceliklerimizden biri. Bu doğrultuda, 2025 yılında, e-ihracat alanında destek paketlerinin genişletilmesinden yeni zirvelere ve ihracat bilgi platformu iyileştirmelerine uzanan kapsamlı bir gündemle ilerliyoruz.
Yeni yılda da sektör paydaşlarımızın görüş ve ihtiyaçlarını dinleyerek, e-ihracat destek süreçlerini daha da kolaylaştırmayı hedefliyor, firmalarımızın ihtiyaç duyduğu ek destek unsurları için mevzuat çalışmalarını kararlılıkla sürdürüyoruz.
Ayrıca, 22 Ağustos 2024 tarihinde ilk 9 modülü hizmete açılan E-Kolay İhracat Platformu’nun (E-KİP), 2025 yılının Şubat ayında son 3 modülünün devreye alınmasıyla ikinci ve son fazı tamamlanmış olacak. Böylece E-KİP’i tüm özellikleriyle vatandaşlarımızın hizmetine eksiksiz bir şekilde sunacağız.
Son olarak, ilkini 4-5 Eylül 2024 tarihlerinde gerçekleştirdiğimiz İstanbul Küresel E-İhracat Zirvesi, 30’un üzerinde küresel ve bölgesel pazaryerinin yanı sıra 300’ün üzerinde yerel firmanın katılımıyla büyük bir başarıya imza attı. Bu önemli organizasyonu, 2025 yılında bir kez daha düzenlemek üzere hazırlık çalışmalarımıza şimdiden başlamış bulunuyoruz.
Tüm bu çalışmalarımızla, 2024 yılında, 6,4 milyar dolarlık ihracatla yüzde 2,7 seviyesine ulaşan e-ihracatın genel ihracatımız içerisindeki payını, 2028 yılına kadar yüzde 10’a çıkarmayı hedefliyor ve bu doğrultuda kararlılıkla ilerliyoruz.
Bu yazının başlığı yazardan bağımsız editoryal olarak hazırlanmıştır.